Dünya Sağlık Örgütü (DSÖ)’nün Tütün Kontrolü Çerçeve Anlatşması’na (WHO Framework Convention on Tobacco Control – FCTC) Türkiye 2004 senesinde taraf olmuş, 2005 senesinde antlaşma Türkiye Büyük Millet Meclisi’nde uygun bulunmuş ve bu antlaşmanın gerekliliklerini hem yasal hem de idarî düzeyde yerine getirmek için gerekli adımları çabucak atmıştır. 2008 senesinde, 4207 sayılı Tütün Ürünlerinin Zararlarının Önlenmesi ve Kontrolü Hakkında Kanun, 5727 sayılı Kanun ile kapsamlı bir değişikliğe uğramış ve 2009 senesinde bu değişiklikler, başta kapalı alanlarda sigara içme yasağı olmak üzere pek çok farklı surette hayata geçmiş ve Türkiye’nin sigarayla mücadelesi birkaç seviye atlamıştır.
Buraya kadar hikaye son derece güzel gidiyor. Gelgelelim aradan geçen on seneyi aşkın süre sonunda, Türkiye’nin FCTC’nin gerekliliklerini yerine getirmek suretiyle atmış olduğu adımların isabetini ölçmek gerekmektedir. Tüketim ürünlerine olan talebin azaltılması, hele sigara gibi son derece günlük bir bağımlılık ürünü söz konusu olduğunda masa başında yapılan politikalarla pek mümkün olmuyor. Günün sonunda sormamız gereken asıl soru, on seneyi aşkın bir süredir uygulanan bu politikaların gerçekten olumlu bir netice ortaya koyup koymadığı olmalıdır. Başka bir ifadeyle, Türkiye’nin sigarayla mücadelesi başarılı ilerlemekte midir?
Türkiye’nin bu süreçte uyguladığı politikaların çok büyük çoğunluğu, kamuoyu tarafından güvenoyu kazanmıştır. Başta kapalı alanlarda sigara içme yasağı olmak üzere kamusal alanı ilgilendiren pek çok uygulama, vatandaşın büyük bir çoğunluğu tarafından isabetli bulunmaktadır. Gelgelelim bu uygulamaların yalnızca küçük bir kısmı sigara tüketimini kamusal alanda düzenlemeyi hedeflemektedir. FCTC’nin en önemli hedefi ise şüphesiz, sigara tüketim oranlarının düşürülmesidir. Nitekim sigara tüketim oranlarının düşürülmesinin yanında kapalı alanlarda sigara tüketimi, sigara paket düzenlemeleri veya reklam yasakları olmak üzere kamusal politikalar zaten sigara tüketiminin düşürülmesiyle daha ulaşılabilir hâle gelecektir.
Bu anlamda, Türkiye’nin sigarayla mücadelesinin sigara tüketim oranlarının düşürülmesi bakımından olması gerektiği yönde seyretmediğini ifade etmemiz gerekir.
Statista’nın 2023 verisine göre Türkiye’nin sigara tüketim yaygınlığı hâlen %30’a yakınsamaktadır ve 2028’e değin bu oran %25’e ancak yaklaşabilecektir[2].Zarar azaltma ürünleri, elbette risksiz değildirler. Ancak kamuoyundaki yanlış önkabulün aksine, başta sigarayı bırakabilmek adına dünyada defaatle kanıtlanmış etkiler sunabilmektedirler.
Diğer taraftan, gelişen dünyanın sigara tüketimiyle mücadele politikası aradan geçen 10 seneyi aşkın zamanda FCTC’nin çerçevesinin dışına çıkmıştır. FCTC’nin, yalnızca tüketim regülasyonlarına dayanan çerçevesi, başta Avrupa ve Kuzey Amerika ülkeleri olmak üzere sigara tüketim oranlarını düşürmek bakımından yetersiz bulunmuş ve tütün zarar azaltma politikaları önem kazanmıştır.
Tütün zarar azaltma, en basit tabirle sağlığa zararları say say bitmeyen sigara tüketimini, tüketim alışkanlığını değiştirmeden, daha az zararlı bir alternatifle değiştirmek anlamına gelmektedir. Bu sürecin baş aktörleri şüphesiz kamuoyunda elektronik sigara olarak bilinen ürünlerdir.
E-sigara hakkında Türkiye kamuoyunda seneler içerisinde çok fazla yanlış bilgi dolaşıma sokulmuştur. Tüm bu yanlış bilgilere tek tek bu yazıda değinmem mümkün olmasa da okurlara gelişen dünyadan örnekler vermek suretiyle e-sigara tüketiminin sigarayla mücadele bakımından nasıl kalıpların dışında ve etkili yollar sunduğunu ifade etmeye çalışacağım.
Öncelikle “e-sigara” ifadesi doğru bir ifade değil. Çünkü e-sigaralar birer sigara değildir. Sigaranın belirleyici faktörü, şüphesiz yanmış tütün muhteviyatıdır. E-sigaraların muhteviyatında tütün bulunmamaktadır. Dolayısıyla sigaralarda kansere neden olan olan hem yanmış tütün dumanı (combustion) hem de tütün koruyucuları maddeleri, e-sigara için başta söz konusu değildir. Doğru terminoloji, vaporizer (buharlaştırcı) ifadesinin kısaltması olan vape kelimesi olabilir. Zira sigaranın aksine e-sigaralar duman değil, buhar üretmektedir. Daha az zararlı bir alternatif olduğunun önemli çıkış noktalarından bir tanesi de budur. Zarar azaltma ürünleri, elbette risksiz değildirler. Ancak kamuoyundaki yanlış önkabulün aksine, başta sigarayı bırakabilmek adına dünyada defaatle kanıtlanmış etkiler sunabilmektedirler. Yapılan bir çalışmada, yetişkinlerin %80’inin, tütün zarar azaltma ürünlerini denemeden önce sigarayı bırakmayı denediği ve başarısız olduğu tespit edilmiştir[3]. Başka bir ifadeyle tütün zarar azaltma ürünleri olmadan, her 10 kişiden 8’i sigarayı bırakmakta zorlanmaktadır. Oysa nikotin replasmanı, milyonlarca Türkün hayatını tehdit eden bu bağımlılığa karşı etkili bir yol olarak gözükmektedir.Türkiye’de e-sigara ticareti, 2020 tarihli bir Cumhurbaşkanı Karar ve beraberinde yürürlüğe konulan Bakanlık genelgeleri ile yasaklanmıştır.
Elektronik sigaraların risksiz olmadığı gerek akademinin gerekse dünyada uygulanmakta olan politikaların kendini geliştirmeye devam ettiği kabul edilmelidir. Ancak gelişen dünya, tütün zarar azaltma ürünlerini geleneksel sigara tüketimine karşı etkili bir alternatif olarak kabul etmiştir. Bu surette, pek çok gelişmiş ülke hem farkındalık çalışmaları hem sigaraya karşı uygulanan caydırıcı politikalar hem de başta e-sigara olmak üzere tütün zarar azaltma ürünlerini erişilebilir kılarak dünyanın görüp görebileceği en büyük tüketim salgınlarından biri olan sigara tüketimiyle bir daha karşılaşmamak üzere savaşmayı başarabilmişlerdir.
Birleşik Krallık’ın ulusal halk sağlığı kurumu National Health Service, e-sigarayı geleneksel sigara tüketimine karşı “%95 daha az zararlı bir alternatif” olarak tanımlamaktadır[4]. Yani düzenli sigara tüketimi ile insan vücuduna 100 birim zarar veriliyorsa e-sigara tüketimi ile yalnızca 5 birim zarar verildiğini öne sürmektedir. NHS’in bu kabulü ile, Birleşik Krallık politika yapıcıları gerek ulusal gerekse yerel düzeyde sigara tüketimine karşı e-sigaranın bir alternatif olarak kabul edildiği politikaları başta sigarayı daha zor, e-sigarayı ise daha kolay erişilebilir hâle getirmek suretiyle hayata geçirmektedirler.NHS, politika yapıcılara e-sigara tüketiminin tamamen risksiz olmadığını, ancak sigaranın ihtiva ettiği riske göre çok daha risksiz kabul edilmesi gerektiğini ifade etmektedir. NHS’in bu politikasının temel motivasyonlarından biri, nikotin replasmanıdır.
NHS, politika yapıcılara e-sigara tüketiminin tamamen risksiz olmadığını, ancak sigaranın ihtiva ettiği riske göre çok daha risksiz kabul edilmesi gerektiğini ifade etmektedir. NHS’in bu politikasının temel motivasyonlarından biri, nikotin replasmanıdır. Bilgi notunda sigaranın zararının büyük bir çoğunluğunun muhteviyatındaki nikotinden değil, ihtiva ettiği diğer zararlı kimyasal ve kanserojen maddelerden ileri geldiği öne sürülmekte ve e-sigara tüketimi daha az zararlı bir nikotin replasmanı olarak tanımlanmaktadır.
Türkiye’nin aksine, Birleşik Krallık’ın sigara tüketim oranı grafiği düz bir çizgi değil, gittikçe azalan eğimle seyreden bir düşüş grafiğidir. 70’li yıllarda %40’ları bulan yetişkin sigara tüketim oranı 2017 senesinde %10’un altına inmiş, bugünlerde ise dibi bulmuştur[5]. Bir diğer başarılı örneği de Kanada teşkil etmektedir. Kanada Hükümeti internet sitesinde, e-sigara tüketiminin risklerine ve sigaraya karşı daha az risksiz bir alternatif olmasına dair resmî bir bilgi notu vardır. Bu bilgi notunda, halihazırda sigara tüketen bireyler için e-sigara tüketiminin daha az riskli bir alternatif olduğu ifade edilmektedir[6]. Kanada’nın sigara yaygınlık haritası da son derece ilginçtir. Statista’nın verisine göre 2000’lerde %30 ile Türkiye ile yakın sigara tüketim oranlarına sahip olan Kanada’da sigara tüketimi 2010’larda dramatik bir düşüş yaşamış ve %10’lara yaklaşmıştır[7].Avrupa coğrafyasında e-sigara ticaretinin ve üretiminin yasal olmadığı tek ülke Türkiye’dedir. Dünyada ise e-sigaraya “yasak” hukukî niteliğinde yaklaşan ülkelerin sayısı bugün bir elin parmağını geçmemektedir.Bir diğer zarar azaltma şampiyonu olan İsveç’in meselesi de son derece ilginçtir. E-sigaranın yanı sıra diğer bir zarar azaltma ürünü olan nikotin torbaları / snüs İsveç’in zarar azaltma mekanizması olmuş ve ülkenin kısa sürede dumansız hava sahası hâline gelmesine katkı sağlamıştır. “Daha az zararlı alternatif” sıralamasının en az riskli noktalarında konumlanan snüs dumansız ve tütünsüz bir nikotin ürünüdür ve bu ürünlere ilgi gerek dumansız niteliği gerekse özellikle Avrupa coğrafyası, Kuzey Amerika hatta Rusya ve Kafkasya’da kolay erişilebilir olmasıyla son derece artmaktadır. İsveç’te e-sigara politikaları, snüs alternatifinin gölgesinde kalmış, ancak bu ülkenin sigaraya karşı mücadelesine gölge düşürmemiş, aksine onu dünyada sigarayla en başarılı şekilde mücadele eden ülkelerden biri hâline getirmiştir. Bugün, İsveç’te günlük sigara tüketim oranı %5’tir[8]. Pek çok uzman, bu başarıyı bir zarar azaltma ürünü olan snüs’lerin resmî politikayla teşvik edilmesi ve sigaraya karşı daha erişilebilir kılınmasıyla açıklamaktadır[9]. Modern ve tütünsüz enfiye olarak tabir edilebilecek snüs, e-sigaranın aksine Türkiye’de hâlen daha yasal veya idari bir düzenlemeye tabi değildir, ancak uygulamadaki “tütün benzeri ürün” ifadesiyle (muhteviyatında en ufak bir tütün olmamasına karşın) ticaretinin yapılması söz konusu olmamaktadır.
Avrupa coğrafyasında e-sigara ticaretinin ve üretiminin yasal olmadığı tek ülke Türkiye’dedir. Dünyada ise e-sigaraya “yasak” hukukî niteliğinde yaklaşan ülkelerin sayısı bugün bir elin parmağını geçmemektedir. Bu ülkelerden öne çıkanlar, Türkiye’nin yanı sıra Hindistan ve Meksika’dır. Üç farklı kıtada, üç farklı tarih ve kültürde ve üç farklı sosyolojideki bu üç ülkenin tek ortak noktası, şüphesiz kaçakçılıktır. Bu üç ülke de e-sigarayı resmî bir halk sağlığı kurumundan benimsememiş olmasına karşın, korkunç kaçakçılık faaliyetleriyle baş etmek zorunda kalmaktadır.
Türkiye bakımından kaçakçılık, e-sigaranın yasal bir ticarî statüye kavuşmuş olmamasının, yazı boyunca üzerinde durduğumuz “daha az zararlı bir alternatif” niteliğini dahi geri planda bırakabilecek önemli bir ekonomik ve sosyal tehdittir. Gelişen dünyada tüm oklar zarar azaltma ürünlerini işaret ederken, Türkiye’nin bu ürünleri sigarayla mücadelede erişilebilir bir alternatif hâline getirmemesi yalnızca halk sağlığı bakımından değil, kamu maliyesi ve piyasa ekonomisi bakımından da sakıncalar ihtiva etmektedir.
Geçtiğimiz haftalarda Fatih Altaylı, YouTube kanalında bu konuya değinmiş ve e-sigaraların hâlihazırda kaçak surette piyasada olduğuna ve bunların yasallaştırılıp vergilendirilebilir hâle getirilmesi gerektiğine işaret etmiştir[10]. Bu tespiti son derece yerinde buluyorum. Daha az zararlı bir alternatif olan e-sigaralar önce yasallaşmalı, daha sonra vergilendirilmelidir. Ancak bu vergilendirme, sigaranın daha erişilebilir bir hâle gelmesi suretinde olmamalıdır ki, dünyadaki örnekler de bu uygulamanın aksi yönde seyretmektedir. Ancak e-sigaranın yasallaşıp vergilendirilmesinin Türkiye ekonomisine ve ihracat potansiyeline muazzam derecede katkı sağlayacağı açıktır. Politika yapıcılar, bu potansiyeli harcamamalıdırlar.Nihayet, 20 yılı aşkın bir süredir sigara tüketimiyle mücadele eden Türkiye’nin sigara tüketim rakamlarında istenen seviyeye gelmesi, salt sigara tüketimine odaklanan ve yasak niteliğinden öteye fazla geçemeyen politikalarla mümkün gözükmemektedir. Türkiye, dünyadaki trendi takip etmeli ve daha az zararlı alternatifleri öne çıkartan zarar azaltma stratejilerine bir şans vermelidir. Böylelikle, milyonlarca Türkün hayatını zehir eden bir tüketim ürünü olan sigara, etkisi gelişmiş ülkelerde defalarca kanıtlandığı üzere, bir daha girmemek üzere hayatımızdan çıkacaktır.
---
ü
[1] Eurostat 2019 verisi https://ec.europa.eu/eurostat/databrowser/view/hlth_ehis_sk1c/default/table?lang=en [2] Statista. "Prevalence of smoking in Turkey from 2000 to 2028." Chart. March 6, 2023. Statista. (Erişim tarihi 11.08.23) https://www.statista.com/forecasts/1148654/smoking-prevalence-forecast-in-turkey [3] [4] NHS’in resmî sitesinden “Sigarayı bırakmak için e-sigara kullanmak” başlıklı bilgi notu: https://www.nhs.uk/live-well/quit-smoking/using-e-cigarettes-to-stop-smoking/ [5] Birleşik Krallık Resmî İstatistik Kurumunun verisi: Adult smoking habits in Great Britainhttps://www.ons.gov.uk/peoplepopulationandcommunity/healthandsocialcare/drugusealcoholandsmoking/datasets/adultsmokinghabitsingreatbritain
[6] Kanada hükümeti resmî sitesi www.canada.ca adlı adreste yayınlanan "Risks of Vaping Başlıklı 2018 tarihli bilgi notu https://www.canada.ca/en/health-canada/services/smoking-tobacco/vaping/risks.htmlü
[7] Statista “Prevelance of Smoking in Canada” https://www.canada.ca/en/health-canada/services/smoking-tobacco/vaping/risks.html [8] İsveç Halk Sağlığı Kurumu’nun resmî bilgi notu https://www.folkhalsomyndigheten.se/livsvillkor-levnadsvanor/andts/utveckling-inom-andts-anvandning-och-ohalsa/anvandning/anvandning-av-tobaks-och-nikotinprodukter/vuxnas-bruk-av-tobaks--och-nikotinprodukter/ [9] VOA “Sweden Approaches 'Smoke-Free' Status as Daily Use of Cigarettes Dwindles”https://www.voanews.com/a/sweden-approaches-smoke-free-status-as-daily-use-of-cigarettes-dwindles/7119789.html
[10] Fatih Altaylı yorumluyor: Bu zamlar, vergi artışları devam edecek mi?