Kurulacak “Gerçek Bakanlığı” için önereceğim isimler: Serdar Ortaç - Hakan Ural - Yavuz Bingöl - Hülya Koçyiğit - İbrahim Tatlıses…Örneğin ekonominin gerçeklerini hiçe sayarak ülkeyi batma noktasına taşıyan iktidar için gerçek, ekonominin gerçeği olmadığına göre, gerçeği yeniden tanımlamak şart olacaktır. Gerçek Bakanlığı tarihi yeniden yazma görevini üstlenmiştir. Örneğin Büyük Birader yanlış bir uygulama yapmış ve sonucu olumsuz oldu ise Gerçek Bakanlığı, Biraderin aslında bunu yapmadığını/söylemediğini halka anlatmakla vazifelidir. Böylece Büyük Biraderin hatasızlığı teyit ve tayin edilmiş olur. Büyük Birader hata yapmazsa ülke de hiçbir zaman sorun yaşamaz. Ben AKP’ye dezenformasyon yasasında gerçeğe aykırı bilgi yayma maddesinin kafa karışıklığı yaratmaması için acilen, “Gerçek Bakanlığı” kurmasını tavsiye ediyorum. Bakanlık makamı için önereceğim isimler : Serdar Ortaç - Hakan Ural - Yavuz Bingöl - Hülya Koçyiğit - İbrahim Tatlıses… Ülkemizde seçenek çok bir de demokrasi yok derler.
Dezenformasyon yasası yetmez, Gerçek Bakanlığı da gerekir
Politikyol
Yakında hayata geçecek bu yasaya göre iktidarın hoşuna gitmeyen “her şey” teorik olarak suç niteliği taşıyabilir. O zaman Orwell’in Gerçek Bakanlığı’na ihtiyacımız var. O zaman Orwell’in Gerçek Bakanlığı’na ihtiyacımız var.
Orwell; “Basın özgürlüğü eğer tek bir anlama gelecekse, o da eleştirme ve karşı olma özgürlüğüdür.” diyor ve devam ediyor.
“Yönetenlerin istemediği fikir ve haberleri yayınlamak basının tanımıdır. Bunun dışındaki tüm faaliyetler Halkla İlişkilerden ibarettir.”
George Orwell’in 1984’ü Soğuk Savaş denilen Doğu-Batı çatışmasının tam merkezinde yayınlanmıştı.
Orwell’in solcu geçmişine dayanan komünist blok uzun süre bu eseri sahiplenerek, Kapitalizm karşıtı olarak yorumladı. Kapitalist blok ise giderek dikta rejimine dönüşen Sovyet rejimi ve Doğu Blokuna yaftaladı.
Tarih önce Kapitalist Bloku haklı çıkardı…
Marx’ı kesinlikle yanlış anladığı şüphe götürmeyen Komünist dünyanın elinden gelen tek şey, muhalifleri susturmak ve basın özgürlüğünü tahdit idi.
Pravda rejimin tek sesi olarak herkese aynı haberleri servis ediyordu. 1991’de yıkılan 1993’te tarihe gömülen Reel Sosyalist deneyim için en büyük günahlardan biri, halkı haber almaktan alı koymak olmuştu.
Sovyet rejimi yıkılınca rakipsiz kalan kapitalist blok ise Orwell’e soldan sahip çıkanları haklı çıkaran şekilde, basını ve basın özgürlüğünü hatta onun da ötesine geçecek şekilde, halkın haber alma özgürlüğünü hedefe koydu.
Manipülasyon, dezenformasyon ve çarpıtma rutin olmakla kalmadı. Tek kutuplu dünyada haksız savaşların da bahanesi haline geldi. Körfez Savaşı’nın gerekçesi olarak uydurulan kitle imha silahları yalanı bunun küresel bazda örneği olarak yer aldı.
Kapitalizme yol alan Rusya ise eski Sovyet geleneğine geri dönmekte fazla zaman kaybetmedi. Ve hızlı biçimde yeni Pravda’lar üretti.
Ukrayna savaşında halkın haber alma özgürlüğü yok edilerek, kendine zemin yaratan Putin’in, “sistemler değişir ama otoriterlik tek sistemdir” gerçeğinin kanıtını ortaya koyması bu yüzden şaşırtıcı değil.
Yine de kapitalist dünyanın kendi içinde oto kontrol mekanizmaları mevcuttur ve bu mekanizmalar basın özgürlüğünü siyasi otoriteye karşı savunur.
Eksik kapitalizm ise eksik tedavi gibidir.
Mehmet Şimşek’in; “yapısal reform yapamadık” diyerek hayıflanması hem bir özeleştiri, hem de aslında gerçeğin en yalın itirafı olmuştur.
Kapitalizmin devlet kapitalizmine dönüşmesi; Erdoğan’ın dün Politikyol’daki yazımda yansıttığım ideolojik obsesyonu ile birleşince, Türkiye’nin içinden zaman ötesi bir Komünist Blok ülkesi çıkıverdi.
Basın özgürlüğü tüm otoriter/totaliter rejimlerin en büyük alerjisidir.
Türkiye ise zaten büyük oranda iktidar tekeline tabi bir basına sahipken, kimsenin bu iktidar havuzunu ciddiye almaması gerçekleri aktaran kesimin hedefe konmasına yol açtı.
Hürriyet, Milliyet, Sabah, TRT, CNN Türk, NTV gibi geçmişte halktan itibar gören yayınlar; iktidarın yayın organına dönüşünce, halk yaşadığı gerçekleri duymak için farklı mecralara yöneldi.
Şimdi iktidar gözünü bu farklı sesleri kısmaya çevirdi. Kaboğlu’nun haklı tanımıyla kendisi “Dezenformasyon Yasası“ olan, “Dezenformasyonla Mücadele Yasası” tasarlandı.
Yakında hayata geçecek bu yasaya göre iktidarın hoşuna gitmeyen “her şey” teorik olarak suç niteliği taşıyabilir.
“Gerçeğe aykırı bilgi” kavramı hayatımıza girecek.
O zaman Orwell’in Gerçek Bakanlığı’na ihtiyacımız var. Gerçek Bakanlığı’nın en kısa sürede kurulması gerekecek.
Başka türlü gerçeğin ne olduğunu nasıl tayin edeceğiz..?
Yorumlar
Popüler Haberler
Deniz Zeyrek, Sözcü gazetesinden ayrıldı
MHP'li vekillerin istifa gerekçesine PolitikYol ulaştı: VIP altın kaçakçılığı
Yasadışı bahis soruşturmasında yeni dalga: 7 fenomene yakalama kararı
Sivas’ta dershane bulunan binada yangın: Bir öğretmen öldü
Selçuk Üniversitesi, mutluluğun formülünü aramayı bıraktı
Liderlik hayali kuran Türkiye, puansız Karadağ'a takıldı