Uluslararası arenada güç gösterisi sürerken hükümetlerin bütçedeki öncelikleri yine sermaye sınıfına kaynak aktarmak oluyor. Bütçeden ilk kesintiye gidilen başlıklar emekçilerin lehine olan konular oluyor. İlk önce çocuk işçiliği kimler için sorun değil oradan başlayalım. Kapitalizmin ve tekelleşme, otuz yılı aşkın süredir defansı olmayan, rakibe karşı durmadan atak oyunu oynayan Orta doğu ülkelerinin işgali ya da hükümetlerinin istenildiği gibi belirlenmesiyle sürdü. Şimdi de Rusya-Ukrayna savaşıyla kendi aralarındaki güç dengesinin ölçümü yapılıyor. Ukrayna’nın arkasına dizilmiş birçok emperyalist ülkenin karşısında Rusya, Çin, İran, Suriye gibi ülkelerin somut iş birliği olmasa da kendi çıkarları için yan yana durmaları gerektiğinin bilinci mevcut. Yeniden dünyayı paylaşma girişimlerinde her ülke kendi sermaye sınıfını ihya etme pozisyonuyla uluslararası siyasetini belirliyor. İşçi sınıfı iktidarının olmadığı bu paylaşım savaşların da söz hakkı olmayan emekçilerin günden güne alım gücünün düşmesiyle birlikte yoksulluğunun artması, yetişkinlerin üretim sürecinde olmasıyla temel ihtiyaçların karşılanamaması sonucunda çocukların işçileşmesi artarak devam ediyor. Uluslararası arenada güç gösterisi sürerken hükümetlerin bütçedeki öncelikleri yine sermaye sınıfına kaynak aktarmak oluyor. Bütçeden ilk kesintiye gidilen başlıklar emekçilerin lehine olan konular oluyor. Emeklilik yaşının yükseltilmesi bunların başın da geliyor. Sağlığın, eğitimin devletin verdiği ücretsiz hizmetten çıkartıp piyasalaştırılması, yine emekçilerin bütçede yerinin olmadığının ispatı gibi. Türkiye gibi yabancı sermayeye gözünü dikmiş ekonomik modellerde TL’nin dolar ve euro karşısında hiçe yakın durumu çok da önemsenmemekte. Emekçilerin alım gücünün artırılıp artırılmaması şu an için bir risk teşkil etmiyor. İşçi sınıfının örgütsüzlüğü ve tepkisizliği de cabası. Hayatta kalma gayretlerine ideolojik gerekçeler yaratacak girdiler yapılması gerek. Tarikatların yoksul ailelerinin çocuklarının eğitiminde üstlendikleri görev bunlardan bir tanesi. Çocuklar okulların kapanmasıyla tarlalarda aileleriyle birlikte iş gücünün bir parçası oluyor. Organize sanayilerde birçoğu ucuz işgücü olarak çalışıyor. Kuran kurslarında diyanetin ya da tarikatların arzuladıkları şekilde eğitilmelerine, aynı zamanda aileler ile iyi ilişkiler geliştirmelerine vesile oluyorlar.
Evet hükümetler çocuk işçiliğinin ortadan kaldırılması için değil azaltılıp yönetilmesi için politikalar geliştiriyorlar. Bu hükümetleri iş başına getiren iktidarda olan sermaye sınıfı ile karşı karşıya gelmeden çocuk işçiliğinin sona erdirilmesi olanaksız
Çocukların çalışması veya tarikatların elinde oluşları sermaye sınıfı için bu sınıfın sözde laik kesimini temsil eden TÜSİAD’ın umurunda mı? Cevap net olarak hayır. Sermaye sınıfı açık bir şekil de kendilerinin iktidarda oldukları yönetimlerde hükümet görevi üstlenen partilerden ucuz iş gücü talebinde bulunuyorlar. İşe başlamadan kâr elde etmek isteyen sermaye sınıfı için önemli olan taleplerinin karşılanıp karşılanmaması. Dünya’da 160 milyonu bulan çocuk işçi sayısı bu talebin hükümetlerce karşılandığının göstergesi. Sermaye sınıfının ortaya çıkışı iki yüz yıldan fazla, bu zaman diliminde dincilik ve milliyetçilik siyasetin ve toplumun yaşam biçiminde önemli bir yere oturtulmuş durum da. Burjuva devrimlerinden sonra eski düzen kalıntıları, kanunlar ile yasaklansa da sermayenin güvencesi için varlıklarını sürdürmüşlerdir. Avrupa’da kilisenin siyasete müdahalesi ile Türkiye’de tarikatların yasaklanmasına rağmen varlıklarını sürdürmeleri bir ihtiyacın varlığıyla alakalı. Hükümetler yoksulluk ile değil yoksulların yönetilmesiyle uğraşmaktadır. Evet hükümetler çocuk işçiliğinin ortadan kaldırılması için değil azaltılıp yönetilmesi için politikalar geliştiriyorlar. Bu hükümetleri iş başına getiren iktidarda olan sermaye sınıfı ile karşı karşıya gelmeden çocuk işçiliğinin sona erdirilmesi olanaksız. Kadın cinayetleri, savaş, çevre sorunu vb. olduğu gibi çocuk işçiliği de sınıfsal bir sorun. Sorunu ortaya çıkaran sınıfın iyileştirme girişimlerine kanacak kadar saf olmayan milyonlarca emekçinin olduğu bir dünyada maç tek kaleye dönmez. Tam yazıyı sonlandırırken, İşçi Sağlığı ve Güvenliği Meclisi haziran ayındaki işçi cinayetleri raporunu açıkladı. Haziran ayın da 9 çocuk işçi çalışırken yaşamını yitirmiş. Çalışırken ölen çocukların olduğu bir sistemde çocuk işçiliği yasaklanamaz.