Farklılıklarına rağmen Türkiye için birlikte üretme ve yaşayabilme adına atılmış önemli bir adımdır Altılı Masa. Bu adımın sağlam atılabilmesinin koşulu ise sonuç alıcı müzakeredir. Türkiye siyasal hayatının en kritik seçimine doğru süreç hızla ilerlerken, Altılı masanın önünde uzlaşılması gereken en önemli konulardan biri Cumhurbaşkanı adayının kim olacağı. Masa etrafında buluşan liderlerin çabaları, mesaileri sürecin bir ittifaka evrilmesi yönünde olmasına rağmen, bileşenlerin kimi politik aktörleri yaptıkları açıklamalarla henüz o aşamaya gelinmediğini ya da öyle bir misyonu olmadığını vurguluyorlar.  Nitekim İYİ Parti genel sekreteri geçen hafta vermiş olduğu bir mülakatta bunu şu şekilde dillendirmiştir; “... Masa cumhurbaşkanı adayı belirlemek için toplanmadı. Bu masa bir ittifak olarak da toplanmadı. Bu masa bir koalisyon ruhuyla da toplanmadı. Bu masa seçimlerde mevcut iktidardan iktidarı almak için de toplanmadı. Bu masa altı tane partinin güçlendirilmiş parlamenter sistem kararlılığını uyumlaştırması için toplanan bir masa”[1]. Masa bileşenlerinin 4.toplantısının ardından yayınlanan 10 maddelik “Temel ilkeler ve hedefler” metninde taahhüt olarak ortak cumhurbaşkanı adayı belirlemek yer almasa da süreç içinde gerek liderlerin zaman zaman yaptıkları açıklamalar, gerekse kamuoyunda oluşan beklenti iş birliğinin bir ittifaka dönüşüp, masadan ortak bir Cumhurbaşkanı adayının çıkmasına doğru evrilmiştir. Bugün gelinen noktada beklenti ve konuya ilişkin gündem büyük ölçüde kimin aday yapılacağı üzerinden yürüyor, Bahadır Özgür’ün de belirttiği gibi, adayın nitelikleri bağlamında derinlemesine bir tartışma dikkat çekmiyor. Nitelik tartışmalar salt kazanacak adaya indirgenmiş olup, nitelik ise liyakat, uzlaştırıcılık, devlet tecrübesine sahip olma gibi genel kriterler bağlamında takdim ediliyor[2]. Bunların çoktandır unutulduğu bir ülkede söz konusu niteliklerin potansiyel aday profilinde öne çıkarılması önemli olmakla birlikte, süreç hızla ilerlediği için önümüzdeki olası yeni döneme dair, planlı, programatik, restore edici değil, dönüştürücü, radikal yeni demokratik rejim iddialı ortak program resmedilmesi önemlidir. Bu, ayrı bir tartışma ve değerlendirme konusu olduğu ve adayı masa belirleyeceği için, bugün itibarıyla olası Cumhurbaşkanı adaylığına ilişkin kamuoyuna yansıyan, aslında masanın taraflarının yansıttığı havaya bakmak istiyoruz. Seçimlere 9 aylık bir süre kala muhalefetin ortak bir Cumhurbaşkanı adayının belirlenmediği, Altılı masa liderlerinin adayı seçim takvimi açıklanınca ya da ona yakın bir sürede ilan edeceklerine dair masa bileşenlerinde genel bir eğilim dikkat çekiyor. Takvimin istenilen başarılı sonucu üretmeye uygun olup olmayacağı da ayrı bir konu olmakla birlikte, adayın kim olacağına dair medya üzerinden özellikle liderlerin bu konuda yetkilendirmediği anlaşılan isimlerin yaptıkları açıklamalar, sürecin liderlerin iyi niyetlerine rağmen kontrol etmekte zorlandıkları bir şekilde ilerlediği izlenimi yaratıyor. Bu anlamda başta Güçlendirilmiş Parlamenter sisteme geçiş temelli bir motivasyonla başlayan, yeni bir sistemin siyasi, ekonomik, hukuki altyapısını inşa etme odaklı devam eden Altılı Masa ve yetkili komisyonların çabalarına karşın, Cumhurbaşkanı adayının kim olması gerektiğine ilişkin tarafların açıklamaları sürecin yönetilmesinde kontrolde zorlanılan yöntemsel hataların olduğu izlenimi vermektedir. Bu hata, sürecin müzakere temelinde rasyonel işletilemediği izlenimi de yaratıyor. Masa bileşenleri birbirlerinden farklı geleneklere, ideolojilere rağmen bir araya gelmeyi başarmışssa, bekledikleri nihai başarıya önemli ölçüde yaklaşmış sayılırlar. Bu noktada farklılıklarına rağmen Türkiye için birlikte üretme ve yaşayabilme adına atılmış önemli bir adımdır Altılı Masa. Bu adımın sağlam atılabilmesinin koşulu ise sonuç alıcı müzakeredir.
Cumhurbaşkanı adayının kim olması gerektiğine ilişkin yapılan açıklamaların Altılı Masa açısından en büyük riski sonuç alıcı müzakereleri kaybettirici müzakereye dönüştürme potansiyelidir.
Başta Güçlendirilmiş Parlamenter sistem raporu olmak üzere, komisyonların hazırlamakta olduğu ve kamuoyuna liderlerin toplantıları sonrasında ortak bildirilerinde yansıyan çalışmalarının genel çerçevesi sonuç alıcı müzakere yöntemiyle sürecin ilerlediği izlenimi verirken, tüm çabaları kamuoyu nezdinde zaafa uğratan konu; Cumhurbaşkanı adayının kim olması gerektiğine ilişkin yapılan açıklamalar olup, bu açıklamaların en büyük riski sonuç alıcı müzakereleri kaybettirici müzakereye dönüştürme potansiyelidir. Müzakere, farklı çıkarları olan, hatta çıkarları çatışan birey ya da grupların çatışma öznesi olan konular hakkında ortak karar verme süreci olup, dinamik bir süreç olan müzakerenin başarısı karşılıklı etkileşim ve bilgi alışverişini gerekli kılar. Literatürde kabul edilen dört farklı müzakere şekli; işbirliği amacına dayanan, tarafların karşılıklı olarak istediklerini alabildikleri, işbirliğini sürdürdükleri Kazan/Kazan müzakeresi, pazarlık odaklı olan, taraflardan birinin ya da birkaçının diğerlerine üstünlük kurmak istedikleri, kazanmak isteyen tarafın asıl kazancı, yararı elde etmek istediği, bu nedenle diğer ya da diğerlerinin sonuçtan mutlu olmadıkları  Kazan/Kaybet müzakeresi,  taraflardan bir ya da birkaçının diğerlerine üstünlüğü bilerek verdiği, pazarlık sürecinin işlemediği kazan/kaybet mantığına göre daha ılımlı olan Kaybet/Kazan müzakeresi ve tek amacı işbirliği olan, tarafların birbirlerine sınırsız tavizler verdiği, birlikte iş yapmanın kolay olduğu, fakat taraflardan hiçbirinin müzakereden mutlu ayrılmadığı,  uzun süreli Kaybet/Kaybet müzakeresidir. Müzakere çeşitleri ise; tarafların birbirlerini rakip olarak görüp, ortak kabul etmedikleri, kazanan ve kaybeden tarafların olduğu, atılan her adımın karşı tarafı ikna etme odaklı olduğu, müzakerenin sonuçsuz kalma ihtimalinin bir hayli yüksek olduğu  Paylaştırıcı Müzakere ve tarafların birbirine değer verdiği, tarafların beklentilerini önemsediği, ortak kazanç odaklı, tek taraflı menfaatlerin arka plana atıldığı, hedefe ulaşmak için güçlerin birleştirildiği sonuç odaklı Birleştirici müzakeredir. Başarılı bir müzakerenin olmazsa olmazları; iyi hazırlanmak, sabit fikirli olmamak, karşı tarafı küçümsememek, etik kuralları önemsemek ve sakinliği korumaktır. [3] Altılı masanın ilk toplantısından bugüne işleyen süreç, aday isimleri tartışmaları dışında başarıyla yürütülmektedir. Liderler ve teknokratların yürüttüğü çalışmalar, kamuoyuna yansıyan komisyon çalışmaları veri alındığında, iyi hazırlanılmış, önerileri açık, bu anlamda sabit fikirlerin egemen olmadığı, etik kuralların temel alındığı ve aceleye getirilmeyen, yükselen muhalif seslere ve eleştirilere rağmen sakinliğin korunduğu bir süreç yönetimi dikkat çekiyor.
Cumhurbaşkanı adayının kim olacağı konusu müzakere sürecinde başarılı biçimde yönetilemezse, elde edilen tüm kazanımların boşa gitme ihtimali gözardı edilmemeli.
Liderlerin toplantılarından komisyon çalışmalarına, ortak bildiri metinlerine, Güçlendirilmiş parlamenter sistem raporuna yansıyan nitelikler de veri alındığında, bugüne kadar yürütülen müzakerenin birleştirici müzakere olduğu ve Kazan/kazana dayalı olduğuna şüphe yok. Bu, masa açısından önümüzdeki günlere ilişkin pozitif bir referans olmakla birlikte, Cumhurbaşkanı adayının kim olacağı konusu müzakere sürecinde başarılı biçimde yönetilemezse, elde edilen tüm kazanımların boşa gitme ihtimali gözardı edilmemeli. Kişisel ve parti egolarınının aday belirleme sürecinde baskın olması durumunda, Kazan/Kazan şeklinde işleyen sürecin Kaybet/kaybet müzakeresine dönüşmesi olasıdır. Sürecin topyekûn salt sistem değişikliğine ya da adayın kim olacağına indirgenmesi, mevcut düzenin ürettiği temel ekonomik, politik, hukuki sorunları çözmeye yönelik fiili bir dönüşüm manifestosuna evrilerek önerme, ortak programı kapsamamasına yol açar ve her iki seçim bağlamında da Altılı masa için beklenen başarıyı getirmeyebilir. Buna karşılık, sürecin siyasi ittifak temelli uzun vadeli işbirliği odaklı kurgulanması, bunun getirileri konusunda seçmenin ikna edilmesi, tarafların işbirliği için yola çıkarken hedefledikleriyle seçim sonrasını da içeren olası kazanımlar konusunda tatmin olması, asıl ise hedefin Cumhurbaşkanlığının sadece o aday ile (kimse!) kazanılabileceği, parlamentoda 3-5 fazla milletvekilliği elde eden değil, Geleceğin Türkiye’sinin mimarı olacaklarına seçmenin inandırılmasıdır. Bu ancak adayın kim olacağına indirgenen kısır tartışmalardan uzak, demokratik, hakça bölüşüm temelli vizyoner politik ve ekonomik tasarımlarla mümkün olabilir. [1]  Altan Sancar’ın Uğur Poyraz’la söyleşisi için bkz. https://www.diken.com.tr/iyi-parti-genel-sekreteri-chpyle-belediyede-ittifak-mecliste-isbirligi-var/Erişim tarihi: 16.09.2022. [2] “Muhalefetin aday düğümü-Erdoğan sonrası iktidar mimarisi” Hakkı Özdal, Bahadır Özgür, İki Satır programı, medyascope youtube yayını, 17 Ağustos 2002. [3] https://www.iienstitu.com/blog/muzakere-nedir, Erişim tarihi: 16 Eylül 2022.