Tehlikeyi bir türlü görmediler, gösteremedik. Acaba anlatmayı mı beceremiyoruz? Yoksa zora mı gelemiyoruz ya da korkuyor muyuz?

--Hocam günaydın

--Günaydın Başkan

--Neler yapıyorsunuz Hocam? Nasıl gidiyor boş vakitler?

--Nasıl gitsin, yılların yorgunluğunu ancak kahvede çay içerek, biraz da taş dizerek vaktimizi geçiriyoruz.

-- İyi ediyorsunuz Hocam. Bu arada önümüzdeki ay akşam yemekli bir gezimiz olacak. Yine katılacak mısınız?

-- Tabi tabi. Bizi 2 kişi yaz.

--Hocam sizden bir şey rica edebilir miyim ayrıca?

--Rica ne demek? Buyurun dinliyorum.

--Hocam ortaokul çocuklarımız var. Biraz matematik öğrenmek istiyorlar. Bu konuda onlara destek olma şansınız var mı? Haftada 1-2 gün bu çocukları çalıştırabilir misiniz?

--Başkan doğrusunu söylemek gerekirse çok yoruldum, çocukların sesi hala kulaklarımda. Ben maruz görseniz.

--Sıkıntı yok hocam zorla olacak değil sonuçta. Tabii siz de haklısınız çünkü bugüne bugün 50 küsür yaşındasınız.Yorgun hissetmeniz gayet normal. Görüşmek üzere sağlıkla kalın hocam.

--Görüşürüz başkan, siz de sağlıkla kalın.

************

Bu tür konuşmaları nedense çok yapıyorum. Konfor düşkünü bizim taraf zora gelemiyor nedense? Sadece size bol bol akıl veriyorlar.

Düşünün, Cumhuriyet ve Kemalizm düşmanlarında yaş farketmiyor. Her yaşta kendilerince cihat yapmak için birbirleriyle yarışıyorlar. Hiçbir fırsatı kaçırmıyorlar. Tramvayda, metroda, sokakta, parkta, hastanede postanede kısaca nerede en küçük bir fırsat bulduklarında hemen başlıyorlar.

İşte bunu anlatamıyorum bizimkilere.

Tehlikeyi bir türlü görmediler, gösteremedik.

Acaba anlatmayı mı beceremiyoruz?

Yoksa zora mı gelemiyoruz ya da korkuyor muyuz?

Ne derdik eskiden?

Korkaklar bin kere, cesurlar bir kere ölür.