Kılıçdaroğlu daha önce il kongrelerine de tek adayla gidilmesini istemişti. Bu kararında çok haksız sayılmaz. CHP tarihine baktığımızda, özellikle Ecevit efsanesinin dalga dalga büyüdüğü 70’ler boyunca, CHP’nin iktidar ihtimalinin arttığı oranda partiye hizip virüsünün bulaştığını görmemiz mümkün.
CHP Gençlik Kolları’nın 16. Olağan Kurultay’ı Ankara’da Nazım Hikmet Kültür Merkezi’nde yapıldı. Kurultay, CHP’nin kurultay geleneğiyle karşılaştırıldığında son derece sakin geçti. Bunun sebebi, CHP lideri Kılıçdaroğlu’nun mevcut Başkan Emre Yılmaz’dan sonra Gençlik Kolları Genel Başkanlığı için Gençosman Killik’i işaret ederken, adaylık iddiası bulunan Ozan Işık ve Kenan Otlu’nun, Killik’in listesinden Merkez Yönetim Kurulu’na girmelerini istemesiydi. CHP liderinin tek adayla gidilmesini istediği kurultayda, onun bu talebine karşı İstanbul Bağcılar’dan Batuhan Güven, “Güven’le Yürüyoruz” sloganıyla Killik’e rakip olmayı denediyse de adaylık için delegelerden gereken imzayı toplayamamış ve kurultaya tek adayla gidilmiştir.
Peki Kılıçdaroğlu neden böyle bir karar aldı? Yani neden kurultaya tek adayla gidilmesini istedi? Kılıçdaroğlu’nun partiyi “dostlarıyla” beraber iktidar hedefine odakladığı bugünlerde, partililerin enerjilerini kendi aralarındaki çekişmeye harcamamaları gerektiğini düşündüğünü görüyoruz. Nitekim, o daha önce il kongrelerine de tek adayla gidilmesini istemişti. Kılıçdaroğlu, bu kararında çok da haksız sayılmaz. CHP tarihine baktığımızda, özellikle Ecevit efsanesinin dalga dalga büyüdüğü 1970’ler boyunca, CHP’nin iktidar ihtimalinin arttığı oranda partiye hizip virüsünün de bulaştığını görmemiz mümkün. Bu virüs, mahalle kongrelerinden il-ilçeye, oradan genel merkez ve gençliğe kadar her alana nüfuz ederek adeta parti içinde particikler yaratmıştır. Dolayısıyla CHP, 1970’lerdeki “sallanan aritmetiğe” bağlı zayıf iktidarları süresince enerjisinin büyük bölümünü parti içi kavgalara harcamak zorunda kalmıştır.
Bunun yanında Kılıçdaroğlu, iktidar medyasının CHP’nin daha kendi içinde birlik, istikrar ve disiplin sağlayamadığı ve böyle bir yapıdan devleti yönetecek bir nitelik çıkamayacağı propagandasını yapmasının da önüne geçmeye çalışmıştır denebilir. Dolayısıyla bu tercih, Kılıçdaroğlu’nun kim olduğundan çok, Türkiye’de ve CHP’de demokrasi anlayışının ne olduğuyla ilgili bir tercih gibi gözükmektedir. Başka bir ifadeyle, Türkiye’de demokrasinin en asgari koşullarından olan parti-içi demokrasi ve sandıkta çok adaylı mücadele gibi kavramlar “istikrarsızlık”, “disiplinsizlik” ve “boşa gürültü” gibi algılandığından, CHP içindeyse “sonu gelmeyen bir kavga” olarak yansıdığından, bu mücadele alanı AK Parti sonrası Türkiye’ye bırakılmıştır. Dolayısıyla bu mücadelenin yalnızca CHP içinde sürdüğü değil, değişen Siyasi Partiler Kanunu ile beraber tüm partilere yansıdığı bir düzende toplumsal algının da değiştirildiği günler yeğlenmiştir.
Kurultayın tek adaylı bir seçim öngörmesinden ötürü yaşanan soluk hava, belagat içeren sloganlarla canlandırılmaya çalışılmıştır. Killik’in adına atfen bulunan “Örgütte birlik, Gençosman Killik” sloganı partinin tek adaylı kurultayının amacını ve konsensüs yarattığı noktayı anlatmak için de en iyi göstergedir. Kurultay’da en büyük hareketlenmelerden biri, Malatya Gençlik Örgütü’nün 10 Ekim’deki Gar Katliamı’nda kaybettikleri 11 yol arkadaşının fotoğraflarının üzerinde olduğu pankartla ve “Ellerinde pankartlar/Gidiyor bu çocuklar/Kalkın ayağa kalkın/Bu Pazar kanlı Pazar/Bu meydan kanlı meydan” sloganıyla salona giriş yapmalarıyla oldu. Bütün salonun ayağa kalkarak alkışladığı bu girişin ardından bir video gösterimi yapıldı. Ecevit’in 1970’lerde ateşli bir biçimde yaptığı bir konuşmayla başlayan video, mevcut Başkan Emre Yılmaz ve Kılıçdaroğlu’nun görüntülerinin döndüğü bir akışla devam etmiş ve CHP Gençlik Kolları’nda görev yaptıkları esnada çeşitli sebeplerle hayatlarını kaybeden partililerin fotoğraflarının yer aldığı duygusal bir bölümle son bulmuştur.
Ardından, Genel Başkan Yardımcısı Onursal Adıgüzel’in Divan Kurulu Başkanı seçilmesiyle devam eden kurultayın saat 10’da başlaması öngörülmüş olsa da Genel Başkan Kılıçdaroğlu’nun İstanbul Maratonu’nda olması dolayısıyla Kurultay ancak 13’te başlayabilmiş ve Kılıçdaroğlu da salona 14 sularında girerek gençlere seslenmiştir. Kurultayın açılışından Kılıçdaroğlu’nun konuşmasına kadar geçen sürede Adıgüzel sürekli kitleyi hareketli tutmaya çalışmıştır.
Adıgüzel, Divan masasına oturmadan evvel yaptığı konuşmada kendisinin de gençlik kollarından geldiğini belirtmiş ve “CHP gençliği, memleket sevdalısıdır, altı ok sevdalısıdır” demiştir. Ardından CHP gençlerinin ya bayrak astığını ya broşür dağıttığını ya da direndiğini ifade ederek, her zaman sahada olduklarına vurgu yapmıştır. Dolayısıyla Adıgüzel, içinden geldiği gençlik örgütünün bir bölümünün en büyük rahatsızlıklarından biri olan “angarya işlerle birlikte anılma” durumunu tekrar etmiş ve gençlerin siyasette nasıl ve ne şekilde özne olacaklarına değinmeden onların edilgenliğini yücelten bir konuşma yapmıştır. Adıgüzel’in kitleyi heyecanlı tutma girişimi ve holigandan hallice tavır içerisindeki kalabalık bir kitlenin Türkiye’ye gelen 35’lik dünya yıldızı futbolcuyu karşılamaya giden taraftarlar gibi coşturdukları bu edilgen kitleye karşı tavırlarından anlaşılan, onların etken ve özne olan bir gençlikten ziyade edilgen ve yönlendirilebilir bir “kitle” istedikleridir.
Kılıçdaroğlu’nun doğrudan kürsüye gelerek konuşmasına başlamasıyla beraber kitlenin, yine aynı buyurgan yönlendirmeye dayanarak “Hak, hukuk, adalet”, “Gençliğin umudu, Kılıçdaroğlu” ve “Güzel günler göreceğiz/motorları maviliklere süreceğiz” gibi slogan atması sağlanmıştır. Kılıçdaroğlu ise bu sloganlara “Hakkı da hukuku da adaleti de beraber getireceğiz” ve “Hep beraber motorları maviliklere süreceğiz, az kaldı” şeklinde karşılık vermiştir. Ardından “Peki nasıl süreceğiz?” diye bir soru soran CHP lideri, “toplumun her kesimine nüfuz edeceğiz” dedikten sonra; “Beni dikkatle dinlemenizi istiyorum” şeklinde bir çağrı yapmıştır. İlk olarak sorun yaşayan insanlardan sorunları bizzat dinlemeleri gerektiğini ifade eden Kılıçdaroğlu, sosyal kimlikler üzerinden vatandaşlara nüfuz etmeye çalıştıklarının altını çizmiştir. Sosyal kimlikleri korporatist bir içerikle açıklayan Kılıçdaroğlu, mesleklere dayanarak şöyle sıralamıştır: muhtarlar, emekliler, ev kadınları, apartman görevlileri ve üniversite öğrencileri…
Her sosyal kimliğin sorunlarına eğilmeleri durumunda sosyal kimliklerin kendilerini dinleyeceğini ifade eden CHP lideri, “Her soruna çözüm üreteceğiz, üretiyoruz. Büyük bir inanç ve özgüvenle bunları anlatacağız. Ama anlatırken üstenci bir tavırla değil, yumuşak bir üslupla anlatacaksınız” şeklinde devam etmiştir. Cumhuriyetin ilk yüzyılında Başbakanlardan gençlere kadar idamlar gibi kötü hafızalar olduğunu ifade etmiş, ancak artık bu arkaik tartışmalardan sıyrılarak Türkiye’yi ikinci yüzyılda gerçek demokrasiyle buluşturmanın peşine düşmek gerektiğinin altını çizmiştir. Kılıçdaroğlu ardından vaatlerini sıralamaya geçmiştir:
- Düşünce özgürlüğü: “Telefonum dinleniyor mu? Tweet atsam başıma bir şey gelir mi?” Bunları ortadan kaldıracağız. CHP’yi de özgürce eleştireceksiniz. Oy isterken, “bu yüzden oy verin” deyin. “Siyasetçilerin alkışlara değil, tutarlı eleştirilere ihtiyacı var.”
- KYK borçları: Mevcut iktidarın gençlere iş vermeden gırtlaklarına çökerek tahsilat yapmaya çalıştığını ifade eden CHP lideri, “Faizlerin tamamını sileceğiz, anapara da kişi işe başlayınca makul taksitlerle tahsil edilecek. Önce işi vereceğiz, sonra parayı tahsil edeceğiz” demiştir.
- Oyun konsolu ve cep telefonunda gençlere vergi muafiyeti getirilecek,
- Torpili bertaraf edip, mülakatı kaldırarak liyakat esas alınacak,
- Yurt sorunu: “20 yıldır çözemediler. 1 yılda yapacağız, bitireceğiz bu sorunu. Örnek isteyen İstanbul’a, Ankara’ya, İzmir’e, Mersin’e… baksın.”
- İstanbul Sözleşmesi 1 hafta içinde yürürlüğe konacak,
- Ucuz, hızlı ve sansürsüz ve sansürsüz internet sağlanacak,
- Gençler özgürce örgütlenebilecek.
Kurultaydaki “edilgen gençlik” kitlesi, Kılıçdaroğlu’nun konuşma yaptığı sırada onu dahi rahatsız etmiş, yukarıda bahsi geçen amigodan hallice gençlik örgütü ricalinin kendisinin konuşması esnasında slogan attırmaya çalışmasına tepki olarak o, “Beni dinleyin gençler” diyerek sloganın önünü kesmiştir. Yine Kılıçdaroğlu’nun pür dikkat dinlenmesini istediği konuşmasına başladığı esnada söz konusu kitle, salonda elden ele büyük bir pankart dolaştırılarak, “en iyi bilmesi gerek iş”le yani pankartla oyalanmıştır.
Genel siyasete dönük olarak da iktisadi sahada çoklu maaşın engelleneceği ve enflasyonun düşürülerek maaşların arttırılacağını ifade etmiştir. Daha önce “kamulaştırma” söylemiyle gündeme oturan kaymaklı ihaleler için bu sefer “devletleştirme” ifadesini kullanan Kılıçdaroğlu, “kaynak yok” karşı propagandasına da “2 maaş ikramiye için de öyle diyordunuz, şimdi veriyorsunuz” diyerek bütçe konusunun bir tercih meselesi olduğunu ifade etmiş ve “Biz, kaynakları Beşli Çete için değil, halk için kullanacağız” demiştir. Şeffaf bir iktisadi politika izleyeceklerini belirten Kılıçdaroğlu, “CHP’li olmak, hesap vermekten korkmamak demektir” dedikten sonra, “Geliyor gelmekte olan” vurgusuyla konuşmasını sonlandırmıştır.
Kılıçdaroğlu’nun konuşmasının ardından, İstanbul’dan bir üye söz alarak mevcut Başkan Emre Yılmaz’ın başarılarına sürekli vurgu yapıldığını ve kurultayın adeta onu mutlu etmek için düzenlendiğini ifade ettikten sonra, ortada bir başarı olmadığını çünkü onun döneminde üniversitelerin “ülkücü yuvası” hâline gelirken CHP’nin örgütlenme için adım dahi atmadığını belirtmiştir.
Son konuşmayı yapan yeni Başkan Killik, CHP’nin büyük bir aile olduğuna dair vurgusuyla başlayan konuşmasında salondakileri “Gençliği kol değil, örgüt kılanlar” şeklinde selamlamıştır. Gençlerin hem hayata borçlu başlatıldığını hem de özgürlüklerinin elinden alındığını ifade eden Killik, tüm bu sorunların Millet İttifakı iktidarında çözüleceğini belirtmiştir. Kurultay boyunca yapılan ilk ve tek ittifak vurgusu da Killik’in yukarıdaki cümlesidir. Türkiye’de siyasetçi olduktan sonra da temiz kalınabildiğini göstereceklerini ifade eden Killik, Gençliğe Hitabe’ye atıfla “Türk istiklal ve Cumhuriyetini kurtarmak bizim vazifemizdir” demiştir. CHP’nin kurucu iradeyi Millet İttifakı’yla yeniden yarattığını ifade eden Killik, ikinci yüzyılda tahrip edilen kurumların yeniden kurulması gerektiğini ifade etmiştir. Boğaziçi direnişine selam yollayan Killik, CHP iktidarında YÖK’ün kaldırılacağının altını çizmiş ve “Haklıyız, kazanacağız” sözleriyle konuşmasını tamamlamıştır.
Bu kadar direktife tabi bir düzenden liderlik değil, yüksek parti memurluğu çıkması kaçınılmaz. Gençlik, biraz da meydan okumaktır. Meydan okuma, isimler üzerinden değil ilkeler üzerinden olmalıdır. Böyle bir meydan okuma, dinamizm getirir.
Adıgüzel’in de Kılıçdaroğlu’nun da Killik’in de konuşmalarında dikkat çeken ortak yön, üçünün de bu kurultayın CHP’nin muhalefetteki son kurultayı olduğunu belirtmeleri olmuştur. CHP’de başarılı olunan yerel seçimler ve Millet İttifakı dolayısıyla kurultaydaki genel hava, herkesin seçimlere kadar dilini ısırarak sustuğunu gösteriyordu. Sonraki seçimde iktidar olunması durumunda, Türkiye demokrasiyle taçlanırken, CHP parti-içi demokrasiyi sağlayabilecek mi yoksa tek-tipleşecek mi? Ya da bir mozaik veya mermer mi olacağını beraber göreceğiz. Ancak, özgür bireylerdense, amigolar tarafından yönlendirilen holiganların tercih edildiği bu delege düzeninde alternatif bir sesin varlığı zor. Nitekim, Killik’in karşısında aday olmayı düşünen iki adayın da Kılıçdaroğlu’nun talimatıyla adaylıktan çekilmesi, CHP’li gençlerin profesyonel ve Genel Merkez siyasetçisi olmaya ne kadar iştahla hazır olduklarını bizlere gösteriyor. Bu kadar direktife tabi bir düzenden liderlik değil, yüksek parti memurluğu çıkması kaçınılmaz. Gençlik, biraz da meydan okumaktır. Meydan okuma, isimler üzerinden değil ilkeler üzerinden olmalıdır. Böyle bir meydan okuma, dinamizm getirir.
Yeni Yönetim: