İLAYDA ÇAĞLA KOÇOĞLU

@CaglaKocoglu

Sokak hayvanlarının katliamını öngören düzenleme geçtiğimiz Pazar günü Meclis’in oturuma çağrılmasıyla birlikte Meclis çoğunluğunu elinde bulunduran Cumhur İttifakı oylarıyla kanunlaştı.

Kanun, Resmi Gazete'de yayımlandıktan sonra yürürlüğe girecek. Meclis, oylama sonrası 1 Ekim'e kadar tatile girdi.

Teklifin 5. maddesi, sokak köpeklerinin öldürülmesinin yolunu açıyor. Kanunla, Hayvanları Koruma Kanunu'nda değişikliğe gidilerek, Kanun'un amaçlarına 'insan, hayvan ve çevre sağlığı gözetilmek kaydıyla' ifadesi ekleniyor.

Bakımevine alınan köpeklerden insan ve hayvanların hayatı ve sağlığı için tehlike teşkil eden ve olumsuz davranışları kontrol edilemeyen, bulaşıcı veya tedavi edilemeyen hastalığı bulunan ya da sahiplenilmesi yasak olanlarına, Veteriner Hizmetleri, Bitki Sağlığı, Gıda ve Yem Kanunu'nun 9. maddesindeki "Hayvanlara ötenazi yapmak yasaktır. Ancak, hayvanlara acı ve ıstırap çektiren veya iyileşme durumu bulunmayan hastalık durumlarında, akut bulaşıcı bir hayvan hastalığının önlenmesi ya da eradikasyonu amacıyla veya insan sağlığı için risk oluşturan durumlarda, davranışları insan ve hayvanların hayatı ve sağlığı için tehlike teşkil eden ve olumsuz davranışları kontrol edilemeyen durumlarda veteriner hekim tarafından ötenazi yapılmasına karar verilebilir. Ötenazi işlemi veteriner hekim tarafından veya veteriner hekim gözetiminde yapılır" hükümleri uygulanacak.

Sahipli hayvanlar

Sahipli hayvanın sahibi tarafından terk edilmesi kabahatine ilişkin idari para cezası hayvan başına 2 bin liradan 60 bin liraya çıkarılacak. Yerel yönetimler adına toplanan sahipsiz hayvanları bakımevi dışında bir yere terk eden veya bakımevinde barındırılan hayvanı bakımevi dışında bir yere bırakanlara ise hayvan başına 50 bin lira idari para cezası verilecek.

Büyükşehir belediyeleri, il belediyeleri ve nüfusu 25 bini aşan belediyeler, sahipsiz veya güçten düşmüş ya da tehlike arz eden hayvanların korunması ve sahiplendirilinceye kadar bakımının yapılması ile rehabilitasyonunun sağlanması amacıyla hayvan bakımevleri kuracak. Belirtilen hayvanlar, ilgili belediyeler tarafından hayvan bakımevine götürülecek. Hayvan bakımevi kurma zorunluluğu olmayan belediyeler ile il özel idareleri, sorumluluk alanındaki bu hayvanları en yakın hayvan bakımevine götürecek.

Belediye başkanlarına hapis

Belirtilen kaynağı ayırmayan belediye başkanı ve meclis üyeleri ile ayrılan kaynağı hayvan bakımevi kurmak, sahipsiz hayvanları toplamak, rehabilite etmek veya sahiplendirilinceye kadar bakmak için harcamayan veya bu kaynağı başka amaçlar için sarf eden belediye başkanı ve belediye yetkililerine 6 aydan 2 yıla kadar hapis cezası verilecek.

Özge Mumcu geçtiğimiz hafta yayınlanan yazısından siyaset biliminde yer alan majoritarianism teriminden bahsetmişti. 'Çoğunlukçuluk', çoğunluğun iradesini azınlığınkinden üstün tutar, genellikle çoğunluk nüfusunun çıkarlarını ve arzularını yansıtan politikalar ve uygulamalar olarak açıklayabileceğimiz kavramlar Meclis’e gelen kanunun yasalaşmaya giden yolunu açıklar nitelikte. Yapılan saha çalışmalarına, toplumdan gelen tepkilere rağmen mecliste çoğunluğa sahip olan Cumhur İttifak’ı toplumu ve toplumsal çalışmaları bir kenara bırakarak kendi iradesini Meclis’te azınlık olan iradesinden üstün gördü. Bu yüzdendir ki bir katliama evet demiş olmalarına rağmen oylama sonrası kendilerince zafer fotoğrafı çektirip yayınladılar. Mesele onlar için canlı hayatı değil hayat alabilecek güce sahip olduklarını göstermekten ibaret.

Erdoğan'ın tavrı

Peki, ne oldu da henüz komisyonda tartışılırken meclise gelip gelmeyeceği belli olmayan yasa tasarısı meclis kapanmadan hemen önce alelacele parlamentoya getirildi ve yasalaştı. Erdoğan’ın bu tavrının altında hangi nedenler yatıyor?

Bu sorunun cevabı 7 Haziran 2015 seçimlerine kadar gidiyor.

Erdoğan'ın bir grup toplantısında  'asla unutmayın' çağrısı yaptığı 7 Haziran 2015 seçimlerinde AKP, iktidara geldiği 2002 seçimlerinden sonra ilk kez parlamentodaki tek başına iktidar çoğunluğunu kaybetti.

7 Haziran seçimleri ve sonrasında olanlara baktığımızda; Parlamentodaki aritmetik koalisyon hükümetini zorunlu kılıyordu. AKP'nin ilk koalisyon teklifini götürdüğü MHP Lideri Devlet Bahçeli ise çözüm sürecine göndermede bulunarak, 3 formül önerdi.

Bahçeli, AKP-HDP ya da AKP-CHP-HDP koalisyon hükümeti ya da bunlar olmazsa en erken tarihte seçim önerdi.

MHP'nin koalisyon kapısını kapatması üzerine Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın, hükümeti kurma görevini verdiği dönemin Başbakanı Ahmet Davutoğlu, CHP'yle koalisyon görüşmelerini başlattı. Ancak CHP'yle 26 Ağustos'a süren 'istikşafi' görüşmelerden sonuç alınamayınca, 1 Kasım için erken seçim kararı alındı ve HDP'li iki bakanında da (AB Bakanı Müslüm Doğan ve Kalkınma Bakanı Ali Haydar Konca) içinde yer aldığı seçim hükümeti kuruldu, MHP hükümete bakan vermedi.

7 Haziran seçimleri sonrasındaki en önemli gelişmelerden birisi 2009 yılında 'Oslo görüşmeleri'ne temeli atan ve zaman zaman kesintilerle devam eden Kürt sorunu konusundaki 'çözüm süreci' de noktalandı.

Bombalı saldırılar

Çözüm sürecinin sona ermesinin ardından Türkiye, 'canlı bombalar'ın intihar saldırılarına sahne oldu, bu saldırılarda onlarca insan yaşamını yitirdi.

Saldırıların ilki 20 Temmuz'da, Şanlıurfa'nın Suruç ilçesinde yaşandı. Kobani'ye yardım göndermek için toplanan Sosyalist Gençlik Dernekleri Federasyonu (SGDF) üyelerinin basın açıklaması yaptığı sırada intihar saldırısı düzenlendi. IŞİD tarafından düzenlenen canlı bomba saldırısı sonucu 33 kişi yaşamını yitirdi.

Suruç saldırısından 2 gün sonra, 22 Temmuz'da ise Şanlıurfa’nın Ceylanpınar ilçesinde iki polis evlerinde başından vurularak öldürüldü.

2015 Ekim ayında ise Cumhuriyet tarihinin en kanlı saldırısı olan Ankara Katliamı gerçekleşti.

AKP 2002’den sonra ilk güç kaybını 7 Haziran 2015 seçimleriyle yaşadı. Toplum olarak 2015 seçimleri sonrasında terörle ve korkuyla karşı karşıya kaldık. Başkentin göbeğinde izinli bir mitingde yüzlerce kişi öldürülebiliyordu bu gerçekle yüzleştik. Bu korku ve terör yüzleşmesiyle yoğun kaygı duygusu çalıştıran toplum AKP’ye tek başına iktidarı tekrar getirdi.

Toplum nasıl hazır hale getirildi?

Sokak hayvanlarının katliamına yol açan yasa öncesinde toplum birkaç yıldır üretilen haberlerle algı yönetimine maruz bırakılıyordu. Sosyal medyada özellikle sokak köpeklerine karşıt çok fazla içerik üretiliyor ve can güvenliği sorunu korkusu yeniden üretiliyordu. Bu yasanın meclise gelmesine yol açan üç önemli kırılma anı oldu.

Sezar'ın hakkı Sezar'a: Özgür Özel istediğini alıyor Sezar'ın hakkı Sezar'a: Özgür Özel istediğini alıyor

İlk kırılma 14-28 Mayıs 2023 seçimleriydi. Kendine güveni çok fazla muhalefet seçimlerde hezimete uğradı, Erdoğan ve Cumhur İttifakı ise tekrar iktidarı çoğunluğu sağlayarak kazandı. Bu iktidarda özellikle kendine güvenini kaybetmiş, seçim sonrası süreç yönetimini kaybetmiş, iletişim stratejisi olmayan ve parçalanmış muhalefet karşısında artık her şeyi yapabilecekleri meşruiyet alanına sahip olduklarına dair durumu perçinledi.

İkinci kırılma anı ise 31 Mart yerel seçimleri oldu. Erdoğan 2015’ten sonra tekrar güçlü bir hezimete uğradı ve hiç unutulmasın çağrısı yaptığı 2015 seçimleri travmasıyla yüzleşti. Olası genel seçimde gerek ittifakında gerekse parti içinde bulunan sorunlarla birlikte iktidarı kaybetme durumu yeniden vardı. Bu sefer muhalefet güçlüydü, konsolide olmuştu, kendine güçlü bir alan tanımlamıştı ve olası bir genel seçimde birden fazla güçlü adaya sahipti. Üstelik yerel seçim zaferi ittifaka ihtiyaç duymadan gelmişti.

Üçüncü kırılma anı ise erken seçim tartışmalarıyla oldu. Ekonominin bir türlü düzelmemesi her geçen gün alım gücünün zayıflaması, tencerelerin boş pişmesi, orta sınıfın yok olmasıyla sınıf farklılıklarının belirgenleşmesi, sağlık sisteminde karşılaşılan sorunlar ülkeyi yönetilemez noktaya doğru ilerletmekte bu tartışmalar da erken seçim söylemlerini beraberinde getirdi.

Erdoğan toplumsal refleksleri ve siyasetin sosyolojisini iyi gözlemleyen bir siyasetçi. Hane içindeki memnuniyetsizliğin iktidar değiştirebilecek güçte olduğunun da gayet farkında. Özellikle muhalefet parti belediyelerinin sosyal politikaları karşısında iktidarının zorlanacağının da gayet farkında. Bu yüzden belediye bütçelerini kısıtlamaya yönelik hamleler gerçekleştirildi ilk olarak. Bu kanunla da belediyeler ile halkı karşı karşıya getirmek istiyor. Ancak bu kanunla yapmayı hedeflediği bir durum daha var. 2015’te toplumsal olarak yaşadığımız güvenlik ve terör kaygısı sorununu bu sefer katliam izlettirerek ve şiddeti normalleştirerek karşımıza çıkarmakta.

AKP bir politika olarak şiddetin normalleştirilmesini çok kez karşımıza çıkardı. Önce LGBTİ bireylerin öldürülmesini normalleştirdiler, LGBTİ bireyler katledildiğinde kimsenin ölmediği günün ertesi şeklinde hayat devam ediyordu. Artık kadına karşı şiddetten eskisi kadar güçlü bir sesle konuşmuyoruz oysaki kadınlar öldürülüyor. Şimdide aynı sokakları paylaştığımız dostlarımızın katliamı yasal hale getirdiler ve bizlere katliam izlettirecekler.

Çocukların güvenliğine dayanarak katliam yasası çıkaranlar bu yıl içerisinde kaç çocuk işçinin öldüğünden haberdar mı? Kaç çocuğun cinsel istismara maruz kaldığından haberdar mı? Kaç çocuk aile içi şiddet mağduru? Eğitim hakkından mahrum bırakılan kaç çocuk var? Bu sorular cevapsız.

Editör: Haber Merkezi