HDP Mersin Milletvekili ve Tarım Komisyonu sözcüsü Dr. Rıdvan Turan, çiftçi borçlarının devlet tarafından kamu borcu olarak üstlenilmesini meclis gündemine taşıdı. HDP Mersin Milletvekili Dr. Rıdvan Turan, konuyla ilgili TBMM Başkanlığına bir kanun teklifi verdi. Dr. Rıdvan Turan, gerekçe kısmında şunları belirtti: Çiftçiler, üretimden kopuyor! Türkiye’de tarımsal üretim çok boyutlu sorunlar yaşamaktadır. Girdi fiyatlarının artışı, üreticilerin örgütsüzlüğü, piyasanın belirleyiciliği, tarımsal KİT’lerin tasfiyesi gibi yıllara yayılan sorunlar, neticede üreticinin üretimden kopmasına, üretime yine de devam edenlerin ise her gün daha fazla borçlanmasına, giderek tarım alanlarının terk edilmesine, tarım ürünleri ithalatının artmasına, gıda enflasyonuna, açlığın ve yoksulluğun boyutlanmasına sebep olmuştur. Bütün bu sorunlar, ekonomik kriz ve Kovid-19 Pandemisi’nin prizmasından kırılarak çoğalmakta ve ekonomik, sosyal sonuçlar üretmektedir. Bu ekonomik ve sosyal sonuçların en önemlilerinden biri hiç kuşkusuz artan çiftçi borçlarıdır. Ziraat Bankası’ndan yandaşa kaynak, çiftçiye haciz Devlet desteklerinin zamanında verilmemesi, verilen kısmının ise çoktan enflasyon altında yok olması, desteklerin yeterli olmaması, çiftçiyi üretim için kredi aramaya mecbur bırakmaktadır. Böylece üretici, kamu ve özel bankalar ile Tarım Kredi Kooperatiflerinden kredi aramak zorunda kalmaktadır. Üreticiye kredi sağlamak amacıyla kurulmuş olan Ziraat Bankası’nın, Demirören’e Doğan Medya’yı alması için 750 milyon dolarlık kredi verdiği ve geri ödenmesi için de kılını kıpırdatmadığı hatırlanırsa, adı geçen kamu bankasının tarım hariç her işle iştigal ettiği kolaylıkla söylenebilir. Milyonlarca dolar kredinin arkasına düşmeyen kamu finans kuruluşları üreticinin cüzi borçlarının ödenemediği koşullarda icra takiplerini vakit geçirmeksizin başlatmakta ve ne yazık ki üreticinin toprak, traktör ve diğer tarımsal üretim araçlarına el koymaktadır. Üretim aracı elinden alınmış köylü bu sebeple üretim yapamamakta, üretim yapamayınca gelir elde edememekte ve borcunu ödeme olanaklarını tamamen kaybetmektedir. Geçtiğimiz aylarda çiftçi borçlarının yapılandırılmasına dair çıkarılan kanunun da meseleyi çözmekten uzak olduğu açıktır. Borçları 3 yıl vade ile yapılandırmak için yüzde otuzunun peşin ödenmesinin ve yapılandırma için de yüzde 12-18 faiz uygulanmasının öngörülmesi üreticinin yaşadığı vahametin anlaşılmadığının ya da anlaşılmak istenmediğinin açık kanıtıdır. Üreticinin bu koşulları yerine getirmesi olanaksızdır. Sermayeye verdiği milyon dolarların hesabını soramayanlar, adeta hıncını küçük ve orta ölçekli üreticiden almaktadırlar. Çiftçi borçları katlanarak artıyor 2002 yılında 2,5 milyar TL olan çiftçi borcu, Şubat 2021'de ortalama 55 kat artarak yaklaşık 137 milyar TL olmuştur. Şimdi ise 160 milyar TL’yi geçmiş durumdadır. 2019 Haziran’da bir önceki yılın aynı ayına göre yüzde 54,8 artarak 4,3 milyar TL’ye 2021 yılında ise 6 milyar TL’ye yükselmiştir. Üretici borçları artarken, üretici sayısında da hızlı bir azalma görülmektedir. Buna göre 2019 yılında Çiftçi Kayıt Sistemi’ne (ÇKS) kayıtlı çiftçi sayısı 2 milyon 83 bin iken, 2020 Ağustos ayında ÇKS’ye kayıtlı çiftçi sayısı 1 milyon 803 bine düşmüştür. Bir yıl içerisinde yaklaşık 300 bin çiftçi toprağını terk etmiştir. Çiftçi arttırılan faizle borçlarını ödeyemiyor Türkiye’de tarımsal üreticilerin yaklaşık %90’ı özel ve kamu bankalarına borçlu durumdadır. Kamu bankaları ve Tarım Kredi Kooperatiflerine borcunu ödeyemeyen üreticiler özel bankalardan yüksek faizli aldıkları kredilerle borçlarını ödemek zorunda kalmaktadır. Özel bankalardan kredi almak isteyen tarımsal üreticilerin arazileri ipotek altına alınmaktadır. Üreticiler, borçlarını ödeyemedikleri durumda tek geçim kaynağı olan toprakları özel bankalar tarafından haczedilmektedir. Hatta borçlu üreticilere bankalar borç vermediği zamanlarda üreticiler, tefecilerden yüksek faizle aldığı parayla borcunu ödeme yoluna başvurmaktadır. Böylesi bir tabloda ekim alanları da her geçen gün azalmaktadır. 2004-2020 yılları arasında Türkiye’deki ekili tarım arazileri yaklaşık 24 milyon hektardan 19,5 milyon hektara gerileyerek ekim alanlarında toplamda %18’lik azalma olmuştur. Türkiye gıda egemenliğini kaybediyor Borçların ödenememesinin doğal sonucu olarak Türkiye adım adım gıda egemenliğini kaybetmektedir. Üreticinin ne üreteceğine, nasıl üreteceğine, hangi girdileri kullanacağına karar vermesinde “kamusal yarar” faktörü yerini piyasanın bir başka ifadeyle uluslararası tarım ve finans tekellerinin yararı almaktadır. Gıda güvencesi yok olmaktadır. Tüm halkımıza yetecek, ulaşılabilir, yeterli miktarda ve kaliteli gıdaya ulaşmak hayal olmaktadır. Çiftçi borçları kamu borcu olarak devlet tarafından üstlenilmelidir! Uygulamalar göstermektedir ki, borçların faizlerinin silinmesi, ötelenmesi ve yeniden yapılandırılması gibi politikalar sorunları çözmemiştir. Bu sebeple küçük ve orta ölçekli tarımsal üreticilerin borçlarının kamu borcu olarak devlet tarafından üstlenilmesi en kesin çözüm olacaktır. Üretici borçlarının bir defaya mahsus olarak kamu borcu olarak üstlenilmesi üreticileri büyük bir yükten kurtaracak ve üretime teşvik edecektir. Ayrıca son yirmi yılda atıl kalan tarım arazilerinin yeniden ekilmesinin önü açılacaktır. Tarımsal üretici borçlarının ödenmesi sadece üreticilere fayda sağlayan bir adım olmayacak aynı zamanda bir bütün olarak Türkiye tarımına büyük faydalar sağlayacaktır.”