MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli’nin Meclis açılışında Halkların Eşitlik ve Demokrasi Partililerle (DEM Parti) tokalaşması ve “Yeni bir döneme giriyoruz. Dünyada barış isterken kendi ülkemizde de barış olmalı” sözleri siyaset gündeminin en üst sıralarında yer almaya devam ediyor.
Bahçeli'nin bu tavrı merak edilirken, MHP lideri dün yaptığı açıklamada DEM Partililere ‘durduk yere el vermediklerini’ söyledi: “Uzattığım el gelin Türkiye partisi olun, gelin teröre cephe alın, gelin bin yıllık kardeşliğimizde kenetlenin temenni ve teklifidir.”
Bahçeli’nin Meclis açılışında DEM Partililerle tokalaşması, akabinde grup konuşması, 'yeni bir barış süreci mi başlıyor' tartışmalarına neden oldu. Karar yazarı Yıldıray Oğur, tokalaşma sırasında Bahçeli’nin arkasındaki kişiye dikkat çekti ve “Tokalaşma sırasında gözlerden kaçan ilginç biri var kadrajda. Bahçeli’nin hemen arkasında AK Parti iki numaralı ismi olan Bursa Milletvekili Efkan Ala görülüyor” dedi.
'Planlı bir hamlenin yollarını ardına kadar açmış oldu'
Efkan Ala’nın çözüm süreci döneminin İçişleri Bakanı olduğunu ve Dolmabahçe açıklamasındaki en üst düzey yetkili olduğunu belirten Yıldıray Oğur şu ifadeleri kullandı:
* AK Parti’de hala demokratik reform, Kürtlerle diyalog gibi meselelerde adı öne çıkan isimlerin başında geliyor. Tam o sırada onun da ayağa kalkıp Bahçeli ile DEM sıralarına gitmesi ilginç bir andı. Eğer Kürt meselesinde iktidar yeni bir hamle, açılım yapacaksa bunu Erdoğan’ın değil, böyle bir açılımın önünde engel olacağını düşünülen Bahçeli’nin yapması stratejik olarak en doğrusu olurdu. Bahçeli’nin bu konuda dışarıdan sert ceviz görünse de bu esnekliğe sahip olduğu konuşuluyordu. Artık planlı değilse bile bu kronolojiyle planlı bir hamlenin yollarını ardına kadar açmış oldu.
‘DEM Parti, Anayasa için kapıyı en açık bırakan partiydi'
“Bundan 1 yıl önce Erdoğan’ın Diyarbakır’a giderek açmaya çalıştığı ama MHP’nin taş koyduğu diyalog için artık iklim ve yol şartları müsait hale geldi” diyen Oğur, şöyle devam etti:
* Varsa ya da bundan sonra olacaksa bu açılımın hem dış konjonktürle hem de iç siyasetle doğrudan ilişkisi olabilir. DEM Parti, AK Partinin anayasa değişiklik paketine muhalefet içinde kapıyı en açık bırakan partiydi.
* DEM Parti’nin öncelikleriyle diğer partilerin siyasi beklentileri ve önyargıları arasında büyük farklar var.
* Eğer Anayasa’da bazı maddeleri değiştirilecekse DEM Parti ile kültürel, siyasi olmayan konularda, mesela Cumhurbaşkanı’nın yeniden seçime katılma meselesi, 50 artı 1 meselesi gibi bazı maddelerde anlaşmak CHP ile anlaşmaktan daha kolay olabilir.
* Böyle bir açılım iç siyasette iktidar için ön açıcı olabilir. Ama söz konusu DEM Parti olduğunda dış konjonktürdeki olan biten daha kritik hale geliyor. Tabii bu dış konjonktür doğrudan İsrail ile ilgili. Özellikle PKK uzun süredir bölgede İran cephesine yakın. Irak’ta Şii Haşdi Şabi ve İran’a yakın olan KYB ile birlikte hareket ediyor.