Anayasa’nın 51. Maddesine göre sendika kurma ve sendikaya üye olma hakkı açık bir şekilde düzenlenmiştir. İlgili maddeye göre ‘’ Çalışanlar ve işverenler, üyelerinin çalışma ilişkilerinde, ekonomik ve sosyal hak ve menfaatlerini korumak ve geliştirmek için önceden izin almaksızın sendikalar ve üst kuruluşlar kurma, bunlara serbestçe üye olma ve üyelikten serbestçe çekilme haklarına sahiptir. Hiç kimse bir sendikaya üye olmaya ya da üyelikten ayrılmaya zorlanamaz’’. Yani anayasaya göre işçilerin herhangi bir sendikaya üye olması işçilerin anayasal hakkıdır ve bu hakkın kullanılması her ne olursa olsun engellenemez. Çalışma hayatını ilgilendiren bir diğer önemli yasal mevzuat ise 6331 sayılı iş güvenliği ve kanunudur.6331 sayılı kanunun işverenlerin genel yükümlülüğünü düzenleyen 4. Maddeye göre’ ’İşveren, çalışanların işle ilgili sağlık ve güvenliğini sağlamakla yükümlü olup bu çerçevede; Mesleki risklerin önlenmesi, eğitim ve bilgi verilmesi dâhil her türlü tedbirin alınması, organizasyonun yapılması, gerekli araç ve gereçlerin sağlanması, sağlık ve güvenlik tedbirlerinin değişen şartlara uygun hale getirilmesi ve mevcut durumun iyileştirilmesi için çalışmalar yapar. İşyerinde alınan iş sağlığı ve güvenliği tedbirlerine uyulup uyulmadığını izler, denetler ve uygunsuzlukların giderilmesini sağlar. Belirtilen yasal mevzuata göre işverenler işyerlerinde işçilerin çalışma koşullarını ve sağlığını düzenlemek ile birinci dereceden yükümlüdür. Bu iki yasal mevzuatı hatırlattıktan sonra Kale Kayış işçilerinin bir ayı geride bıraktıkları direnişe değinmekte fayda var. İstanbul'un Silivri ilçesinde bulunan ve 300 işçinin çalıştığı Kale Kayış fabrikasında 100 işçi, kötü çalışma koşullarına, düşük ücretlere, işçi sağlığı, iş güvenliği önlemlerinin yetersizliğine ve sendikalaşma nedeniyle artan baskılara karşı başlattıkları direniş halen sürmektedir. Ayrıca fabrika yönetimi geçmişte sendikaya üye oldukları gerekçesi ile bazı işçileri işten attığı da biliniyor. Kısacası işçiler anayasal haklarını kullandıkları, iş yerlerinde yasal olmayan uygulamalara karşı çıktıkları için direniyor. Türkiye çalışma koşullarına bağı olarak iş cinayetlerinin yoğun olarak yaşandığı bir ülkedir. İş yerlerinin gerekli denetimlere tabi tutulmaması iş yerlerinde işçi sağlığı ve güvenliğinin patronların insafına bırakılması ölümlerin öncelikli sebepleri arasında gösterilebilir. 6331 Sayılı iş sağlığı ve güvenliği kanununun ilgili maddelerinin hiçbir şekilde iş yerlerinde uygulanmaması yasaların açık ihlali anlamını taşımaktadır. Sonuç ise 17 yılda 22 binden fazla işçinin çalışırken yaşamını yitirmesidir. İşte tam bu nokta da Kale Kayış işçileri önemli bir taleple işverenin karşısına çıkıyor ve direniş hakkını kullanıyor. Fabrikada çalışan işçiler işveren ile uzunca bir süredir fabrikada iş sağlığı ve güvenliği ile ilgili gerekli denetimlerin yapılması için görüştüklerini lakin şimdiye kadar henüz bir ilerleme kaydedilmediğini belirtiyor. Ayrıca işçiler fabrikada bugüne kadar 3 işçinin ihmallerden kaynaklı yaşamını kaybettiğini belirtiyor. Tüm bunların yanı sıra onlarca iş kazasının yaşandığı fabrikada bugüne kadar birçok çalışanın yaralanmış vaziyette. Fabrikada ki koşullar ayrıca birçok meslek hastalığına da davetiye çıkartıyor. Sendika yetkilileri ve işçiler bu noktaya dikkat çekiyor ve ekliyor; ‘’işçilerin çalışırken plastik tozu soluduklarını, birçok işçinin bu nedenle koah, kanser, silikozis, nefes darlığı gibi hastalıklara yakalanma riski taşıyor’’. Kale Kayış işçileri sömürü koşullarına karşı sendikalı olma haklarını kullandılar. Adeta bir savaş alanına dönen çalışma yaşamında göz göre göre ölüme terk edilmemek için direniyorlar. Türkiye’de onlarca iş yerinde binlerce işçi sendika haklarını kullandıkları için işlerinden atılmış durumdadır. Kale Kayış işçilerinin bir ayı geride bıraktıkları direniş Türkiye’de hali hazırda süren onlarca iş yeri mücadelesinden sadece bir tanesidir. Kale Kayış işçileri sadece sendika haklarına sahip çıktıkları için değil yaşam haklarına sahip çıktıkları için de direnmektedir. Çalışırken ölmek istemeyen, insan onuruna yakışır bir şekilde çalışmak isteyen Kale Kayış işçilerinin direnişi yaşam hakkına sahip çıkan ve bu yüzden baskı gören milyonlarca emekçinin de direnişidir. Kale Kayış işçilerinin direnişi diğer iş yeri direnişlerinde olduğu gibi, yasaların işverenler tarafından açıkça çiğnenmesine karşı hem devlete hem de devletin desteğini arkasına alan patronlara karşı bir hukuk ve adalet mücadelesidir.