Aman yolda telefon elinizde olmasın ama çok da telaş etmeyin çünkü asayişten öğrendim ki asıl trend koşarak kapkaç yapanlarmış, motosikletliler değil ama motosikletliler de 2 ay önce modaymış, yine başlamış. Bu yazıyı mümkün olduğu kadar çok kişiyi ve tüm sevdiklerimi uyarmak için yazıyorum. “Çete devleti olduk!” lafı ülkenin gidişatına benim gibi kahrolan ve üzülenler için hiç duyulmamış bir laf değil artık, çok iyi biliyorsunuz. Bakın pratikte sıradan hatta keyifli bir akşamda hayatınız nasıl kabusa dönüşebiliyor, onu da bilin istedim. TAKSİM GÖBEĞİNDE MOTOSİKLETLE KAPKAÇ 13 Eylül akşamı, Beyoğlu’nda karşılıklı içimizi döküp saçtığımız canım arkadaşlarımdan biriyle şerefe bir akşam yemeği buluşmasından sonra Taksim meydanındayım, meşhur Camii’nin tam karşısı, tüm dolmuşlar orada, taksiler orada, en işlek yer… Kuveyt Türk bankasının önünde, İstanbul’da taksi bulmak asap bozucu olduğu için Uber uygulamasından taksi çağırdım. Saat daha 23:00 suları ve elimde telefonum aracın gelmesine kaç dakika kalmış? diye bakarken, sanki Burgaz adada kahvaltıda bir martı sofranızdan simit kapmış gibi daha ne olduğunu bile anlayamadan elimden telefon adeta uçtu, gitti. Bir motosiklet, kasketli iki kişi, plaka yok, yüzleri gözleri belli değil, biri kapmış diğeri sürüyor. Hızla vınlayıp, profesyonelce uzaklaştılar. Manasızca koştum ve o sırada da beklediğim araç geldi. Ne plaka var ne kişileri tarif edebilirim, dolayısıyla emniyete gitmek yerine atladım araca, şoförün telefonunu rica ettim ve ilk iş Turkcell’i aradım, telefon ve hattım için durumu bildirdim. Varan 1, telefondaki çalışan: “Sadece internete kapatıyoruz, telefonla aramalara kapatamıyoruz” dedi. Sonradan öğreniyorum ki internetten bloke edildiği için zaten arama yapılamıyormuş. Fakat bunu anlatamayan biri öyle bir şok anınızda sizi doğru dürüst bilgilendiremeyecek kadar yetersiz. Haksızlık etmeyelim tabii, o telefonlardakiler karşılıklarını alamadıkları işlerde sömürülüyorlar ve belki de ancak bu kadarını becermeye mecalleri var. Eve gidip bilgisayarımdan e-devlet üzerinden hemen ihbar kaydı yapıyorum ayrıca 120 telefon numarasından Bilgi Teknolojileri ve İletişim Kurumu’nu arayarak ihbar edip telefona erişimi kapatıyorum, hiç değilse kullanamasınlar. TURKCELL VE APPLE BASİRETSİZLİKLERİ Fakat sabaha kadar uykusuz bekleyip erkenden Turkcell bayisine giderek güya hemen yedek sim kart alabilmek istiyorum ki ne mümkün. Önce kimlik kartımın şifresini istiyorlar, yoksa işlem yapılamıyor. Sim kart değiştirmek isterseniz yeni kimlikleriniz çipli olduğundan şifresini de bilmeniz gerekiyor, aklınızda olsun. Neyse ki e-devlet şifrem ezberimde ve ancak bilgisayardan girip öğreniyorum fakat bu kez de Türkiye genelinde sim kart değiştirme işlemlerinde sorun var, 1 saat sonra gelin, diyorlar. Hiç iletişimsiz bekliyorum, yine gidiyorum sorun devam ediyor. Bu sırada karakola gideyim de tutanak işini halledeyim diyorum, karakol taşınmış. Bari telefon alayım diyorum, güvendiğim telefoncu kepenk kapatmış. Ülke cennet. Velhasıl bir de bankaya gidip limitimi yükseltip nihayet yeni telefonu alıyorum. Ne var ki Apple şifremi hatırlayamadığımdan mecburen hayatımı yeniden kurmak için Apple destek hattını arıyorum. Donna Haraway’in dediği gibi hepimiz “cyborg” olmuşuz. Hayatımızın ve günlük fonksiyonlarımızın yerine gelmesi için telefondaki onlarca uygulamaya ve rehbere ve şifrelere ihtiyacınız var. Telefon gidince ana kartı arızalanmış cyborg gibi paralize oluyorsunuz. Apple ‘dan umutluyum ama gel gör ki destek olamıyorlar, hesap kurtarma işlemi 72 saat içinde tamamlanabiliyor diyorlar. Anlayacağınız Apple çölde, gün batarken bile halledemeyeceklerini öğreniyorum. Çaresizce beklerken, gecenin bir vakti şifreyi hatırlayıp hesabı kurtarıyorum. Ertesi sabah hemen herkesin, “iPhone bul uygulaması var”, deyip iyi ki öğrendiği ve pek güvendiği uygulamadan çalınan telefonun yerini de tespit ediyorum. Telefon kapkaççıların adresini gösteriyor; artık emniyeti arayıp, adresi polise verebilirim. Polis memuru emniyete gelmeniz lazım, diyor. Pek inanmıyorum bir sonuca varacağına ama sokağına kadar tespit etmişim, diye gidiyorum. HIRSIZI ELİNİZLE TESLİM ETSENİZ SONUÇ YOK Emniyette 1 saat ifade vermek için bekliyorum, sonra Asayiş birimine gidiyorum. Velhasıl neredeyse 2 saatten fazla bekleyip öğreniyorum ki yasalar gereği daire numarası belli olmadığından sokağını da mahallesini de tespit etseniz, savcılık arama izni vermiyor. Peki ne olacak? İfademden yola çıkarak kamera kayıtlarına bakıp bulacaklar, yok efendim yakalanırlarsa mahkeme olacak, diyorlar. Peki tüm bu çabamın ne manası var? diye soruyorum. Mahkemeye gidermişim ki en iyi ihtimalle yakalanırlarsa 6 ay sonra mahkeme olur, diyorlar. Velhasıl yasalardaki açıklardan hırsızı elinizle de teslim etseniz, emniyette değilsiniz. Hiçbir şey yapamıyorlar. Akşamına ben kendim adrese gideyim, bir şey yapamasam da merakımı gidereyim istiyorum. Telefoncu mu var, nasıl bir yer? diye gidiyorum.
Donna Haraway’in dediği gibi hepimiz “cyborg” olmuşuz. Hayatımızın ve günlük fonksiyonlarımızın yerine gelmesi için telefondaki onlarca uygulamaya ve rehbere ve şifrelere ihtiyacınız var.
Yolda biri nezaketle, adresi sorarken, 50 metre daha gidersen hakkını helal et, diyor. Vazgeçiyorum, değmez evi bassam beni haneye tecavüzden tutuklarlar da bunlara bir şey olmaz. Bu arada, anlıyorum ki Apple iPhone uygulaması da bu ülkede en fazla “ev partisinde telefonunuz hangi odada?” diye arkadaşınızın telefonundan bakmaya yarayabilir. Turkcell, Apple ve daha ne varsa bu topraklarda basiretsiz ve yalnızsınız. Aman yolda telefon elinizde olmasın ama çok da telaş etmeyin çünkü asayişten öğrendim ki asıl trend koşarak kapkaç yapanlarmış, motosikletliler değil ama motosikletliler de 2 ay önce modaymış, yine başlamış. Onu da öğreniyorum. Tüm bu telaşın içinde ayrıca yeni telefonuma da cihazınız çalıntıdır, yasal uyarı mesajı geliyor. Başımdan kaynar sular dökülüyor, bir bakıyorum ki uyarıdaki IMEI numarası yeni cihazımın değil, herhalde “akıllılar” çalıntı ihbarı yaptığım telefonla ilgili yolladılar sanıyorum. Yine IMEI kontrol ediyorum ki çalıntı telefonla ilgili de değil. Emniyetle konuşuyorum, bu yasal uyarı da ihtimal sehven Turkcell şahaneliğinden hattıma geliyor. Ama Freddy Krueger bu kâbusun içinde değildi, şükredelim. Jüpiter, Jüpiter….