İhtiyacımız olan ORTAK AKIL bir an önce devreye girmek zorundadır. Aksi hâlde bu yıl, 9 Eylül tarihinde CHPnin de 100. Kuruluş yıl dönümüne parti içi tartışmaların gölgesinde girmek zorunda kalacağız.

Seçimlerin üzerinden tam iki ay geçti.

Seçim öncesinde var olan ve değişsin istediğimiz tüm yapısal ve yönetsel olumsuzluklar devam ediyor.

Ekonomik sorunlar dağ gibi. Yoksulluk yaygınlaştı. Ülkenin yüzde 75’i yoksul, yüzde 25’i ise açlık sınırının altında yaşıyor. Enflasyon çok yüksek, işsizlik çok büyük.

Ekonomik büyüme durdu. Bir başka deyişle, Türkiye artık büyümeyen bir ülke konumunda.

Kamu politikası diye bir kavram kalmadı. Kanun, kural, yönetmelik tanımayan bir yönetimden bahsediyoruz.

Kararları veren tek kişi ve kişisel takdire bağlı keyfi bir yönetimden bahsediyoruz.

Eğer seçim kaybedilmemiş olsaydı ne olacaktı, ya da ne olmasını bekliyorduk?

Her şeyden önce bu saydıklarımızın düzelmesini, düzeleceğini bekliyorduk, umut ediyorduk.

Millet İttifakının ortak ana hedefi güçlendirilmiş parlamenter sisteme geçmekti. Bu ana hedef doğrultusunda önce bir mutabakat metni, ardından detaylandırılmış bir yol haritası açıklandı. Hatta bir Anayasa metni hazırlandı. Seçim sonuçlarına bakıldığında tüm bunların toplumsal karşılığının beklenildiği kadar olmadığını ya da beklenilen etkiyi oluşturamadığını gördük.

Millet İttifakının ortak amacı otoriter rejimi değiştirmek, yerine demokratik bir rejimi inşa etmekti. Olmadı, çünkü seçim kazanılamadı.

Seçim kaybı büyük hayal kırıklığı oluşturdu. Toplumsal muhalefet kaygının ötesinde, öfkeli.

SEÇİM NEDEN KAZANILAMADI? NE YAPILMALI?

Seçim süreci başından sonuna kadar eşit koşullarda değildi. Ama bunun böyle olacağını biliyorduk.

Dış güçler, ekonomik çıkar grupları, devletin tüm güvenlik kurumları var olan düzenin devamını desteklediler. Şaşırtıcı mı değil?

Tüm bu olumsuz koşulların varlığının bilinmesine karşın, siyasal muhalefetin seçim öncesinde “KAZANDIK!” diyerek yola çıkması hangi reel gerçeğe dayanmaktaydı?

Toplumun yarısına yakınının beklediği, gerçekleşeceğine inandığı DEĞİŞİM maalesef olmadı, olamadı.

Önümüzde yerel seçimler var. Bu nedenle seçim neden kazanılamadı sorusunun yanıtı çok önemli. Bu sorunun cevabı amasız fakatsız ivedilikle verilemezse, yenilgiye dair doğru teşhis ( nedenler/niçinler/keşkeler ) konulamaz. Doğru teşhis yoksa, doğru TEDAVİ de olmayacaktır.

Millet ittifakı içindeki tüm siyasi partilerin hiçbir şey olmamış, ya da hiçbir şey yokmuş gibi davranmaktan vazgeçmesi gerekiyor. Seçimin sonucu, yani YENİLGİ ya da KAZANAMAMIŞ olmanın sorumluluğu şüphesiz tüm muhalefet partilerine aittir.

CHP için ilkeler bazında bir değişim, yenilenme söz konusu değildir, olmamalıdır. Ancak sol, sosyal demokrat kimliği olan bir siyasi partinin 100. Yaşına ve 21. Yüzyılın gereksinimlerine uygun yeni bir programa ihtiyacı vardır.
DEĞİŞİM/YENİLENME/DÖNÜŞÜM

Türkiye Cumhuriyeti tarihi için çok önemli bir yıldayız. Ülkemizin kurtuluş ve kuruluş tarihçesinde çok önemli 100. Yıldönümlerini kutluyoruz, kutlayacağız.

İlki Lozan Barış antlaşmasının 100. Yılı idi. Geçtiğimiz hafta kutladık.

Lozan Barış antlaşması milli sınırlarımızın yeniden çizildiği, bağımsızlığımızın, egemenliğimizin sembolü. Bir anlamda yeni Türkiye Cumhuriyeti’nin tapu senedinden bahsediyoruz.

Birinci dünya savaşından yenik çıkan bir imparatorluk, işgal edilmiş topraklar ve 4 yıl süren kurtuluş savaşımızdan sonra, uluslararası arenadaki zaferimiz.

Zaferler, büyük kazanımlar hiç şüphesiz kolektiftir. Ancak zaferler her zaman liderleriyle anılır. Bu zaferin arkasında da kararlı ve güçlü bir lider, Mustafa Kemal Atatürk ve Lozan Barış antlaşmasının mimarı, İnönü savaşlarının zafer kazanan komutanı İsmet İnönü var.

29 Ekim 1923 tarihinde Türkiye Cumhuriyeti’nin, Cumhuriyetimizin kuruluşunun, zaferin Demokrasiyle taçlandırılmasının 100. Yılını kutlayacağız. Ve bu yıl Cumhuriyetimizin ikinci yüzyılı başlayacak. Ne yazık ki ikinci yüzyılımıza mevcut iktidarın otokratik yönetimi ve geleceğimize dair kaygılarla gireceğiz.

Yeni Türkiye Cumhuriyeti’ni kuranlar, başta Ulusal Liderimiz Mustafa Kemal Atatürk ve arkadaşları Cumhuriyetin ilanından önce 9 Eylül 1923’te Cumhuriyet Halk Partisini kurdular.

Yeni Türkiye Cumhuriyeti’nin yürüyeceği yeni yol, ilkeler, CHP’nin logosunda, ALTI OK’ta can buldu.

Türkiye'nin kurucu ideolojisi olan Kemalizm'in altı ilkesinden her biri CHP logosunda bir ok olarak yer almaktadır. 1927'de cumhuriyetçilik, halkçılık, laiklik ve milliyetçilik olarak tanımlanan dört ilkeye, 10-18 Mayıs 1931 tarihlerindeki üçüncü parti kurultayında devletçilik ve inkılapçılık ilkeleri eklenerek "altı ok" kavramı benimsenmiştir. Şubat 1937'de yapılan bir anayasa değişikliğiyle de bu ilkeler Türkiye Cumhuriyeti Anayasası'na eklendi.

CHP için ilkeler bazında bir değişim, yenilenme söz konusu değildir, olmamalıdır.

Ancak sol, sosyal demokrat kimliği olan bir siyasi partinin 100. Yaşına ve 21. Yüzyılın gereksinimlerine uygun yeni bir programa ihtiyacı vardır.

CHP’nin tüzüğünde yenilenme, demokratikleşme ihtiyacı vardır.

Tüm bunların yapılabilmesi için BİRLİKTELİĞE ve ORTAK AKILA ihtiyaç vardır. ORTAK AKLIN sahibi bir kişi ya da bir grup değildir. ORTAK AKLI oluşturacak olan CHP örgütlerinin hatta CHP üyelerinin tamamıdır.

Türkiyenin ortak iyisini mümkün kılmak adına, 6 farklı siyasi partiyi bir araya getirebilen İRADEnin, parti içi farklı sesleri susturmak yerine, ORTAK AKLI oluşturmak, CHP için ORTAK EN İYİMİZİ oluşturmak adına birlik ve beraberliği sağlamak sorumluluğu bulunmaktadır.

İhtiyacımız olan ORTAK AKIL bir an önce devreye girmek zorundadır. Aksi hâlde bu yıl, 9 Eylül tarihinde CHP’nin de 100. Kuruluş yıl dönümüne parti içi tartışmaların gölgesinde girmek zorunda kalacağız.

Yerel seçim sürecine girmişken mevcut sorunların ya da tartışılan konuların görmezden gelinmesi, yok sayılmasının sürece katma değeri olmayacaktır.

Adını DEĞİŞİM, YENİLENME ya da DÖNÜŞÜM koyalım, öncelikli olan, esas olması gereken, sorunların varlığını kabul etmektir.

Mevcut sorunların çözümü ise ben bilirim/biz biliriz mantığıyla mümkün değildir.

Türkiye’nin ortak iyisini mümkün kılmak adına, 6 farklı siyasi partiyi bir araya getirebilen İRADEnin, parti içi farklı sesleri susturmak yerine, ORTAK AKLI oluşturmak, CHP için ORTAK EN İYİMİZİ oluşturmak adına birlik ve beraberliği sağlamak sorumluluğu bulunmaktadır.