Sayın Erdoğan için İsrail ile ilişkileri onarmak ve Kafkaslar ve Orta Asya'da potansiyel bir ortaklık kurmak, ip üzerinde yürümek demektir.Erdoğan bu hafta, birçok Orta Doğu ülkesinin farklılıklarının ve çoklu bölgesel çatışmaların kontrolden çıkmamasını sağlamaya çalıştığı bölgede, bu farklılıkları dengelemeye çalışma hedefiyle iki günlük ziyaret için BAE'ye geldi. BAE Veliaht Prensi Muhammed bin Zayed, Erdoğan'ın neredeyse on yıldır ilk kez yaptığı ziyareti, Türkiye ile işbirliğinin "başarılı yeni bir aşamasının" başlangıcı olarak müjdeledi. BAE, Türkiye'nin Körfez'deki en önemli ticaret ortağıdır. Bu arada, hükümete yakın Sabah gazetesi, geçtiğimiz günlerde Türk istihbaratının geçen sonbaharda Türk-İsrailli işadamı Yair Geller'e yönelik bir suikast girişimini engellediğini aktardı. Bazı yorumlarda, açıklamanın zamanlamasının, Türkiye'nin İsrail’le yakınlaşmanın bir parçası olarak Gazze Şeridi'ni kontrol eden İslamcı Hamas örgütüne verdiği desteği durdurması yönündeki çağrılarına karşı koymayı amaçladığına dair şüpheler dile getiriliyor. Gazete, İran'la bağlantılı birkaç şüphelinin gözaltına alındığını söyledi. Türk yetkililer, suikast girişiminin 2020'de İranlı nükleer bilim adamı Muhsin Fahrizade'nin İsrail ajanları tarafından öldürülmesine misilleme olduğunu öne sürdü. Sayın Erdoğan için İsrail ile ilişkileri onarmak ve Kafkaslar ve Orta Asya'da potansiyel bir ortaklık kurmak, ip üzerinde yürümek demektir. Erdoğan’ın İsrail, S. Arabistan ve BAE gibi ülkelerle ilişkilerini düzeltirken bununla İslam dünyasının meselelerine önem veren bir Müslüman lider olarak kendisini sunması arasında bir denge kurması gerekiyor. Nitekim söz konusu üç ülkeyle ama özellikle de İsrail ile ilişkileri, İslami davalardan ama özellikle de Filistin davasından bir vazgeçiş olarak yorumlanıyor. Sonuç olarak Türkiye Dışişleri Bakanı Çavuşoğlu geçen hafta yaptığı açıklamada, “İsrail ile ilişkilerimiz konusunda atacağımız hiçbir adım ya da gerçekleşecek herhangi bir normalleşme, diğer bazı ülkelerin yaptığı gibi Filistin davası pahasına olmayacak” şeklinde bir ifade kullanmıştı. Aynı zamanda, Türkiye geçen sonbaharda tutuklanan 16 kişiyi bir İsrail casus ağının parçası olmakla suçladı. İsrail istihbarat kaynakları böyle bir ağın varlığını yalanladı. Ankara'nın 'casusluk' suçlamaları ve tutukluların fiyatını artırmaya yönelik bariz tehditleri, masum turistleri içeren rehine diplomasisi kullandığını gösteriyor. Ankara'nın iktidar partisi tarafından desteklenen Hamas da böyle davrandı. Sağcı Jerusalem Post'un Ortadoğu muhabiri Seth J. Frantzman, geçen sonbahardaki tutuklamalardan kısa bir süre sonra “Normal rejimler, masum insanları tutuklamaz" diye gürledi. --- Çeviren: İslam özkan Dr. James M. Dorsey, ödüllü bir gazeteci ve akademisyen ve Singapur Ulusal Üniversitesi Ortadoğu Enstitüsü'nde Kıdemli Araştırmacıdır. Yazı, Dr. James. M. Dorsey’nin bu yazısından tercüme edilmiştir https://jamesmdorsey.substack.com/p/ukrainian-ripples-turkey-and-israel?utm_source=url
Ukrayna hareketliliği: Türkiye ve İsrail, Orta Asya'da işbirliğini genişletiyor
Erdoğan’ın İsrail, S. Arabistan ve BAE gibi ülkelerle ilişkilerini düzeltirken bununla İslam dünyasının meselelerine önem veren bir Müslüman lider olarak kendisini sunması arasında bir denge kurması gerekiyor.
James M. Dorsey
Washington'da yakın zamanda yenilen bir akşam yemeği, İsrail Cumhurbaşkanı Isaac Herzog'un görünüşe göre yakında gerçekleşmesi planlanan Türkiye ziyaretinin iki eski müttefik arasındaki gergin ilişkilere son vermekten daha fazlasını içerebileceğini öngörüyor.
İsrail, Türkiye, Özbekistan ve Kazakistan'ın Washington büyükelçilerinin katıldığı ve Azerbaycan elçisinin ev sahipliğinde gerçekleştirilen yemek, ABD'nin önde gelen Yahudi Örgütleri Başkanları Birliği Başkan Yardımcısı Malcolm Hoenlein tarafından dizayn edildi.
Yemek, İsrail ile diplomatik ilişkileri bulunan Türkî cumhuriyetler arasında daha yakın ekonomik ve güvenlik işbirliğinin önünü açmak için tasarlandı.
Akşam yemeğinin önemi, sadece Cumhurbaşkanı Herzog'un ziyaretinden önce düzenlenmesinde yatmıyor. Büyükelçilerin buluşması, Ukrayna krizinin tam da Türkiye'yi NATO ve Rusya arasında seçim yapmaya zorladığı bir dönemde geldi.
Ayrıca Türkiye, Azerbaycan ve Orta Asya ülkeleri üç ay önce Türkçe Konuşan Ülkeler İşbirliği Konseylerine yeni bir soluk getirmeye çalıştı.
Rusya'dan savunma sistemleri satın alan ve NATO üyesi olmasına rağmen Rusya ile yakın ilişkileri olan Türkiye Ukrayna'yı destekledi. Güç durumdaki Doğu Avrupa devleti ile askeri işbirliğini güçlendirdi ve Rusya'nın 2014 yılında Kırım'ı işgalini kınadı.
Erdoğan bu ayın başlarında başkent Kiev'i ziyaret etti, ancak aradaki anlaşmazlığa ilişkin Ukrayna ile Rusya arasında arabuluculuk yapma teklifinin Moskova tarafından reddedildiğini gördü.
Türkiye Cumhurbaşkanı, o zamandan beri İsrail gazının Avrupa'ya taşınması konusunda İsrail ile görüşmelere yeniden başlamak istediğini söylemekte. Batılı ülkeler, Rusya'nın Ukrayna'daki potansiyel bir askeri operasyonuna karşılık Rusya'ya yaptırım uygularsa, Moskova’nın Avrupa'ya gaz arzı tehlikeye girebilir. Yaptırımlar, Rusya'nın Avrupa'ya gaz satışını durdurabilir.
Yaptırımlar, doğalgazın Ukrayna’yı bypass ederek Karadeniz'in altından Türkiye'ye, oradan da Avrupa’ya pompalandığı TürkAkımı'nı da etkileyebilir.
Türkiye-İsrail doğalgaz işbirliği, Erdoğan'ın Türkiye'yi Avrupa için alternatif bir enerji merkezi yapma hedefini güçlendirecektir. Azerbaycan, Ukrayna krizinin Rusya’nın gaz sevkiyatını aksatması durumunda, acil durum gazını, Avrupa'ya Türkiye üzerinden temin etmeye hazır olduğunu söyledi.
İsrail, ziyareti henüz resmi olarak onaylamamış olsa da, Cumhurbaşkanı Herzog, 15 yıl sonra Türkiye'yi ziyaret eden ilk İsrail devlet başkanı olacak gibi görünüyor. Bu arada, Herzog'un erkek kardeşi Michael, akşam yemeğine katılan İsrail'in Washington büyükelçisidir.
İsrail ile Türkiye arasındaki ilişkiler, 2010 yılında İsrail-Mısır ablukasını aşmaya çalışan bir yardım filosu içerisindeki bir gemide 10 Türk eylemcinin İsrailli komandolar tarafından öldürülmesinin ardından bozulmuştu.
Geçen ay Yair Lapid ile Mevlüt Çavuşoğlu arasında yapılan bir telefon görüşmesi, iki ülkenin dışişleri bakanları arasında 13 yıl aradan sonra kesinliği teyit edilen ilk görüşme oldu.
Kasım ayında İstanbul'un en önemli turizm merkezlerinden biri olan Dolmabahçe Sarayı'nın fotoğraflarını çeken İsrailli bir turist çiftin casusluk suçlamasıyla tutuklanması ve ardından serbest bırakılması, söz konusu görüşmeye yol açtı ve İsrail-Türkiye yakınlaşmasının önünü açtı.
Boğaz kıyısındaki saray, 19. yüzyılda Osmanlı padişahlarının yönetim merkezi olarak hizmet vermişti. 1938'de ise modern Türkiye'nin kurucusu Kemal Mustafa Atatürk'ün ruhunu teslim ettiği saraydı.
Çiftin serbest bırakılması, Erdoğan ile üst düzey İsrailli liderler arasında dokuz yıl aradan sonra ilk telefon görüşmesini de beraberinde getirdi. Bay Herzog ve Başbakan Naftali Bennett, Türkiye cumhurbaşkanına teşekkür etmek için ayrı ayrı telefon etti.
İsrailli çiftin serbest bırakılması ve Erdoğan'ın elini uzatması birçok amaca hizmet etti. Türk lider, olayın şiddetli ekonomik kriz döneminde oldukça ihtiyaç duyulan turistleri korkutmasını istemedi.
Olay ayrıca Erdoğan'a, İsrail'le sorunları aşma ve Birleşik Arap Emirlikleri'nin Yahudi devletiyle yakın bağlarını sürdürmedeki jeopolitik avantajını azaltma fırsatı verdi. Erdoğan'ın bakış açısına göre Ukrayna krizi, İsrail ile ilişkileri geliştirmenin meydana getireceği avantajları artırmaktan başka bir işe yaramadı.
Yorumlar
Popüler Haberler
Deniz Zeyrek, Sözcü gazetesinden ayrıldı
MHP'li vekillerin istifa gerekçesine PolitikYol ulaştı: VIP altın kaçakçılığı
Yasadışı bahis soruşturmasında yeni dalga: 7 fenomene yakalama kararı
Sivas’ta dershane bulunan binada yangın: Bir öğretmen öldü
Selçuk Üniversitesi, mutluluğun formülünü aramayı bıraktı
Liderlik hayali kuran Türkiye, puansız Karadağ'a takıldı