CHP Genel Başkan Adayı Özgür Özel, Uşak’ta yaptığı konuşmada, “Laiklik bizim en temel savunacağımız, sonuna kadar arkasında duracağımız; bu ülkeyi var eden, bu ülkedeki herkesin inanç özgürlüğünü de savunan, istediği gibi yaşayabilmesini savunan en temel mihenk taşlarından bir tanesidir. Seçmenin çok büyük bir kısmı sağ partilere oy veriyor diye, sağdan gelen danışmanlarla, sağ partilerden yapılan transferlerle, yapılan ittifaktan dolayı sağın diline mahkum olarak; kendi tabanımızı ihmal eden süreçleri artık bir kenara bırakmak durumundayız” ifadesini kullandı.

Özel, Uşak’ta İl Başkanı Sevinç Soyer Yazgan’ İl Başkanlığında ziyaret etti. Özel, burada yaptığı konuşmada, “CHP’de bir değişim sürecindeyiz. Partinin gençleşmesini, yenilenmesini; siyaset yapış biçiminin tepeden tırnağa değişmesini savunuyoruz. Bunun sebebi; Türkiye Cumhuriyeti’nin en önemli seçiminde bütün gayretlerimize rağmen, adayımızın ve bizlerin gayretlerine rağmen, istediğimiz sonuçları alamadık. Bundan sonraki süreçte; son dört seçimdir yüzde 52’ye 48’lik, iktidar lehine olan iktidar-muhalefet dengesini ne yaptıysak değiştiremedik. Ortak çatı aday ile değiştiremedik, her partinin en güçlü adayıyla girdiği seçimde değiştiremedik, referandumda değiştiremedik. Burada ittifakın tek adayı olması hasebiyle Sayın Genel Başkanımıza verilen çok geniş bir destek vardı ama 52’ye 48’i değiştiremedik” ifadesini kullandı. Özel, şunları kaydetti:

1970’LERİ İYİ OKUMALIYIZ

“CHP, her dört seçmenden birinin oyunu alır durumda. Biz; oy alamadığımız üç seçmenle meşgul olmak, oy alamadığımız yüzde 75 ile meşgul olmak; başımızın üzerindeki yüzde 25’lik cam tavanı tuzla buz etmek, büyümek, gelişmek ve geliştirmek durumundayız. Bunun için sadece Genel Başkanı değiştirmek tabii ki değişimdir… Ama Genel Başkanın şahsına da emeğine de haksızlık olur. Sadece kadroları değiştirmek esas sorunu görmezden gelmek olur. Sadece tüzük değiştirmek, cambaza bak bizi görme demek olur. Ama her şeyi birden değiştirmek, tepeden tırnağa değiştirmek ve siyaseti okuyuş ve yapış biçimimizi değiştirmek üzere yola çıktık. Tayyip Erdoğan’ın dikine kesen siyasetine; sağcılar solcular, Aleviler Sünniler, Kürtler Türkler diye… Onun ezberinde bizim tarafa ittirdiği küçük parçayı kabullenerek onu büyütmeye uğraşmak yerine; enine kesen bir siyaseti savunuyoruz. AK Partilinin de MHP’linin de HDP’linin de İYİ Partilinin de; oy kullanmayanın da sandık başına gitmeyenin de yoksulu var, açı var, işsizi var. CHP’nin dokunabileceği on milyonlarca insan var. Önümüzü, CHP’nin kapılarını ardına kadar açtığımızda, CHP’yi Atatürk’ün önümüze koyduğu altı okuna sahip çıkarak, dünyadaki sol-sosyal demokrat gelişmeleri doğru takip ederek, partimizin 1970’lerde emekten yana, sendikal harekete güç veren, oralardan güç alan, her dört işçinin üçünün grevli, toplu sözleşmeli sendikal haklara kavuştuğu ve 70-80 arası yapılan iki yerel iki genel seçimin dördünden de birinci parti olarak çıktığı süreci doğru okumalıyız.

LAİKLİĞİN SONUNA KADAR ARKASINDA DURACAĞIZ

Ecevit ve arkadaşlarının kadro hareketinin CHP’nin genç, dinamik kadrolarla örnek alınması gerektiğini düşünüyoruz. Ecevit’in ‘ak günlere’ diye yola çıktığı ‘ortanın solu’ hareketinin, dünyadaki rüzgarları doğru analiz eden, partinin yelkenlerini doğru zamanda doldurmayı başaran öngörüsünü, ferasetini tekrar etmesi gerektiğini düşünüyoruz. Ve korkmadan, yılmadan, cesaretle… Efendim ne derler, biz bunu yaparsak oyuna mı geliriz diyerek; sürekli bir adım geriye giden… Adeta iktidar partisinin muhalefet partisine muhalefet ettiği bir anlayışla, yanlış anlaşılmamak için suskun kalınan noktalarda; CHP’nin var gücüyle, iktidarın ensesinde, ona nefes aldırmadan; partiyi ve ülkeyi var eden değerleri savunmaktan bir adım geri durmadan çalışmamız gerektiğini düşünüyoruz. Laiklik bizim en temel savunacağımız, sonuna kadar arkasında duracağımız; bu ülkeyi var eden, bu ülkedeki herkesin inanç özgürlüğünü de savunan, istediği gibi yaşayabilmesini savunan en temel mihenk taşlarından bir tanesidir. Seçmenin çok büyük bir kısmı sağ partilere oy veriyor diye, sağdan gelen danışmanlarla, sağ partilerden yapılan transferlerle, yapılan ittifaktan dolayı sağın diline mahkum olarak; kendi tabanımızı ihmal eden süreçleri artık bir kenara bırakmak durumundayız.

HER ŞEYİN BAŞI VE SONU ÖRGÜT

Her şeyin başının ve sonunun örgüt olduğunu hatırlamak durumundayız. Biz üyesinden güç almayan, yönetimlerinden güç almayan, ilçe başkanlarını siyasette odağa taşımayan, il başkanını il siyasetinin en etkili figürü olarak desteklemeyen, il başkanları toplantısını bir ayı geçmeksizin düzenli yapıp, onlardan fikir almadan yürünebilecek yolun menzile ulaşabileceğini asla kabul etmiyoruz. Örgütleri maddi manevi yalnızlığa terk etmeyi asla doğru bulmuyoruz. Örgütün kendisini değerli hissettiği, üye sayısının hızla arttığı, Türkiye’nin CHP’ye yöneldiği, CHP’nin halkın kendisine yöneldiği bir siyaseti aktif, cesur, durması gereken yeri doğru tarif eden ve siyaseti ona göre, buna göre değil kendi değerlerine göre yapan bir CHP için yola çıktık.

KADROLARININ BİR ADIM ÖNÜNDE DURAN GENEL BAŞKAN

Baktığınızda ne göreceksiniz? Genç insanlar, çok sayıda kadın göreceksiniz. Anadolu’dan bakıldığında CHP’nin yönetim kadrolarında örgütünüzü, kendinizi göreceksiniz. Hiç mütevazı olmaya gerek yok. Kendimi kötülemek için söylemiyorum. Kendi övmek, başkasını kötülemek değildir. Siz Türkiye’nin en çok okuyan, en hızlı kavrayan, anladığını tartışan, benimsediğini anlattığında inandıran, ömür boyu öğrenen, öğretme gücü olan bir örgütsünüz. Bu örgütün gücünden mahrum olarak ne twitter’den, ne sosyal medyadan, ne videolarla ne başka mücadelelerle halka temas mümkün değildir. Bir sandığın, iki sandığın olduğu yerlerde aldığımız büyük yenilgiden bahsediyorsak… O sandığa twitter’la ulaşılmıyor. O sandığa ancak ve ancak örgüt ulaşır. Örgütüne inanan, örgütünü besleyen, örgütünden beslenen, terleyen, kendi koşan örgütünü de koşturan bir Genel Başkan; genç kadrolar, kadroların bir adım önünde duran bir lider, kadrolarından güç alan kadrolarına da güç veren bir yönetim anlayışı için; ilçe başkanlarından güç alan onlara güç veren bir yönetim anlayışı için, il başkanlarını siyasetin ana öznesi kabul eden ve siyaseti onlarla kararlaştıran, ören, savunan bir genel başkan için yola çıktık.”