Turizm sektöründe ekonomik kriz dönemleri, lüks tüketimden uzak durma şeklinde ortaya çıkan sosyolojik eğilim nedeniyle, seyahat ve tatil olgusunu ertelenebilir/vazgeçilebilir bir ihtiyaç haline evirmektedir.
2022 yılı ilk altı aylık turizm rakamları yayımlanmaya başladı. Pandeminin etkilerinin tüm dünyada azalması, seyahat kısıtlamalarının kaldırılması ile birlikte turizm sezonundan beklenti oldukça yüksek idi. Türk Lirası’nın diğer yabancı paralar nezdinde değer kaybının da etkisi ile özellikle Akdeniz Havzası’nda yer alan turizm destinasyonlarına kıyasla Türkiye’nin dış turizmde mukayeseli üstünlüğe sahip olacağı, önceki yıllara nazaran daha fazla Avrupalı turist ağırlayabileceği görüşü hakimdi sektörde.
Sonrasında Rusya-Ukrayna savaşının asgari 6 milyon turist potansiyelini ortadan kaldırması ile birlikte, sektör oyuncuları doğacak boşlukları ve rezervasyon iptallerini tolere edebilmek adına farklı destinasyonlardan turist çekebilecek atılımlar yapmaya çalıştı. (24 Şubat tarihinde Rusya’nın Ukrayna’ya başlattığı harekât ile bir çok sektör gibi turizm sektörünün de etkileneceğini 20 Mart 2022 tarihli yazımızda detayları ile anlatmış idik.) Fakat bu çabaların neticesinde OECD üyesi Avrupa ülkelerinden ilave katma değer yaratacak turist çekmekte pek başarılı olduğumuzu söyleyemeyiz.
Cari yıl turizm hareketliliğine iç turizm açısından baktığımızda, ekonomik krizin toplumun tüm kesimlerinde yarattığı tahribatın etkisi ile kişilerin seyahat alışkanlıklarında zorunlu değişimlere sebep olmaktadır. Turizm sektöründe ekonomik kriz dönemleri, lüks tüketimden uzak durma şeklinde ortaya çıkan sosyolojik eğilim nedeniyle, seyahat ve tatil olgusunu ertelenebilir/vazgeçilebilir bir ihtiyaç haline evirmektedir.
Özellikle cari yılda yaşanan yüksek enflasyonun yanında, döviz kurlarındaki yukarı yönlü hareketlilik ve yasal otoritece uygulanan para politikalarının etkisi ve artan iç-dış borçlanma toplumun ve hane halkının satın alma gücünü kayda değer şekilde örselemiştir. Yurt içi seyahat hareketlerini kısıtlayan ve yahut tekrarlanma aralığını azaltan en önemli etmenlerin başında akaryakıt fiyatlarında yaşanan artışların geldiğini görüyoruz.
Ulaşım maliyetleri, tatil planlaması yapan kişiler için konaklama ve yeme-içme maliyetlerinin yanına eklenen ve toplam harcama pastasından artık çok daha büyük bir dilim alan gider kalemi haline gelmiştir. Örneğin İstanbul’dan Çeşme yada Bodrum’a seyahat edecek bir ailenin akaryakıt ve yol giderlerinin gidiş-dönüş 4-5 Bin TL’yi bulduğu bir piyasada konaklama ve yeme-içme harcamalarını da kattığınızda, 4-5 günlük mütevazi bir tatilin 20-25 Bin TL bandında bir gider yaratmakta olduğunu söyleyebiliriz.
Turizm Bakanlığı tarafından açıklanan verilere göre, yılın ilk altı ayında 16.365.000 kişinin seyahat amaçlı giriş yaptığı, bu sayının %13’ünün yurtdışında yaşayan vatandaşlarımızdan meydana geldiği, yaklaşık %1,2’lik bölümünün de ülkeye günübirlik giriş-çıkış yapanlardan oluştuğu görülmektedir. Bunun yanı sıra Turizm Bakanlığı’nın yayınladığı, ülkeye gelen yabancıların milliyetlerine göre dağılımını gösteren tabloya baktığımızda, geçmiş yıllara nazaran ziyaretçi profilinde belirgin bir değişim ve özellikle OECD üyesi Avrupa ülkelerinden gelen ziyaretçi sayısındaki azalma göze çarpmaktadır.
https://yigm.ktb.gov.tr/Eklenti/100777,haziran-2022-sinir-bulteniv2280720222241xls.xls?0
ÜLKELER |
2022 |
2022 MİL.PAYI % |
2021 |
2021 MİL.PAYI % |
2020 |
2020 MİL.PAYI % |
Almanya |
2 030 548 |
12,41 |
516 404 |
9,02 |
420 360 |
9,33 |
Rusya Fed. |
1 455 912 |
8,90 |
746 724 |
13,04 |
322 058 |
7,14 |
İngiltere (B.Krallık) |
1 264 275 |
7,73 |
49 299 |
0,86 |
129 663 |
2,88 |
Bulgaristan |
1 188 562 |
7,26 |
332 257 |
5,80 |
421 416 |
9,35 |
İran |
1 050 588 |
6,42 |
318 333 |
5,56 |
225 858 |
5,01 |
DİĞER |
9 375 195 |
57,29 |
3 764 634 |
65,73 |
2 988 124 |
66,29 |
GENEL TOPLAM |
16 365 080 |
100,00 |
5 727 651 |
100,00 |
4 507 479 |
100,00 |
Pandemi öncesinde 2019 yılı itibariyle 51 milyonu aşkın turist ağırlayan ve nihayetinde 30 Milyar USD’nin üzerinde bir turizm geliri elde eden Türkiye’nin henüz bu rakamları yakalamakta zorlanacağı aşikârdır.
En basit anlamda hali hazırda uygulanmakta olan müzik yasağını yabancı turiste açıklayabilecek bir otorite yetkilisi bulabilir misiniz koca ülkede?
Dünya Turizm Örgütü rakamlarına göre, dünya genelinde pandemi öncesi dönemde (2019 yılı) seyahat başına ortalama turizm harcaması 1.000-USD seviyesinde bulunurken, 2021 yılına gelindiğinde 1.400-USD’ye çıkmıştır. Ülke turizminde kişi başına düşen ortalama harcama miktarlarına baktığımızda ise, cari yılda bir önceki yılın ilk altı ayına göre 53-USD ‘lık azalış göze çarpıyor.
Yıllar itibariyle kişi başına düşen turizm gelirimizin 800-USD bandını aşamamasının sektör ve otoritece ciddi anlamda irdelenmesi gerekiyor kanaatimce. Aslına bakılırsa tam da bu konudaki yeknesaklığı sağlamak üzere, 2019 yılında 7183 sayılı kanun ile Türkiye Turizm Tanıtım ve Geliştirme Ajansı (TGA) kuruldu. TGA’nın ana faaliyet konuları arasında yer alan “Türkiye’nin turizm hedeflerine ulaşmasına ve turizm olanaklarının dünyada tanıtılmasına ve pazarlanmasına ilişkin strateji geliştirir ve tanıtım faaliyetlerini yürütür.” maddesi yer almakta, ülke imajının ve tanıtımının bu ajans tarafından organize edilmesi amaçlanmış idi.
Ve ayrıca faaliyet konuları arasında yer alan hususların gerçekleştirilmesi amacıyla, konaklama tesisleri ile belgeli yeme-içme tesisleri, deniz turizm tesisleri, seyahat acenteleri ve havayolu şirketlerinden yasada belirlenen nispetlerde, toplam hasılatları üzerinden Turizm Payı alınmaya başlanmış idi. (Konaklama tesisleri için hasılatları üzerinden tahsil edilen Binde 7,5 oranındaki verginin oldukça yüksek olduğunu da belirtmekte fayda görüyorum.) Bu denli yüksek bir bütçe ve yetki ile oluşturulan ajansın kurulduğu günden bu yana ülke turizminin yaşadığı sorunlar karşısında neler yaptığı büyük bir soru işareti olarak duruyor. Turizmcilerden aktarılan ciddi bütçeye karşın TGA’nın başarısızlığına ilişkin TÜRSAB Başkanı’nın son açıklamaları da ayrıca dikkate alınmalıdır.
İnsan hakları sorunları, emniyetsiz/güvensiz ya da baskıcı ortam, sınırlı özgürlükler ile hukuksuz tutuklamalar ve kadına şiddet konularının dış dünyadaki yansımaları seyahat edecek insanların zihinlerinde bir algı oluşturuyordur muhakkak.
Dış turizm ve yabancı turist portföyümüz açısından sektörce Avrupa ülkelerinden gelen turist sayısı rekoru 2014 yılında kırılmıştı. O yıl bu bölgeden Türkiye’ye gelen yabancı turist sayısı 16,4 milyona ulaştı ve ilerleyen yıllarda bu sayı 10 milyonun altına kadar geriledi. TL ‘deki aşırı değer kayıplarına ve tabiri yerinde ise Türkiye’nin ucuz tatil bölgesi ilan edilmesine karşın bu bölgeden turist çekemememizin başka siyasi sebepleri olsa gerek.
2014 yılından bugüne OECD üyesi Avrupa ülkelerinden gelen turistlerin yerini Körfez Ülkeleri ve Batı Asya vatandaşlarının almasının nedenleri olmalı. Elbette 2014 yılında Rusya ile yaşanan uçak krizi ve sonrasında darbe girişimi ile pandemi döneminin belirli düzeyde etkisi yadsınamaz bir gerçek olsa da Türkiye’nin İmajı denilen olgunun batı toplumunda bu derece olumsuz olması da sorgulanmalıdır. İnsan hakları sorunları, emniyetsiz/güvensiz ya da baskıcı ortam, sınırlı özgürlükler ile hukuksuz tutuklamalar ve kadına şiddet konularının dış dünyadaki yansımaları seyahat edecek insanların zihinlerinde bir algı oluşturuyordur muhakkak.
Hepsini bir kenara bırakalım, en basit anlamda hali hazırda uygulanmakta olan müzik yasağını yabancı turiste açıklayabilecek bir otorite yetkilisi bulabilir misiniz koca ülkede? Toplumun tamamının yaşam tarzına doğrudan müdahale içeren, sosyal hayatı hedef alan baskıcı yönetim anlayışı ve doğrudan Çan Kulesi’nden üretilen kindar politikaların dışarıda bir yansımasının olmaması beklenebilir mi?