Hiçbir genç bireyin eski kuşaklar gibi okuyup “adam olunacağına” dair inancı kalmadı. Asgari ücret ve hallicesine muhtaç kalacakları, ortalama medeni bir ülke standartında, ne maddi olarak ne özgürlükler tarafında, yaşayamayacaklarını idrak ettikçe alternatif yolları aramalarını yadırgamıyorum. Ancak rol model profiller bu kadar “çiğ” olduğunda bir kat daha rahatsız edici oluyor.

Uzun zamandır ana akım medya ve televizyon kanallarını izlemiyorum. Temel haber alma, eğlenme ve öğrenme platformum görsel medyada Youtube. Bu sebeple ulusal kanallar için konuşmam doğru olmaz ama bu platformda kaçınılmaz olarak denk geldiğim bazı gündemler var.

Örneğin sanki aynı isimle bir sürü doküman farklı kanallar üzerinden fırından çıkarılmış önümüze atılmış gibi. Çok sayıda “Enercii” içeriğine maruz kaldım. Aslında şikayetim yok. Olayın çok farklı yönlerini öğrendim. Sefa süren bir karı kocadan başka bir profil çıktı karşıma. Kara para vs girmiyorum, zaten çok lafı yalansız çok malı haramsız görmüyorum. (Benim önyargım olsun) Ama bu aile kadın kahramanın açgözlülüğü hatta “ezikliği” sayesinde bu kadar öne çıktı. Muhtemelen mecburen halkın önüne atıldı, bir nevi gaz alındı. Başka başka hayatların merkezinde bu aklama tiyatrosu devam edecek. Çünkü bu coğrafyaya sindi artık.

Bu kişilerin ve benzerlerinin çoğu genç,  milyonlarca takipçisi olmasından, onların yerinde olmak istemesinden belli değil miydi bu?

Hiçbir genç bireyin eski kuşaklar gibi okuyup “adam olunacağına” dair inancı kalmadı. Asgari ücret ve hallicesine muhtaç kalacakları, ortalama medeni bir ülke standartında, ne maddi olarak ne özgürlükler tarafında, yaşayamayacaklarını idrak ettikçe alternatif yolları aramalarını yadırgamıyorum. Ancak rol model profiller bu kadar “çiğ” olduğunda bir kat daha rahatsız edici oluyor.

Yaş aldıkça kendinden sonra gelenleri beğenmeme sanırım yüzyılların laneti. Ben de genç olduğum günlerde üzerimde bu bakışı çokça hissettim. Açıkçası gençleri yargılar insanların yaşlarına geldikçe farklı bir reaksiyon geliştirdim kanımca. Çoğunlukla onların bizden daha ilerde olduğunu düşünüyorum. Her kuşağın içinde istisnalar var elbet ama genelinde dünyaya karşı bizden çok daha duyarlılar. İnanç, etnisite ya da giyim-kuşam üzerinden yapılan her türlü ayrımcılığın çok daha uzağında konumlanıyorlar. Çok daha vahşi kapitalizm içinde hayatta kalmaya ve bir yerlere gelmeye çalışıyorlar. Tüm bunların içinde elbette daha iyi olabilecek yönleri de yok değil.

İzlemekten zevk aldığım yayıncılardan Nevşin Mengü’nün sanırım geçen haftaki yayınında geçti bu konu. Özendikleri, benzemeye çalıştıkları üzerinden hiç bu kadar “cool” olmayan bir kuşak görmediğini dile getirdi. Bu açıdan da maalesef kendisine katılıyorum. Ama benim mezun olduğum yıllarda, hatta mezun olduğumda güçlü bir krizin toparlanma yıllarında idik, iş bulamamak gibi bir kaygım olmamıştı. Sonrasında başladığım yeri sorgulamış olabilirim ama hedefledim ve başardım. Bu bana özel bir durum da değildi. Çok sevdiğim bir arkadaşım son sınıfta “Çok talihsiz değilsek aç kalmaz, ortalama ideallerimize kavuşuruz” demişti. Açıkçası ülkenin gidişatındaki sürprizler hariç bireysel kariyerlerimizde bu gidişatı sağladık. Oysa milyonların içinde ilk sekiz bin kişi arasına girip ülkenin en iyi okullarından birinden mezun olmak üzere olan pırlanta gibi stajyer arkadaşımın geleceği için endişelendiğini gördükçe hem şaşırıyor hem üzülüyorum. Günümüzde genç bir birey olsaydım belki öyle kaygıların içinde bulacaktım ki kendimi hiç “cool” olamayacaktım. Başka birini anlamak zor, başka bir kuşağı anlamak daha da zor. Ancak zamanın düzleminde sonra gelen birçok konuda daha şanslı oluyorken şu andaki gençler hak ettikleri şansları önlerinde bulamıyorlar. Geçelim, çoğu ortalama bir evin kirasını verecek parayı kazanamıyor. Başka yollara sapma konusunda önceki kuşaklardan daha meyilli olmalarının suçu günahını belki en son onlara yıkmalıyız gibi geliyor.

Demirel idi sanırım “Yüksek enflasyon halkın düşmanıdır, ahlakı bozar” demişti. Hayat tecrübesi fotoğrafa en geniş açıdan bakmasını sağlamış. Belki Instagram’ı, Tiktok’ı öngörememiş ama özellikle son birkaç yılın çoğunda inkar edilmiş tepetaklak gidişin sadece ekonomi cephesinde olmayacağını, inkar ettikçe kronikleşen krizlerin hayatın başka alanlarına sıçrayacağının ipucunu vermiş. Gençlerin gözünde yeniden umudu görebilmek dileğiyle

ü

ü

Editör: Gizem İspir