Dinler savaşı mı? Uluslar savaşı mı? Sınıf savaşı mı?
Politikyol
Doğduğun coğrafyaya göre belirlenen dinine ulusuna, yine hangi aileden dünyaya geldin isen ona göre belirlenen sınıf karakterin oluyor. Dininin kutsallığı ve gücü ait olduğun coğrafyadaki zenginliğin ile birlikte baskıya dönüşmesi de mümkün. Dinini ve ulusunun yani kimliğinin seni ayrıcalıklı, güçlü kıldığı iddiaları daha okul sıralarındayken tarih dersleriyle, buna eklenen din dersleriyle bilincine kazınıyor. Dininin ortaya çıkışı ve yaygınlaşmasında gösterilen fedakârlıklar çekilen acılar yüz yıllar öncesine gidilerek sana unutturulmaz. Sembol isimlerin yücelikleri ve emanetleri yazılı yada sözlü olarak bugüne getirilip bugünün güncel konusu yapılır. Her dinin savunucusu kendi dininin en önemli olduğuna bunun için yapılacak her türlü girişimin meşru olduğuna inanır. Dinler arası savaşlar bu meşruluktan beslenip sürmüştür. Dinlerin ortak kutsal ilan ettiği yerlerin paylaşımındaki sorunların bahanesi ile İsrail’in Filistin topraklarına göz dikmesi ve yıllarca süren saldırıları bugünde devam ediyor. Bu saldırıların ardından yerleşimleri inşa edecek büyük sermaye gruplarının olduğunu not düşerek devam etmek gerekir.
Aynı durumun benzeri bir Ulusun kendilerini diğer Ulustan üstün görüp bu üstünlüğü tarih ile bağdaştırıp düşmanlığı yıllara yayıp kini güncel tutmakta tırnak içerisinde modern kapitalizmin savaş bahanesi oluyor. Güçlü kapitalist emperyalist ülkelerin başka uluslara ve dinlere karşı gösterdiği ayrıştırıcı politikayı anlamaya çalışırken bu devletlerin din düşmanlığı yada sadece ulus düşmanlığı üzerinden okunması emperyalizm karşıtlığını dincilere ve milliyetçilere havale edilmesine neden oluyor. Onlar tarafından da sınıf karakterinden arındırılmış vahşice savaşlara neden olan zengin güçlü devletler olarak tanımlanıyor.
Lenin Emperyalizmi Kapitalizmin en üst aşaması olarak tanımlamıştır. Bizde bu tanımın dışına çıkmadan Emperyalist devletlerin yıllarca dinciliği ve milliyetçiliği besleyip ve zamanı geldiğinde de kendi çıkarları doğrultusunda kullandığı biliniyor. Emperyalistler tarafından Farklı ulusların birlikte yaşadığı Yugoslavya’da yapılan provakatif işler çok uzunca olmayan bir zaman diliminde zihinlerdeki tazeliğini koruyor. Yine 2000’lerin başlarında emperyalizmin Orta Doğudaki işgaline ses çıkarmayan dincilerde unutulmuş değiller.
Bugün Dincilerin Filistin konusunda gösterdikleri hassasiyet ve emperyalizm karşıtı söylemin gerçekliği yoktur. Beslendikleri nokta sermayenin kendisidir.
Sınıflı toplumların yöneticileri için dincilik ve milliyetçilik sömüren sınıf yani burjuvazi için olmazsa olmazdır. Patronlarla(Sömürenlerle) İşçileri(Sömürülenler) aynı gemide götüren kimliklerdir. Camide zengin ile fakir aynıdır. İnanmazsanız hutbelerde okutulan dualarda ve vaazlarda söylenenlere kulak verin. Fakirlik bu Dünya’da bir sınavdır. Yine aynı şekilde zenginlikte öyle. Kilisedeki ibadetlerde söylenenlerde bunlardır. Sinagoglardaki vaaz edilende budur. Bu durum kapitalist devlerin diyanet işleriyle süreklileşir. Her ibadette, derste, işçiler kendi aralarında konuşurken bunları birbirlerine anlatırlar.
Kapitalist bir devletin ana Dini ve Ulus kimliği dışında kalanlara karşı uyguladığı baskı, reddiye, uyguladığı katliam, yok sayışın temelinde sadece Dincilikleri ve Milliyetçilikleri yoktur. Sömürü politikalarında geliştirdikleri uygulamaları var. Asıl amaçları sömürü düzeninin devamı ve karlarıdır.
Emperyalizmin hayata geçirdiği savaşlar sonucunda ortaya çıkan patronlar için en büyük kaynak ucuz iş gücü olmuştur. Bugün sanayi merkezlerinde Arap, Türk, Kürt farlı ulus ve kimliklerden işçiler hayatta kalabilmek için çalışmaktadırlar. Sömürüye maruz kalan işçilerin patronlar tarafından dini, dili sorgulamaya tabi tutulmadan iş gücü üzerinden kazanılan para belirleyicidir.
Süren savaşların mağdurları yoksul halktır. Savaş gerekçelerinin ilk ikisi sermaye sınıfı için daha fazla kazanç demektir. Diğer başlıkta çıkacak savaşta gerçek düşmanlar yüz yüze gelecekler. Bu savaşı Emekçilerin kazanması ihtimalinde herkes dinini, dilini, kültürünü özgürce yaşama fırsatını yakalayacak. Araplarında, Kürtlerinde, Çerkezlerin ve adını sayamadığım başka ulusların da özgürlüğüne gidilecek yol bu savaşın kazanılmasından geçiyor.
Yorumlar
Popüler Haberler
Yasadışı bahis operasyonu: Serdar Ortaç ve Mehmet Ali Erbil'e tutuklama talebi
Mahkeme tespit etti: Boğaziçi Üniversitesi, mülakatta usulsüzlük yapmış!
MSB kaynakları, Bosna'da görev yapan Türk askerinin pedofili suçunu doğruladı
Adaylık kulisi: 'İktidarı en mutsuz edecek' İmamoğlu-Yavaş formülü
Ahmak davası: AYM’nin İmamoğlu kararı 9 ay sonra Resmi Gazete'de
Otopsi raporu ortaya çıktı: Rojin'in ölüm nedeni belli oldu