CHP’de değişim kaçınılmaz ve bu üstte yapılacak sınırlı değişimle olmaz. CHP örgütün de bir bütün olarak yeni bir öğrenme yenilenme sürecine girmesi kaçınılmazdı. Başından bu yana Altılı Masa deneyimini, Türkiye’de siyasetin kurumsallaşması açısından bir fırsat olarak gördüm. Çünkü siyasi, kültürel ve ideolojik kimlik olarak birbirinden farklı partilerin, muhalefet olmasına rağmen bir arada olabilmesini, birbiriyle konuşabilmesini, ortak siyasi metinler üretmesini önemli buldum. Çünkü Türkiye’de istisnai dönemler dışında evrensel ölçüde siyaset olmadı. Bu ittifak deneyimi özellikle muhalefette gerçekleştiği ölçüde siyaset için umut vericiydi. Nitekim, bir bütün olarak muhalefet siyasi meşruiyetini devlet değil toplumda arayan, siyasetin alanını genişletmeyi hedefleyen, özgürlük ve adalet talebinde uzlaşarak bu düzenin değişmesi için çabaladı. Bu da esas olarak siyasetin, toplumun devlete karşı savunulmasıydı ve önemliydi. Ne yazık ki, sonuç muhalefetin istediği gibi olmadı. Seçimdeki başarısızlık, Altılı Masa’nın da, diğer ittifakların da değersiz ve siyaseten önemsiz olduğunu göstermez. Tam tersine yapılması gereken, gerek ittifak olarak gerekse partiler olarak bu süreçte nerede, nasıl hata/lar yapıldığına açık biçimde ortaya konması, bu hataların tekrar edilmemesi için gerekli tedbirlerin alınarak yola devam edilmesidir. Bunu tam olarak hangi parti/ler yapar bilmiyoruz ama kendine sol diyen CHP’nin yapması kaçınılmazdır. Ancak aradan geçen süre içinde CHP’de kamuoyuna açık biçimde bu yönde bir adım atılmadı. Burada yapılması gereken sadece MYK üyelerinin bir kısmının değişmesi, danışmanların görevden alınması değil; seçim sürecinde, seçim gecesinde ortaya çıkan sorunların, hataların ortaya konması ve sorumluların da kamuoyu önünde özeleştiri vermesidir. Bunların hiç biri kamuoyu önünde yapılmadı. Muhtemelen parti içinde komisyon kuruldu ve buna göre atılacak adımlar parti içinde atılacak.
CHP’de Kılıçdaroğlu’nun kısmi MYK değişikliği ve danışmanları değiştirmesi ile var olan sorunların aşılması mümkün değildir. CHP bundan sonra yoluna hiç bir şey olmamış gibi, hiçbir sorun yokmuş gibi devam edemez.
*** Ancak bu yeterli değildir. Bunların kamuoyu önünde yapılması şu açıdan önemlidir. Gerek muhalefet partilerine gerekse cumhurbaşkanı adayı olan Kılıçdaroğlu’na oy veren milyonların yeniden umuda ihtiyacı var. Ve bu adımlar bu umudu yeşertmek için belki yeterli olmaz ama bir ilk adım olur. Bunlardan kaçınıldığı her gün muhalefete ve Kılıçdaroğlu’na oy verenlerin umudu azalmaktadır. Kamuoyunda CHP’ye ve Kılıçdaroğlu’na yönelik taleplerin özü de budur. Açıkçası muhalefetin büyük partisi olarak CHP’de Kılıçdaroğlu’nun kısmi MYK değişikliği ve danışmanları değiştirmesi ile var olan sorunların aşılması mümkün değildir. CHP bundan sonra yoluna hiç bir şey olmamış gibi, seçim süreci ve gecesine dair hiçbir sorun yokmuş gibi devam edemez. Kılıçdaroğlu partide güçlü olsa da, delegeleri belirlese de, milletvekilleri ve belediye başkanları kendisiyle yola devam etmek istese bile partide yenilenme kaçınılmazdır. Ve yenilenme yapılmadan geçen her gün parti için kayıptır.
Bu sorun, teknik olarak parti örgütünü bir öğrenme sürecine sokarak ve aynı anda parti örgütünü yenilemekle aşılabilir. Yani Kılıçdaroğlu’nun dönüştürdüğü CHP’yi örgütlere anlatmak, aynı anda da bu CHP’yi siyaseten savunan insanların da parti örgütlerine katılmasıyla.
*** Peki yenilenme nerede yapılmalı? CHP’de son yıllarda en büyük sorun ne diye baktığımızda karşımıza çıkan gerçek parti politikalarının örgüt tarafından yeterince içselleştirilemediğidir. Beğenelim ya da beğenmeyelim CHP, son yıllarda Kılıçdaroğlu’nun izlediği politikalarla hayli değişti ve dönüştü. Ne yazık ki, Kılıçdaroğlu ve dar ekibi, siyasi ve ideolojik boyutuyla dönüşen partinin siyaset yapma tarzını, siyasi söylemlerini, önceliklerini PM ve Meclis grubu dahil olmak üzere örgütlerine yeterince anlatamadı. Ne Altılı Masa mantığı, ne helalleşme, ne de Türkiye’nin içinde bulunduğu iklim yeterince anlatılamadı örgütlere. Bunu TV’ye çıkan milletvekillerinden, sahadaki çalışmalardan gördük. En basitinden Kılıçdaroğlu “helalleşme” dediği akşam TV’ye çıkan milletvekilleri “helalleşme değil hesaplaşma” dedi. İtiraf edelim ki bu, açık biçimde partin önünde duran ve aşılması gereken bir sorundur. Bu sorun, Kılıçdaroğlu’nun parti içine dönerek, il il gezip partideki dönüşümü anlatması ile çözülecek bir sorun da değildir. Bu sorun, teknik olarak parti örgütünü bir öğrenme sürecine sokarak ve aynı anda parti örgütünü yenilemekle aşılabilir. Yani Kılıçdaroğlu’nun dönüştürdüğü CHP’yi örgütlere anlatmak, aynı anda da bu CHP’yi siyaseten savunan insanların da parti örgütlerine katılmasıyla. Örgütlerin yenilenmesi hem yeni üyelerin katılımı hem üye sayısının arttırılarak aktif partili haline getirilmesi önemli ve gereklidir. Elbette bunların gerçekleşmesi, parti içindeki “küçük iktidar” sahiplerini aşan bir değişim iradesinin ortaya konması ile mümkündür. Unutmayalım ki, bilginin/siyasetin merkez tekeline alınması, merkezin örgütler üzerine kurduğu en güçlü tahakkümdür. Ve bunu kaybetmek istemeyecek küçük iktidar sahipleri çok olacaktır.
Türkiye’de değişim siyasete küserek değil daha çok siyasete sahip çıkmakla mümkün. O da bizlerin siyasi partileri eleştirmesi ile değil, bizatihi partilere yani siyasete katılmasıyla mümkün.
*** Son olarak şunu ifade edelim ve çuvaldızını kendimize batıralım. Ne yazık ki, Türkiye’de değişim siyasete küserek değil daha çok siyasete sahip çıkmakla mümkün. O da bizlerin siyasi partileri eleştirmesi ile değil, bizatihi partilere yani siyasete katılmasıyla mümkün. Unutmayalım ki, siyaset de partiler de bizlerin istediği kadar değişir. Değiştirmenin yolu eleştirmekten değil, bizatihi siyasi süreçlere katılımla olur. Aksi halde, alınmasında dahilimizin olmadı kararların mağdurları ve şikayetçisi olmaktan kurtulamayız.