Bakırhan, AK Parti'nin seçimden sonra politika değiştirip değiştirmeyeceğine dair soruyu şöyle yanıtladı:
- Belki bu seçimler AKP’nin yaklaşımlarını biraz değiştirebilir ama 22 yıllık bir ezber var. 22 yıldır kurulan güç dengeleri var. Devlet İttifakı var, Ergenekon İttifakı var, MHP var, kimi JİTEM ittifakları, kontralar var… Ama böyle devam etmek isterlerse Kürtler direnir, halklar ve emekçiler direnir. Pes etmez. Kaybettirmek için elinden gelen bütün çabayı ortaya koyar.
- Biz DEM Parti olarak, daha sert bir süreci karşılamaya da varız, diyaloğa ve müzakereye de varız. Başta Kürt meselesi olmak üzere Türkiye’deki sorunların müzakere ile tartışılarak çözülmesi için de üzerimize düşen tüm sorumluluğu da yerine getirmeye hazır olduğumuzu bir kez daha belirtmek istiyoruz.
- Biz DEM Parti olarak asla şu kişi ile olur, şu kişilerle olmaz demeyiz. Bu yaklaşım diyalektiğe aykırıdır. Bizim derdimiz; önce muhatabımızı yaratıp sonra sorunu çözmek değil, çabamız sorunu çözmektir. Çözüme kim geliyorsa buyursun oturup konuşalım ve çözelim. Türkiye halklarını da dahil ederek çözelim. Dolayısıyla AKP’nin yarın ne yapacağını bilmiyoruz ama biz karşımızdakinin soruna yaklaşım konusundaki samimiyetin, stratejisini, programını, planını gerçekten samimi olup olmadığına bakarak, gerekli olan adımları atarız. Biz açığız, hazırız. Biz varız. Ama karşımızdakinin samimi olması gerekiyor.
'Özgür Özel’in yapmış olduğu kimi açıklamalar kıymetli'
Bakırhan, CHP'nin 'Kürt sorunu'nda 'politika değişikliği'ne gidip gitmediğine dair yorumuysa şöyle:- Bir ön veri ortaya çıktı demek çok erken. AKP için söylediğim şeyler CHP için de geçerlidir. CHP’nin henüz o kuruluş kodlarından uzaklaşıp uzaklaşmadığını şimdilik test edecek durumda değiliz. Evet, Kobanê davası, Van’daki dayanışma, kayyımlara ilişkin CHP’li yetkililerin, Sayın Özgür Özel’in yapmış olduğu kimi açıklamalar kıymetlidir. Ama bir bütün olarak Kürt meselesinin müzakereyle diyalogla çözülmesini "CHP istiyor" dedirtecek düzeyde değil. Önümüzdeki dönem CHP’ye de büyük görev ve sorumluluklar düşüyor. Bu meselelerde samimi olmak, Kürde samimi yaklaşmak, bu sorunun çözümünde gerçekten demokratik bir irade ve sorumluluk ortaya koymak CHP’ye kaybettirmez, kazandırır.
DEM Parti’de ikircikli ‘muhatap’ tartışması
DEM Parti’de bir süredir ‘barış ve çözüm’ için Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan ve PKK lideri Abdullah Öcalan ‘muhatap’ olarak gösteriliyordu. Eski HDP eş genel başkanı Selahattin Demirtaş ve hücre arkadaşı Selçuk Mızraklı, ‘Kürt Sorununda Çözüm ve Barış Konferansı’na gönderdikleri mesajlarında ‘barışın muhatabı’ olarak Erdoğan ve PKK lideri Abdullah Öcalan’ı göstermişti. DEM Parti Mardin adayı Ahmet Türk de 17 Mart’ta ‘Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’la bir araya gelmelerinin mümkün olmadığını’ söylemişti: “MHP’yle ittifakları olduğu müddetçe de bu gündeme gelmez. Ancak MHP’den koparlarsa mecburen yeni bir yol izleyecekler.” 21 Mart’ta Diyarbakır Nevruz kutlamalarında konuşan Kürt siyasetçi Leyla Zana, “Hep beraber seçimden sonra, barış ve özgürlüğün yolunu açacağız” demişti. Öte yandan partinin önde gelen bazı isimleri de Erdoğan’la ‘yol yürünmeyeceği’ görüşünü dile getirmişti.
DEM Parti Eş Genel Başkanı Tülay Hatimoğulları, 24 Mart’ta AK Parti’nin Kürtlere 'hayal sattığını' söylemişti: “Bunu bir seçim propagandası olarak uyguluyor. ‘1 Nisan’dan sonra çözüm süreci başlayabilir’, ‘1 Nisan’dan sonra bir şeyler olabilir’ mesajını üstü örtük bir biçimde veriyor. Bölgede böyle bir algı yaratıyor.”
DEM Parti Ankara Büyükşehir Belediyesi eş başkan adayı Gültan Kışanak da 26 Mart’ta “Seçimden sonra yeni bir sürecin başlama ihtimali çok zayıf” demişti: “AKP iktidarının bizlere ne yaşattığını biliyoruz. Hala da yaşıyoruz.”
Eski HDP eş genel başkanı ve DEM Parti Muş Milletvekili Sezai Temelli de 26 Mart’ta “Erdoğan’ın ipiyle artık kuyuya inilmez. O kuyuya inenler orada kalır” demişti.
Erdoğan, 27 Mart’ta DEM’e ‘kapısının kapalı’ olduğunu söylemiş, ‘oturup konuşacağı’ kimseler içinse ‘devletin bekasına saygı duyma’, ‘terörle araya mesafe’ koyma gibi şartlar sıralamıştı.
Editör: Oğuz Bakır