Türkiye akademyasını liyakatsizlik, ahbap çavuşçuluk, hemşericilik, tarikatçılık, particilik ve her nevi nepotizm esir almış durumda. Herhangi bir alanda hangi uzmanlığa ve akademik çalışmaya sahip olduğunuzun hiçbir önemi yok

Geçtiğimiz yıl bazı akademisyen meslektaşlarımın ısrarı üzerine akademik hayatımda ilk defa İstanbul’daki bir vakıf üniversitesinin Yeni Medya ve İletişim bölümünün Dr. Öğretim Üyesi kadrosuna başvuruda bulundum. Bu işlerin nasıl döndüğünü yakından bilmeme rağmen bile bile lades dedim. Akademik ve mesleki çalışmalarımı içerden başvuru dosyamı beş kopya şeklinde hazırlayıp ilgili fakülte sekreterliğine teslim ettim. Beklememi ve fakülte dekanının benimle görüşmek istediğini söylediler oysaki öğretim üyesi kadrolarına alımlarda adaylarla sözlü mülakat yapılamaz! Bekledim; bir süre sonra kendimi fakülte dekanı ve iki yardımcısının karşısında buldum. Aramızda uzun bir konuşma geçti ve direkt yüzüme karşı başka bir adayları olduğunu ve başvuru yapmamın faydasız olduğunu söylediler. Yani hem yasal olarak suç işlerdiler hem de akademik teamülleri yok saydılar.

Fakülte Dekanı hiçbir şekilde bir aday için yüzüne karşı sözlü olarak görüş bildirip ihsas-ı reyde bulunamaz çünkü Dr. Öğretim Üyesi kadrolarına alım süreçleri 2547 sayılı Yükseköğretim Kanunu ile Öğretim Üyeliğine Yükseltme ve Atanma Yönetmeliği’ne göre yürütülmelidir. Kanuni usul ve esas şu şekilde yürütülmeli: Dekan tarafından ilana son başvurunun bittiği tarihten itibaren on beş gün içinde profesör ve doçentlerden oluşan üç kişilik bir jüri belirlenir. Kadroya başvuran her adayın dosyası bu jüri tarafından ayrı ayrı değerlendirilip 1 ay içinde yazılı olarak dekanlığa bildirilir.

Jüri üyelerinin yazılı raporlarının gelmesinin ardından Fakülte Yönetim Kurulu toplanıp her aday için gerekçeli olarak görüş bildirip kadro için hangi adayın neden tercih edildiğini veya edilmediğini belirtir. Sonrasında ise tüm kanaat ve öneriler resmî olarak Rektöre iletilir ve son karar mercii Rektördür. Yani Dekanın sözlü mülakat yapması ve her hangi bir jüri raporu elinde olmaksızın sözlü olarak başka bir adaylarının varlığından bahsetmesi hem hukuka hem de akademik teamüllere aykırıdır.

Kitabın ortasından konuşayım; Türkiye’deki istisnasız tüm üniversitelerde ister öğretim üyesi olsun, ister araştırma görevlisi olsun, ister öğretim görevlisi olsun; neredeyse çıkan tüm kadro ilanlarının “sahibi” önceden bellidir. Yani herkesin bu kadro ilanlarına başvurma hakkına sahip olması bu gerçeği değiştirmez çünkü kadrolar “kişiye özel” çıkartılır.

Eğer fakültenin dekanlığı, bölüm başkanlığı veya anabilim dalı başkanlığı ilana çıkan bir kadroya “kendi insanı” olan birini alacaksa o kadroya torpilli olarak gelecek kişinin yüksek lisans ve doktora tezi konuları, çalışma alanları veya yazmış olduğu makalelerin konuları “özel şartlar” olarak kadro ilanına ekleniyor. Böylelikle o konularda çalışması olmayanlar direkt olarak eleniyorlar çünkü kadroya başvuru şansları kalmıyor. Tüm bu özel şartlara rağmen eğer torpilli kişiyle aynı konularda çalışmış “dışarıdan biri” sürece yine de dâhil olmayı başarırsa; araştırma ve öğretim görevlisi kadrolarında yazılı sınav ve sözlü mülakattan düşük puan verilip elenmesi sağlanır. Öğretim üyesi kadrolarında da dosyaya atanan jüri üyeleri zaten direkt olarak dekan tarafından belirlendiklerinden ve “tanıdık” olduklarından raporlara etki edilip torpilli kişinin kadroya alınabilmesi doğrultusunda rapor yazmaları sağlanır.

YÖK’ün belirlediği kurallara göre bir kadro ilanında herhangi bir kişiyi işaret edecek tek bir özel şartın bile bulunmaması gerekiyor. O halde gelin; bazı üniversitelerin Resmî Gazete’de yayınlamış oldukları öğretim üyesi kadrolarının “özel şartlar”ına birlikte bakalım.

Koç Üniversitesi İnsani Bilimler ve Edebiyat Fakültesi Medya ve Görsel Sanatlar Bölümü’nün 03/08/2023 tarihli doçent öğretim üyesi ilanında özel şartlar “Gelişmekte olan medya, medya kurumları, kitle iletişimi, medya etkileri, medya ve siyaset, platformlar veya stratejik iletişim alanlarında uzmanlaşmış olmak. Araştırmada disiplinler arası ve hesaplamalı yaklaşımlarda uzmanlaşmış olmak.” olarak belirtilmiş. Bu ilanda çok net olarak bir kişinin bugüne kadar yaptığı çalışma alanları belirtilmiş çünkü ilan için alınacak kişi önceden belli! Oysaki bu ilan için sadece “İletişim alanında doçentlik belgesine sahip olmak” şartı yeterli olmalıydı ancak ilan kişiye özel olduğu için diğer adayların başvurularını önlemek adına alınacak kişinin çalışma alanları özel şart olarak belirtilmiş!
Arkanızda bir torpil veya referans olmadan kendi bileğinizin hakkıyla bir akademik kadroya girebilmek neredeyse imkânsız. Akademisyen olabilmek için artık akademiden kaçıp uzaklaşmak gerekiyor…
Bolu Abant İzzet Baysal Üniversitesi Eğitim Fakültesi Eğitim Bilimleri Bölümü Rehberlik ve Psikolojik Danışmanlık Anabilim Dalı’nın 02/08/2023 tarihli profesör öğretim üyesi ilanında özel şartlar “Doçentliğini Din Psikolojisi alanında almış olmak. Psikolojik danışmada maneviyat ve inanç gelişimi üzerine çalışmaları olmak” olarak belirtilmiş. Çünkü kadroya almak istedikleri torpilli kişinin çalışma alanları tam da bu belirtilen konular! Oysaki bu ilan için sadece “Eğitim Bilimleri, Rehberlik ve Psikolojik Danışmanlık alanlarında doçentlik belgesine sahip olmak” şartı herkesin başvuru yapabilmesi için yeterli olmalıydı ama torpilli kişinin kalbi kırılabilir! Necmettin Erbakan Üniversitesi Ahmet Keleşoğlu İlahiyat Fakültesi Felsefe ve Din Bilimleri Bölümü Din Sosyolojisi Anabilim Dalı’nın 02/08/2023 tarihli doçent öğretim üyesi ilanında özel şartlar “Dijital dünyada dindarlık, dini kimlik ve kuşak dindarlığı konularında çalışmalar yapmış olmak.” olarak belirlenmiş çünkü torpilli olarak alınacak adayın çalışma alanlarına göre nokta atışı özel şartlar koyulmuş.  Oysaki bu ilan için sadece “Felsefe ve Din Bilimleri, Din Sosyolojisi alanında doçentlik belgesine sahip olmak” şartı yeterli olmalıydı! İstanbul Üniversitesi Bilgisayar ve Bilişim Teknolojileri Fakültesi Bilgisayar Mühendisliği Bölümü’nün 02/08/2023 tarihli iki ayrı doçent öğretim üyesi ilanında özel şartlar “Derin öğrenme alanında bilimsel çalışmalar yapmış olmak, Coğrafi bilgi sistemleri ve karar teorisi alanında bilimsel çalışmalar yapmış olmak.” olarak belirtilmiş. Yani önceden hangi kişilerin doçentlik kadrosuna alınacağına dair sadece kişi isimlerini vermemişler! Oysaki bu ilana herkesin başvurabilmesi için sadece “Bilgisayar ve Bilişim Teknolojileri, Bilgisayar Mühendisliği alanlarında doçentlik belgesine sahip olmak” şartı yeterli olmalıydı. İstanbul Topkapı Üniversitesi Güzel Sanatlar, Tasarım ve Mimarlık Fakültesi Mimarlık Bölümü’nün 01/08/2023 tarihli doktor öğretim üyesi ilanında özel şartlar ““Şehir ve Bölge Planlaması” bölümünde lisans ve yüksek lisansını yapmış olmak, Doktorasını “Şehircilik” alanında yapmış olmak.” olarak belirtilmiş. O kadar pervasızlar ki alınacak torpilli kişinin lisans, yüksek lisans ve doktora eğitim alanlarının tamamını özel şart olarak yazmışlar! Oysaki bu ilana herkesin başvurabilmesi için sadece “Mimarlık alanında doktora belgesine sahip olmak” şartı yeterli olmalıydı. Özyeğin Üniversitesi Mühendislik Fakültesi Mühendislik Temel Bilimleri Bölümü’nün 31/07/2023 tarihli profesör öğretim üyesi ilanında özel şartlar “Doktora derecesini yurtdışında Fizik alanında tamamlamış ve Fizik alanında Doçent unvanını almış olmak. Biyolojik fizik,   biyomedikal fizik, medikal fizik ve biyolojik/biyomedikal görüntüleme ile görüntü oluşturma algoritmaları konularında uzman olmak. Bu alanlardaki uzmanlığı, önde gelen hakemli uluslararası bilimsel dergilerdeki yayınlar, bu yayınlara yapılan atıflar, yönetilen ulusal ve uluslararası araştırma projeleri, yönetilen lisansüstü ve doktora tezleri, ayrıca uluslararası konferanslardaki sunumlar ile kanıtlamış olmak” olarak belirtilmiş. Yine “doktorasını yurtdışında fizik alanında tamamlamış olmak” şartıyla torpilli kişinin neredeyse tam kimliğini yazmışlar! Oysaki bu ilana herkesin başvurabilmesi için sadece “Mühendislik Temel Bilimleri alanında doçentlik unvanına sahip olmak” şartı yeterli olmalıydı.
O kadar pervasızlar ki alınacak torpilli kişinin lisans, yüksek lisans ve doktora eğitim alanlarının tamamını özel şart olarak yazmışlar!

Yüzlerce üniversiteden yüzlerce bölüm için açılan kadro ilanlarından yüzlerce kişiye özel torpilli özel şart bulmak mümkün, Resmî Gazete ilanlarına bakılması yeterli. Türkiye akademyasını liyakatsizlik, ahbap çavuşçuluk, hemşericilik, tarikatçılık, particilik ve her nevi nepotizm esir almış durumda. Herhangi bir alanda hangi uzmanlığa ve akademik çalışmaya sahip olduğunuzun hiçbir önemi yok; arkanızda bir torpil veya referans olmadan kendi bileğinizin hakkıyla bir akademik kadroya girebilmek neredeyse imkânsız. Akademisyen olabilmek için artık akademiden kaçıp uzaklaşmak gerekiyor…