Yozgatlı öğrencilerin eserleri Londra’daki Halkevi’nde sergilenmekle kalmayacak ilerleyen aylarda İngiltere’nin ve İskoçya’nın farklı kentlerinde izleyicilere ulaşacaktır.

CHP’nin bir yan kuruluşu olarak 1932’de faaliyete geçen Halkevleri arasında en dikkat çekeni Londra’da 1943’de açılan ve 1950’de kapatılan Türk Halkevi’dir. II. Dünya Savaşı tüm şiddetiyle yaşanırken Londra’da neden bir Halkevi açıldı? Bu sorunun yanıtı Türkiye’nin savaş esnasında ısrarla sürdürdüğü tarafsızlık politikasında yatıyor. İsmet İnönü bir yandan Winston Churchill’in Türkiye’yi kendi tarafına çekmeye yönelik ustaca manevralarına karşı dururken diğer yandan Edirne sınırına dayanmış Almanya’yı kızdırmamaya çalışıyordu.

İngiltere’nin Türkiye’yi kendi tarafına çekmeye yönelik, hoşnut tutma çabalarından biri 1939 tarihinde gerçekleşen Erzincan Depremi’nin ardından yardım gayesi ile kurulan Türk İngiliz Komitesi olacaktır. Komitenin İngiliz tarafının temsilcisi Sir Wyndham Deedes 1940 yılında iki ülke arasındaki ilişkilerin daha da yakınlaşmasına yönelik bir öneri getirerek Londra’da Halkevi açılmasını gündeme getirir. Bu fikre dönemin Dışişleri Bakanı Anthony Eden olumlu yaklaşır. Fikri destekleyen diğer bir unsur ise British Council olacaktır. British Council, İngiliz Devleti tarafından bir yumuşak güç organizasyonu olarak 1934 yılında kurulmuştur. İngiliz dilini ve kültürünü dünya çapında yaygınlaştırmak ve bunun üzerinden dünyada İngiltere’ye karşı sempati uyandırmak gayesi ile kurulan British Council Londra’da bir Halkevi’nin kurulmasına sıcak bakmakla kalmayacak ileriki dönemde mali olarak da destek olacaktır. Nitekim kurum 1944’ün sonuna kadar Halkevi’nin kira masrafını karşılar. 25 Aralık 1944 tarihinde British Council mali desteğini keser. Savaş bitmeye yüz tutmuş, Türkiye’nin hoşnut tutulmasına gerek kalmamıştır. Türkiye’nin savaşın sonunda, 23 Şubat 1945 günü Almanya’ya savaş ilan etmesi tamamen sembolik bir tutumdur.

Londra Halkevi’nde gerçekleşen etkinlikler arasında Yozgatlı ortaokul öğrencilerinin Mayıs 1943 tarihinde açılan ve Haziran ayının sonuna kadar süren resim sergisi dikkat çekmektedir. Yozgatlı öğrencilerin eserleri Londra’daki Halkevi’nde sergilenmekle kalmayacak ilerleyen aylarda İngiltere’nin ve İskoçya’nın farklı kentlerinde izleyicilere ulaşacaktır. Türkiye Cumhuriyeti’nin sanat tarihinin en ilginç sergilerinden biri olan bu etkinliğin gerçekleşmesinde en büyük rol şüphesiz ki Cemal Bingöl’e aittir. 1937’de Yozgat Lisesi orta kısmına resim öğretmeni olarak atanan, görevi esnasında kendine özgü bir pedagojik yöntem uygulayan Cemal Bingöl günlüğüne şöyle yazmıştır: “...Yozgat’a resim öğretmeni tayin edildim. Büyük bir güvenle gittiğim Yozgat’ta ayağımı okul kapısından atar atmaz içimde müthiş bir ümitsizlik ve korku belirdi. Buna sebep 13-15 arası çağlar için bir resim öğretim metodunun mevcut olmayışını hatırlamamdı.”

Serginin açılış konuşmasını yapacak olan dönemin dünyaca tanınan sanat eleştirmeni Herbert Read bir gün önce Cemal Bingöl’e yazdığı mektupta şu satırlara yer verir: “Azizim Bay Bingöl, Yozgat ortaokulundan yetiştirmiş olduğunuz çocukların resimlerinden mürekkep olan sergiye yarın Londra Halkevi’nde açmak gibi zevkli bir işi üzerime almış bulunmaklığım dolayısıyla size şahsi bir mesaj göndererek öğretiminiz neticelerinin bende bıraktığı derin tesiri belirtmek isterim… Öğretmen, ressam ve şairlerimizden bir çoğu size göndermekte olduğum bu selam ve tebrik mesajına iştirak etmeyi arzu ederlerdi. Saygılarımla Herbert Read”

Herbert Read açılış konuşmasında Yozgatlı çocukların sergisinin kendisi için ne anlam ifade ettiğini şöyle açıklamaktaydı: “…Halbuki göreceksinizdir ki bu Türk resimleri orta mektebin her sınıfından gelmekte, yani İngiltere’de en nankör ve verimsiz çağlar sayılan 14, 15 ve 16 yaşındaki kız ve erkek çocuklar tarafından tersim edilmiş bulunmaktadır. Bu çok manalı bir noktadır. Ve biz, büyük öğretici Cemal Bingöl’e son derece müteşekkir olmalıyız; çünkü kendisi hiç şüphe bırakmayacak şekilde ispat etmiştir ki, çocuklarda yaratıcılık hassasının boğulması tabii bir zaruret değildir ve çocuklarda öğretim ve gelişme denilen şey onlarda doğuşta mevcut olan kabiliyetin ta sonuna kadar devamlı ve aralıksız surette gelişip serpilmesi manasına gelmelidir.” (Herbert Read’ın mektubundan ve açılış konuşmasından yapılan alıntılar 10 Temmuz 1943 tarihli Ulus Gazetesi’ndendir.)

Cemal Bingöl’ün öğrencilerini Londra’ya götüren süreç 1940’da başlar. Ankara Radyosu’nun müdürlüğünü de sürdürmekte olan, Milli İktisat ve Tasarruf Cemiyeti Müdürü Vedat Nedim Tör Yozgat’a yaptığı bir gezi esnasında Bingöl ve öğrencileri ile tanışmıştır. Aynı sene Tör’ün girişimiyle Ankara Sergievi’nde bir sergi açılır. Sergi başkentin ileri gelenleri tarafından ziyaret edilir ve büyük sükse yapar. Londra’daki sergi için de Tör girişimde bulunacak ve arkadaşı olan dönemin Londra Büyükelçisi Rauf Orbay ile temasa geçecektir. Orbay’ın British Council’e götürdüğü teklif ile Londra Halkevi’nde sergi gerçekleşir.

Londra Halkevi, British Council’in mali desteğini çekmesiyle II.Dünya Savaşı’nın ardından faaliyetlerini yürütmekte zorluk çekmeye başlamıştır. 1950’de Demokrat Parti’nin iktidara gelmesiyle birlikte Türkiye’nin İngiltere Büyükelçiliği bir CHP kuruluşu olan Halkevi’nden desteğini çekecek ve kurum aynı yıl faaliyetlerine son vermek zorunda kalacaktır.

---

Not: Bu yazı için kullanılan kaynaklar:

-Eminalp Malkoç, Cumhuriyet Halk Partisi Belgelerinde Yurtdışındaki İlk ve Tek Halkevi Örneği: Londra Türk Halkevi, Türkoloji Kültürü, Cilt:2, No:4, Yaz 2009.

-Esra Özkan Koç, Raziye Çiğdem Önal, 1940’lı Yıllarda İngiliz Kültür Heyeti’nin Ankara’da Açtığı Kültürel Propaganda Sergileri,Ankara Araştırmaları Dergisi, 2021 9(1)

-Kamil Büyüker, İçinden Şimendifer Geçmeyen Bir Vilayetin Orta Mektep Çocuklarına Resimi Sevdiren Adam: Cemal Bingöl ve Yozgat Günleri(1937-1943), www.caredergisi.org

-Ulus Gazetesi, 10 Temmuz 1943 sayısı

ü