Cumhuriyet Halk Partisi Genel Başkan Yardımcısı ve Emek Büroları Koordinatörü Veli Ağbaba, 2013 te 15 olan işçi intihar sayısının 2017 de 89’a çıktığını belirterek “Hızla artan intihar sayısı emek dünyasının içinde bulunduğu durumun özetidir” dedi.

CHP Genel Başkan Yardımcısı Veli Ağbaba, son dönemlerde çalışma hayatıyla ilgili hazırladığı raporlarına bir yenisini daha ekledi. Ağbaba, bu kez de çalışırken intihar eden emekçilerle ilgili bir rapor hazırladı. Borçlarını ödeyemeyen, yoğun iş temposu altında ezilen, işsiz kalma kaygısıyla yaşayan emekçilerin intihar ettiklerini kaydeden Ağbaba, “İntiharlar sadece mavi yakalılarda değil, beyaz yakalılarda da hızla artıyor. Sadece 2017 yılında  3’ü hekim, 53’ü hemşire, 66’sı diğer personelden oluşan 122 sağlık çalışanının intihar ederek yaşamına son vermesi bunun kanıtıdır” ifadelerini kullandı.

Dünya genelinde literatüre Karojisatsu Vakası olarak geçen ve işçilerin aşırı çalışma ve iş yerinde hak ihlalleri neticesinde yaşamına son vermesi sonucunda Japonya’da işçi intiharları iş kazaları kapsamına alındığını belirten Ağbaba, benzer uygulamanın Türkiye’de hayata geçmesi gerektiğini kaydetti.

Ağbaba’nın emek dünyasındaki  intiharlar ile ilgili rapor şöyle;

Ülkemiz de iş cinayetlerinde hayatını kaybedenler kadar bir diğer önemli konu ise işçi intiharlarıdır. Ekonomi de yaşanan durgunluk, kitlesel işten çıkarmalara bağlı artan işsizlik, yüksek enflasyon oranı ve hayat pahalılığının etkisi ile geçinememe sıkıntısı son dönem artan işçi intiharlarının ve intihar teşebbüslerinin nedenleri arasında yer almaktadır. Ayrıca ataması yapılamayan öğretmenlerin ve sağlık çalışanlarının intiharları da dikkat çekici bir düzeye ulaşmıştır.  İntihar girişimlerinin nedenleri ekonomik olduğu kadar çalışma yaşamında ki koşullara da bağlıdır.

  • Meclis önünde geçim sıkıntısı nedeniyle kendisini ateşe veren Sıdkı Aydın
  • Ataması bir türlü yapılamadığı gerekçesi intihar eden Sosyal Bilgiler Öğretmeni Merve Çavdar ve Sınıf Öğretmeni Ersin Turhan
  • Kocaeli'nin Körfez ilçesinde bir süredir işsiz olan ve oğluna okul pantolonu alamadığı için bunalıma giren ve hayatına son veren İsmail Devrim son zamanlarda işsizliğe ve ekonomik geçim sıkıntısına bağlı olarak yaşanan intihar vakalarının ve girişimlerinin öne çıkan örnekleri konumundadır.

Ayrıca uzunca bir süredir işsizlik ve ekonomik koşullara bağlı olarak geçinemediğini ileri süren onlarca kişi ülkenin çeşitli yerlerinde intihar girişimlerinde bulunmaktadır.Tüm bu yaşananlara bağlı olarak ilerleyen günlerde gerek iş yerlerinde gerekse işyerleri dışında intihar teşebbüslerinin artma beklentisi kaygı yaratmaktadır.

BORÇ, MOBBİNG,İŞSİZ KALMA KAYGISI

Türkiye'de yaşanan işçi intiharlarının başlıca 3 nedeninin borç, mobbing ve işsiz kalma kaygısı olarak göze çarpmaktadır. Ülkemizde ekonomik krize bağlı olarak artan hayat pahalılığı işçileri ve çalışanları her geçen gün biraz daha borç sarmalının içine çekmektedir. Bunun yanı sıra emeğin yoğun olarak sarf edildiği inşaat, tarım ve genel hizmetler iş kolunda yoğun çalışma baskısı ve buna bağlı olarak gelişen mobing uygulamaları işçi intiharlarını tetiklemektedir.

Türkiye’de  son 5 yıldda işçi intiharları katlanarak artmaktadır.

Buna göre;

  • 2013 yılında en az 15 işçi
  • 2014 yılında en az 25 işçi
  • 2015 yılında en az 59 işçi
  • 2016 yılında en az 90 işçi
  • 2017 yılında en az 89 işçi
  • Ve 2018 yılı içerisinde bugüne dek en az 54 işçi intihar ederek yaşamına son vermiştir.

Ayrıca yaşanan intiharlar öncesi işçilerin ve çalışanların çalışma yaşamında ki sıkıntılara bağlı olarak bir takım rahatsızlıklar yaşadığı gözlemlenmektedir. İşe bağlı intihar girişiminde bulunmadan önce işçilerde; depresyon, tükenmişlik sendromu, kronik yorgunluk ve muhakeme yeteneğini yitirme gibi zihinsel belirtilerin ortaya çıktığı kamuoyuna yansıyan raporlarda yer almaktadır. Yani kısacası iş yerinde yaşanan aşırı baskılar işçileri adım adım intihara sürüklemektedir.

SAĞLIK ÇALIŞANLARIN İNTİHARLARI ÜRPERTİCİ BOYUTTA

Türkiye’de çalışma koşullarına bağlı olarak intiharların ürperttirici bir boyuta ulaştığı alanlardan bir tanesi sağlık sektördür. Başbakanlık ve Sağlık Bakanlığının geçmişte açıkladığı verilere göre;

  • 2015’te 10’u hekim, 71’i hemşire, 99’u diğer personelden oluşan 180 sağlık çalışanı
  • 2016’da 11’i hekim, 56’sı hemşire, 62’si diğer personel olmak üzere 129 sağlık çalışanı
  • 2017’de ise 3’ü hekim, 53’ü hemşire, 66’sı diğer personelden oluşan 122 sağlık çalışanı intihar ederek yaşamına son vermiştir.

Sağlık alanında çalışanlara yönelik uygulanan aşırı iş yükü, uzun nöbet saatleri, performans sistemi adı altında dayatılan yoğun çalışma baskısı, güvencesiz çalışma koşulları ve aşırı stres intiharların birinci nedenleri arasında yer almaktadır.

Bu durumda ülkenin her bir yerinde gerek inşaatta gerek hastanede çalışma yaşamının güvencesiz ve baskıcı bir yapıya dönüştürülmesi ve bunun bir neticesi olarak ortaya çıkan iş yerlerinde ki mobbing uygulamaları işçilerin ve çalışanların yaşamına son vermesine neden olmaktadır.

İNTİHARLAR DA  İŞ KAZALARI KAPSAMINDA ELE ALINMALIDIR

Ülkemizde ölümle sonuçlanan iş kazalarının hemen hepsi denetimsizlik ve güvencesiz çalışma koşullarından kaynaklanmaktadır. AKP iktidarı süresince 21 binden fazla işçinin iş yerlerinde yaşamını yitirmesi bunun en bariz örneğidir.

Bunun yanı sıra iş yerlerinde yaşanan mobing ve ağır çalışma koşullarına bağlı olarak yaşanan intiharların birinci nedeni ise yine iş yerlerinde ki denetimsizlik ve güvencesizliktir. Bu bakımdan inşaatta veya farklı bir iş kolunda iş kazası neticesinde yaşamını kaybeden bir işçi ile iş yerinde ki ağır baskılara dayanamayarak yaşamına son veren bir işçi aynı kapsamda ele alınmalıdır.

Dünya genelinde literatüre Karojisatsu Vakası olarak geçen ve işçilerin aşırı çalışma ve iş yerinde hak ihlalleri neticesinde yaşamına son vermesi sonucunda Japonya’da işçi intiharları iş kazaları kapsamına alınmıştı.

Türkiye’de çalışma yaşamının baştan aşağı kuralsız ve güvencesiz bir hale getirilmesi ve en son yaşanan ekonomik kriz neticesinde yaşanan geçim sıkıntısı ve işsizlik ülkemizde işçilerin ve çalışanların büyük bir umutsuzluk içerisinde kalmasına neden olmuştur.Tüm bunların yanı sıra eğitimli genç nüfusun gelecek ve iş bulma kaygısı gençler arasında yaygın bir sorundur. Bu kaygının olası psikolojik etkileri genç eğitimli nüfusu intihara ve psikolojik tramvaya sürüklemektedir.

Bu bakımdan;

  • İş yerlerinde yaşanan mobing uygulamalarına karşı önlemler arttırılmalı
  • Her türlü güvencesiz ve kuralsız çalıştırma ilişkilerinin önüne geçilmeli
  • İş yerlerinde aşırı baskıya bağlı olarak yaşanan intiharlarının ölümle sonuçlanan iş kazaları kapsamında değerlendirilmesi
  • İş yerlerinde mobing uygulamasına karşı önlemlerin ve cezai yaptırımların arttırılması
  • Ülkemiz ’de genç işsizlik oranı yüzde 20’ler seviyesinde oldukça yüksek bir düzeyde yer almaktadır. Bunun için eğitimli veya herhangi bir eğitim olanağından yararlanamamış genç nüfusun istihdamına yönelik acil eylem planları devreye sokulmalı
  • İşçilerin ve çalışanların ücretleri ülkemiz de yüksek enflasyon oranları göz önüne alınarak insanca yaşanılabilir bir seviyeye getirilmeli, çalışanların geçim sıkıntısı çekmesinin önüne geçilmelidir.