Manşet

'Vatandaşa hizmeti engellersiniz, vatandaş hesabını sandıkta sorar'

Abone Ol
CHP’nin Yerel Yönetimlerden Sorumlu Genel Başkan Yardımcısı Seyit Torun’la doğal afetler sonrasında CHP’li Belediyeleri ve belediyecilik anlayışını konuştuk. Torun yaşanan süreci, iktidarın hizmetlerini engellenmesi olarak okuduğunu ifade ederek iktidarı uyardı: “CHP’li Belediyeler vatandaşa hizmet götürüyor. Eğer siz vatandaşa gidecek hizmeti engellemeye kalkarsanız, vatandaş bunun hesabını sorar.” Türkiye’de son dönemde yaşanan orman yangınlarından sel felaketine kadar pek çok doğal afet karşısında en önde müdahale eden ekiplerin başında CHP’li Belediyeler geliyor. Siyasi iktidarın çıkardığı tüm zorluklara rağmen CHP’li Belediyeler elinden gelini yapıyor. CHP’nin Yele Yönetimlerden Sorumlu Genel Başkan Yardımcı Seyit Torun ile CHP’li Belediyelerin performansını konuştuk. Torun; “Bizim belediyelerimiz vatandaşa hizmet götürürken Erdoğan’dan bir teşekkür beklemiyor. ... Bizim belediyelerimiz tüm baskılara rağmen, iktidarın yapamadığını yapıyor. Erdoğan da bunu hazmedemiyor. Belediyelerimizin başarıları Erdoğan’da siyasi korku yarattı ve korkuyor.” diyor Son zamanlarda CHP lideri ve CHP’li belediyelerin ülkenin her sorunu konusunda çözüm ürettiklerine tanıklık ediyoruz. CHP’nin Yerel Yönetimlerinden Sorumlu Genel Başkan Yardımcısı olarak bu süreci nasıl değerlendiriyorsunuz? Öncelikle Türkiye’nin içinde bulunduğu tabloyu ortaya koyalım. Bir tarafta 19 yıldır iktidarda bulunan bir siyasi parti, bir tarafta ise artık yönetilemez hale gelen bir Türkiye gerçeği var. İktidarın, yıllar içindeki yanlış politikaları nedeniyle derinleşen sorunlar, özellikle 2018’de Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi’ne geçildikten sonra kendini açıkça göstermeye başladı. Ülkemizde zaten var olan ekonomik kriz, bu sistemde bir buhrana dönüştü. İktidardaki güç zehirlenmesi, büyük bir yozlaşmayı, yükselen partizanlığı ve liyakatsizliği beraberinde getirdi. Sonuç olarak karşımıza; vatandaşın temel sorunlarından uzak, lükse ve şatafata boğulan, iktidarda kalmak için vatandaşın değil sadece kendi çevresinin çıkarlarını düşünen bir yönetim anlayışı çıktı. Bu tablonun toplumsal ölçekte açıkça hissedilmesinin ardından gidilen ilk seçim olan 2019 yerel seçimlerinde ise iktidar, seçmen desteğinde büyük bir kayıp yaşadı. Kutuplaşmayı değil birlikte yaşamayı, demokratik kurallara uyulmasının önemini, liyakate dayalı yönetim anlayışını ve halkın temel sorunlarının çözümünü önceleyen ve bunu vadeden Cumhuriyet Halk Partisi ise yerel seçimlerde çok büyük bir başarı elde etti. Asıl önemli olan ise, halkımız bu seçimlerde iktidarın yarattığı baskıyı, korkuyu ve umutsuzluğu yendi. Ve bu iktidarın seçimle gidebileceği ispat edildi. Biz vatandaşa bir söz verdik… ÇILGIN PROJELERE HARCAYACAK KURUŞUMUZ YOK Ne sözü verdiniz? Bizim halkı kandıran çılgın projelere harcayacak bir kuruşumuz yok. Bizim temel amacımız, iktidarın yarattığı bu olumsuz tabloda, vatandaşın en öncelikli sorunlarını çözmek. Bizim önceliğimiz, Kanal İstanbul’a, Ankapark’a, uçak inmeyen havaalanlarına bu milletin parasını harcamak değil. Bizim önceliğimiz, vatandaşın temel ihtiyaçlarını karşılamak ve her kuruşun hesabını milletimize vermek. Biz bu anlayışla yola çıktık ve devam ediyoruz. Tüm bunların yanında, siyasi iktidarın neredeyse yok ettiği, birlik, beraberlik ve dayanışmayı güçlendirmek için çalışıyoruz. Ülkenin neresinde bir sorun varsa, bizim belediyelerimiz el birliği ile o sorunu çözmeye çalışıyorlar. Depremlerde, yangınlarda, sel afetlerinde tüm belediyelerimiz seferberlik anlayışıyla hemen yardıma koşuyorlar. Ülkenin dört bir tarafındaki belediyelerimiz, ‘benim görevim değil’ demeden tüm imkânlarıyla destek oluyorlar. Belediyelerimiz aslında, siyasi iktidarın kutuplaştırma çabalarına karşı dayanışmanın tarihini yazıyorlar. Bizim belediyelerimiz, vatandaşın sorununu çözemeyen iktidarın açığını kapatıyor ve iktidarın vatandaş için yapmadığını belediyelerimiz yapıyor. HALKÇILIK VE DEVLETÇİLİK ÖNEMLİ Sosyal demokrat, halkçı ve kamucu bir atılım görülüyor. Bu dönemsel bir tavır alış mı, yoksa genel iktidara taşınacak bir politika mı? Cumhuriyet Halk Partisi, sosyal demokrasiyi benimseyen bir partidir. Halkçılık ve Devletçilik ilkeleri de bizim altı okumuz arasındadır. Bu dönemsel bir tavır alış değil, partimizin özünü yansıtan bir bakış açısıdır. Bu ilkeleri benimsemeyen, ‘ben’ merkezli bir siyaset tarzı izleyen siyasi iktidarın, partimizin bu ilkelerini daha görünür kıldığı doğrudur. İktidara geldiğimizde de aynı ilkelerden taviz vermeden çalışmaya devam edeceğiz. BÜTÇELER YÜZDE KÜÇÜLDÜ CHP’li belediyelerin gelirlerine büyük ölçüde el kondu. Yaklaşık bir oran verebilir misiniz? Örneğin üç büyük ilin gelir kaybı oranı nedir? Belediyelerin en büyük gelir kaynağı, genel bütçe gelirlerinden aldığı paydır. 2021 başında Resmi Gazete’de yayımlanan bir karar ile belediyelerin genel bütçe gelirlerinden aldıkları paylarda kesinti oranları artırıldı. Vergi gelirlerinde yüzde 40 kesinti yapılan belediyeler için ilave yüzde 10, yüzde 25 kesinti yapılan belediyeler için ilave yüzde 25 kesinti uygulanmaya başlandı. Böylece bu oranlar yüzde 50’lere çıkarılmış oldu. Bunun yanında pek çok kanun ve kararname ile belediyelerin belli alanlardaki gelirlerinin azaltıldığına şahit olduk, oluyoruz. Siyasi iktidar CHP’li belediyeleri başarısız olmasını istiyor, bunu da gelirlerini kısarak yapmak istiyor. Bunu nasıl aşıyorsunuz? Siyasi iktidar, yerel seçimlerdeki başarısızlığını kabul edemedi. Bunun sebeplerini tespit edip hatalarından ders çıkarmak yerine, başarısızlığı getiren etkenleri artırmaya başladı. Belediyelerin sadece gelirleri değil yetkileri de azaltılıyor. Son olarak TBMM’de kabul edilen Turizmi Teşvik Kanunu ile turizm bölgelerindeki belediyelerimizin birçok alandaki yetkileri ve bu yetkilerden kaynaklı gelirleri Kültür ve Turizm Bakanlığı’na devredildi. Belediyelerin elini kolunu bağlamaya ve iş yapamaz hale getirmeye çalışıyorlar. Bu sorunlu bir çabadır ve iktidara hiçbir şey kazandırmaz. Belediyeler vatandaşa hizmet götürüyor. Eğer siz vatandaşa gidecek hizmeti engellemeye kalkarsanız, vatandaş bunun hesabını sorar. 19 yıldır iktidarda olan bir siyasi parti artık belediyelerin hizmetlerini hazmedemez ve bu hizmetlerden korkar hale gelmişse, gideceğini görmüş demektir. Biz bu çabaları iktidarın son çırpınışları olarak değerlendiriyoruz. DOĞAL AFETLERE HAZILIK YAPMALIYIZ Yangın, sel ve diğer doğal afetler bu ülke gerçeği. CHP’li belediyeler bundan sonraki süreçte bu alanda nasıl organize olacaklar, mesela hazırlıklar yapılacak mı? 2019 yerel seçimlerinden sonra çok sayıda doğal afet yaşadık. Ve bizim belediyelerimiz bu afetler sonrasında hemen iş bölümü yapıp organize olarak, mağdur vatandaşlarımızın yardımına koştu. Bundan sonra da yaşayacağımız her olumsuzlukta bizim belediyelerimiz halkımızın yanında olacak. Siyasi iktidar afetlerde bile partizanlık yaparak belediyelerimizin önünü kesmeye çalışıyor. Bunu da vatandaşlarımız görüyor. Yani örneğin yangın bölgesinin belediye başkanını kriz toplantısına çağırmayan iktidar, söndürme helikopterinin sevk ve idaresini kendi milletvekiline yaptırıyor. İktidar olduğumuzda belediyeleri de siyasi iktidarın baskısından kurtarıp, tam bir iş bölümü içinde afetlere hazırlık ve müdahale süreçlerini yeni bir anlayışla planlayacağız. İktidarın yarattığı olumsuzlukları da işte o zaman tamamen çözme kapasitesine ulaşacağız. CHP’li belediyeler arasında bir koordinasyon var mı, başarılı projeler modelleniyor mu? Belediyelerin performansları ölçülüyor mu? Genel Merkez olarak hem belediyelerimize proje desteği veriyoruz hem de belediyelerimizin her bir başarılı projesini modelliyoruz. Yani bir belediyemiz başarılı bir hizmet tasarlamışsa, o hizmeti diğer belediyelerimize de yaygınlaştırmak için çalışma yapıyoruz. Amacımız, belediyelerimizin başarılı hizmetlerine katkıda bulunmak ve bu başarıları tüm belediyelerimizde yaygınlaştırmak. Bu konuda belediyelerimiz arasında gerçekten çok iyi işleyen bir iletişim ağımız var. CHP’Lİ BELEDİYELERİMİZ BAŞARILI Cumhurbaşkanı Erdoğan CHP’li belediyeler çalışmıyor, ‘salgında, yangınlarda, sel felaketlerinde hiç görünmediler’ dedi. Bu eleştiriyi nasıl değerlendiriyorsunuz? Bizim belediyelerimiz vatandaşa hizmet götürürken Erdoğan’dan bir teşekkür beklemiyor. Ama gerçeği çarpıtıp, belediyelerimizin emeğine hakaret etmelerine de sessiz kalacak değiliz. Erdoğan’ın belediyelerimizi hedef alan her açıklamasına gerekli yanıtı veriyoruz. Örneğin pandemi sürecinde bizim belediyelerimiz yaklaşık 6 milyon haneye ayni ve nakdi yardım ulaştırdı. 150 milyondan fazla maske ve dezenfektan ürünü dağıtıldı. Belediyelerimize ait iş yerlerinin kiraları, ihtiyaç sahiplerinin su faturaları ertelendi ya da hiç alınmadı. Askıda Fatura gibi uygulamalarla imkânı olan vatandaşın ihtiyacı olana ulaşması sağlandı. Biz bunları yaparken asli sorumlu olan iktidar ne yaptı? Belediyelerimizin bağış toplamasını engelledi, 15 milyon 250 bin liralık bağışa el koydu. Birçok yerde belediyelerimizin evlere yardım götürmesi, maske dağıtması ve hatta ekmek dağıtması engellenmeye çalışıldı. Ama biz bu engellerin hepsini aştık. Orman yangınlarına gelince… Yangın bölgelerindeki belediyelerimizin dışında, farklı illerdeki belediyelerimiz 289 araç 1.227 personel desteği gönderdi. Sel felaketlerinin yaşandığı bölgelere yine farklı illerdeki belediyelerimiz, 387 araç 618 personel gönderildi. Bunların yanında, onlarca tır içme suyu, binlerce gıda kolisi, binlerce ev eşyası vatandaşa ulaştırıldı. Son olarak Sayın Genel Başkanımız açıkladı, eğer siyasi iktidar, yangınlarda evini kaybeden vatandaşlarımıza ev yaparken onları borçlandırırsa, o borcu bizim belediyelerimiz karşılayacak. Erdoğan tüm bu süreçlerde belediyelerimize saldırdı. Ama en sonunda o da teşekkür etmek zorunda kaldı. Bizim belediyelerimiz tüm baskılara rağmen, iktidarın yapamadığını yapıyor. Erdoğan da bunu hazmedemiyor. Belediyelerimizin başarıları Erdoğan’da siyasi korku yarattı ve korkuyor. Toplumda kaybettiği itibarını belediyelerimize saldırarak, onların hizmetlerini engelleyerek kazanmaya çalışıyor ama boşuna uğraşıyor. Yerel Yönetim birimi olarak düzenli büyük organizasyonlar yapıyorsunuz ve bütün belediyeleri bir tema etrafında bir araya getiriyorsunuz. Son olarak Tarım konusunda bir büyük buluşma organize edeceksiniz. Bununla ilgili bilgi vermeniz mümkün mü? 30 Eylül-3 Ekim tarihleri arasında İstanbul Avrasya Gösteri Merkezi’nde, 157 belediyemizin ve 200’ü aşkın kooperatifin katılacağı bir Tarım Buluşması düzenleyeceğiz. Buradaki amacımız, belediyelerimizin tarıma verdiği destekleri değerlendirip kamuoyuna duyurmak, önümüzdeki süreçte atılacak adımlarla ilgili bir yol haritası belirlemek ve iktidara geldiğimizde uygulayacağımız tarım politikalarına katkıda bulunmak. 4 günlük programımızda, belediyelerimizin çalışmalarına ilişkin sunumlarının yanı sıra uzmanların katılımıyla tarımdaki sorunların ve çözüm önerilerinin tartışılacağı paneller de gerçekleştirilecek. Köylümüzün, üreticimizin sorunlarını biliyoruz ve onların sorunlarının çözümüne destek olmak için belediyelerimizin desteğiyle yeni projeleri hayata geçireceğiz.