Mevzuatımızda ayrıca ve açıkça yasaklayıcı bir hüküm bulunmadığından, Cumhurbaşkanı yardımcısı olarak atanmış olan belediye başkanının 31 Mart 2024 tarihinde gerçekleştirilecek yerel seçimlere kadar görevine devam etmesinin önünde bir hukuki engel yoktur. Öyle ki, burada seçimden sonra ayrı bir düzenleme yapılmasına dahi gerek yoktur. Millet ittifakı özellikle son birkaç gündür bir siyasi krizle mücadele ediyor. İYİ Parti Genel Başkanı Meral Akşener’in, Cumhuriyet Halk Partisi Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’nun Cumhurbaşkanı adaylığına ilişkin itirazda bulunması ve ortak adaylık konusunda İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu’nun veya Ankara Büyükşehir Belediye Başkanı Mansur Yavaş’ın ismini önermesi, altılı masanın oluşumuna ilişkin tartışmaları beraberinde getirdi. Ancak, geçtiğimiz hafta sonu boyunca ittifak içerisinde gerçekleştirilen görüşmeler sonucunda Cumhuriyet Halk Partisi Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’nun ortak Cumhurbaşkanı adayı olarak belirlenmesi, Ekrem İmamoğlu’nun ve Mansur Yavaş’ın ise Cumhurbaşkanı yardımcısı olarak atanması formülü üzerinde anlaşıldığı ve bu şekilde bir orta yolun bulunduğu anlaşılıyor. Söz konusu kararın ne gibi siyasi sonuçlar doğuracağını önümüzdeki günlerde daha net bir şekilde göreceğiz. Bu çerçevede iki belediye başkanının Cumhurbaşkanı yardımcısı atanmasının hukuki sonuçlarını incelemek önem arz etmektedir. Öncelikle, Anayasa md. 104/8’e göre Cumhurbaşkanı yardımcılarını atamak Cumhurbaşkanının görev ve yetkileri arasında yer alır. Anayasanın 106. maddesinin 1. fıkrası uyarınca Cumhurbaşkanı, seçildikten sonra bir veya daha fazla Cumhurbaşkanı yardımcısı atayabilir. Yine aynı maddenin 3. fıkrası gereğince Cumhurbaşkanı yardımcıları, milletvekili seçilme yeterliliğine sahip olanlar arasından Cumhurbaşkanı tarafından atanır ve görevden alınır. Cumhurbaşkanı yardımcıları Anayasanın 81. maddesinde yazılı şekilde Türkiye Büyük Millet Meclisi önünde and içerler. Türkiye Büyük Millet Meclisi üyeleri, Cumhurbaşkanı yardımcısı olarak atanırlarsa üyelikleri sona erer. Belediye başkanının Cumhurbaşkanı yardımcısı olarak atanmasına engel bir düzenleme mevcut değildir. Her iki belediye başkanı da milletvekili seçilme yeterliliğine sahip olduklarından seçimden sonra Cumhurbaşkanı yardımcısı olarak atanabilirler. Burada yanıtlanması gereken sorular ise şunlardır: Cumhurbaşkanı yardımcısı olarak atanan belediye başkanı görevinden istifa etmeli midir? Belediye başkanlığı ile Cumhurbaşkanı yardımcılığı görevlerinin aynı kişide birleşmesi konusunda anayasal bir engel var mıdır? Yukarıda işaret edildiği gibi Anayasada milletvekilliği ile Cumhurbaşkanı yardımcılığı görevlerinin aynı kişide birleşemeyeceği belirtilmiş, başka bir makam bakımından ise bu tür bir yasak öngörülmemiştir. Diğer bir ifade ile Anayasa koyucu, söz konusu görevlerin aynı kişi tarafından ifa edilmesini yasaklamamıştır. Belediye Kanunu md. 37/2’de de belediye başkanlığı ile hangi görevlerin bağdaşmayacağı hükme bağlanmıştır. Buna göre “Belediye başkanı, görevinin devamı süresince siyasî partilerin yönetim ve denetim organlarında görev alamaz; profesyonel spor kulüplerinin başkanlığını yapamaz ve yönetiminde bulunamaz.”. Belediye Kanunu md. 44’te ise belediye başkanlığı görevinin sona erme ihtimalleri düzenlenmiştir. Bu hüküm uyarınca “Belediye başkanlığı, ölüm ve istifa hâllerinde kendiliğinden sona erer. Belediye başkanının; a) Mazeretsiz ve kesintisiz olarak yirmi günden fazla görevini terk etmesi ve bu durumun mahallin mülkî idare amiri tarafından belirlenmesi, b) Seçilme yeterliğini kaybetmesi, c) Görevini sürdürmesine engel bir hastalık veya engellilik durumunun yetkili sağlık kuruluşu raporuyla belgelenmesi, d) Meclisin feshine neden olan eylem ve işlemlere katılması, hâllerinden birinin meydana gelmesi durumunda İçişleri Bakanlığının başvurusu üzerine Danıştay kararıyla başkanlık sıfatı sona erer.”. Her iki düzenleme de birlikte değerlendirildiğinde, belediye başkanının Cumhurbaşkanı yardımcısı olarak atanamayacağına ilişkin bir düzenlemenin sevk edilmemiş olduğu anlaşılır. 10 Temmuz 2018 tarihli, 1 sayılı Cumhurbaşkanlığı Kararnamesi md. 17’de “(1) Cumhurbaşkanı yardımcıları, Cumhurbaşkanı tarafından verilen görevleri yaparlar. (2) Cumhurbaşkanı yardımcıları, Cumhurbaşkanına karşı sorumludur.” ifadelerine yer verilmiştir. Aynı Kararnamenin 18. maddesinde ise “Cumhurbaşkanlığı makamının herhangi bir nedenle boşalması halinde, yenisi seçilene kadar en yaşlı Cumhurbaşkanı yardımcısı Cumhurbaşkanlığına vekâlet eder ve Cumhurbaşkanına ait yetkileri kullanır. (2) Cumhurbaşkanının hastalık ve yurtdışına çıkma gibi sebeplerle geçici olarak görevinden ayrılması hallerinde, Cumhurbaşkanının görevlendirdiği yardımcısı Cumhurbaşkanına vekâlet eder ve Cumhurbaşkanına ait yetkileri kullanır.” denilmiştir. Dolayısıyla, Cumhurbaşkanlığı kararnamesi düzeyinde de bir yasak kabul edilmemiştir. Cumhurbaşkanı yardımcılığı seçimle gelinen bir görev değildir. Bu nedenle, söz konusu görevin anayasal dayanağını Anayasanın 67. maddesinin 1. fıkrasında güvence altına alınan seçilme hakkı oluşturmamaktadır. Anılan görev, Anayasa md. 70’de hükme bağlanan kamu hizmetine girme hakkının bir gereğidir. Zira Cumhurbaşkanı yardımcılığı, kendine özgü bir hukuki statüsü olan, kamusal görevin devamı tamamen Cumhurbaşkanının iradesine bağlı olan, Cumhurbaşkanı tarafından görevden alındığında veya Cumhurbaşkanının görevi sona erdiğinde (Cumhurbaşkanlığı makamının herhangi bir nedenle boşalması durumunda seçimlere kadar Cumhurbaşkanlığı görevinde kalma durumu saklı olmak üzere) kendiliğinden sona eren siyasi boyutu olan bir kamu görevliliği olarak nitelendirilebilir. Anayasaya göre vesayet makamı ile belediye başkanlığının aynı kişide birleşemeyeceği, bu sebeple, belediye başkanının aynı zamanda Cumhurbaşkanı yardımcısı olamayacağı görüşü ise idare hukukunun temel ilkelerine terstir. Anayasanın 127. maddesinin 5. fıkrasına göre “Merkezi idare, mahalli idareler üzerinde, mahalli hizmetlerin idarenin bütünlüğü ilkesine uygun şekilde yürütülmesi, kamu görevlerinde birliğin sağlanması, toplum yararının korunması ve mahalli ihtiyaçların gereği gibi karşılanması amacıyla, kanunda belirtilen esas ve usuller dairesinde idari vesayet yetkisine sahiptir.”. Merkezi idarenin yerel yönetim organları ve bu organların işlemleri üzerinde sahip olduğu idari vesayet yetkisi, kapsam ve sınırı kanunda açıkça düzenlenmesi gereken istisnai bir yetkidir. İdari vesayet, istisnai bir yetki olduğundan dar yorumlanması gerekir. Bu çerçevede mevzuatımızda Cumhurbaşkanı yardımcıları için tanınmış olan bir idari vesayet yetkisi yoktur. Diğer bir ifade ile yasal düzeyde öngörülmemiş olan bir yetkiye dayanarak Cumhurbaşkanı yardımcılığı ile belediye başkanlığı görevlerinin birleşemeyeceği iddia edilemez. Cumhurbaşkanı yardımcılarının Cumhurbaşkanına vekâlet etmesi de bu durumu değiştirmez. Zira Cumhurbaşkanı yardımcılığı, Cumhurbaşkanı görevi başındayken, sadece Cumhurbaşkanı tarafından kendisine tanınan yetkileri kullanabilen bir makamdır. 10 Temmuz 2018 tarihli, 1 sayılı Cumhurbaşkanlığı Kararnamesi md. 1/3’e göre “Cumhurbaşkanı, yetkilerinden bir kısmını gerektiğinde sınırlarını yazılı olarak belirterek astlarına devredebilir. Ancak devrettiği yetkiyi, gerek gördüğünde kendisi de doğrudan kullanabilir.”. Cumhurbaşkanı yardımcıları, Cumhurbaşkanının tüm yetkilerini değil, yalnızca kendisine yazılı olarak tanınmış olan yetkileri kullanabilir. Cumhurbaşkanı yardımcılarına yerel yönetimler ve bu yönetimlerin işlemleri üzerinde ayrıca ve açıkça bir idari vesayet yetkisi verilmediği müddetçe Anayasa md. 127/5’e aykırılık söz konusu olmaz. Bu durumda dikkat edilmesi gereken tek husus, hastalık veya yurt dışına çıkma gibi bir sebeple Cumhurbaşkanlığı makamında gerçekleşecek geçici süreli boşluktur. Bu takdirde Cumhurbaşkanı, Cumhurbaşkanlığı görevine vekâleti aynı zamanda belediye başkanı olan Cumhurbaşkanı yardımcısına bırakmadığı sürece Anayasaya aykırılık oluşmayacaktır. Yukarıda ifade edilen tüm bu gerekçeler birlikte ele alındığında, mevzuatımızda ayrıca ve açıkça yasaklayıcı bir hüküm bulunmadığından, Cumhurbaşkanı yardımcısı olarak atanmış olan belediye başkanının 31 Mart 2024 tarihinde gerçekleştirilecek yerel seçimlere kadar görevine devam etmesinin önünde bir hukuki engel yoktur. Öyle ki, burada seçimden sonra ayrı bir düzenleme yapılmasına dahi gerek yoktur. Cumhurbaşkanı yardımcısı olarak atanacak belediye başkanının, belediye başkanlığı görevine devam edebilmesinin anayasal esaslar dâhilinde kalan meşru bir uygulama olduğu ifade edilmelidir.