Şirketlere göre geleceğin en önemli 10 sosyal becerisi: Öğrenmeye ve değişime açıklık, stres toleransı, EQ, liderlik ve inisiyatif alma, sistemsel ve eleştirel düşünme, iletişim ve ilişki yönetimi, kompleks problemleri çözebilme... Son yılların en önemli ve popüler konularından biri, yeni nesil teknolojilerin etkisi altında geleceğin iş dünyasının nasıl şekilleneceğini ve bu dünyada bireylere nasıl bir rol düşeceğini araştıran “Future of Work” alanı... Teknolojik kırılımın etkisinde geleceğin belirsizliğini nispeten ortadan kaldırmak üzere kurguladığımız geleneksel tahminleme modelleri artık işlevini yerine getiremiyor. Bu türbülanslı dünyada karşımıza sürekli olarak yeni ve tahminlenemeyen değişkenler çıkıyor ve mevcut değişkenlerin rolleri ve önemleri değişiyor. Geçtiğimiz yıl içinde yapılan araştırmaların sonuçlarına göre şirketlerin 2025 yılına kadar iş süreçlerine entegre etmeyi planladıkları ilk 10 teknoloji arasında ilk sıraları büyük veri analitiği, bulut bilişim, özellikle nano teknolojiyle hayatımıza giren yeni materyallerin kullanımı, makine öğrenmesi ve şifreleme ve siber güvenlik gibi teknolojiler alıyor. Blokzincir ve biyoteknoloji gibi derin kırılımlar yaratması beklenen teknolojiler ise giderek daha üst sıralara tırmanıyor. Özellikle 2021 yılında blokzincir tarafında hızla ilerleyen ticarileşme süreçleri sonrasında önümüzdeki yıllarda blokzincir tabanlı sistemlerin önceliklendirilen araçlar arasında basamakları hızla tırmanacaklarını rahatlıkla söyleyebiliriz. Geleceğin iş dünyasına ilişkin araştırmaların en can alıcı noktalarından bir diğeri de elbette gelecekte ihtiyaç duyulacak beceri setlerinin tespiti. Yeni nesil becerilerin işgücüne kazandırılması ve yetkinlik yönetimine ilişkin strateji ve sistemlerin geliştirilmesi, şirketlerin ve ülkelerin rekabetçi gücünü belirleyecek ana unsurlardan biri.  2025 yılına kadar yükselişte olacağını düşündükleri öncelikli beceriler arasında teknik becerilerin yanı sıra, esneklik, öğrenmeye açık olma, eleştirel düşünme, öz kontrol ve yönetim becerileri gibi sosyal beceriler de ön plana çıkıyor.  ŞİRKETLERİN YÜZDE 40’I “RESKILLING”E İHTİYAÇ DUYACAK Geçtiğimiz yıllarda büyük zorluklarla adapte olduğumuz pandemi hayatında şirketlerin geliştirdikleri en önemli farkındalıklardan biri de beşeri sermayeye yapılan yatırımların önemi oldu. Dünya Ekonomik Forumu (WEF) tarafından yayınlanan araştırma raporuna göre, şirketler, önümüzdeki periyotta çalışanlarının en az %40’ının yeniden beceri geliştirmeye (reskilling) ihtiyaç duyacağını düşünüyorlar. 2018 yılında yöneticilerin %65’i yeni beceriler kazanmanın çalışanlar için bir zorunluluk olduğunu düşünürken, geçtiğimiz yıl yapılan araştırmada bu oran %95’e çıkmış durumda. Öte yandan şirketler, 2025 yılına kadar çalışanlarının %70’ine yeniden beceri kazandırma ve beceri geliştirme eğitimleri vermeyi planladıklarını belirtiyorlar. Beşeri sermayeye verilen önemi gösteren bir diğer gelişme ise, şirketlerin teknolojik dönüşüm nedeniyle işini kaybedecek olan çalışanlarının yaklaşık %50’sini, farklı rollerde değerlendirmeye yöneleceklerini ifade etmeleri. Öte yandan şirketlerin %72'si 2025 yılına kadar çalışanlarının tümüne yeniden beceri kazandırma (re-skilling) ve beceri geliştirme (up-skilling) eğitimleri vermeyi planladıklarını belirtiyorlar. Bir diğer dikkat çekici konu da cevaplayıcıların %75'inin beceri kazanma konusunda bireyin rolünün şirketlerin rolüne kıyasla daha ağırlıkta olduğunu ifade etmeleri. Bu noktadan hareketle yeni nesil becerilerin kazanılması ve geliştirilmesinde ana sorumluluğun bireye atfedildiğini söyleyebiliriz. Araştırma sonuçlarına göre şirketler geleceğin en önemli ilk 10 sosyal becerisini aşağıdaki şekilde sıralıyorlar: Öğrenmeye açıklık, dayanıklılık ve stres toleransı, değişime açıklık – esneklik, yaratıcılık, duygusal zeka, liderlik ve inisiyatif alma, sistemsel düşünme, eleştirel düşünme, iletişim ve ilişki yönetimi ve kompleks problemleri çözebilme. Sonuçlar aynı zamanda sosyal beceriler kategorisinde en yüksek beceri açığının değişime açıklık – esneklik, yaratıcılık, sistemsel düşünme ve kompleks problemleri çözebilme becerilerinde yattığını gösteriyor. Teknik becerilerde ise şirketlerin önceliklendirdikleri ilk 10 beceri şu şekilde: dijital pazarlama, yazılım geliştirme, veri analitiği, veri güvenliği, yapay zeka, sistem tasarımı, deneyim tasarımı, içgörü analizi, insan-makine etkileşimi tasarımı ve girişimcilik. Teknik becerilerdeki en büyük beceri açığı, veri analitiği, veri güvenliği ve yazılım becerilerinde ortaya çıkıyor. Öte yandan, şirketlerin %82'si teknik becerilerin edinilmesi konusunda da çalışanlarını birincil düzeyde sorumlu tutuyorlar. BECERİ GELİŞTİRME SORUMLULUĞU ÇALIŞANA DÜŞÜYOR Araştırma sonuçlarının da ortaya koyduğu üzere ortaya çıkan beceri açığının kapatılmasında en büyük sorumluluk bir kere daha bireylere atfediliyor. Hızla değişen beceri ihtiyaçları göz önüne alındığında, bu sorumluluğun eğitim kurumları, şirketler ya da üçüncü kişi ya da kurumlar tarafından üstlenilemeyeceği aşikâr. Üniversite eğitiminin içeriğinin dahi sorgulandığı, eğitim sistemlerinin ihtiyaçları karşılamada geç ve yetersiz kaldığı günümüz dünyasında, tek önemli ayrıştırıcı değişkenin sürekli öğrenme ve gelişme isteği olması şaşırtıcı bir sonuç değil. Bu noktadan hareketle bireylerin yaşam boyu öğrenme kültürünü ve bakış açısını içselleştirmesi, kariyer hedeflerine ulaşma yolundaki en önemli ve ayrıştırıcı faktör olarak karşımıza çıkıyor.