Azınlık veya azınlık hakları kavramı;  kompleks, fenomen ve tanımı üzerinde net bir fikir birliği oluşturulamamış bir kavramdır. Bunun temel nedeni, alanda uzman bilim insanların ve araştırmacıların birbirinden farklı ideolojik, sosyolojik, siyasi ve kültürel değerlendirme ve tanımlama girişimlerinin olmasıdır. Aynı zamanda bölgesel ve uluslararası kurum ve kuruluşların çalışmalarında yapılan birbirinden farklı veya eklemeli tanımlamalar da kavramın kompleks hale gelmesine neden olmuştur. Ama en önemlisi ise, devletlerin azınlık veya azınlık hakları ile ilgili algılamaların birbirinden farklı olması ve her devletin azınlıkları kendi bakış açısıyla ele alması yatmaktadır. Birçok azınlık tanımlamaları söz konusudur.

Ama genel bir bilimsel tanım yapacak olursak azınlık kavramı, daha baskın bir toplulukla bir arada varolan ve ona tabi olan, baskın topluluktan kültürel, etnik veya dilsel olarak farklı olan bir gruptur. Kavram sosyal bilimlerde kullanıldığı şekliyle ırkı, dini veya siyasi inançları nedeniyle toplumdaki diğerlerinden farklı olan herhangi bir küçük grup veya bu gruba ait olan kişilerdir. Bir bölgede oradaki diğer insanların çoğundan farklı ırka veya farklı bir kültüre veya dine sahip olan bir grup insan olarak tanımlanmaktadır. Azınlık grupları genellikle sadece kimliğini korumakla kalmaz, aynı zamanda sahip olduğu kimliğe daha güçlü bir ifade vermeye çalışır. 

Birçok devlet, gerek ulusal gerek bölgesel gerekse uluslararası alanda azınlık haklarını kendi perspektifinden değerlendirdiği görülmektedir. Bu bağlamda farklı azınlık hakları yaklaşımları söz konusudur. Bunlar; liberal, cumhuriyetçi ve radikal azınlık hakları yaklaşımlarıdır. Bu yaklaşımların belli temel varsayımları bulunmaktadır. Kısaca liberal azınlık hakları yaklaşımının temel varsayımları; kültürel hakların korunması ve teşviki, azınlıklara içsel ve dışsal koruma sağlama, insan hakları kategorisinin yanında azınlık hakları kategorisinin dâhil edilmesi, özel ve kamusal alanda hakların güvenceye alınması, azınlıklara anayasal korumanın sağlanması, özerklik tanıma ve eşit muamele edilmesi şeklindedir.

Cumhuriyetçi azınlık hakları yaklaşımının temel varsayımları; kamusal ve siyasal yaşamın ortak değerlere göre inşa edilmesi, azınlıkları kamusal alanda asimile edilmesi ve her bireyin eşit haklara sahip olması, farklılıklardan ziyade ulusal ortak değerlerin ve normların var olması, azınlık haklarının özel ve kamusal alanlarda ayrımının yapılması, azınlıkların özel alanda kültürünü, dilini veya dinini yaşama özgürlüğünün tanınması, lakin kamusal alanda çoklu kimliklerin yerine tek ulusal vatandaş kimliği içinde hareket etme zorunluluğunun olması ve yurttaşlık statüsü haklardan faydalanmanın temel prensibi olması şeklindedir. Radikal azınlık hakları yaklaşımının temel varsayımları ise; devlet tarafından kamusal ve siyasal alanda azınlık gruplarına belli kurum ve organların tahsil etmesi, azınlık gruplarının kurmuş oldukları kurum ve kuruluşlara hem siyasi hem de maddi desteğin verilmesi, azınlıkların siyasi temsiliyetinin kurumsal ve anayasal temelde güvence altına alınması, farklı yurttaşlık haklarının tanınması ve devletin üst yapıları sosyolojik yapının bir tezahürü olması şeklindedir. 

Dil ile Tarif Edilemeyen Kalem ile Yazılamayan bir Yer: Sultan II. Bayezid Külliyesi Sağlık Müzesi Dil ile Tarif Edilemeyen Kalem ile Yazılamayan bir Yer: Sultan II. Bayezid Külliyesi Sağlık Müzesi

Bu üç farklı azınlık hakları yaklaşımları ne birbirinden iyi veya kötüdür, ne de biri diğerinden daha olumlu veya olumsuzdur. Bu yaklaşımlar kendi içinde son derece tutarlılık arz etmektedir. Liberal azınlık hakları yaklaşımına politikalarıyla denk gelen veya paralellik taşıyan devletler (Avrupa genelinde bakıldığında) Almanya, Hollanda, Danimarka, Çekya, Macaristan, Polonya, Slovakya, İrlanda ve Portekiz gibi devletlerdir (bu yaklaşıma giren Avrupa geleninde daha çok devlet vardır).

Radikal azınlık hakları yaklaşımına denk düşen devletler; Belçika, Finlandiya ve İsveç gibi devletlerdir. Cumhuriyetçi azınlık hakları yaklaşımına paralellik taşıyan veya uyan devletler ise; başta Fransa olmak üzere Türkiye ve Yunanistan’dır. Görüldüğü üzere Türkiye, devlet politikası olarak ulusal bütünlük ve birlik ilkesi içinde azınlıklara özel alanda serbestlik, kamusal alanda ise ayrımcılık gözetilmeksizin eşit hakların varolması ve kamuda yurttaşların tek ulusal kimlik ve değer içinde varolması politikalarına sahiptir. Bu açıdan Türkiye’nin azınlıklara yönelik politikalarını cumhuriyetçi azınlık hakları yaklaşımı içinde değerlendirmek mümkündür.

Kaynak: Detaylı bilgi için bkz. Gün TAŞ, Avrupa Birliği’nin Azınlıklar Politikası, Urzeni Yayınevi, İstanbul, 2024