CHPnin her şeyden önce tek başına iktidar olabileceğine inandığı bir özgüven tazelemesi gerekmektedir. Bu özgüvenin kaynağı; tarihinden aldığı ve ilk kimliği olarak tanımlanabilecek ‘’Kemalizm/Atatürkçülük’’ duruşu ve onun tezahürü olan Altı Ok sembolüdür.

2023 seçimlerinin geride kalmasının ardından CHP’de başlayan değişim tartışmaları, genel başkanlık dışında parti özelinde ideolojik ve doktriner bir değişim ihtiyacının habercisi olmuştur. Haftalardır süren CHP ve değişim temalı tartışmaların ağırlığı lider odaklı bir dönüşüm üzerinden yükselse de CHP’nin lider değişikliğinden de öte aşması gereken birtakım kronik sorunları mevcuttur.

Bu sorunların başında CHP’nin aşamadığı %25’lik oy potansiyeli ve bu durumun yarattığı iktidar olma inancının zayıflığı psikolojisinin doğurduğu özgüvensizlik gelmektedir. Son zamanlarda izlediği politikalar ve ittifak düzleminde kurduğu denklemler yüzünden merkez sağ’a kaymakla itham edilen Kemal Kılıçdaroğlu’nun CHP’si, Türkiye’yi kucaklayan geniş bir mutabakat birliği inşa etmeye çalışsa da bu proje, seçim sonuçlarının göstergesiyle taban bulmadığı gibi yine en çok CHP’nin eleştirilmesine neden olmuştur.

Seçim sonrasında açıklamalarda bulunan Kılıçdaroğlu’nun ‘’6 değil, 16 masa daha kurarım.’’ çıkışı, beklenen heyecanı yaratmadığı gibi ittifakın diğer ortaklarından gelen açıklamalarla birlikte tabanın masaya karşı tepkisel görüntüsünü de gözler önüne sermiştir. Kılıçdaroğlu’nun, toplumun geniş kesimlerini kucaklayan ittifak projesini devam ettirme eğiliminde olduğu anlaşılsa da parti tabanının eski motivasyonu yeniden yakalayamayabileceği aşikârdır. Kaldı ki İYİP Genel Başkanı Meral Akşener’in partilerinin 3. Olağan Kurultayı’nda CHP adına sarf ettiği sözler, ittifakın aynı formülasyonda devam edemeyeceğini de göstermiştir. Tüm bu gelişmeler ışığında CHP’nin başka bir değişime ihtiyacı vardır. Bu değişim yalnızca genel başkan ya da kadro değişimi değil bir özgüven tazelemeyi öngören bir dönüşümü kapsamalıdır.

Siyasi tarihimizin en ağır tüzel kişiliğine sahip olan CHP’nin, her şeyden önce ittifaklara mecbur kalmadan ya da eğiliminde bir sapma yaratmadan Altı Ok’lu logosuyla seçim pusulasında kendi duruşunu sergileyerek tek başına iktidar olmayı hedefleyen bir özgüvene ihtiyacı vardır.

Kılıçdaroğlunun “6 değil, 16 masa daha kurarım.’’ çıkışı, beklenen heyecanı yaratmadığı gibi ittifakın diğer ortaklarından gelen açıklamalarla birlikte tabanın masaya karşı tepkisel görüntüsünü de gözler önüne sermiştir.
CHP, yıllardır süregelen %25’lik oy potansiyeline sıkışıp kalmanın hesabını kendine sorarken ‘’Nasıl olsa ülkenin siyasi haritasının %70 sağ’dan, %30u ise soldan mütevellit’’ mantığıyla hareket ederek bu sıkışmışlığı kabullenmiş bir dirençsizliğe dönüştürmemelidir.

CHP, kurucu misyonuyla cumhuriyet tarihinin en eski siyasi partisidir. Bu bakımdan diğer siyasi teşekküllerin öncüsü, Türkiye’deki modernleşmenin ve demokrasinin mimarıdır. Dolayısıyla umutsuz durumların ya da eskimiş sayfaların partisi olarak değil; tarihi sorumluluğu, kurtuluşcu ve kurucu ruhu ve inkılapçı dinamizmiyle her daim ‘’yeniyi’’ getiren parti olma sıfatını taşımalıdır.

İlk ayrıntılı parti programını 1931 yılında yapılan 3. Kurultay’ında kabul eden CHP, bu kurultayda Cumhuriyetçilik, Milliyetçilik ve Halkçılık ilkelerinin yanına; Laiklik, Devletçilik ve İnkılapçılık ilkeleri de eklemiştir. Tarihi rolü ve bu rolün resmettiği Kemalizm olarak bilinen siyasi programın vücut kazandığı Altı Ok; Mustafa Kemal Atatürk’ün taktığı yakasından devrimlerin hayat bulduğu günlerde dalgalandığı şanıyla CHP’nin en büyük gurur ve özgüven kaynağıdır.

CHP; hepimizin ortak değeri ve geleceğimizin teminatı olan cumhuriyetçiliği, üstün ırka değil üstün millet hizmetine tabi olan milliyetçiliği, bir toplumun mayasını oluşturan eşitliğin ilkesi halkçılığı, manevi istismarın karşısında her türlü inanç özgürlüğünü garanti eden laikliği, sermayenin at koşturduğu değil yetinemediği durumlarda devletinin el uzattığı devletçiliği ve her daim ileriyi hedef gösteren bir momentle inkılapçılığı savunmalıdır… Bu ilkelerin hepsine geçmişte olduğu gibi bugün de belki de dünden daha fazla ihtiyaç vardır. Bu sahip çıkma; arkaik ilkelerin yeniden ısıtılıp topluma sunulması ya da tarihten rol çalma anlamına gelmediği gibi bu ilkelerin hiçbirisi, 1930’lı yıllarda kalan eskimiş modası geçmiş ideolojileri temsil etmemektedir. Tam tersi, çağ ötesi toplumsal binaların karşılığıdır. Bu farkındalığın uyanmasıyla tezahür edecek olan siyasi durum; CHP için politika üretememe neticesini değil, öze dönüşün tablosunu resmedecektir.

Bu ilkelerin hepsine geçmişte olduğu gibi bugün de belki de dünden daha fazla ihtiyaç vardır. Ama bu sahip çıkma; arkaik ilkelerin yeniden ısıtılıp topluma sunulması ya da tarihten rol çalma anlamına gelmez.

CHP’nin bir değişim süreci gerçekleştirirken her şeyden önce tek başına iktidar olabileceğine inandığı bir özgüven tazelemesi gerekmektedir. Bu özgüvenin kaynağı; tarihinden aldığı ve ilk kimliği olarak tanımlanabilecek ‘’Kemalizm/Atatürkçülük’’ duruşu ve onun tezahürü olan Altı Ok sembolüdür. Kuruluş ruhu ve ilkeleriyle tarihine sahip çıkan CHP, bu duruşuyla eğilim sapmaları yaşadığına dair yorumlar ve post-Kemalist eleştiri ya da saldırılar karşısında da çelik bir irade ortaya koymuş olacaktır.

Özetle CHP, %25’e sıkışmışlığı reddederek Anadolu insanını kucaklayan yeni sosyal demokrat söylemlerle iktidarı hedeflerken seçim pusulasında gurur kaynağı olan ve parti örgütüyle birlikte hep beraber sahip çıkılan Altı Ok’lu logosuyla tek başına yer almaktan korkmamalıdır.

Mustafa Kemal Atatürk’ün 3. Kurultay’ın açılış konuşmasındaki sözlerinden bir bölüm;

‘’Arkadaşlar; Biz; yüksek mefküreli büyük bir fırka ailesinin, birbirine samimi arkadaşlıkla bağlı azasıyız. Müşterek mefküre ve karşılıklı samimiyetin isabı, birbirimizi tenvir ve irşat ederek, umumi heyeti en isabetli yolda yürütmektir. Fırkamız mensuplarının bu şiarı yükseldikçe, fırkamızda tesanüt, yüksek birlik ve milli mefküre hizmet kudreti inkişaf eder. Yükselir. Birbirimizi irşat ve halkı tenvir etmekte yalnız fayda vardır. Bundan asla zarar gelmez. Fakat, aksinden çok zarar geleceği tecrübelerle sabittir.’’

ü