Ahmet Şık: Bana saldıran Alpay Özalan değil, Bülent Turan
OHAL sonrası dönem için AKP tarafından hazırlanan tasarının Meclis'teki görüşmeleri başladı. Valilere kente giriş çıkış yasağı yetkisi ile bakanlara ve valilere ihraç yetkisi veren, gözaltı süresini 12 güne çıkaran tasarı görüşmeleri sırasında AKP'li vekiller kürsüde konuşan HDP İstanbul Milletvekili Ahmet Şık’ın üzerine yürüdü, konuşmasını engelledi.
Evrensel'den Meltem Akyol’un haberine göre, OHAL’i kalıcılaştıracak düzenlemelerin de olduğu torba yasa görüşmeleri sırasında kürsü konuşması engellenen Şık, yaşananların KHK’ler ve OHAL ile kurulan rejimin ne olduğunu gösterdiğini söyledi. Şık, kurulu düzenin yanlışlarına itiraz etmeye, onları Meclis kürsüsünde söylemeye devam edeceğini vurguladı.
‘YENİ YASA TAM DA BUDUR’
Saldırı girişiminin ardından Evrensel’e konuşan Ahmet Şık şunları söyledi:
“Tam da yeni yasanın tüm Türkiye’ye teşmil etmek istediği şey budur. Yani hani metinde de diyorum ya ‘Hakikatin ve ne olduğunuzun hiçbir şekilde görülmesini, konuşulmasını istemiyorsunuz’. Yeni yasa da bunu getiriyor işte. Bizim itiraz ettiğimiz şey de bu. Aslında bizim çoğunlukçuluk diye eleştirdiğimiz şeyin bizatihi prototipi Meclisin şu anki mevcut yapısıdır. Çünkü oradaki saldırı vs. tamamen çoğunluk olmaktan kaynaklı bir güvenle yapılmış ve biz ne dersek o olur zihniyeti. Biz de buna itiraz ediyoruz. Dün yaşananlar aslında KHK ile OHAL ile kurulan rejimin ne olduğunu da gösteriyor.”
‘SİYASİ ANLAYIŞA DAİR BİR ELEŞTİRİ’
Konuşmasındaki ‘ahlaksızlık’ ifadesine açıklık getiren Şık, “Benim orada bahsettiğim şey, ahlaksızlık yani, ona dair şunu söylemeliyim, ben kimsenin özel hayatıyla ilgilenen ve bunu malzeme eden biri hiçbir zaman olmadım, olmayacağım. Benim söylediğim, ne bir kişiyi ne bir kurumu hedef alıyor, bir siyasi anlayışa dair bir eleştiri o. AKP’nin sahip olmadığı siyasi ahlakın ne olduğunu anlatmaya çalıştım. Metnin tamamına, bütünlüklü baktığında orada bir siyasi etik anlayışına dair bir eleştiri olduğunu görürsünüz. Sırf bir provokasyon yapmak için bunu yaptılar. Orada kürsü de var mikrofon da var, bütün medya da ellerinde zaten.. Buyursunlar yanıt versinler…”
‘BANA SALDIRAN ALPAY DEĞİL GRUP BAŞKAN VEKİLİ’
Şık devamında şunları söyledi:
“Bir düzeltme de yapayım, bana saldıran Alpay (Özalan) değil, ben Alpay’ı o an Mecliste görmedim bile. Saldıran AKP Grup Başkan Vekili(Bülent Turan). Saldırıyı yöneten, diğerlerine işaret vermek için kalkıp ağza alınmayacak küfürler savuran oydu. Sığ bir kurnazlık içinde mikrofon kapandıktan sonra saldıran odur.”
‘MECLİS KÜRSÜSÜNÜ KULLANMAYA DEVAM EDECEĞİM’
Meclis kürsüsünden söz söylemeye devam edeceğini söyleyen Şık, “Herkesin Meclise dair bir inançsızlığı var, eskiden de yoktu. Tabii ki bu dönem daha fazla yok ama, Meclis her zaman sisteme muhalif olduğunu söyleyenlerin ya da kurulu düzenin yanlışlarına itiraz ettiğini söyleyenlerin herhangi parti ve milletvekillerinin söz söyleme kürsüsüdür. Dün bunlardan birini gördük ve biz o işlevi yerine getirmeye devam edeceğiz” dedi.
‘HER ŞEY RÜCU EDİYOR!’
TRT’nin Cumhurbaşkanlığına, RTÜK’ün de Kültür ve Turizm Bakanlığına bağlanması kararını değerlendiren Şık, “TRT’nin Cumhurbaşkanlığına bağlanması çok iyi bir karar, her şey rücu ediyor işte, en azından adını koymuşlar yani. Bence milyonlarca insan gidip ‘Biz TRT’ye katkı payı vermek istemiyoruz’ diye dilekçe vermeli, barolar da bunu organize etmeli. TRT’yi, ihtimal yok ama en azından ahlaki bir yayın çizgisine oturtmanın gerekliliği üzerinden bir eleştiri olarak o dilekçeleri vermek gerektiğini düşünüyorum” dedi.
24 Temmuz’un sansürün kaldırılışının yıl dönümü ve ‘Basın Bayramı’ olduğunu hatırlatan Şık, “Türkiye’de olmayan her şeyin bayramı, günü var, sansürün bu kadar yaygın bir medya kuralı olduğu bir dönemde sansürün kaldırılışının yıl dönümü kutlanıyor abes bu” diyerek açıklamalarını bitirdi.
Bunlar da ilginizi çekebilir