ABD’nin değişen gizli silahı: 7031(c)
Politikyol
Dikkat: Füze, drone, virüs ya da ilaç değildir.
ABD Dışişleri Bakanlığı’nın internet sitesinde her gün ilginç bazı kararlar duyurulur. Türkiye’yi ilgilendirmediği düşüncesiyle ana akım basının takip etmediği bu açıklamalar aslında değişen dış politika enstrümanlarını görmek açısından önemlidir.
19 Mayıs 2021 günü ABD Dışişleri Bakanlığı sitesinde yayınlanan açıklama Anthony J. Blinken şu ifadeyi kullanıyor:
“Bugün Arnavutluk eski Başbakanı Sali Berisha’yı yüksek düzeyli yolsuzluk, kamu kaynaklarını politik müttefiklerini ve ailesini zenginleştirmek için yanlış kullandığı ve Arnavutluk halkının kendisine ve kurumlara olan güvenini istismar ettiği için ABD Dışişleri Bakanlığı’nin 7031c maddeli yasası gereği yaptırım listesine alıyoruz. Eşi Lili Berisha, oğlu ve kızı da bu listeye alınmıştır. Adı geçen şahıslar ABD’ye giremeyecektir”
Türkiye’nin yakından tanıdığı, 1992-97 yıllarında Arnavutluk Devlet Başkanlığı, 2005-2013 arasında da Başbakanlık görevini yürütmüş olan Berisha’ya yönelik açıklanan yaptırımlar belki de ABD’nın dış politika değişiklikleri açısından en belirgin olanı.
Biden-Harris yönetimi artık terör ile mücadele kadar “yolsuzluk ve organize suç” tanımını da yaptırım gerekçesi haline getiriyor. Üstelik bunda da hızlı ve yaygın davranacağının işaretini veriyor. Yine ABD Dışişleri’nin internet sitesinden 26 Nisan 2021 sayılı bir yaptırım kararı:
“Bugün ABD yönetimi, Guatamala eski yöneticilerinden Gustavo Adolfa Alejos Cambara ve Felipe Alejos Lorenzana hakkında, yüksek mahkeme seçimlerine müdahale etmek, milletvekillerine yasadışı ödemeler yapmak ve yolsuzlukla mücadele yasalarını kendilerine dokunulmazlık getirecek şekilde değiştirmek nedeniyle Global Magnitsky Act ve ABD Dışişleri’nin 7031c maddeli yasası gereği yaptırım kararı almıştır.”
Şimdi diyebilirsiniz ki, ABD’nin buna ne hakkı vardır? Egemenlik hakkına müdahale kabul edilebilir mi? Yabancı bir ülkenin yargısına ders vermek ABD’ye mi kaldı? Sorular haklı, ama gerekçeler de detaylı.
ABD’nin yeni yönetimi (Bunun özellikle Kamala Harris’in hukukçu kimliğinden kaynaklandığını belirtmek gerek) yasadışı göçten, uyuşturucu kaçakçılığına, terörün finansmanına, insan ticaretinden, fakirliğe ve adaletsiz büyümeye kadar onlarca meselenin altında gelişmekte olan ülkelerin “yolsuz yöneticilerinin” yattığı tezini artık siyaset paradigması olarak belirlemiştir. Kamu kaynaklarının adil dağıtıldığı bir Latin Amerika, ABD’ye oluk oluk göç vermeyecektir. Yöneticilerin açıkça rüşvet almadığı bir Ortadoğu’da belki çatışma ihtimali azalacaktır. Olur, olmaz bunu tartışırız. Ama bu yeni Amerikan Paradigmasının parçasıdır.
Bush yönetiminin “failed-state” yani başarısız devlet tanımını Biden-Harris yönetimi değiştirmiştir. Artık müttefik olmanın yolu, şeffaf ve adil bir gelir paylaşımıdır. Sadece ABD üslerine ev sahipliği yapmanız, ya da İran veya Rusya gibi ABD’nin hasımlarına karşı tavır sergilemeniz yetmeyecektir. Kamu kaynaklarınızı, dünya piyasalarından bulduğunuz kredileri ve ticari gelirlerinizi de şeffaf ve adil bir şekilde halkla paylaşmak zorundasınız.
ABD yönetiminin bunu kendi başına yapması bir şey ifade etmeyebilirdi. Ama orada da ilginç bazı gelişmeler var. Yine ABD Dışişleri Bakanlığı’nın basın açıklamaları arasında 26 Nisan 2021 tarihine bakalım:
“Birleşik Krallığın Küresel Yolsuzlukla Mücadele Yaptırım Rejimi Oluşturması Konulu açıklama: ABD bu girişimi memnuniyetle karşılar, yasadışı para trafiği ve yolsuzluk mücadelesi açısından ABD’nin de kabiliyetini arttıracaktır. Birlikte, Magnitsky Yasası da başta olmak üzere pekçok inisiyatifle devrede olacağız. Yolsuzluğa bulaşanlar ve onların işini kolaylaştıranlar artık finans sistemimize giremeyecek.”
Türkiye bugünlerde Youtube videolarını ve Sedat Peker’in anlattıklarını konuşurken gözden kaçan bu açıklamalar, kararlar, önümüzdeki 4 yıl boyunca nasıl bir ABD yönetimi ile muhatap olacağımızın işareti sayılır. Halkbank davası bu kararlar için öncü bir hukuki örnek hazırlamıştır. Küresel finans sisteminin açıkları ve para ağı, bir suç şebekesini ve yolsuz hükümetleri ayakta tutuyorsa ABD ve muhtemelen İngiltere artık bunu sadece seyretmeyeceğinin işaretini vermektedir.
ABD hukuk sistemi de dış politikası da artık tedbirini baştan almaya karar vermiştir ve “kara liste” kozunu erken ve hızlı kullanacaktır. Washington, artık askerinin botuyla değil, kendi hukukuyla sahaya inmiş sayılabilir.
Bir nevi geliyor gelmekte olan.
Yorumlar
Popüler Haberler
İstanbul'da üç eğlence merkezi kalıcı olarak kapandı
Milli Piyango sonuçları açıklandı
'Sarallar' operasyonu: Nadir Metal'in CEO'su Burak Yakın ile 'ünlülerin kebapçısı' Fikret Aydoğdu tutuklandı
TELE1, sunucusunun 'Ferdi Tayfur çıkışı' için özür diledi
Ferdi Tayfur hayatını kaybetti
Kabine kulisi: 'Yeri sağlam' görülen ve 'gidici' gözüyle bakılan isimler