Pazar Politik

Yeni CHP mi, yeni parti mi?

Abone Ol
Bir partinin 100 yaşını geride bırakması onu ölümsüz yapmaz. Siyasi partinin ömrünü uzatması, toplumla kuracağı samimi ilişki ve toplumsal sorunları kamusal alanda taşıma ve çözme gücü ile doğrudan bağlantılıdır.

Tüm ülkede ve dünyanın farklı yerlerindeki CHP temsilciliklerinde partinin kuruluşun. 100. Kuruluş yılı dün kutlandı.

Yapılan kutlama esas olarak tarihsel bir anın yani Cumhuriyet Halk Fıkrası’nın kurulduğu içindi.

Bu kapsamda dün İstanbul’da Reform Enstitüsü ve Ülke Politikaları Vakfı “100. Yılında CHP” başlıklı bir toplantı düzenledi.

İBB Başkanı Ekrem İmamoğlu açılış konuşması yaptığı toplantıda iki oturumda, CHP’nin ilk yüz yılı ve ikinci yüzyıldaki yol haritası tartışıldı.

Toplantının açılış konuşmasını yapan İmamoğlu, dün Cumhuriyet gazetesinde yayınlanan yazına bağlı kalarak konuştu.

İmamoğlu ilk defa 29 Mayıs sabahı yayınladığı videoda ifade ettiği  “değişim” kavramının içini doldurduğu bir konuşma yaptı. Ve CHP’nin yeni bir vizyona ihtiyaç duyduğunu; bunun temelinin de halkla, toplumla eş düzeyli yeni bir ilişki kurulmasından başlayacağını dile getirdi.

İmamoğlu bir yandan CHP’nin 1980 darbesinden sonraki süreçte toplumla bağının koptuğunu ifade ederken; toplumda CHP hakkında var olan negatif algının kırılması için daha çok sahada, sokakta ve halkın arasında olunması gerektiğini de konuşmasında ifade etti.

İmamoğlu önerilerinin CHP’de ne kadar karşılık bulacağını göreceğiz. Ama İmamoğlu konuşması, daha önce yazdığım gibi “entelektüel” yönüne yatırım yaptığını bir kez daha gösterdi.

Siyasi partilerin, belli aralıklarla seçimlerin olması bu siyasetin varlığını garanti etmez. Çünkü, siyasetin sınırlarını toplumsal talepler değil, devlet belirlemektedir.

CHP YELPAZEDE NEREDE DURUYOR?

Ancak İmamoğlu’nun konuşmasında temel varsayımsal sorunlar yok değil. Bir kere CHP tarihsel süreklilik içinde hep aynı parti olmadı. Birbirinden farklı dönemlerde farklı ideolojiler ve siyaset yapma tarzları oldu CHP’de. İkincisi CHP bu süreklilik içinde bir bütün olarak sosyal demokrat parti olmadı. Bu en iyimser haliyle ancak bir temenni olabilir.

Sonuçta CHP’nin 100 yıllık tarihi homojen, süreklilik arz eden bir siyasallaşmayı temsil etmiyor. En basit biçimde tek parti dönemi CHP’si ile Kılıçdaroğlu’nun lideri olduğu CHP arasında sadece dönemsel değil siyasi ve ideolojik olarak da büyük bir fark olduğu gerçeği önümüzde duruyor.

Bugünkü CHP’yi sosyal demokrat ya da sol parti olarak tanımlamak teorik olarak mümkün olsa da; Türkiye’de partileri ‘sol-sağ’ aksında değerlendirmek tarihsel olarak kolay değildir. Bu bağlamda Türkiye'de siyasi partilerin konumlarını ‘statüko-değişim’ aksından değerlendirmek daha açıklayıcıdır.

Bu okumanın temel nedeni Türkiye'deki devlet-toplum ilişkisinin asimetrik yapısıdır. Bu asimetrik yapının en temel sonucu -ideolojik temelli, dar tabanlı küçük partileri bir kenarda tutarsak-, kitle partilerinin olduğu alanda büyük harfle ‘SİYASET’in olmamasıdır.

Siyasi partilerin, belli aralıklarla seçimlerin olması bu siyasetin varlığını garanti etmez. Çünkü, siyasetin sınırlarını toplumsal talepler değil, devlet belirlemektedir.

Siyasetin olmadığı siyasal alanda, var olan siyasi partilerin kendilerini sağ-sol aksında konumlandırmaları ancak önüne aldıkları ‘merkez’ kavramı ile mümkün oldu. Buradaki merkez ise tahmin edileceği gibi ‘devlet’tir. Siyasal meşruiyetlerini devletten alan, devletin çizdiği alanda siyaset yapan partilerin isimleri farklı olsa da, siyasal olarak ortak keseni ‘statüko’dur.

AKP’nin ilk on yılı siyaseten değişimci olsa da son 13 yılı devlete, devletçiliğe hapsolmuş statükocu partidir.

Bu yüzden AKP’nin son 13 yıldaki savruluşu, MHP aracılığıyla devlete eklenmesi CHP’deki değişim/yenileşme tartışmaları için hayli öğreticidir.

DEĞİŞİM/YENİLENME KOŞULLARI

CHP’nin yeni dönemde topluma umut olması ancak;

  1. ‘AKP/Erdoğan karşıtlığı’ üzerine inşa edilmiş siyaseten uzak durmak,
  1. Hak ve özgürlükler, toplumsal taleplerin siyasete taşınmasının temsilcisi olmak,
  1. Evrensel sol değerleri özümseyen yerli bir siyaset dili geliştirmek,
  1. Kuruluş aşamasında yeterince başarılamayan kültürel, etnik ve dinsel çoğulculuğa ulaşmak,
  1. Kendini sol tanımlayan parti ve kurumlarla sorun temelli işbirliği geliştirmek,
  1. Geçmişle, kuruculuk dahil hiçbir önyargı olmadan eleştirel bakabilmek,
  1. Son olarak bütün bunları içselleştirmiş zihnen genç bir kadro ile yola devam etmektir.

Bütün bunların başarılabilmesi CHP’yi yeniler, değiştirir.

Yok CHP yenilenmez ve değişmez ise bu durumda yeni bir parti kaçınılmaz olacaktır.

Bir partinin 100 yaşını geride bırakması onu ölümsüz yapmaz. Siyasi partinin ömrünü uzatması, toplumla kuracağı samimi ilişki ve toplumsal sorunları kamusal alanda taşıma ve çözme gücü ile doğrudan bağlantılıdır.

ü