Acaba Ümit Özdağ’ın elinde başka hangi kabinlerdeki insanların tuvalet yaparkenki görüntüleri mevcut? Tabii bu düzenek herhalde sadece Esenyurtta kurulmamıştır, kim bilir kaç umumi helada dikizciler insanları gözetledi? Siyaset dünyamıza “blitzkrieg” yapan Ümit Özdağ çok âlem bir adam çıktı. Faşistin âlemi de olur mu demeyin, oluyormuş. Geçen hafta Ümit Özdağ bir fotoğraf paylaştı sosyal medyada. Esenyurt’ta cami tuvaletlerinde uyuşturucu kullanan “muhacirlere” ait olan bu dört fotoğraf, bir umumi tuvalette, kabinlerin tepesine gizli kamera yerleştirilerek çekilmiş. Ben Ümit Özdağ’ın helaları dikizleyecek kadar düşeceğini tahmin etmezdim hiç ama maşallahı var, altı ayda bu seviyeye geldi. Önü de açık, evelallah bu yolda daha yürüyecek vakti var. Ümit Özdağ, hela kabinlerinden gelen fotoğrafla yabancıların yerlilerden daha çok suç işlediğini ispatlıyor aklınca. Bu elbette böyle olabilir, en nihayetinde tutunamayan, beş parasız, yapayalnız savaş kaçkınlarının suç örgütlerinin eline daha kolay düşeceğini öngörebiliriz. Şimdi ben merak ediyorum, acaba Ümit Özdağ’ın elinde başka hangi kabinlerdeki insanların tuvalet yaparkenki görüntüleri mevcut? Arşivi ne kadar geniş Özdağ’ın? Tabii bu düzenek heralde sadece Esenyurt’ta kurulmamıştır, kimbilir kaç umumi helada dikizciler insanları gözetledi? Tesadüfen dört “muhacir” aynı anda geldi de, uyuşturucuları çekiyorken bir anda orada def-i hacet eyleyen bir vatan evladının aklına “dur ben klozetin üstüne tırmanıp şunları bir güzelce çekeyim” demek gelmedi herhalde. Benim bildiğim, kutsal mekânlara insanlar Tanrı’ya yakın olmak için girerler, tuvalette gözetlenmeye değil. Uyuşturucu çekenler sadece erkek olmayacağına göre kadın tuvaletinde de dikizciler konuşlandırılmış mıydı, insan merak ediyor. KVKK falan derken biz nereye düşmüşüz yarabbim? Bu ne menem bir gözcülüktür, bu röntgenciler kaç kişidir? Hangimizin fotoğrafları var ellerinde, hangimizin sevdiklerinin, tanıdıklarının, eşin dostun… Çok açık ki Özdağ’ın müdanasızca yaptığı bu iş bir “suç”. İnsanların özel hayatını bu şekilde dikizlemeye kimsenin hakkı yoktur. Tabii Özdağ için bunlar devede kulak… Finansmanını sağladığı Sessiz İstila adlı kısa film de nefret suçunun çok güzel örneklerinden biriydi. “Kışkırtıcılık” adeta Özdağ’ın iliklerine kadar işlediği için haftada en az bir kez nefret suçu işlemeden duramıyor. Bir konu bulamazsa da yaratıyor. Hatay’da orman yangını çıkmış, Ümit Özdağ diyor ki, “halk, PKK’nın çıkardığını düşünüyor.” Kaç kişiyle konuştun, senin halktan anladığın kaç kişi, kim görmüş, tahkikatı kim yapmış… Hele bir anlat da biz de bilelim. Aksi halde bu tip muğlak ve provokatif paylaşımların tek bir amacı vardır. 6-7 Eylül pogromunun, Madımak katliamının nasıl başladığını bilenler, Özdağ’ın mesajlarının amacını da rahatlıkla görürler. Böyle korkunç mesajların ardından ortalık yangın yerine döner, insanlar birbirine girer, ancak işler yatıştıktan sonra gerçek ortaya çıkar. Çıktığında ise iş işten geçmiştir çoktan. Provokatör alacağını almıştır. Düşünün, devasa bir suç olan şu tuvalet meselesi bu yaptığının yanında küçücük kalıyor… Halkları, insanları birbirine düşürmeyi bir insan neden böylesine candan ister anlamak mümkün değil. Unutmadan, Ümit Bey bir söyle de giderken yanımızda bulusun, hazırlıksız yakalanmayalım. Malum, senin ekip bu işlerde hayli usta. Büyük kaç para?