Normal koşullarda yaşamamızı devam ettirebilmek öncelikli olmak üzere çeşitli ihtiyaçlarımızı karşılamak için çalışıp üreterek gelir elde etmek ve bu gelirle ihtiyaçlarımızı karşılamak zorundayız.

Bir ülkedeki ekonomik kaynakların nasıl paylaşıldığı bilgisini gelir dağılımı verisi verir. Adil bir gelir dağılımının, toplumsal adaletin ve ekonomik istikrarın temel taşlarından biri olduğu genel kabul görmüş bir bilgidir. Çünkü, herkesin üretimden hak ettiği payı alması, toplumun genel refah seviyesini artırdığı ve sosyal huzuru sağladığı bilinmektedir.

Gelir dağılımının ölçümünde en yaygın kullanılan yöntemlerden biri Gini katsayısıdır. Gini katsayısı, bir toplumdaki gelir dağılımının eşitliğini veya eşitsizliğini ölçen bir sayısal değerdir. Bu değer 0 ile 1 arasında değişir. “0” değeri tam eşitlik (yani herkesin aynı gelire sahip olduğu durum) anlamına gelirken,”1” değeri tam eşitsizliği (yani tüm gelirin tek bir kişi tarafından elde edildiği durum) ifade eder. Gini katsayısı, toplum içindeki gelir dağılımı eşitsizliklerini göstermek için kullanılır ve politika yapıcılar için önemli bir göstergedir.

Bu çerçevede geçtiğimiz hafta TÜİK’in ölçümünü 2013 yılında yaptığı ve 2022 yılı için açıkladığı Gini katsayısı verisi üzerinde durmakta yarar var. 2013-2022 yılları arasında gelir dağılımındaki kaybedenler ve artış gösteren kesimler şöyle olmuş:

Gelirden ilk %20’yi alan kesim diğer tüm gruplardan pay kaparak 3,9 seviyesinde artırmış.

Şimdi de konuya kendi perfpektifimizden değil, büyük penceren bakıp, Dünya genelinde durum ne? biz neresindeyiz? sorulanın yanıtlarını verelim.

Gini katsayısının kullanımı, ülkeler arasındaki veya içindeki gelir dağılımı eşitsizliklerini karşılaştırmak için son derece yararlıdır. Bu kapsamda, düşük, orta ve yüksek Gini katsayısına sahip ülkelere bakılarak, gelir dağılımı eşitsizliğinin sosyal ve ekonomik sonuçları hakkında daha derin bir anlayış sağlanabilmekte.

Örneğin, düşük Gini katsayısına sahip ülkeler genellikle daha eşit bir gelir dağılımına sahipken, yüksek Gini katsayısına sahip ülkelerde gelir dağılımı eşitsizliği daha fazladır. İskandinav ülkeleri (örneğin Danimarka, İsveç, Norveç), genellikle düşük Gini katsayıları ile bilinir ve bu sonuç ülkelerin yüksek düzeyde sosyal refah ve eşitlikçi politikalar uyguladığını gösterir. Öte yandan, bazı Güney Amerika ülkeleri (örneğin Brezilya) ve Afrika ülkeleri, daha yüksek Gini katsayıları ile tanınır ki bu da büyük gelir dağılımı eşitsizliklerine işaret eder.

Grafikte bazı Dünya ülkelerindeki gini katsayıları yer almakta.

Gelir dağılımındaki eşitsizlik, toplumların karşı karşıya olduğu en ciddi sorunlardan biridir ve bir dizi olumsuz sonuçlara yol açabilir. Örnek:

Sosyal Huzursuzluk ve İstikrarsızlık: Eşitsizlik, toplumsal huzursuzluğa ve istikrarsızlığa zemin hazırlar. Gelir dağılımındaki adaletsizlikler, toplum içindeki gruplar arasında gerginliklere ve çatışmalara neden olabilir. Ekonomik Büyümenin Engellenmesi: Gelir dağılımındaki eşitsizlik, ekonomik büyümenin sürdürülebilirliğini olumsuz etkileyebilir. Eşitsizlik, tüketim olanaklarını sınırlar ve toplam talebi azaltarak ekonomik aktiviteyi kısıtlayabilir. Eğitim ve Sağlık Hizmetlerine Erişimde Adaletsizlik: Gelir eşitsizliği, zengin ve yoksul arasındaki eğitim ve sağlık hizmetlerine erişim fırsatlarındaki farklılıkları derinleştirir. Bu durum, toplumun genel refah düzeyini düşürür ve eşitsizliği daha da artırır. Politik Eşitsizlik: Ekonomik güç, politik güçle sıkı sıkıya bağlantılıdır. Gelir dağılımındaki eşitsizlik, zengin bireylerin veya grupların politik süreçler üzerinde aşırı etkiye sahip olmasına yol açabilir, demokratik değerleri zayıflatır. Yoksulluk Tuzağı: Eşitsiz gelir dağılımı, yoksul kesimlerin ekonomik olarak ilerlemesini engelleyerek, yoksulluk tuzağının devam etmesine neden olur. Bu durum, sosyal hareketliliği azaltır ve toplumda kalıcı sınıf farklılıklarının oluşumuna katkıda bulunur. Suç ve Güvensizlik: Gelir eşitsizliği yüksek olan toplumlarda, suç oranlarının artması ve genel olarak toplumsal güvensizlik hissinin yükselmesi muhtemeldir. Ekonomik imkansızlıklar, bazı bireyleri yasa dışı faaliyetlere yönlendirebilir. Çevresel Zarar: Gelir dağılımındaki eşitsizlik, çevresel sürdürülebilirlik üzerinde de olumsuz etkilere sahip olabilir. Ekonomik eşitsizlikler, çevresel kaynakların adaletsiz kullanımına ve çevre üzerindeki baskının artmasına neden olabilir.

Gelir dağılımındaki eşitsizliklerin giderilmesi, bu sorunların üstesinden gelerek daha adil, istikrarlı ve sürdürülebilir toplumlar inşa etmek için kritik öneme sahip.