Artık dijital kapitalizm çağına ilerlediğimiz bir gerçek. Akıllı evler, akıllı şehirler, meta yapılar, yapay zekâ, makine öğrenmesi, robot teknolojileri bu büyük girdabın oluştuğuna dair tezi adım adım doğrular nitelikte. Bu pahalılıkla beraber çöken kişisel ekonomimizde, dijital harcamalarımızın, cep yakan, büyük bir maliyet kalemine dönüştüğünü hepimiz biliyoruz. Dijital platform ödemeleri, telefonlarımıza yüklediğimiz ve hayatımızı eğlenceli hale getiren uygulama maliyetleri, uygulama içi satın almalar, yedeklerimizi tuttuğumuz kişisel bulut hizmetleri büyük bir maliyet kalemi olmaya başladı. Her ay bu dijital harcamalarını aramızda hesap etmeyen kaldı mı? Artık dijital kapitalizm çağına ilerlediğimiz bir gerçek. Akıllı evler, akıllı şehirler, meta düzenleri, yapay zekâ, makine öğrenmesi, robot teknolojileri bu büyük girdabın oluştuğuna dair tezi adım adım doğrular nitelikte. Dijital kapitalizmi de, dijital hayat ve kapitalizm arasındaki ilişki olarak tanımlamak mümkün. Bu açıdan dijital kapitalizm, dijital teknolojiler ile diğerlerini birleştirmeyi amaçlayan geniş bir yelpazeden ibarettir. Bu yelpaze, beklediğimizden çok daha hızlı gelişti ve yayıldı. Facebook ve Über gibi “platform kapitalizm” örneği olan yapılar, bu sayede 21. yüzyıl ekonomisine egemen oldular. Dijital kapitalizmin etki alanının yüksek olduğunu biliyoruz. Google, Facebook gibi şirketlerin var oluşları, davranışsal verileri toplamaya ve bunu paraya çevirmeye dayalı. Bugün Facebook, Google gibi şirketlerin önünde hiçbir regülasyon, kanun, kural duramaz. Bu kapitalist şirketler, kendi egemenliklerini kuran ve başına buyruk yaşayan diktatörler gibidirler… Sermayelerin bu büyük operasyonları, dijital çağa uyum sağlarken ne yaptılar?
  1. Emek – iş gücü gibi temel ihtiyaçları tamamen dışlayıp sistemin dışında bıraktılar. Akıllı teknolojileri tasarlayan ve yaratanlar büyük bir boşluktan faydalandılar. Özetle, bu teknolojiler çevrelerindeki boşlukları iyi gören insanların ürünüdürler. Kültürel değerler, sosyal yapılar, ekonomik sistemler, politik görüşler ve daha niceleri birer ürüne dönüştüler ve giderek güçlendiler. Silikon Vadisini görenlerimiz ya da çalışma fırsatı yakalayanlarımız, bu yeni kapital rejimin nasıl devleştiğini ve bir ahtapot gibi yaşamı nasıl sarmaladığını   Silikon Vadisi, bu üstünlük yanlısı, emperyalist düzenin boyutlarını çok iyi yansıtır.
1950’lerin ana bilgisayarları, bir sistemi ya da bir bilgiyi disipline etmek için kullanılırken, 2000‘lerin bilgisayarları, bilgiyi hesaplanabilir hale getirerek, sistemi oluşturanların görüşlerini ve önyargılarını araya getirdi ve içinde niyetlerin/kasıtların olduğu amaçlara hizmet etti.
  1. Akıllı teknolojiler, dijital kapitalizm için en büyük fırsattır. Yaşadığımız ev, yaşadığımız şehirler, yaşadığımız dünya akıllı teknolojiler ile değişmeye ve dönüşmeye devam ediyor. Bu yeni yaşam versiyonu, aynı zamanda insanların nasıl yaşadığını ve çevreleri ile nasıl etkileşime girdiğini de belirler. Dijital hayatları yaratan, girişimciler, kendi ekosistemlerini daha da büyütmekten bahsediyorlar. Unutmayalım; tüm platformlar, uygulamalar, cihazlar tek başlarına çok önemsizdirler. Ancak bir bütün olurlarsa, yani birbirleri ile iç içe geçmiş ve entegre ise, o zaman dönüştürmeyi de başarabilirler. Bu akıllı ekosistem, günümüzde biyolojik bir varlığa dönüşmek üzere. Robotik teknolojilerle beraber, siber ile gerçek, yapay ile doğal arasındaki farklı ayırt edemeyeceğimiz bir dünyaya merhaba diyoruz. Klasik ev ile akıllı ev arasındaki farkı, lüks ve konfor olarak görmenin ötesine geçerek, akıllı ev hayatlarının önemli bir temel ihtiyaca dönüştüğünü görüşünü savunuyoruz. Bu ekosistemin içine doğmuş gibiyiz. Oda ısısını otomatik olarak konforlu tutan, sıcaklık ile nemi aynı anda takip eden termostatlar, kimin evde olduğunu bildiren cihazlar, sigorta, güvenlik ve enerji gibi sektörlerin yönünü çoktan değiştirdi.
Akıllı bir gezegen yaratmaya çalışan kurumlar, büyük bir kitlenin gelecekte besin zincirine ulaşmaları konusunda nasıl bir tez üretecekler? Süreç içinde tarafından dışlanacak olan diğer insan grupları nasıl hayatta kalabilecekler?
İş yerlerimiz, evlerimiz, şehirlerimiz programlanırken, etrafın dijital kapitalizmin pençesinde olduğunu fark ediyoruz umarım. Daha akıllı gezegen inşa etme süreci, çok yakınlaştığımızı bildiğimiz iklim değişikliklerine de gebe maalesef. Akıllı bir gezegen yaratmaya çalışan kurumlar, büyük bir kitlenin gelecekte besin zincirine ulaşmaları konusunda nasıl bir tez üretecekler? Merak ediyorum. Akıllı gezegen tarafından dışlanacak olan diğer insan grupları nasıl hayatta kalabilecekler?
  1. Gelecek dünyada pek çok akıllı teknoloji türüne erişememek bir ayrıcalık olacak ve onların varlığından habersiz olarak, onlar tarafından kullanılmadan mutlu bir şekilde yaşamak… Aksine, bu radikal tezin henüz gerçekleşmediği günümüzde yüksek teknoloji ürününe erişimin ayrıcalık sayıldığını biliyoruz. Dijital kapitalizm çağında, toplumun üst seviyesinde yer alan genç, şehirli profesyoneller, teknoloji meraklıları bu ayrıcalıklı grubu temsil eder. Hatırlarsanız, Apple Iphone 3 cihazını, Amerika Birleşik Devletleri’nde satışa sunacağı tarihi açıkladığında, satış mağazalarının önünde kamp kuran ve ilk Apple cihazını almayı ayrıcalık gören kişilerin haberlerini günlerce izledik. Bugün sadece ceplerimizdeki telefonlar değil, fitness bileklikleri, akıllı saatler, çipli koşu ayakkabıları ve kablosuz kulaklıklarımız var. Maalesef diğer bir boyutunda biliyoruz ki, akıllı teknolojinin sonuçları dünyaya eşit olarak dağıtılmaz. Ayrıcalıklılar için, her şey konfor ve kolaylık iken, akıllı teknolojiye ulaşamayanlar bu realiteden habersizdirler. Yoksul kesim, dijital kapitalizmden nasibini alamaz. Bu marjinalleşmiş ekosistemden dışlandıkları bile söylenebilir. Bu ekosistemin dışında kalanlar, büyük ölçüde bu konfordan habersiz olarak, bir sınıfa, güce ve diğer maddi sonuçların hiçbirine ait olmadan yaşarlar.
Maalesef diğer bir boyutunda biliyoruz ki, akıllı teknolojinin sonuçları dünyaya eşit olarak dağıtılmaz.  Ayrıcalıklılar için, her şey konfor ve kolaylık iken, akıllı teknolojiye ulaşamayanlar bu realiteden habersizdirler.
Dijital Kapitalizmin, en güncel konularından biri ise, daha önceki yazılarımda işlediğim, yaygın veri toplama uygulamalarındaki sömürü…
  1. Kişisel verilerin, çalınması, para karşılığı daha büyük ticari mecralara satılması ya da hırsızlığı…Kimliklerimiz, inançlarımız, davranışlarımız istilacı sistemler tarafından ele geçirilip robotlaştırılmaya başlandı bile. Veri bilimi ya da veri madenciliği için gasp edilen kaynakların oluşturulmasına pek çoğumuz sessiz sedasız rıza göstermekte. Bu gücün karşısında duramayacağımızı ve hatta adil bir tazminat hakkımız olmadığını düşünüyoruz. En yaygın hali ile imza ettiğimiz lisans sözleşmeleri web sitelerinde, mobil uygulamalarda mutlaka karşımıza konulmakta. Hizmeti kullanmadan önce “kabul et” ya da “kabul etme” seçeneğine tıklamamız istenmekte. Kabul ederseniz dijital dünyanın nimetlerinden faydalanır, kabul etmez iseniz, dijital dünyadan dışlanırsınız. Kapitalizm kavramının, teknolojiye yansıması tam da budur.
Bize sunulan internet hizmet sözleşmelerinde en basit bir kelimenin bile değişimi için pazarlık yapamazsınız. Ya kabul edersiniz ya da reddedilirsiniz! Bu şirketler aslında bizden rıza talep etmezler, uyumlu olmamızı isterler.
İsrailli Hukuk Profesörü Eyal Zamir’e göre, insanların % 99’undan fazlası, bu sözleşmelere imza attı. Bu tür sözleşmeler her şeye gizlice sokuluyor. Neredeyse aldığınız kedi kumunun kargo edilmesi sırasında, onayladığınız taşıma sözleşmelerinde bile aynı açık rızalarımız var. Bu sözleşmeler tek taraflıdır, asla pazarlık yapmazlar. Uzun yoğun ve yasal belgelerdir ve okunmayacak şekilde tasarlanmışlardır. Kabul etmediğiniz en basit bir kelimenin bile değişimi için pazarlık yapamazsınız. Ya sorgusuz sualsiz kabul edersiniz ya da reddedilirsiniz! Bu şirketler aslında bizden rıza talep etmezler, uyumlu olmamızı isterler.
Biz gerçekten, hakkımızda toplanan şeylerin nereye gittiğini bilmiyoruz. İnsanların rızası alınmadan, onayı dışında alınan herhangi bir şey için adil bir ödeme almazlar ise, dijital emek sömürüsü ile karşı karşıya demektir.
Bir kişinin verileri çok değerli olmayabilir, ancak yüzlerce binlerce, hatta bir ülkenin çoğunluğunun verileri son derece değerli olabilir. Bu hizmetler karşılığında kazanılan servetler ne kadar? Multi milyar dolarlık şirketler ve dev veri ekonomisi! İşte, dijital kapitalizmin ticaret hacmi, mahremiyetinden vazgeçen toplumları ve onların efendilerini yarattı. Biz gerçekten, hakkımızda toplanan şeylerin nereye gittiğini, nasıl gittiğini bilmiyoruz. İnsanların rızası alınmadan, onayı dışında alınan herhangi bir şey için adil bir ödeme almazlar ise, dijital emek sömürüsü ile karşı karşıya demektir. Kapitalizm, dijital dünyaya ayak uydurarak, 21. yüzyılda dijital kapitalizmi doğurdu. Dünyanın en eski en büyük teknoloji üreticilerden biri geliştirdikleri delikli kart teknolojisiyle Nazilerin, ayrıntılı nüfus sayımı kayıtları oluşturmalarını sağlamış, kategorize etme yeteneği ile sistematik olarak soykırım yapmalarına eşsiz bir katkı vermiştir. Sınıf ayrımcılığının en hazin örneklerinden birini yazmadan geçmek istemedim. Dijital kapitalizm üzerine tezleri açmaya anlamaya ve gerekirse yeniden yaratmaya sonraki yazılarda devam edeceğim…