CHP Genel Başkanı Özgür Özel, Fas’ın başkenti Rabat’ta düzenlenen Sosyalist Enternasyonal Konsey Toplantısı’na katıldı.
Burada Cihatçı HTŞ'nin Beşar Esad devirerek Şam yönetimini ele geçirmesine değinen ve Suriye'ye ilişkin bir açıklama yapan Özel, “Filistin’de yaşanan insanlık dramına acilen son vermeye, adil ve kalıcı bir çözüme ihtiyaç vardır. Tüm dünyadaki sosyal demokrat parti ve iktidarlar, Filistin’de kalıcı barışı ve iki devletli çözümü savunma konusunda dayanışma içinde hareket etmelidir. Suriye’de ise acilen tüm Suriye vatandaşlarının haklarını anayasal güvenceye kavuşturacak, tüm kimliklere ve dini inançlara saygılı, demokratik bir rejimin inşa edilmesi elzemdir. Bu yapılırken Suriye’nin toprak bütünlüğünün korunması konusunda hassasiyet gösterilmelidir” dedi.
CHP Genel Başkanı ve Sosyalist Enternasyonal Başkan Yardımcısı Özgür Özel, dün Sosyalist Enternasyonal’in altı ayda bir rutin olarak düzenlenen konsey toplantısına katılmak üzere Fas’ın başkenti Rabat’a geldi.
Özel’e Fas temaslarında; CHP Genel Sekreteri Selin Sayek Böke, Dışişleri Bakanlığından Sorumlu Genel Başkan Yardımcısı İlhan Uzgel, İstanbul Milletvekili Namık Tan, PM Üyesi Erbil Aydınlık ve eski Genel Sekreter Yardımcısı Şule Erten Bucak’tan oluşan parti heyeti eşlik ediyor.
İlk olarak Sosyalist Enternasyonal Prezidyum Toplantısı’na katılan Özel, ardından Konsey Toplantısı’na katıldı. CHP Lideri Özel, burada katılımcılara hitap etti.
Özel’in konuşması şöyle:
* Sözlerimin başında, Almanya’ya dün yaşadıkları terör saldırısından dolayı başsağlığı dileyerek ve geçmiş olsun dileklerimi iletmek istiyorum. Terörün her tünüden çok çekmiş ve çekmete olan bir ülkenin yurttaşı ve bir siyasi partinin lideri olarak kimden, nereden, ne amaçla, ne boyutta gelirse gelsin terörü lanetliyorum ve buna karşı mücadelenin insanlığın en önurlu ve en önemli mücadelesi olduğunu değerlendirerek sözlerime başlamak istiyorum.
'Demokrasi paradoksunu aşmak, sosyal demokrat anlayışın kararlı siyasi iradesiyle mümkündür'
* Değerli yoldaşlarım, dünyada bir süredir sağ popülizmin, radikal sağın ve seçimli otoriterliğe yaslanan siyasi anlayışların etkisi artmaktadır. Bu gidişat, demokrasinin temel ilkelerine ve insan haklarına meydan okumaktadır. Bu siyasi anlayış bir yandan da toplumsal kutuplaşmayı artırmakta, toplumsal değişim taleplerinin önünü tıkamakta; kadın, emek, çevre hakkı gibi pek çok temel hakları, geri plana itmektedir. Birleşmiş Milletler (BM) Kalkınma Programı’nın 2023-2024 İnsani Gelişme Raporu’na göre, bir yandan demokrasinin temel kurallarını ve kurumlarını aşındıran liderler maalesef güçlerini artırıyor, bir yandan da demokrasiye yönelik küresel destek yüzde 90 düzeylerinde. Bunun adı, ‘demokrasi paradoksu’dur. Bu paradoksu aşmak, her alanda adaleti, güvenli ve güvenceli bir düzeni savunan sosyal demokrat anlayışın kararlı siyasi iradesiyle mümkündür. Bu iradenin toplumsal desteğinin dünyanın farklı coğrafyalarında güçlü olduğunu görmek umut vericidir.
'CHP güvenle iktidara doğru yürümektedir'
* Örneğin lideri olduğum CHP, Türkiye’de son yerel seçimlerden birincilikle çıkmıştır. Dahası 47 yıl sonra Türkiye’nin birinci partisi olmuştur ve güvenle iktidara doğru yürümektedir. Şu anda kazanmış olduğumuz belediyeler, sosyal demokrasinin temel ilkelerinin somut uygulama sahalarıdır. Bu dayanışmacı, kalkınmacı, refah temelli, yani halkçı uygulamalar, bir yandan kutuplaştırma iklimini dağıtmakta, bir yandan da sosyal adaletin ve kalkınmanın önünü açmaktadır.
'Suriyeli sığınmacılar tüm göçmenlerin yüzde 27’sini oluşturmaktadır ve bunun da en büyük kısmı ülkem Türkiye’dedir'
* Değerli yoldaşlarım, tüm dünya büyük bir düzensiz göç kriziyle karşı karşıyadır. Göçmenleri, ekonomik sorunların ve toplumsal gerilimlerin başlıca sebebi olarak gösteren radikal sağ politikalar, yabancı düşmanlığını ve ayrımcılığı körüklemektedir. Bununla beraber göçle ekonomi, güvenlik ve toplumsal sorunlar arasındaki bağ nedeniyle toplumun siyasetten bu soruna çözüm üretmesi beklentisi de yadsınamaz bir gerçektir. Orta Doğu, dünya nüfusunun yüzde 5,5’ini oluşturduğu halde dünyadaki sığınmacı ve göçmenlerin yüzde 58’i bu bölgede bulunmaktadır. Dahası Suriyeli sığınmacılar bu göçmenlerin yüzde 27’sini oluşturmaktadır ve bunun da en büyük kısmı ülkem Türkiye’dedir.
* Türkiye gibi milyonlarca göçmene ev sahipliği yapan bir ülkede, göçle bağlantılı sorunların görmezden gelinmesi mümkün değildir. Türkiye, göç sorununu en fazla yaşayan, dünyanın ise hakkaniyetli davranmaktan kaçındığı ülkelerin başında gelmektedir. Türkiye, göç sorunuyla mücadele ederken göç yükünü adaletli bir şekilde paylaşacak bir dayanışma içinde olunması temel beklentimiz ve çağrımızdır.
'Filistin’de kalıcı barışı ve iki devletli çözümü savunma konusunda dayanışma içinde hareket etmelidir'
* Orta Doğu, bir kez daha yangın yerine dönmüştür. Bir yanda Gazze’de, diğer yanda Suriye’de yaşananlar dünyanın gündemindedir; bizim de öncelikli gündemimiz olmalıdır. Her iki konuda da sosyal demokratlar olarak dayanışma içinde, barışı ve insan haklarını savunmak ahlaki sorumluluğumuzdur. Filistin’de yaşanan insanlık dramına acilen son vermeye, adil ve kalıcı bir çözüme ihtiyaç vardır. Tüm dünyadaki sosyal demokrat parti ve iktidarlar, Filistin’de kalıcı barışı ve iki devletli çözümü savunma konusunda dayanışma içinde hareket etmelidir.
* Suriye’de ise acilen tüm Suriye vatandaşlarının haklarını anayasal güvenceye kavuşturacak, tüm kimliklere ve dini inançlara saygılı, demokratik bir rejimin inşa edilmesi elzemdir. Bu yapılırken Suriye’nin toprak bütünlüğünün korunması konusunda hassasiyet gösterilmelidir. Bu sürece, tüm sosyal demokrat partiler ve iktidarlar da destek vermelidir.
'Önümüzdeki seçimlerden iktidar olarak çıkma iddiasındaki partim, dayanışmayı güçlendirmeye hazırdır'
* Mücadele etmemiz gereken konular; radikal sağın yükselişi, otoriterliğin artışı, ayrımcılığın derinleşmesi, savaşlar ve göç kriziyle de sınırlı değildir. Bunlar kadar önemli olan bir mesele de yoksulluktur. UNDP’nin insani gelişmeye ilişkin raporları, dünyada eşitsizliğin gittikçe derinleştiğini göstermektedir. Dünya alarm vermektedir. Küresel boyutu olan bütün bu sorunların çözümü, bütüncül yeni bir kalkınma anlayışına ihtiyaç duymaktadır. Bu kalkınma anlayışı kapsayıcı, sürdürülebilir ve eşitlikçi olmalıdır. Ayrıca bütün bu sorunlar, farklı ülkelerde solun tek tek güçlenmesiyle aşılabilecek sorunlar da değildir.
* Önümüzdeki dönemde, dünyanın sosyal demokrat partileri; içe kapanmacılık, devletlerarası ilişkilerin şahsileştirilmesi, savaş çığırtkanlığı, yoksulluk ve yabancı düşmanlığıyla; dayanışmayı, kurumsal diplomasiyi, barışı, refahı ve insan haklarını öne çıkararak mücadele etmek zorundadır. Önümüzdeki seçimlerden iktidar olarak çıkma iddiasındaki partim, bu konuda üzerine düşeni yapmaya, dayanışmayı güçlendirmeye hazırdır.
'Sultanbekov’un özgür bırakılması için yapılan çağrıya katılıyor ve dayanışma duygularımızı iletiyorum'
* Değerli yoldaşlar, Sosyalist Enternasyonal üyesi, kardeş partimiz Kırgızistan Sosyal Demokrat Partisi’nin Genel Başkanı Temirlan Sultanbekov maalesef bugün aramızda değil, koltuğu boş. Çünkü ülkesinde seçimlere üç gün kala, partisinin seçime girmesi engellendi, kendisi cezaevine konuldu. Bu durumu protesto etmek için de 38 gündür açlık grevini sürdürüyor. Sosyalist Enternasyonal’ın Sultanbekov’un bu onurlu mücadelesine destek vermek, özgür bırakılması için yaptığı çağrılara tümüyle katılıyor ve dayanışma duygularımızı buradan bir kez daha tekrar ediyorum.
* Dış Politikadan Sorumlu Genel Başkan Yardımcımız ve Gölge Dışişleri Bakanım İlhan Uzgel, bu konuda Türkiye’deki Kırgızistan Büyükelçiliği ile temasa geçti. Partimizin ve Sosyalist Enternasyonal’ın rahatsızlığını bir kez de o düzeyde dile getirdik ve konuyu yakından takip ettiğimizi kendilerine belirttik. Bu konuda, Sosyalist Enternasyonal bünyesinde bir heyet görevlendirilmesini, Kırgızistan’a gidilmesini, orada bir toplantı ve basın açıklaması yapılmasını, hatta ilgili cezaevinin önünde tam bir dayanışma fotoğrafının çektirilmesini öneriyorum ve takdirlerinize sunuyorum.”
'Bir sonraki Konsey Toplantısı’nda sizleri İstanbul’da ağırlayacak olmaktan büyük bir memnuniyet duyuyorum'
CHP Genel Başkanı Özgür Özel, konuşmasının sonunda, Prezidyum Toplantısı’nda yaptığı İstanbul davetini yeniledi.
Özel, şunları söyledi:
* Sözlerimi bitirirken Fas’taki ev sahiplerimize bir kez daha teşekkür ediyorum. Bir sonraki Konsey Toplantısı’nda sizleri İstanbul’da ağırlacak olmaktan büyük bir memnuniyet duyuyorum. O toplantıda; dünyamızın ve ülkelerimizin karşı karşıya kaldığı tüm sorunlara çözüm üretecek, demokrasi paradoksunu aşacak, sosyal adaleti sağlayacak ve hep birlikte zenginleşeceğimiz yeni bir kalkınmacı perspektifi hep birlikte tartışmaya sizleri davet ediyorum. Biliyorum ki bu tartışmalardan sol değerlerimize dayanan güçlü bir İstanbul Deklarasyonu, bir İstanbul Yaklaşımı ve hepimizin önüne yeni bir yol haritası koyabiliriz. Yeni çağın yeni toplumsal sözleşmesinin çatısını kuracak ve tüm dünyaya ilan edecek gücümüz ve kararlılığımız vardır.