Gazetecilik mesleğini sevmeden yapabilmek mümkün değildir çünkü zor şartları, siyasi baskıları, yargı baskılarını, hapis tehditlerini ve zor ekonomik şartları başka türlü göğüsleyebilmek olanaksızdır. 

Uzun ve zorlu bir maratonun ardından öğrenciler puanlarına göre üniversite ve bölüm tercihlerine karar vermeye başladılar. YKS sınavında öğrencilerin sorulara verdikleri doğru yanıt ortalamalarına baktığımızda aslında Türkiye’deki eğitim sisteminin gidişatına yönelik endişelenmekte ne kadar haklı olduğumuz tekrar tekrar ortaya çıkıyor. Öğrencilerin derslere göre doğru yanıt ortalamaları şöyle:

Temel Yeterlilik Testi (TYT):

-Türkçe (40 soru) Ortalama: 20,021

-Sosyal Bilimler (20 soru) Ortalama: 8,688

-Temel Matematik (40 soru) Ortalama: 8,218

-Fen (20 soru) Ortalama: 3,546

Alan Yeterlilik Testi (AYT):

-Matematik (40 soru) Ortalama: 7,567

-Fizik (14 soru) Ortalama: 2,519

-Kimya (13 soru) Ortalama: 1,768

-Biyoloji (13 soru) Ortalama: 2,08

-Türk Dili ve Edebiyatı (24 soru): 5,763

-Tarih (10 soru) Ortalama: 1,73

-Coğrafya-1 (6 soru) Ortalama: 1,304

-Tarih-2 (11 soru) Ortalama: 1,805

-Coğrafya-2 (11 soru) Ortalama: 2,435

-Felsefe (12 soru) Ortalama: 1,844

-Din Kültürü ve Ahlak Bilgisi/Ek Felsefe Grubu (6 soru) Ortalama: 1,394

Verilere baktığımızda; 2023 yılında YKS sınavına giren öğrencilerin hem Temel Yeterlilik hem de Alan Yeterliliği bakımından vahim bir durumda olduğu açık. Öğrencilerin sınav verileri üzerinden eğitim sisteminin verdiği S.O.S. çağrısına yetkin bir şekilde cevap verilmediği ve çözüm bulunmadığı taktirde çok daha vahim sorunların ortaya çıkması kaçınılmaz. Bu durum şüphesiz öğrencilerin seçecekleri üniversite ve bölümlerin niteliğine de yansıyacak. Bundan dolayı da öğrencilerin hayal kırıklığına uğramamak için puan durumlarına göre gerçekçi tercihler yapmaları şart.

Sadece para kazanmak için bölüm seçilemez, aksi taktirde ömür boyu sürecek bir mutsuzluk ve pişmanlık hissi kaçınılmaz olacaktır. Ayrıca; yeteneklerine uygun bir bölümden severek mezun olan bir birey elbette daha başarılı olur ve bu başarı da mutlaka para da kazandırır.

Öğrenciler genelde şahsi yeteneklerinden ziyade “para kazandıracak bölümler” ve “popüler ve ünlü üniversitelere” göre tercih yapıyorlar. Bu durum hayatları boyunca peşlerinden gelecek olan mutsuzluğun ve yanlış kararların da başlangıcı oluyor maalesef. Pek çok öğrenci sırf bu yanlış kararlarından dolayı sevmedikleri ve müfredatlarıyla başa çıkamadıkları bölümleri ve üniversiteleri seçtikleri için daha birinci sınıfta ya sınıfta kalıyorlar ya okulu bırakıyorlar ya da bölüm değişikliğine gidiyorlar. Bu bağlamda; öğrenciler bölümlerini seçmeden önce şahsi yeteneklerini dikkate almalılar, ders müfredatlarını ve öğretim üyesi kadrosunu detaylıca incelemeliler.

Bu süreçte öğrencilerin çevrelerinden ve ailelerinden yana karşılaşacakları yorumların başında “Bu bölümde para yok, mezun olduğunda aç kalırsın” olacaktır. Bu tutum yanıltıcıdır çünkü bir insan mezun olacağı bölüme dair edineceği mesleğini hayatının çok önemli bir zaman diliminde yapacağından dolayı yeteneklerine uygun olması gerekiyor. Sadece para kazanmak için bölüm seçilemez, aksi taktirde ömür boyu sürecek bir mutsuzluk ve pişmanlık hissi kaçınılmaz olacaktır. Ayrıca; yeteneklerine uygun bir bölümden severek mezun olan bir birey elbette daha başarılı olur ve bu başarı da mutlaka para da kazandırır.

Tercih dönemi içinde olduğumuzdan dolayı Gazetecilik Bölümünü tercih etmek isteyen öğrencilerden mesleğe ve bölüme dair pek çok soru alıyorum. İletişim biliminin bir paçası olan gazetecilik günümüzde artık “Gazetecilik ve Yeni Medya”, “İletişim ve Yeni Medya”, “Yeni Medya” ve “İletişim Bilimleri” gibi bölümlere ayrılmış durumda. Bundan dolayı da öğrenciler her bölümün müfredatını inceledikten sonra bu bölümlerden hangisinin kendilerine daha uygun olduğuna karar vermeliler.

Günümüzün dijital çağında gazetecilik mesleği de şüphesiz hem teorik hem de pratik anlamda pek çok değişim ve dönüşüm yaşıyor. Sosyal ve yeni medya mecraları da gazeteciliğe yepyeni yorumlar katıyor. Yani artık geleneksel manada bir gazetecilik ne mesleki olarak ne de akademik eğitimi bağlamında mümkün değil.  Gazetecilik bölümü tercih edilirken mutlaka bu dinamiklere aşina olmak gerekir.

Peki, gazetecilik mesleğini genç öğrencilere tavsiye ediyor muyum? Eğer gerçekten bu mesleği sevecek ve tüm zorluklarına göğüs gerebileceklerse, evet; mutlaka tavsiye ediyorum. Ama eğer gazetecilik mesleğini sadece bir para kazanma aracı olarak tercih edeceklerse, lütfen vazgeçsinler ve şanslarını başka bir yolda denesinler.

Gazetecilik, herhangi bir mesleğe benzemez çünkü gazetecilik dışında başka hiçbir meslek için “Yasama-Yürütme-Yargıdan sonraki dördüncü erk” tanımı yapılmaz. Yani gazetecilik; halk adına yapılan ve tüm güç odaklarını objektif olarak denetlemesi beklenen şerefli bir kamu görevidir. Bu bağlamda; gazetecilik mesleğini sevmeden yapabilmek mümkün değildir çünkü zor şartları, siyasi baskıları, yargı baskılarını, hapis tehditlerini ve zor ekonomik şartları başka türlü göğüsleyebilmek olanaksızdır.

Kitabın ortasından konuşayım; eğer öğrenciler sadece para kazanmak için gazetecilik mesleğine girmek niyetindeyseler asla girmesinler ve yol yakınken vazgeçsinler çünkü Türkiye’de bu meslek çok uzun yıllardır para kazandırmıyor ve gazetecilerin büyük bir kısmı ekonomik zorluklar yaşıyorlar. Sürekli ekranlarda ve basın mecralarında olan aynı isimlerin hayatlarına bakmak bu noktada yanıltıcı olabilir.

Değişen gazetecilik dinamikleri, sosyal medya mecraları üzerinden yapılan yayıncılık, anaakım medyanın sahiplik yapısı, siyasi ve hukuki baskılar, kurumsal ekonomik baskılar, mesleki etik erozyonu, alaylı ve mektepli gazetecilik ayrımı, medyadaki tepeden inmecilik ve torpil sistemi medya sektöründe iş bulabilmeyi çok zor bir hale getirdi. İster “yandaş” ister “muhalif” olsun; bu durum tüm siyasi yelpazedeki farklı medya mecraları için aynı şekilde geçerlidir.

Ben 15 yıldır aktif olarak hem iç basın hem de dış basın anaakım ve alternatif medya mecralarında gazetecilik yapıyorum. Lisans eğitimimi İstanbul Üniversitesi İletişim Fakültesi Gazetecilik Bölümü’nde, yüksek lisans eğitimimi İstanbul Üniversitesi Sosyal Bilimeler Enstitüsü Genel Gazetecilik Anabilim Dalı’nda ve doktora eğitimimi İstanbul Üniversitesi Sosyal Bilimeler Enstitüsü Gazetecilik Anabilim Dalı’nda tamamladım. Yani hem sokak muhabirliğinden gelen alaylı bir gazeteci hem de mektepli bir gazeteciyim.  Meslekte hem maddi hem de manevi olarak çok sorunlar yaşadım ve gazeteciliği bırakmamak için farklı alanlardaki yeteneklerim üzerinden para kazanıp hayatımı idame ettirmeye çalıştım. Yani en az parayı akademik eğitimini de aldığım gazetecilikten kazandım ama hayatımın hiçbir anında ne gazetecilik eğitimini ne de mesleğini seçtiğim için pişmanlık duymadım çünkü bu mesleğe tüm zorluklarıyla birlikte aşığım ve hayata tekrar gelsem yine gazetecilik mesleğini seçerim.

Peki, gazetecilik mesleğini genç öğrencilere tavsiye ediyor muyum? Eğer gerçekten bu mesleği sevecek ve tüm zorluklarına göğüs gerebileceklerse, evet; mutlaka tavsiye ediyorum. Ama eğer gazetecilik mesleğini sadece bir para kazanma aracı olarak tercih edeceklerse, lütfen vazgeçsinler ve şanslarını başka bir yolda denesinler. Tercih yapacak tüm genç öğrencilere en içten başarı dileklerimle…

ü

ü