Contemporary İstanbul sizi birçok şehrin galerisiyle tanıştırıyor. İnternet sitesinden edindiğim bilgiye göre 67 çağdaş sanat galerisi katılmış. Türkiye’de Ankara, Antalya, Diyarbakır ve İstanbul galerilerini görürken dünyanın birçok şehrinin galerisiyle de tanışıyorsunuz. Barselona, Beyrut, Bogota, Dubai, Londra, Moskova, New York, Seul, Tiflis ve daha nice şehir…

Contemporary Istanbul, kendini “sanatçıları, galerileri ve koleksiyoncuları birbirine bağlayan” bir platform olarak tanımlıyor. Geçtiğimiz günlerde Tersane İstanbul’da 18.si gerçekleşen Contemporary Istanbul, Türkiye’deki ve dünyadaki çeşitli sanatçıların eserlerine ev sahipliği yaptı. Siz bu yazıyı okurken fuar bitmiş olduğu için bu yazı, en azından bu seneki fuara gitme önerisi içeremiyor. Fakat Eylül 2024’te gerçekleşecek fuara belki bu yazı vesilesiyle gitmeye karar verirsiniz.

İlk olarak gidiş yolundan bahsedeceğim. İstanbul Şehir Hatları, bu fuara özel olarak Hasköy’e her saat için vapur seferleri koymuştu. Ben de yola Beşiktaş’tan çıktım. Vapur yolcuları tabii ki fuara gidenlerden oluşuyordu. Gidiş yolundan bahsetme sebebim sadece sergiye denizi izleyerek gitmenin verdiği keyif değil. Eserlere bakarken belki dikkatimi çekmeyecek bir şeyi burada fark ettim; zira 40 dakika boyunca insanları gözlemleme şansınız oluyor. Contemporary Istanbul’a giden her yaştan, cinsiyetten ve tarzdan (kıyafet tarzı) insan vardı. Bunlar yalnızca görünen farklılıklar, bir de tabii görünmeyenler var. Bu da bana bir kez daha sanatın birleştirici gücünün ne kadar önemli olabileceğini gösterdi.

Hasköy vapur iskelesinden indikten sonra 5-10 dakika yürüyüşle Tersane İstanbul’a varıyorsunuz. Burada hala inşaat devam eden alanlar var. Aralarında yapay zeka kullanılarak üretilen eserler de bulunan çağdaş sanat eserlerini görmek için gittiğiniz yolda yıkılacak gibi duran binaların yanından geçmek garip bir duygu uyandırıyor. Bir yandan da topukluyla gelen ziyaretçileri görüp pişman olmuşlar mıdır diye de düşünüyorsunuz.

Bu kısa yürüyüşten sonra sergi alanına giriyorsunuz. Bu sene T7 ve T8 numaralı iki bina kullanılmıştı. Binalar galeriler için alanlara bölünmüştü. Genel olarak düzenli ve kolay takip edilebilir bir yerleştirme olduğunu düşündüm; tabii T8 biraz daha büyük ve karmaşıktı. Yani herhangi bir galeriyi atlamamak için bazen dikkat gerekiyor. Bu arada alanlar büyük olsa da tüm galerilere yeterli olmamış. Bazı galeriler kendilerine depo olarak verilen yerlere de eserlerini yerleştirmişti. Özel ilgi gösterenleri oradaki eserlere de yönlendiriyorlardı.

Contemporary İstanbul sizi birçok şehrin galerisiyle tanıştırıyor. İnternet sitesinden edindiğim bilgiye göre 67 çağdaş sanat galerisi katılmış. Türkiye’de Ankara, Antalya, Diyarbakır ve İstanbul galerilerini görürken dünyanın birçok şehrinin galerisiyle de tanışıyorsunuz. Barselona, Beyrut, Bogota, Dubai, Londra, Moskova, New York, Seul, Tiflis ve daha nice şehir…

Galerilerin bir araya gelmesi müzede gezme hissini de size veriyor. Bu yönüyle bu etkinliği New York’ta galeri bölgesi olarak da bilinen Chelsea’ye benzettim. Bu semti ele aldığım eski bir yazımı da bu vesileyle tekrar paylaşıyorum.[1]

Bu kadar çok eser olunca, herkesin ilgisini çekebilecek bir şey bulmak mümkün. Kimi eserde Barış Manço’ya yer verilmesi kimi eser isimlerinin sevdiğim kitaplardan alınması (mesela Godot’yu Beklerken) benim ilgimi çeken şeylerden biriydi. İlgi çeken başka bir şey sanatın ne kadar farklı malzeme kullanılarak yapılabildiğini görmek. Mesela kadın portrelerine yer veren çok eser gördüm. Bunların bazıları yağlı boya, tül, seramikten yapılmışken bazıları yapay zeka ile üretilmişti.

Contemporary İstanbul’da ilgimi çeken başka bir şey tanıdık sanatçıların eserlerine rastlamak. Gezerken Bedri Baykam’ın eserlerini de Joan Miro’nun eserlerini de görüyorsunuz. Tabii bu kadar büyük bir etkinliğin güzel yanı yalnızca eserleri değil eser sahiplerini de görebilmek. Benim gezdiğim zamanda Bedri Baykam da ordaydı.

Sevdiğim bir diğer özellik ise galeri temsilcilerine rahatça soru sorabilmekti. İlginizi çeken bir eser hakkında detaylı bilgi edinebiliyorsunuz. Fakat anladığım kadarıyla yabancı galerilere eserleri İngilizce bilmeyenlere anlatırken yardımcı olacak birileri görevlendirilmemiş; zira ben birkaç yerde tercümanlık görevi üstlendim. Belki sonraki etkinliklerde bu durum göz önünde bulundurulabilir.

Bu seneki fuar, benim şu ana kadar en beğendiğim Contemporary Istanbul etkinliği oldu (toplamda üç etkinliğe katıldığım için bu sıralama pek bir anlam ifade etmeyebilir tabii). Fakat kalabalığın ve özellikle havasızlığın rahatsız ettiğini söylemeden geçemeyeceğim. Bahçesinde bir ambulansın beklemesini de belki kalabalık belki de havasızlıkla açıklayabiliriz (!). Bir diğer eleştirim de bazı ziyaretçilere. Kimi ziyaretçi, bazı eserler önünde fotoğraf çekilmek konusunda çok ısrarcıydı. Sanırım bunun arkasında özel gösterime katılan influencerların “popüler” yaptığı eserlerle Instagram’a fotoğraf atabilmek var. Eleştirim fotoğraf çekinme eğilimine değil, herkes kendi anısını farklı şekilde biriktir. Fakat bazı eserlerin yanına bile bu yüzden yaklaşamamak – havasızlığı da düşününce – pek hoş hissettirmedi. Ancak, galeri alanlarından çıktığınızda bu olumsuz his ortadan kayboluyor. Çünkü güzel bir İstanbul manzarası sizi karşılıyor. Yeri gelmişken belirtelim, burada kahve ve yemek alanları da oluşturulmuş durumda. Hem galerileri gezdiğiniz hem de arkadaşlarınızla sohbet edip yemek yiyebildiğiniz bir gün de geçirebilirsiniz.

Peki Contemporary Istanbul’u gezebilmek için ne kadar bütçe ayırmanız gerekir? Hafta sonu biletleri 450 TL (öğrenci için 300 TL), hafta içi biletleri ise 400 TL (öğrenci için 250 TL) idi. Bir de tabii ön izleme biletleri var. Yani eğer birçok kişiden önce izlemek isterseniz 1000 TL harcamanız gerekiyor. Şu ana kadar Politikyol’da yazdığım müze/sergi ücretleri karşısında bu miktarlar biraz yüksek. Bu da Contemporary Istanbul’un “lüks” bir etkinlik olma amacı olduğunu düşündürüyor. Etkinliğin özel gösterimlerinin olması ya da pahalı araba markalarının etkinlik bahçesine reklam yerleştirmesi de bu amacı destekler nitelikte. Bu yalnızca bir tespit. Nitekim, özel galerilerin katıldığı bir etkinlikte ve sanat üretmek bu kadar kıymetliyken fiyat sorgulamak bana düşmez.

Bir sonraki tecrübede görüşmek üzere.

[1] https://www.politikyol.com/new-yorkun-muhakkak-gorulmesi-gereken-bir-semti-chelsea/