Devlet imkânlarının Erdoğan’ın kampanyası için kullanıldığı, sahte videolar kullanılarak halka muhalefet hakkında yalan söylendiği, basın/yayın organları aracılığıyla muhalefete karşı yaygın bir iftira kampanyası yapıldığı doğrudur. Bunların hiçbiri ahlaki değerlerimizle örtüşmez. Ancak seçimi kaybetmenin nedeni sadece bunlar değildir.
Bundan sonraki adımları daha güçlü atabilmek için sağlıklı bir özeleştiri mekanizması geliştirmek şarttır. Millet İttifakı bileşenleri içinde liderlik rolü üstlenen CHP’nin bu bağlamda masaya yatırması ve değerlendirmesi gereken konular vardır.
Mesela seçimi kaybetmeye neden olan en ölümcül üç hata şöyle özetlenebilir: Aday açıklama biçimi yanlıştı. HDP’nin birinci turda aday çıkarmaması hataydı. Ortak liste doğru değildi gibi…AK Parti’nin en yıpranmış zamanında, Erdoğan’ın en yorgun vaktinde, iktidarın 21. yılında, ülkenin ekonomide, bürokraside, yargıda en sıkıntılı günler yaşadığı dönemde seçimi kazanamıyorsak, suçu kendimizde aramalıyız.
İki yıldır hazırlanılan ve toplumun büyük umutlarla beklediği seçim kaybedildi.“Hâlâ bunun yerine biz kaybetmedik, en yüksek oy oranına ulaştık, Erdoğan’ın bir Pirus zaferi kazandı” gibi söylemler gerçeğe gözünü kapatmaktır. Gerçeğe gözünü kapatan dünyayı sadece kendine gece yapar, gerçek ise orada durmaya devam eder. Acı gerçek şu ki çok uygun koşullara rağmen bu seçim kaybedildi.
Sonuçlarla ilgili şöyle yaygın görüşlere rastlıyoruz ki bunların bazıları kasıtlı yapılıyor: “Bu sonuçlar doğru olamaz, kesin bir hile var bu işte, aslında biz kazanmıştık, oylarımız çalındı” şeklinde bir inkâra yönelme durumu var. Ya da “aslında kötü yöneten onlardı, halk bunu anlamadı” diyerek öfkelenenler var. Şöyle bir telafi mekanizması geliştirenler de var: “Çok çalıştık, seçimi kaybetsek bile oylarımızı yükselttik, hiç bu kadar yüksek oy alan lider olmamıştı, koşullar değişirse şansımız olabilir”. Bir kısım insan da umutsuzluğa kapılıp şöyle düşünüyor; “Ne yapsak olmuyor, bir daha çalışmalara katılmayacağım, hatta sandığa bile gitmeyeceğim.”
Oysa bunların hiç biri çözüm değil, çözüm belli. Çözüme dair en önemli adımı baştan söyleyeyim: CHP zaten zamanı gelmiş hatta geçmiş olan kongreler ve kurultay sürecini başlatmalı ve en geç sonbaharda bu süreci tamamlamalıdır. İlçe/il kongrelerine başlanıp kurultayın yerel seçim sonrasına bırakılması fikri varsa bu kesinlikle yanlıştır ve ağır sonuçlar doğurur. CHP’de ciddi bir değişim olmadan yola devam etmenin, başarılı olmanın imkânsız olduğunu örgütleri ve tabanı tanıyan herkesin bilmesi gerekir.
Bir kez daha gördük ki, Türkiye’nin yarın ihtiyaç duyacağı muhalefet bugün yok. Nitekim demokratik bir değişimi mümkün kılabileceğine insanları ikna edemedi. Mevcut muhalefetin ve yapısının eleştirilmesi, değiştirilmesi, geliştirilmesi o yüzden elzemdir.ŞİMDİ NE YAPILMALI
Kaybeden, büyük hatalar yapan, başaramayan her sorumluluk sahibinin yapması gereken şeyin değişime saygı göstermek olduğu aşikârdır. Bunun için kurultaya gidilmesi ve kurultayla birlikte birçok şeyin değişmesi gerekir. Özellikle ve öncelikle de söylem, program ve kadrolar değişmelidir. Bunun için;
1-Her şeyden önce objektif bir muhasebe yapılmalı.
2-Dürüstçe özeleştiri verilmeli.
3-Değişimde samimi olunmalı.
Değişmesi gerekenler satırbaşları ile şöyle sıralanabilir- Yeni bir söylem. (Rakibe benzemek değil topluma alternatif bir mesaj vermek gerekir)
- Yeni bir program. (CHP’nin programı eskimiştir, çağa, ihtiyaçlara, yeni dünyaya ve yeni teknolojilere cevap vermekten uzaktır, yenilenmelidir.)
- Alternatif bir kadro oluşmalıdır. (Eski kadrolarla yeni bir şey kurulamaz. O yüzden eskimiş ve yıpranmış kadrolar değiştirilmesi şarttır. Yerine birikimli, moral ve motivasyonu yüksek bir kadro oluşturulmalıdır. Liyakat ve ehliyet sözü pratiğe geçirilmelidir.)
- İl ilçe örgütleri yenilenmelidir. (Merkez ve taşra örgüleri bu anlamda yeniden düzenlenmelidir.)
- Kurumsal yapının kurulması şarttır. (Kurumsal yapının oluşması parti içi demokrasinin işletilmesi ile mümkündür.)
- Parti içi demokrasi hem seçme ve seçilmede hem de parti içi yükselmede rol oynamalıdır. (Burada liyakat ve ehliyetle birlikte emek de değerlendirilmelidir.)
- Siyasette değer katanlara yer ve değer verilmelidir.
- Seçimle gelinen yerlere (Mv., Bld Bşk., meclis üyesi gibi) mümkün mertebe ön seçim esas alınmalıdır. (Ancak mevcut örgüt, delege yapısı ve sistemi düzeltilmeden ön seçim yapmak da doğru sonuçlar ortaya çıkarmayabilir. O yüzden önce delege yapısı ele alınarak düzenlenmeli, örgütler yenilenmeli ve seçim stratejisi ona göre oluşturulmalıdır.)
- Uzman kadro için her seçimde Genel Başkana %5 kontenjan tanınmalıdır.
- Bunları gerçekleştirmek için Tüzük ve Program Kurultayı düzenlenmelidir.
ü
ÖRGÜTÜN ROLÜ DOĞRU İŞLETİLMELİGörüldüğü üzere sorun stratejik ve taktiksel olmaktan ziyade daha çok yapısaldır.
Bunun için örgütün,
1- Parti siyasetinin belirlemesinde rolü olmalı.
2- Mv, bld başkanı, meclis üyesi gibi seçimle gelinen yerlerin belirlenmesinde rolü olmalı.
3-Seçim süreçlerinde, kampanyada etkili ve yetkili olmalıdır.
Bir kez daha gördük ki, Türkiye’nin yarın ihtiyaç duyacağı muhalefet bugün yok. Nitekim demokratik bir değişimi mümkün kılabileceğine insanları ikna edemedi. Mevcut muhalefetin ve yapısının eleştirilmesi, değiştirilmesi, geliştirilmesi o yüzden elzemdir.
CHP varoşlarda, kent çeperlerinde ve yoksul alanlardan oy alamıyor. (CHP sözgelimi İstanbul’da Beşiktaş’ı alıyor ama Sultanbeyli’de yok, Ankara’da Çankaya’yı alıyor ama Mamak’ı bir türlü alamıyor, Mersin’de Yenişehir’i alıyor ama Toroslarda yok.CHP YÜZDE 25 ÇEMBERİNDEN ÇIKMALI
CHP seçmen tabanını genişletmelidir. CHP’nin seçmen profilini sosyolojik olarak analiz ettiğimizde şunları görüyoruz: Gelir ve eğitim düzeyi Türkiye ortalamasının üstünde olan, şeriat ve bölünme endişesi yaşayan, solculuğu yaşam tarzına indirgemiş, kıyı şeridinde birikmiş, orta ve orta üstü kent soylu bir kesimdir. Bu kesim zaten ancak Türkiye’nin dörtte biri kadardır. Bu yüzden “Öldür Allah!” bu %25 bir türlü %26 olmuyor, olamıyor.
Bir problemle birden fazla kez uğraşıp sonuç alamıyorsanız ya bakış açınızı ya da problemin bağlamını değiştirmelisiniz. CHP son tahlilde bütün Türkiye sathı mahallinde var olmak ve gerçek anlamda coğrafyada Türkiyelileşmek istiyorsa değişmelidir. Aksi takdirde ülke demokrasisi daha epey bir zaman bir sağ partinin gidip yerine bir başkasının geldiği bir tahterevalliye döner, şimdilerde olduğu gibi.
CHP’nin uzunca bir zamandır %25 bandına sıkışmasının önemli bir nedeni de ülke nüfusunun ve seçmeninin kahir ekseriyetini oluşturan üç kesimle barışık olmamasıdır.
- CHP muhafazakârlarla barışık değil. (Oysa nüfusun tabi o arda seçmenin büyük bölümü muhafazakâr. CHP bu bağlamda İç Anadolu ve Karadeniz’de etkinlik gösteremiyor. )
1-Öncelikle neden kaybettik sorusunun cevabı analize açılmalı.
2-Ardından “Buradan nasıl çıkarız?” sorusuna cevap aranmalı.
3-MYK kurultay takvimini bir an önce açıklamalı ve kurultay bu sene son baharda yeni yapıyı ortaya çıkarmalı.
4-Bu ruhla yerele seçimlere hazırlanmalıdır.
ü