CHP PM Üyesi ve Kadın Kolları Genel Başkanı Aylin Nazlıaka ve Parti Yöneticileri Kadına Yönelik Şiddetle Mücadele İçin Yollara Düşüyor. CHP Kadın Kolları, İstanbul Sözleşmesi’nin fesih kararını Danıştay’a taşımasının ardından yollara düşüyor.  CHP Kadın Kolları, kadına yönelik şiddetle mücadele için hayata geçirdiği YaşamHak projesi kapsamında 81 ili dolaşma kararı aldı. Şehir şehir, ilçe ilçe, belde belde, sokak sokak gezecek olan CHP Kadın Kolları, kadınlara şiddetle mücadele konusundaki haklarını anlatacak. Cumhuriyet Halk Partisi’nin kuruluş amacına uygun olarak, partinin kadınlar için bir yuva olma özelliği pekiştirilecek. 81 ili gezecek otobüs yola çıkmadan önce CHP Kadın Kolları Genel Başkanı Aylin Nazlıaka ve Kadın Kolları MYK Üyeleri ile basın toplantısı düzenledi. CHP Kadın Kolları Genel Başkanı Aylin Nazlıaka’nın basın toplantısının metni şöyle: “Burada Cumhuriyet Halk Partisi Kadın Kolları Genel Başkanlığı olarak kadına yönelik şiddetle mücadele kapsamında 81 ili, ilçe ilçe, belde belde, mahalle mahalle, sokak sokak dolaşacağımızı kamuoyuna duyurmak için bir araya geldik. Erdoğan’ın İstanbul Sözleşmesi’den tek taraflı çıkma kararına ilişkin 29 Mart tarihinde Danıştay’a başvurmuştuk. O gün sizlerle bir basın toplantısı yapıp, bu kararın yok hükmünde olduğunun altını çizmiştik. Kadına yönelik şiddeti bitirmeyi kendine şiar edinen Cumhuriyet Halk Partisi Kadın Kolları olarak, bu hukuksuz kararının Resmi Gazete’de yayımlandığı o kara günden itibaren, her alanda, her mecrada çalışmalarımızı hızlandırdık. Artık yollara çıkma zamanı… YaşamHak otobüsümüzle, kadına yönelik şiddetle mücadele için hayata geçirdiğimiz projemiz kapsamında 81 ili dolaşacağız. Şehir şehir, ilçe ilçe, belde belde, sokak sokak gezerek, kız kardeşlerimize haklarını anlatacak, yalnız değilsin, senin partin, halkın partisi var diyeceğiz. Cumhuriyet Halk Partisi’nin kuruluş amacına uygun olarak, partimizin kadınlar için, tüm ötekileştirilenler için bir yuva olduğu görüşünü pekiştireceğiz. Her gün kız kardeşlerimiz cinayete kurban gidiyor. Milyonlarca kız kardeşimiz fiziksel, cinsel, psikolojik veya ekonomik şiddet mağduru oluyor. İşte tam da bu nedenle kadına yönelik şiddet ülkemizin en acil çözüm bekleyen sorunlarından birisidir. Kadın Cinayetlerini Durduracağız Platformu’nun basından derlediği verilere göre, Ocak ayından bu güne kadar geçen 96 gün içinde, en az 127 kız kardeşimiz katledildi. Bu cinayetlerin 46’sı kayıtlara “şüpheli ölüm” olarak geçti. Verileri detaylı incelediğimizde, tablonun ne kadar korkunç olduğunu daha net görüyoruz.
  • Ocak ayında 37 kadın katledildi, bunların 14’ü şüpheli ölüm olarak kaydedildi. Yüzde 35’ini, 25-35 yaş aralığındaki kadınlar oluşturuyor. Kadınların yüzde 70’i en güvenli yer olması gereken evlerinde katledildi. Öldürülen kız kardeşlerimizin katillerinin yüzde 30’u evli olduğu erkeklerdi, yüzde 26’sı ise erkek arkadaşlarıydı; yani en yakınlarındaki kişilerdi…
  • Şubat ayında 40 kadın cinayeti işlendi. Bu cinayetlerin 12’si şüpheli ölüm olarak kayıtlara geçti. Yüzde 53’ü 36-65 yaş aralığında olan kadınlardı, yüzde 50’si yine evli olduğu erkek tarafından, evlerinde öldürüldü.
  • Mart ayında 47 kadın cinayete kurban gitti. 19 kadın cinayeti şüpheli ölüm olarak kaydedildi. Kadınların yüzde 39’u 25-35 yaş aralığındaydı ve yüzde 64’ü evinde, evli olduğu erkek tarafından öldürüldü.
  • Nisan ayının ilk altı gününde üç kadın cinayeti işlendi ve bu cinayetlerden birisi şüpheli ölüm olarak kaydedildi.
Şüpheli ölümlerle ilgili etkin soruşturma yürütülmediği için kadın cinayetleri “şüpheli ölüm” olarak kalıyor. Buna itirazımız var. Kadın cinayetlerinin politik olduğunun altını çizerken bu ölümlerin bir an önce aydınlatılmasını talep ediyoruz. Katledilen kadın sayısı 127.  127 sadece bir sayı değil, en temel insan hakkı olan, yaşam hakkı elinden alınan 127 hayattır… Bu hayatlara yüzümüzü döndüğümüzde Ankara’da yaşayan 3 çocuk annesi, 32 yaşındaki Sevgi Tekin’in, eskiden birlikte olduğu Gökhan Ağtaş tarafından kıskançlık bahanesiyle, ailesinin gözü önünde öldürüldüğünü görüyoruz. Çorum’da yaşayan 29 yaşındaki 3 çocuk annesi Aslıhan Dal’ın, birlikte olduğu Polat Hatal tarafından boğularak öldürüldüğünü görüyoruz. İstanbul’da yaşayan 1 çocuk annesi Hatice Soysal’ın evli olduğu Adnan Soysal tarafından oğluyla birlikte odaya kilitlenip daha sonra kesici aletle öldürüldüğünü görüyoruz. Ve daha nice kadının nasıl katledildiğini medyadan okuyoruz. Ne yazık ki herkesin okuduğu, medyadan izlediği ya da bizzat tanıklık edip gördüğü bu haberleri, Erdoğan Hükümeti görmüyor, o kadar görmüyor ki yaşam hakkımızı yok sayarak İstanbul Sözleşmesi’nden çıkma kararı alabiliyor! İnsan haklarına dair sözleşmeler, hak ihlallerini tümüyle engellemeyebilirler ama yoklukları hak ihlallerini garantiler. Oysa demokratik, sosyal, hukuk devletinin en önemli görevi; hak ihlallerini önlemek, önleyemediği noktalarda bağımsız yargı tarafından denetlemek, suçluları cezalandırmak ve bunları sağlayacak bütüncül politikalar üretmektir. İşte biz, Cumhuriyet Halk Partisi olarak ülkemizde bu anlayışı yeniden inşa etme mücadelesi veriyoruz. Metropoll'ün geçen hafta paylaştığı araştırmasına göre; AKP seçmeninin yüzde 27,2'si, MHP seçmeninin is yüzde 31,5'i “İstanbul Sözleşmesinden çıkılmasını onaylamıyorum” dedi. Yani Cumhur İttifakı’na oy veren her 3 kişiden birisi fesih kararına karşı. Bu veri bize şunu gösteriyor: “Ben yaptım, oldu Hükümeti”, sadece kadınları değil kendi tabanı da karşısına aldı. Fesih süreci için 1 Temmuz’a kadar zaman var. Cumhuriyet Halk Partisi Kadın Kolları olarak Erdoğan’a sesleniyoruz: Yol yakınken yanlışta ısrar etmeyin! Bu kararı geri çekin! Saha çalışmalarımızda kadınlarla temas kurduğumuzda şunu gördük: Türkiye’de şiddete uğrayan birçok kadın; baskı, korku ve güvensizlik nedeniyle gördüğü şiddeti dile getiremiyor. Bu şiddet kendini değersiz hissetmesine, kendini anlatamadıkça yalnızlaşmasına, istemese dahi kendini toplumdan soyutlamasına sebep oluyor. Bu nedenle şöyle bir sloganla yola çıktık: Yalnız Değilsin; Biz Varız! Biz var olmalıyız çünkü Türkiye, kadınlar için her geçen gün yaşaması daha da zor bir ülke haline geliyor. Bunu gören ve söyleyen sadece biz değiliz. Araştırmalar da bunu gösteriyor. Dünya Ekonomik Forumu (WEF) Küresel Cinsiyet Eşitsizliği 2021 Raporu’na göre Türkiye, cinsiyet eşitliği endeksinde 3 basamak daha gerileyerek 156 ülke arasında 133. sıraya düştü. Kadınların eşit bireyler olabilmesi için karar mekanizmalarında da eşit olarak temsil edilmesi gerekiyor. Bu düşünceden hareketle, Cumhuriyet Halk Partisi olarak parlamentoda eşit temsili sağlayacak bir kanun teklifi hazırladık. Kadın Kolları olarak düzenlediğimiz video konferanslarla, 350’ye yakın kadın derneğinin görüşlerini aldık ve bu görüşleri Meclis Grubumuza bildirdik. Yapılan yorum ve öneriler dikkate alınarak hazırlanan ve hem milletvekilliği hem de yerel seçimlerde yüzde 50 cinsiyet kotasını ve bir kadın bir erkek aday olarak sıralamanın yapılacağı fermuar sistemini içeren kanun teklifimizi Meclis’e sunduk. Teklifimiz ilk imzacısı, Genel Başkanımız Sayın Kemal Kılıçdaroğlu oldu. Bizler ileriye doğru adımlar atıyoruz, iktidar ise geri geri yürüyor. Biz Meclis’te kadın temsil oranını eşitleme çabasındayken, onlar kadınların can simidi olan İstanbul Sözleşmesi’ni fesih etmeye kalkıyor. Geri geri yürümeye devam etsinler, zaten ilk seçimlerde geldikleri gibi gidecekler! İşte tam da bu sebeplerle, YaşamHak projemizi anlatmak, kadınlara yalnız olmadıklarını hissettirmek ve asla çaresiz olmadıklarını anlatmak için yollara düşüyoruz. CHP Kadın Kolları olarak parti yöneticilerimiz ve örgütümüzle birlikte, yerel yönetimleri, sivil toplum örgütlerini ve akademisyenleri bir araya getireceğiz. Örgütlü gücümüzü ve dayanışma ruhumuzu yükselteceğiz. İlçe ilçe, köy köy gezip kadınlarla buluşup, onlara haklarını anlatacağız. YaşamHak projemiz kapsamında şiddet gören kadınların hayatlarına dokunacağız. Katledilen kadınların aileleriyle ve şiddet mağduru olan kadınlar ve çocuklarla buluşacağız. YaşamHak projemiz kapsamında, Genel Merkezimizi 444 82 85 numaralı telefondan arayan yüzlerce kadının hayatına dokunduk. Bu kadınlara ücretsiz hukuki ve psikolojik destek hizmeti sunduk. Cumhuriyet Halk Partili Belediyelerin olduğu yerlerde, barınma ihtiyacını karşıladık. Biz, daha çok kadının hayatına dokunabileceğimizi biliyoruz. Bu hedef ve inançla, gittiğimiz yerlerde yurttaşlarımızla ve sivil toplum kuruluşlarıyla buluşacağız. Kadın erkek, herkesi şiddetle mücadeleye davet edeceğiz. Vicdanı olan herkesin, evlatlarını, annelerini, kız kardeşlerini kaybeden yurttaşlarımızla empati kurmasını sağlayacağız. Gittiğimiz illerde kadın cinayetleri duruşmalarına katılarak, kadınların sesine ses katacağız. Ankara’dan yola çıktığımızda, ilk istikametimiz savcılığa 22 kez başvuran ve katledildiğinde çantasından 23. Dilekçesi çıkan Ayşe Tuba Aslan’ın şehri; Eskişehir olacak. Sonrasında dur durak bilmeden 81 ili dolaşacağız. Gittiğimiz yerlerde kadın kooperatiflerinin ürünü olan ata tohumu, ağaç fidanı gibi ürünleri elden ele dolaştıracağız. Zengin topraklara sahip ülkemizin ürünlerini bir şehirden diğerine, bir beldeden öbürüne taşıyacağız. Tıpkı kalplerimizi taşıdığımız gibi… Hedefimiz çok net: Kadın cinayetlerini durdurmak! Kadına yönelik şiddet konusunda farkındalığı arttırmak! Hedeflerimize kadın kollarımızın örgütlü gücüyle ulaşacağız. İstanbul Sözleşmesi’nin uygulanması noktasındaki kararlığımızı da anlatacağız. Erdoğan’ın tek cümlelik hukuksuz kararını tanımadığımızı tüm Türkiye’ye haykıracağız. İktidarımızda, İstanbul Sözleşmesi’ni tamamı ile uygulayacağız. İktidar çevreleri tarafından oluşturulan yanlış algıyı yıkmak amacıyla hazırladığımız “İstanbul Sözleşmesi- Doğrusu Nedir?” başlıklı broşürümüzü dağıtacağız. İstanbul Sözleşmesi’ne ilişkin doğrular ve yanlışları anlatan ve bugün CHP ve CHP Kadın sosyal medya hesaplarından yayınlanan videomuzun yaygın bir şekilde izlenmesini sağlayacağız. Yolumuz uzun, yolumuz meşakkatli, ama biz ki bu memlekete 31 Mart seçimlerinde baharı getirdik. İlk seçimlerde de, yine baharı getiren biz olacağız. Kadınların yaşam hakkının korunduğu bir düzeni, kadın-erkek hep birlikte ilmek ilmek öreceğiz. Kadın Kolları Genel Başkanlığına seçildiğimizde, ekibimizle birlikte bir hedef koymuştuk: Tüm il ve ilçelerde örgütlenme çalışmamızı Mart ayı sonuna kadar tamamlayacağımıza söz vermiştik. Bu hedefimizi tutturduk. Ayrıca hızla kadın üye yapma çalışmaları yürüttük, yürütmeye de devam ediyoruz. Bu vesileyle, demokrasi ve eşitlik mücadelesinin içinde yer almak isteyen kadın-erkek herkesi partimize üye olamaya davet ediyoruz. Ayrıca, “siyasi bilinç ne kadar yüksek olursa, siyasi eylem de o kadar güçlü olur” dedik ve eğitim çalışmalarına hız verdik, her hafta salı günü “Demir Leblebi Sohbetleri” adı altında eğitimler düzenliyoruz. Yürüttüğümüz çalışmalarla ülkemizin dört bir yanında, CHP Kadın Kolları’nı daha aktif hale getirdik. Kullandığımız dili ve hedefimizi daha da ortaklaştırdık. Şimdi de üyemiz olan, olmayan bütün kadınlarla buluşmayı hedefliyoruz. Türkiye’yi adım adım karışlayarak, sorunları yerinde tespit edip müdahale edeceğiz. Bir müjde daha vermek isterim. Millet Dergi’mizin bu sayısı YaşamHak projemize ve İstanbul Sözleşmesi’nin fesih kararına karşı yürüttüğümüz mücadeleye ayrıldı. CHP Kadın Kolları olarak, sosyal medyadan dijital basına, köy köy gezmekten sorunlara birebir müdahale etmeye kadar her alanda çalışmalarımızı hızlandırdık. Memleketimizin tamamına bahar gelene kadar, çalışmalarımız hız kesmeden devam edecek. Hep söylediğimiz gibi; Atatürk’ün izinde, Genel Başkanımız Sayın Kemal Kılıçdaroğlu’nun önderliğinde, partimizi iktidara taşıyan kahramanlar, biz kadınlar olacağız. Azim biziz. Emek biziz. Cesaret biziz. Halk biziz. Halkın iktidarını bizler kuracağız. Zorbalar gidecek, İstanbul Sözleşmesi kalacak!”