İYİ Parti, 2017 yılında MHP içindeki muhaliflerin Bahçeli ile girdikleri/giremedikleri kongre yarışıyla beraber yaşanılan gerginlik ve oluşan yol ayrılığı sonrası Türk siyasi hayatında yerini buldu. Yeni kurulan siyasal partinin Türkiye’de merkeze oynayacak yeni bir siyasal hareket mi yoksa MHP küskünlerinin toplanacağı bir adres mi olacağı tartışma konusu oldu. Her ne kadar merkez sağdan isimler ile ülkücü gelenekten gelmeyen isimlerin de kurucusu olarak öne çıktığı bir siyasal hareket olarak kendini lanse etse de özellikle yerel teşkilatların MHP kongre süreci sonrasında kopan teşkilatlarla şekillenmesi ve MHP’deki söylem alışkanlığının İYİ Parti’ye aktarımı İYİ Parti’yi AKP-MHP ittifakından rahatsız daha çok seküler ve kentli milliyetçi seçmenin yeni adresi haline getirdi. İYİ Parti, 2018 genel seçimlerinde MHP’nin varlık gösterdiği alanlar haricinde kısmen daha ulusalcı CHP seçmeninden de oy almakla beraber, beklenildiği gibi ne AKP’den oy alabildi ne de Kürt kentlerinde varlık gösterebildi. Muş, Diyarbakır ve Bingöl gibi illerde aşiret ve aday bazlı oylara sırtını yaslayarak sürpriz yapma çabası da pek sonuç üretemedi. İYİ Parti her ne kadar başlangıçta MHP’den ayrılan genel başkan adaylarının koalisyonuyla kurulmuş bir siyasal hareket olarak ortaya çıkmış görüntüsü verse de aslında kamuoyunda Meral Akşener’in liderliğine açılan büyük bir kredinin ürünü. Akşener, 2018 seçimleri sonrası bu krediyi daha çıplak halde gördü ve içerideki koalisyonun oluşturduğu yükten kurtulma çabasına girdi. Bu da Akşener ve İYİ Parti’nin yeni bir ülkücü hareketten ziyade merkezde yer alan boşluğu doldurabileceğine dair inancı arttırdı. İYİ Parti bugün merkezde yer almak isteyen bir siyasal hareketten fazlasıyla uzak bir dil kullanıyor olsa da bu iddiasından vazgeçmiş değil. Lakin onun bu iddiasını güçlü kılacak meselelerin başında Kürt seçmenle kuracağı ilişkinin şekli geliyor. Geçen hafta Akşener’in Bitlis, Tatvan, Norşin, Ahlat, Erciş ve Van’daki halk buluşmaları bu açıdan önemliydi. Ben de bu gezileri yerinde gözlemleme fırsatı buldum. Akşener’in bu gezilerinde öne çıkan en önemli nokta HDP’nin güçlü olduğu bu Kürt illerinde Akşener’in ziyaretine olan ilgiydi. Elbette bu ilgi Akşener ve İYİ Parti için bir desteği müjdelemiyor fakat destekten ziyade merakın yol açtığı bu ilgi not edilmeye değer. Bu merak da ekonomik krizin etkilerinin artık güçlü bir şekilde hissedilmeye başlaması sonrası iyiden iyiye yıpranan iktidarın varlığı ve bölgede AK Parti karşısındaki en önemli siyasi aktör olan HDP’nin görünürlüğünün azalmışlığıyla doğrudan ilişkili. Öyle ki bu durum özellikle HDP seçmeninin AKP karşıtlığının önemli oranda güçlenmiş olması sebebiyle İYİ Parti gibi ideolojik olarak kendisine uzak bir siyasi partiye ve onun kurmaylarına sahada sık sık “birleşin, ittifak yapın ve bu hükümeti devirin” telkinleri yapmasına sebebiyet vermekte. CHP’nin Kürt seçmen içerisinde yükselişi (Rawest’in Ocak ayı araştırmasında CHP oylarının 2018 seçimlerine oranla üç kat artmış olması) İYİ Parti’de aynı oranda sayısal bir karşılık bulmuş değil ama İYİ Parti’ye karşı duvarların eskisi gibi yüksek olmadığını söylemek de mümkün. Bitlis, Ahlat ve Erciş gibi Türk nüfusunun da fazla olduğu bu bölgelerde geçmişte MHP’nin ciddi bir oy potansiyeli oldu (1999 seçimlerinde MHP’nin Erciş belediyesini alması ve Van ile Bitlis’ten milletvekili çıkarması bu oylar sayesinde oldu) şimdi buralar başta olmak üzere Arap ve Türk azınlığın güçlü olduğu Kürt kentlerinde bu oyların yeni güzergahının İYİ Parti olması şaşırtıcı olmayacaktır. Erciş ve Ahlat’ta Akşener’i karşılamaya ve dinlemeye gelen kişiler bunun işaretini veriyor. Akşener, ülkücü bagajıyla merkeze gelir mi bilinmez lakin sokakta seçmenle kurduğu ilişki, kullandığı sahici dil ve birebirde kurduğu temasın rijit durmadığını çok açıklıkla söyleyebiliriz ve Akşener’i sahici kılan büyük oranda bu özelliği oluyor. Bir dönem Kürt seçmenin bir numaralı adresi olan, kendisine oy vermeyen HDP’li seçmenin de ikincil tercihi olan AK Parti’nin bugün Kürt seçmen nezdinde İYİ Parti ile ittifak yapılarak gönderilmesi gereken “kötücül” bir parti haline gelmesi çok şey söylüyor. Akşener ve kurmaylarının sokaktan çokça gelen “HDP ile ittifak kurun” çağrısına Erciş sokaklarında verdikleri yapıcı cevapları aleni şekilde Türkiye kamuoyuna da yapabilmeleri zor görünüyor lakin en nihayetinde siyaset, kamuya alenen söz söyleme ve kitleleri etkileyebilme sanatı. Sokakta fısıldayarak siyaset yapmanın bir karşılık üreteceğini söylemek zor. Akşener’in bir sonraki Van seyahatini koalisyon ortağı olduğu bir iktidar temsilcisi olarak mı yapacağı yoksa jübile yapmaya yakın bir muhalif lider olarak mı yapacağını kendisi kadar muhalefetin moderatörü CHP ve yerel seçimlerde iktidarı değiştirebilme gücünü gösteren HDP ile arasındaki eşgüdüm belirleyecektir.