Bence sadece kıymetini bilmek ve bu bilinçle yaşamak bile büyük bir eylem. Nihayetinde hâlâ eksikleri olsa da bu “eşitlik” sayesinde. Hepinizin Cumhuriyet Bayramı kutlu olsun. En çok da kadınların. Bir Cumhuriyet Bayramı yazısı yazmak istemiştim. Yaşım ilerledikçe girdabına girdiğim duygusallığımdan arınarak, özenle seçilmiş naif kelimelerle. Saatlerce oturdum. Kırık ayağım yere paralel ve kalp hizasında, iyileşene kadar bende kalacak annem evi toparlarken, oğlum bir patisini dizime uzatmış yanımda uyuklarken. Kırık ayağım hariç bu tabloyu sevmiştim. Bir kadın olarak ayakları üzerinde durabilmenin fotoğraflarından biriydi. Evim, kedim, seçtiğim hayat. Bu kadar basit ve sıradan sahiplikler için bile minnet duyuyor kadınlar ne acı değil mi? Çünkü kadınlar için o kadar da basit değil yaşamak. Kaçımızın gündeminde ya da aklında Afganistan’daki kadınlar mesela? Maddi sorunlarımız var diyerek bizzat ailelerinin sattığını bildiğimiz küçücük kız çocukları ya da? Yabancı bir haber kanalında denk geldim yakın zamanda. On yaşında anca bir kız çocuğu, kanal ailesi ile kısa bir röportaj yapmış sonra da evden gidişini çekmişti. İki yabancının kollarında ayaklarını sürterek, direnerek ve ağlayarak yalvarıyordu ailesine. Beni vermeyin ne olur diye.  Uçak tekerleğine tutunarak, ölümü göze alarak kaçmaya çalışan insanları anımsıyorsunuz değil mi? Cehennem bu dünyadadır bazen, o cehennemden kaçmak için her şeyi yapar insan. Mahsa ile yeniden farkına vardığımız komşumuz ya da. Kırk günü geçen direniş aslında ne kadar kişisel olması gereken bir tercih üzerine, kadınların söz hakkı olmadığını düşünen egemen anlayış ve iktidara karşı gelenlerin mücadelesi. Hadi sınırlarımıza dönelim. Camdan fanuslarda yaşıyoruz çoğumuz, biliyoruz da bunu. Bu ülkede hâlâ kız çocukları okusun diye kampanya yapılmak zorunda. Sadece birkaç yıl önce yapılan bir araştırmaya göre ülkemizde her 100 kız çocuğundan 15’i 18 yaşından önce evlendiriliyor. İnternetten ilgili verilere kolayca ulaşabilirsiniz. Bizim mahallelerimizden ibaret değil Türkiye. Kadının birey olarak varlığını reddeden ya da ikinci plana atan her sistemde kadın neredeyse cansızdır, üzerinde iktidar kurulması normal görülür. Kadın metaya indirgenir. Bunu daha onlarca şekilde örneklendirebiliriz. En acı sonuçlarından biri de kadın cinayetleri. Boşanmak istedi diye, arkadaşlık etmek istemedi diye, herhangi bir şeyi kendi dilediği gibi yapmak istedi diye. Bahane o kadar çok ki. Pek tabii benim gibi, sizin gibi, aileleri Cumhuriyet değerlerine bağlı olduğu için tahsil görme imkanına sahip olmuş, kendi ayakları üzerinde duran, kendi istediği gibi hayatını kurmasına saygı duyulmuş kadınlar da var. Mihmandarı ülkesinin kadınlarına omuzlar üzerinde yükselmeye layıksın diyen anne babaların çocukları olmak büyük şans. Bu şansa sahip olmayanlar için ne yapabiliriz Gizem, hele Afganistan’a ne faydam dokunur demeyin. Afganistan’daki kadınlar için de eminim yapabileceğimiz bir şeyler vardır. Bugün bu yazıyı kaleme alma nedenim uzaklar değil. Yazdım çünkü daha epeyce yolumuz olsa, bu kadar yolumuz olmasının sebebi bazı değerlerden uzaklaşılması olsa da yukarıda bahsettiğim ya da bahsetmediğim bir sürü istatistiğe rağmen hala şanslıyız. İstedikleri gibi yaşayabilen, eğitim başta olmak üzere eşit şartlara hayatlarının ilk günleri itibari ile erişebilen kadınlarımızın artması, ülkenin her bir coğrafyasındaki kadınların “şanslı” olması için bir şeyler yapabiliriz. Bir Türkan Saylan belki gelmez ya da aramızdan çıkmaz ama, elimizden maddi manevi ne gelirse. Bence sadece kıymetini bilmek ve bu bilinçle yaşamak bile büyük bir eylem. Nihayetinde hâlâ eksikleri olsa da bu “eşitlik” sayesinde. Hepinizin Cumhuriyet Bayramı kutlu olsun. En çok da kadınların.