Tarım ve Orman Bakanı İbrahim Yumaklı’dan, iklim değişikliği ile ranta dayalı çevre ve tarım politikalarının sonucu olan su kıtlığıyla ilgili itiraf gibi açıklama geldi. Yumaklı, “Su kıtlığı çeken ülke durumuna düşebiliriz" dedi.

Küresel iklim değişiminin yanında betonlaşmanın artışı, yeşil alanların madenlere açılması, kaynakların özel sektörün rant alanı haline dönüştürülmesinin bir sonucu olan su kıtlığı Türkiye için yakın bir gelecekte tehlike arzediyor.

Tarım ve Orman Bakanı İbrahim Yumaklı’nın “Ülkemizin su kıtlığı çeken bir ülke durumuna düşmesi mümkün” açıklaması ise ranta dayalı çevre ve tarım politakalarının itirafı gibi.

Evrensel'in haberine göre; Tarım ve Orman Bakanı İbrahim Yumaklı, Devlet Su İşleri (DSİ) Genel Müdürlüğü'nde düzenlenen 'Ulusal Su Kurulu'nun ilk toplantısına başkanlık etti. Bakan Yumaklı, konuşmasında, dünyada miktar itibarıyla en fazla kaynağın su olduğunu belirterek, "Maalesef, ülkemiz de dahil dünyanın birçok yerinde suyun sınırsız bir kaynak olduğu yanılgısıyla hareket edilmektedir. Ancak gerçek şu ki su sınırlıdır ve her geçen gün azalmaktadır. Hızlı tüketim ve kirliliğin yanı sıra sanayileşme, kentleşme, iklim değişikliği ve kuraklık gibi faktörlerle, kullanılabilir temiz su miktarımız günbegün azalmaktadır. Diğer yandan, içinde bulunduğumuz süreçte; küresel ölçekte son derece yıkıcı bir iklim kriziyle karşı karşıyayız. Geçtiğimiz 5 yıl, son 170 yılın en sıcak dönemi olarak Birleşmiş Milletler (BM) tarafından açıklandı. Artık Sibirya'da bile 38 dereceyi bulan sıcaklıkları görüyoruz. Geçmişte yine 10 yılda bir gerçekleşen kuraklıkların, artık 5-6 yılda bir yaşandığını gözlemliyoruz. Son 50 yılda; sel, fırtına, kuraklık gibi doğal afetlerin sayısı 5 kat arttı. Önümüzdeki 26 yıl sıcaklıklarda artış; yağışlarda ve toplam kar örtüsünde azalış bekleniyor. Yağışlar artık uzun yıllar ortalamasının altında gerçekleşiyor" dedi.

“SU KAYNAKLARININ YÜZDE 20 AZALMASINI BEKLİYORUZ”

Yağışların Türkiye genelinde yüzde 6, Marmara Bölgesi'nde ise yüzde 25 azaldığını söyleyen Bakan Yumaklı, "Hatay'da yüzde 55, Edirne ve Tekirdağ çevrelerinde yer yer yüzde 40'a varan azalma gözlemlendi. Gelecek öngörülerine bakacak olursak, hiç de iç açıcı olmayan bir tablo önümüze çıkıyor. 2030 yılına geldiğimizde, yani sadece 6 yıl sonra, nüfusumuzun yüzde 10 artmasını, su kaynaklarının ise yüzde 20 azalmasını bekliyoruz. Su kullanımlarımız bu şekilde giderse, hiçbir fark oluşturamazsak ve iklim değişikliği etkileri de artarak devam ederse 6 yıl sonra toplam nüfusumuzun yüzde 49'u, sulanan tarım alanlarının ise yüzde 78'i su yetersizliği riski ile karşı karşıya kalacak. Dolayısıyla bu durumla yüzleşmemek için riski krize dönüşmeden yönetmemiz gerekir. Ülkemizde yıllık kişi başına düşen kullanılabilir su miktarı 1313 metreküptür. Dikkatinizi çekmek isterim; kullandığımız değil, kullanabileceğimiz kişi başı azami su miktarını ifade etmekte. Bu değer, uluslararası göstergelere göre ülkemizin su stresi altında olduğunun bir göstergesi. Kullanımlarımız bu şekilde devam ederse 2030 yılında, yani çok yakın gelecekte bu miktarın bin metreküpün altın düşmesi mümkün. Yani ülkemizin su kıtlığı çeken bir ülke durumuna düşmesi mümkün" diye konuştu.