Hiçbir şey için geç değil. Ve hâlâ az da olsa zaman var. Muhalefetin ve özellikle CHP'nin yapması gereken şey bir an önce bütün pürüzleri gidermesi ve bütün kadrolarıyla yerel seçimlere en iyi biçimde hazırlanmasıdır.

Seçimleri geride bırakalı aylar oldu ama muhalefet henüz seçimlere girmemiş ve daha yolun başındaymış gibi bir havada takılmaya devam ediyor. Özellikle CHP kanadında parti içi çekişmeler, liderlik arayışları, kavgalar, eleştiriler gibi birçok durum hem seçmen tarafından hem de siyasiler tarafından eleştiriliyor.

Ülke çok büyük bir ekonomik krizden ve derin bir yoksulluktan geçerken, muhalefetin bununla ilgili en ufak bir çabası olmadığı gibi bunu ifade eden en küçük bir söylemi de yok. Muhalefet, kendi içerisinde çok kısır ve umutları tüketen bir tartışmaya girerek hem kendini hem de kendisine oy veren geniş bir kitleyi yok saydığının farkında değil.

Oysa seçim daha yapılmamış ve daha zaman varmış gibi davranan muhalefet, kendi kendini tüketmeye de devam ediyor. Maalesef, genelde muhalefetin özelde ise CHP’nin bu kısır tartışmaları ülkenin gerçek gündeminin konuşulmasının ve çözüme kavuşmasının önüne geçmekte, halkın sorunlarının ifade edilmesini engellemekte…

Bu kriz ortamını yaratan iktidar mensuplarının sokağa çıkmaktan utanması gerekirken, CHP’nin ortaya koymuş olduğu anlamsız ve gereksiz kavgaları yüzünden muhalefet milletvekilleri sokağa çıkamaz ve halkın arasına karışamaz oldu.

Yani sokaktan çekinmesi, utanması ve sıkılması gereken iktidar iken roller değişti ve sokağa çıkamayacak duruma ne yazık ki muhalefet geldi. Muhalefet tarafında İYİ Parti kendi içerisinde ciddi bir kriz yaşadı, yaşıyor. CHP de kendi içerisinde inanılmaz bir kaos yaşıyor. Altılı Masanın ya da muhalefetin yaşamış olduğu bu koltuk krizleri, iletişim sorunları, kendilerini destekleyen %48'in şaşkınlığını ve hüznünü arttırıyor.

Kendi içerisinde hiçbir bütünlük sağlayamayan muhalefet ve özellikle CHP, bundan sonra çok daha fazla enerji harcamak ve çalışmak zorunda. Zira bu kadar yüksek oranda oyu belki de hiç alamayacak. Çünkü kendisine oy veren vatandaş bu dağınık ve zayıf görüntüden bir hayli olumsuz etkilendi. Elbette bu etkinin çok yakın zamanda kendisini göstereceği yerel seçimler var önümüzde.

Öte yandan Ekrem İmamoğlu'nun değişim çağrısı ve “ortaya koymakta tereddüt ettiği stratejinin belirsizliği” umutsuzluğu beslerken, Kemal Kılıçdaroğlu ve ekibinin de bu belirsizliği derinleştirdiği ve umutsuzluk iklimini arttırdığı artık herkesin gördüğü bir gerçek.

Türk seçmeni, her zaman risk alan ve net tavır ortaya koyan siyasetçileri sevmiş ve onlara iktidar olma fırsatı vermiştir. Ancak günümüzde muhalefet rolünde olan ve seçmenden büyük zorlukla %48 gibi büyük bir oy almayı başaran muhalefet ne yazık ki ne risk alıyor ne de net bir tavır ortaya koyabiliyor.

Ekrem İmamoğlu’nun, kendisini destekleyen ve İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı olmasını sağlayan en büyük özelliği, risk alması, net olması ve kararından asla geri adım atmamasıydı. Ekrem İmamoğlu, büyükşehir belediye başkanlığı adaylığı döneminde büyük bir görevi omuzladı, risk aldı, cesurca davrandı ve asla söylediklerinden geri adım atmayarak çizgisini net bir şekilde belli etti. Ortaya koyduğu bu tavır vatandaşta karşılık buldu ve vatandaş kendisine başkanlığı iki defa armağan etti.

CHP içerisinde ifade edilen değişim çağrıları “flu” bir tedirginlik içerisinde seyrediyor. Zira CHP’de değişim talebini ortaya koymak için açılan internet sitesi ve ortaya çıkan veriler uzunca bir süredir konuştuğumuz, yazdığımız ve ifade ettiğimiz şeyler… CHP içerisinde bir değişim talebi zaten hep vardı.

Kemal Kılıçdaroğlu'nun da daha radikal bir değişim ortaya koymasını beklerken, benzer isimleri parti içerisine tutarak, hangi deneyim ve bilgisinden faydalanılacağı belli olmayan danışmanları atayarak nasıl bir CHP yaratmak istediği de büyük bir soru işareti olarak karşımızda duruyor.

CHP kendi içerisinde inanılmaz bir kaos yaşıyor. Altılı Masanın ya da muhalefetin yaşamış olduğu bu koltuk krizleri, iletişim sorunları, kendilerini destekleyen %48'in şaşkınlığını ve hüznünü arttırıyor.

Seçime sayılı günlerin kaldığı şu zamanlarda, belirsizliklerin, kavgaların ve tartışmaların olduğu bir CHP ne halkın umudu olabilir ne de ülkenin…

Seçimlerden önce Kemal Kılıçdaroğlu liderliğinde ortaya konan bu muazzam emek ve çaba CHP'yi uzun yıllar sonra halkın partisi, umudun partisi hâline getirmeyi başarmıştı. İnsanlar neredeyse 70 yıl sonra CHP'yi iktidara taşıyacak bir parti olarak görmeye başlamıştı, Kemal Kılıçdaroğlu’nu ise yeni cumhurbaşkanı… Ancak yaşanan bu anlamsız tartışmalar, gizli yürütülen süreçler-protokoller maalesef büyük bir hayal kırıklığına dönüşerek halkı daha da umutsuzluğa sürükledi.

Toplumsal olarak bir olayı unutma ve yerine yenisini koyma süresi ortalama 24 gün olarak ifade edilir. Yani 24 gün sonra size yapılan her türlü fenalığı ve kötülüğü unutursunuz ve hayatınıza kaldığınız yerden devam edebilirsiniz.

Hiçbir şey için geç değil. Ve hâlâ az da olsa zaman var. Muhalefetin ve özellikle CHP'nin yapması gereken şey bir an önce bütün pürüzleri gidermesi ve bütün kadrolarıyla yerel seçimlere en iyi biçimde hazırlanmasıdır. Aksi hâlde ne kendisine oy verecek %48'lik bir kitle bulacak ne de siyaset yapacağı bir siyaset ortamı kalacak.