MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli katıldığı bir canlı yayında "Yeni sistemle Cumhuriyet'in 3.evresine geçiyoruz" ifadelerini kullandı.
MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli NTV-Star TV ortak yayınında Nazlı Çelik'in gündeme ilişkin sorularını yanıtladı.
Bahçeli'nin açıklamaları şöyle:
Bir grup toplantısında erken seçim teklifinizi açıkladınız ve bir tarih verdiniz. Dönüp baktığımızda yaptığınız çıkışlarla hep kritik bir rol oynadınız. Belki de ülkenin kaderini tayin eden çıkışlar oldu bunlar hep. Neden bu erken seçime gerek duydunuz acaba?
Devlet Bahçeli: Erken seçim ihtiyacın ötesinde zaruri hale gelmişti. Onun için Türkiye’nin bekası, güvenliği, geleceği, açısından bir erken seçim uygulaması bana göre doğru bir yaklaşım olacağı kanaatini taşıdım. Arkadaşlarımla da bunu paylaştım. Yeni bir anayasa değişikliği arkasından halk oylamasıyla anayasa değişikliğinin milletçe kabulü dikkate alındığında önümüzde üç önemli siyasi olay bulunmaktaydı. Bunlardan birisi Cumhurbaşkanlığı hükümet sisteminin kurulması, 31 Mart 2019 tarihinde mahalli idareler seçimleri, üçüncüsü de 3 Kasım 2019’da Cumhurbaşkanlığı ve meclisin seçimine dayalı bir siyasi faaliyet. Bunları dikkate aldığımızda Türkiye’nin geçirmiş olduğu süreçler, terörle mücadele, FETÖ ve kalıntılarıyla sürdürülen mücadele ve çevremizdeki ateş çemberi dikkate alındığı vakit seçimin erkene alınması ve güçlü bir iktidarın ve güçlü bir meclisin oluşması ve bazı kararların daha etkin ve verimli şekilde alınmasının yolunun açılması gerekiyordu. Yerel seçimler nereden bakarsanız bakın 23-24 bin insanla ilişkili bir seçimdir. 11 partinin yerel seçimlere girme ihtimalini dikkate aldığınız vakit Türkiye’de neredeyse 200 bine yakın kişinin aktif siyasetle meşguliyeti söz konusudur. Her partiden insanın bulunduğu çevreden etkileme ve etkilenme gücünü dikkate aldığınızda Türkiye’deki siyasi kutuplaşmayı, kaosu, kargaşayı arttırabilecek bir konuma gelebilirdi. O sebepten bu sistem oturduktan sonda mahalli idareler seçimlerinin yapılması daha doğru olur düşüncesi ile hareket edilmiştir. 26 Ağustos 2018 tarihinde bir erken seçimi yapılması düşüncemizi kamuoyuyla paylaşmış olduk.
Neden 26 Ağustos efendim?
Devlet Bahçeli: Bir zaferin devamı, yeni bir sistemin oturması, onu bir zaferle taçlandırmak, tarihimizdeki hem 1071 hem 26 Ağustos’u dikkate alarak bir anlam yüklemek için bu yapılmıştı. Bu önerimiz tabi biraz daha ayrıntılı şekilde düşündükleri takdirde Kurban Bayramı’nın sonuna veya önüne geliyor o tarihler. 100 bini aşkın bir hacca gitme arzusu taşıyan milletimizin evlatları var. Onları da dikkate aldığınız takdirde 26’sı belki de seçimlere katılım oranı açısından bir zafiyet yaratır düşüncesiyle bunun erkene alınması siyasi iktidar ve sayın Cumhurbaşkanı tarafından değerlendirmelerde bulunmuşlar. Sonra bizi davet ettiler erken seçim kararımızla ilgili çok yönlü araştırdıklarını, düşündüklerini fakat bunun belli sebeplere dayalı olarak 24 Haziran’da olmasının yararlı olduklarını ifade ettiler. Ben de, “Bu takdirinizi saygıyla karşılıyorum, bugün isterseniz hemen kamuoyuna duyurabilirsiniz” diye...
Siz ilk Salı günü yaptığınızda açıklamayı Cumhurbaşkanının haberi var mıydı efendim?
Devlet Bahçeli: Hayır haberi yoktu. Daha önceki görüşmeler sırasında seçimlerin ne zaman yapılması gerektiği konusunda karşılıklı görüş alışverişi oluyor. Zaten kamuoyunda da bu tartışılıyor. Televizyonlarda 60 günden buyana hiç değişmeyen bir kadro var. Bunlar Türkiye’nin, dünyanın bütün gelişimini yorumlayan, takdirini önceden bildiren ve Türkiye’de de zaman zihni kargaşalara sebebiyet veren bir zümre bu. Bunlar erken seçim olabilir, ittifaklar şöyle olabilir, ittifaklar bozulabilir, barajı aşıp aşmayacakları şüphelidir, bunlar şöyledir bunlar böyledirler zaman eritiyorlar. Bunu önlemek lazım. Şimdi 24 Haziran’da bütün 60 günlük düşünce birikimini beklesinler 25 Haziran’da ne kadar doğru ne kadar yanlış olduklarını anlasınlar.
Bugüne kadar olan sürece baktığınızda iyi ki erken seçim çağrısını yapmışım diyor musunuz yoksa belki de beklenebilir mi diyorsunuz?
Devlet Bahçeli: İsabet olduğu kanaatindeyim. Bu kararımızı olgunlukla karşılayan ve zamanlamasını da tabi devleti yöneten kişiler olarak sahip oldukları bilgiler ışığında değerlendirerek bizim 26 Ağustos düşüncemizi öne alma ihtiyacını da saygı ile karşıladık. Zannediyorum 24 Haziran Türkiye için hayırlı bir sonuç elde edecektir.
Acaba ülkenin içinde bulunduğu ekonomik durum aldığınız bu kararda etkisi var mı?
Devlet Bahçeli: Tabii ekonomik yönden de dikkate alınmıştır bu. Terör yönünden, uluslararası ilişkiler boyutunda dikkate alınmıştır, toplumsal kargaşa için, kaos için her şey dikkate alınarak seçimin yapılmasında yarar gördüğümüz kanaati bizde hakim olmuştur.
Siz bu Cumhur İttifakı’nı hangi gereklilikle kuruldu?
Devlet Bahçeli: Şimdi ittifak konusu geçmişten bu yana siyasi hayatımızın gündeminde olan bir konu. Fakat meşru ve yasal değil. Yine ittifak çalışmaları örtülü ve gizli şekilde gerçekleştirme yolu tercih ediliyor fakat kim kiminle kim ne kadar beraber belli olmuyor. Bunun yasal bir yola girmesinde yarar vardır diye düşündük. İttifak kurulması ve yasal bir çerçevede ele alınması ülkemiz için daha hayırlı olacağı düşüncesiyle bu
Cumhur ittifakı kavramını toplumla paylaşmaya gayret gösterdik. Şu anda da gayet isabetli olduğu kanaatindeyim.
Peki hangi koşulda bozulur? Terörle mücadele farklı bir boyuta tanışırsa, çözüm süreci yeniden başlarsa bir ihtimal olarak o zaman Cumhur İttifakı riske girer mi?
Devlet Bahçeli: Cumhur İttifakı’nın iki tüzel kişiliği ve kendi dünya görüşüne sahip partilerle oluştuğunu dikkate aldığınız takdirde her partinin kendisine göre bir önceliği, hassasiyeti vardır. Onları dikkate aldığımız vakit ben geçmişteki açılım ve çözüm süreci yaşanarak bugünlere gelindiği için tekrar bunun gündeme taşınması çok zordur, hele hele terörün belinin kırıldığı, kökten kazındığı bir ortamda bunu gündeme taşımak, yeniden teröre bir umut bağlamak cesaretlendirmek anlamı taşır. Çok yanlış olur.
Bahçeli’den AKP’ye ‘bize mecbur’ mesajı
Kürt seçmene Cumhur İttifakı ve Milliyetçi Hareket Partisi genel başkanı olarak vereceğiz mesaj ne olur?
Devlet Bahçeli: İşte malum televizyonlardaki konuşmacı arkadaşlarımız seçim sürecine girildiği günden itibaren bazı çok akıllıca, sinsice kavramları arka arkaya koymak suretiyle Türkiye’deki kaosu, krizi, kargaşayı, kavgayı körükleyen hatalar işlemişlerdir. Bunlardan bir tanesi de Kürt oylarının eğer Cumhur İttifakı’nda dikkate alındığında Adalet ve Kalkınma Partisi’nin oy kaybına uğrayacağını, çünkü Güneydoğu ve diğer bölgelerde yaşayan Kürt kökenli kardeşlerimizin Milliyetçi Hareket Partisi’ne destek vermeyecekleri ve dolayısıyla Cumhur İttifakı’na destek vermeyecekleri şeklinde bir kavramı çok sık işlediler. Buradaki amacın ne olduğu bence malumdur. Bu insanlar bu anlayışın ne kadar yanlış ve sakat olduğunu bir gün anlayacaklar ve gereği geldiğinde de hesabını verecekler. PKK başka şey Kürt kökenli kardeşlerimiz başka şey. Milliyetçi Hareket Partisi PKK’ya karşıdır. PKK’nın bütün varlığını reddeder ve Türkiye üzerindeki tüm etkisini sıfırlayarak yok etmek ister. Ama Kürt kökenli kardeşlerimiz bizim partimizde de var. Teşkilatlarımız var. Toplumun içerisinde önemli şahsiyetler olarak var. Bunları Milliyetçi Hareket Partisi’ne oy vermek diyerek ötelemek bir gruplaşmaya zemin hazırlamak ve PKK’yı sivil hayatta da destek veren bir zümre ile buluşturma çabalarıdır. Bu hatalıdır, bu ihanettir.
Size göre ilk turda bu işin biteceğini mi düşünüyorsunuz yoksa ikinci tura gidecek midir?
Devlet Bahçeli: Şimdi bunu çok yönlü değerlendirmemizde yarar var. Bir defa Adalet ve Kalkınma Partisi, Cumhurbaşkanlığı hükümet sistemine inanmış ve hayata geçirilmesini çok arzulamaktadır. İkincisi, kendilerinin büyük kurultay süreciyle yaptıkları çalışmalar vardır. Bütün bunlarla Adalet ve Kalkınma Partisi’nin üst yönetici kadrosuyla sayın başbakan ve sayın Cumhurbaşkanı Türkiye’ye bugüne kadar siyasi hayatımızda görülmemiş şekilde açık hava toplantılarıyla düşüncelerini kamuoyuyla paylaştılar. Bu önemli bir çalışmadır. Onun haricinde yapılmış olan muhtarlar, STK’larla ilgili çalışmaları da dikkate aldığınızda bugüne kadar seçimi gerçekleştiremeyecek bir zafiyet içerisinde görülmediği anlaşılıyor. Milliyetçi Hareket Partisi ise Cumhurbaşkanlığı hükümet sistemini Cumhur İttifakı bünyesi içinde savunan ve bu konuda da üzerine düşen ne varsa yapmaya çalışan bir siyasi kurum olarak çok sayıda miting yapmadık. Kapalı toplantılarla meselenin özünü anlatmaya çalıştık. Yüz yüze temaslarla da kamuoyunda insanlarımıza ulaşma gayreti içinde olduk. Birlikte de miting yapmadık. Birlikte miting yapma bugünkü zemin içinde çok tartışmalara yol açabilir. Böyle tartışmalara sebebiyet vermemek lazım. Cumhur İttifakı iki siyasi partinin tüzel kişiliklerini koruyarak dünya görüşlerini koruyarak yaptıkları bir amaca yönelik faaliyettir. Bu ilerde gelişebilir, çok daha birbirlerini tamamlayan hale gelebilir. Ama şimdiki halde sanki Milliyetçi Hareket Partisi birilerinin söyledi gibi Adalet ve Kalkınma Partisi’nin arka lastiği, hiçbir şey yapmıyorlar, Adalet ve Kalkınma Partisi’nin mitinglerinde boy göstererek değerlendiriyorlar, baraj korkularını bu şekilde yeniyorlar, şunlar bunlar gibi bizim her şeyi çok yönlü düşünen fakat her düşüncesinde fitne yatan bir zümre bunu kullanabilir. Şimdi İstanbul’da muhteşem bir miting yapıldı. Bu mitinge eğer biz konuyu kendi partimiz açısından istismara yönelmiş olsak çok güzel bir zemin var. Cumhur İttifakı adı altında bizde orada bulunuruz, milletin huzuruna çıkarız bir miktar da alkış alırız. Ertesi gün, “Şunlara bak geldiler Adalet ve Kalkınma Partisi’ni yalnız bırakmadılar” derler. Ama biz bir partinin imkanları, çalışmalarından yararlanarak kendi geleceğini belirleyecek kadarda alçalmadık. Her koyun kendi bacağından asılsın ondan sonra Cumhurbaşkanlığı hükümet sistemi hayata geçirildiği vakit daha yapılacak çok çalışmalarımız var bizim. 24 Haziran’da Cumhurbaşkanlığı hükümet sistemi milletçe kabul edilirse o zaman sistem bütün unsurlarıyla hayata geçmesi gerekir. Yürütmeyi oluşturan Cumhurbaşkanı ve hükümeti, yasamayı oluşturan milletvekilleri ve partiler ve ayrıca bağımsız yargıyı da dikkate aldığınızda Türkiye yepyeni bir sisteme geçiyor. Bu 94 yıllık Cumhuriyet tarihimizde üçüncü evredir. Bunun birinci evresi cumhuriyetin kuruluşudur. İkinci evresi çok partili hayata geçiş dolayısıyla parlamenter sistemin 71 yıldan beri uygulanmasına sebebiyet veren bir süreçtir. Cumhurbaşkanlığı hükümet sistemi yeni bir sistemdir. Türkiye’nin geleceğini belirleyecek 21.yüzyılda lider ülke olmasına yol açabilecek bir etkenliği, kararlığı, azmi ortaya koyabilecek bir sistemdir. Bu sistemin hayata geçirilmesi 24 Haziran seçimlerine bağlıdır. Bunları dikkate aldığımız vakit ben şu an için halkımızla olan temasları da dikkate alarak herhangi büyük bir hata olmadığı takdirde sistem hayata geçer ve sayın Cumhurbaşkanı da görevine devam eder.
B planına bakarsak eğer Erdoğan’ın karşısında rakip olarak Muharrem İnce’nin mi Meral Akşener’in mi kalacağını düşünüyorsunuz?
Devlet Bahçeli: Onlara hiç şans tanımıyorum ben. Muharrem İnce bey çok hareketli bir mesajla toplumun huzuruna çıkıyor. Başka şeyler yaparken sürekli çatışmacı, kavgacı, üslubu sert ve karşılıklı atışmadan da zevk duyan, atışmalardan kendisine prim sağlayacağına inanan bir yapıda davranıyor. Her gün yeni bir şey ortaya koyuyor ve bazılarında da abartıyor. Milletimiz bu tür şeyleri çok sevmez. Şimdi durup dururken mesela sayın Cumhurbaşkanı kendisine göre bir toplumsal kurum olarak kıraathane açacağım diyor. Orada çay ile kek. Bunun içerisine dünya kadar şey ilave ediyor. Bunlarla hem olayı küçültüyor hem bir müesseseyi zedeliyor hem de toplumu bu konuyla kendisine çekeceğini zannediyor. Şuraya Muharrem İnce’yi şuraya sütlaca koysanız 18 yaşındaki çocuk hayatında yemediği sütlaca gelir. Bu da kıraathanede bedavaysa kuyruk olur. Siyaseti böyle seviyesini aşağı çeken tartışmalardan uzak tutmak lazımdır. Cumhurbaşkanlığı yeni bir sistemdir bu sistem takip olan kişinin de ağır başlı olması lazımdır. Programlarını çok yönlü ortaya koyması lazım. Halkla bütünleşmede bir takım bağırtı gürültüyle birtakım toplantılarla sonuç alacağını zannetmesin. Çünkü toplum bunu geçmişte hep yaşadı. O bakımdan ben şu an için kanaatim Recep Tayyip Erdoğan rakipsiz gözüküyor. 16 yıllık icraatının içinde yaptıklarını halkla paylaşıyor, yapacaklarını paylaşıyor. Şimdi ben bunu söylüyorum ama Recep Tayyip Erdoğan bey hem Adalet ve Kalkınma Partisi genel başkanı hem başbakan olarak en fazla eleştiren, sert eleştirilerde bulunan kişilerden birisiyim. Ne söylemişsem aynısını muhafaza ediyorum altından imzamı da çekmiyorum. Ama 15 Temmuz’dan sonra çok şey değişmiştir Türkiye’de.
Bahçeli: Yüzde 5-6’ya düştüğümüzü şerefsizce iddia edenlere aldırış etmeyin, dikkate almayın