Güzel de nasıl olacak bu değişim? İmamoğlu Kılıçdaroğlu’ndan fazla ne vaat edecek? Mesela Kürt meselesinde neyi savunuyor? Kemalizmle nasıl bir ilişkisi olacak? CHP’yi sola mı, sağa mı çekecek? Bir lider kumaşı var mı, kesinlikle var; ancak temel konularda tamamen kapalı kutu. Seçimler neticelendiğinden beri, tutturduk bir değişim! Değişim de değişim, başarısız olan gitsin, yerine yenisi gelsin… Güzel de nasıl olacak bu değişim? Aslında seçimi kim kaybetse, karşılaşacağı kaçınılmaz soru buydu. Nasıl olacak? Bu bayram yazısında, uzun zamandır zihnimde olan, yanıtlarını bilmediğim soruları gündeme getirmek istiyorum. Bu soruların yanıtları, işte o değişimin olurluğunu, olursa nasıl olabileceğini anlama konusunda ipuçları verecek. Bu değişimin analizi için bence bazı ön kabullere de ihtiyaç var. İlk ön kabul, Kılıçdaroğlu başarısız oldu, gitmeli… O zaman yerine kim gelecek? En öne çıkan isim Ekrem İmamoğlu. O zaman İmamoğlu’na sorular başlıyor: İmamoğlu nasıl bir lider olacak, Kılıçdaroğlu’ndan fazla ne vaat edecek? Temel yaklaşımları ne? Mesela Kürt meselesinde neyi savunuyor? Barışçıl çözüm için bir planı var mı, yoksa savaş politikalarına devam mı diyor? Nasıl bir ekonomi-politik tasavvuru var? Henüz insan hakları, yargı ya da demokratikleşme konularında özgün fikirlerini işitemediğimiz bir siyasetçi olarak, sosyal demokrasi adına nasıl vaatlerde bulunuyor? Doğrusunu isterseniz, İstanbul Belediye Başkanlığı seçimlerinden önce hiç adını duymadığım bir siyasetçi olarak, son derece başarılı ve dirençli bir görüntü çizdiğini kabul etmemiz gerek. Bir lider kumaşı var mı, kesinlikle var; ancak yukarıda değindiğim temel konularda tamamen kapalı kutu. Konular çetrefil hale geldikçe, soru işaretleri artacak. İmamoğlu, tüm dünyada artık siyesetin ana akım malzemesi haline gelen, ancak Türkiye’de neden olduğunu bildiğimiz sebeplerle ana akım siyasetin dışında kalmayı tercih ettiği ekoloji başlıklarında tutumu ne olacak? Mesela Akkuyu Nükleer Santrali konusunda İmamoğlu ne düşünüyor? “Devlette devamlılık esastır” diyerek tam gaz nükleer politikasına devam mı edecek, yoksa “benim olduğum yerde nükleer olmaz, durduruyorum, kapatıyorum” mu?
Kılıçdaroğlu başarısız olduysa tek başına mı oldu? Gerçekleri konuşmak gerekirse, CHP ne yazık ki, çalışmayı o kadar da sevmeyen, tembel bir parti. Sağ partilerdeki çalışma şevki, problem çözme yeteneği CHP’de hiç olmadı.
Mesela KHK’lılar problemini nasıl çözmeyi planlıyor? Yargıda reform gerektiğini sanırım en AKP’linin dahi kabullendiği bir ortamda İmamoğlu da kabul ediyordur. Nasıl bir reform yapacak da yargıda tarafsızlığı ve bağımsızlığı sağlayabilecek? Mecliste Kürt siyasetçilerle, TİP’le ve ülke genelinde sosyalist sol ile nasıl bir işbirliği planlıyor? Bunların yerine sağ ile mi daha yakın ilişkiler kuracak? Kemalizmle, bir adım daha gidelim, ulusalcılıkla nasıl bir ilişkisi olacak? CHP’yi sola mı, sağa mı çekecek? İkinci ön kabul olarak, İmamoğlu’nun İstanbul’u bırakıp CHP’nin lideri olmayı tercih edeceği yönünde. Bu durumda İstanbul ne olacak? Yerel seçimlere yakın bir tarihte değişim gerçekleşirse, yerine kimi hazırlıyor? İmamoğlu ismini silip aynı soruları diğer lider alternatiflerine de yöneltmemek için bir neden yok. Dönelim ön kabullere: Kılıçdaroğlu başarısız olduysa tek başına mı oldu, yoksa başarısız olan bir ekip miydi? Gerçekleri konuşmak gerekiyorsa, CHP ne yazık ki, çalışmayı o kadar da sevmeyen, tembel bir parti. Bence yeni bir durum da değil bu, zaten hep böyleydi. Sağ partilerdeki çalışma şevki, kapı kapı gezme, sorun dinleme, not alma, fikri takip, problem çözme yeteneği CHP’de hiç olmadı. Bunun yerine iyi retorik, zeka kullanma, geçmişte sivil ve askeri bürokrasideki varlığına dayanma iş yapar gösterse de, artık bürokraside dayanabileceği böyle bir yapı da olmadığından yalnızca söyleme tutunmaktan başka çaresi kalmayan bir görünümde. Önemli yerel yönetim başarılarına karşın, bunları halka anlatma, gösterme ve parlatma konusunda da bu retorik zekasını nadiren kullanabiliyor. Peki, bu ekip ne olacak? Hesabı yalnızca Kılıçdaroğlu verecekse, o ekip yeni gelen liderle nasıl olup da daha iyi performans gösterecek? Mesela başka siyasi partilerde olan iki dönem, üç dönem kuralları neden CHP’de hiç konuşulamıyor? CHP’de konuşulamayan, konuşulması teklif dahi edilemeyen başka konular da var mı acaba?
Kılıçdaroğlu Alevi kimliği ile, olanca iktidar kara propagandasına, şeytanlaştırmasına maruz kalsa da %48 oy alarak Yavuz Sultan Selim döneminden bu yana hiçbir Alevinin başaramadığını başardı.
Diğer yandan, gerçekten de Kılıçdaroğlu başarısız oldu mu? Seçim sonuçları öyle diyor, ama pek çok yorumcuya göre de Alevi kimliği ile, olanca iktidar kara propagandasına, ötekileştirmesine ve şeytanlaştırmasına maruz kalsa da %48 oy alarak Yavuz Sultan Selim döneminden bu yana hiçbir Alevinin başaramadığını başardı. Kimlik siyaseti sarmalından çıkamayan Türkiye’de, CHP’nin başına mutlaka Müslüman, Sünni, Hanefi ve Türk kimlikleri bulunan biri mi geçmeli? Bu kimlikleri taşıyan biri lider olunca, başka soruların, mesela yukarıda yönelttiklerimin hiç önemi kalmıyor mu? Yerel seçimlere dokuz ay kalmışken, CHP’li belediyelerin şu dokuz ayda gösterecekleri performans hem partinin hem de gelecekteki liderinin kaderini belirleyecek. Ülkenin aydınlık yüzleri birer birer bu toprakları terk ederken, bizlere düşen, kalanlar olarak en doğruyu aramak olmalı. Bu vesileyle tüm okurların bayramını içtenlikle kutluyorum, diliyorum daha güzel bayramlar görelim.