Eski Diyarbakır Barosu başkanı Tahir Elçi cinayeti davasında savcı, sanıkların beraatı yönünde mütalaa verdi.

İmamoğlu’ndan İsrail Dışişleri Bakanı’na yanıt: Evet, her şey çok güzel olacak. Filistin özgür olduğu zaman İmamoğlu’ndan İsrail Dışişleri Bakanı’na yanıt: Evet, her şey çok güzel olacak. Filistin özgür olduğu zaman
Elçi, 28 Kasım 2015’te Diyarbakır Sur'da silahlı çatışmalarda tahrip olan tarihi Dört Ayaklı Minare’nin önünde, savaşların insanlık ve tarihe zararını anlattığı açıklamasının ardından, iki PKK’lı ve polislerin arasındaki çatışmanın ortasında vurularak hayatını kaybetmişti. Diyarbakır Baro Başkanı Nahit Eren, X hesabı üzerinden sekiz yılın ardındaki davada, başsavcılığın sanık polislerin beraati yönünde mütalaa verdiğini yazdı. PolitikYol'un edindiği bilgiye göre mütalaada, Tahir Elçi'nin 'nereden geldiği tüm araştırmalara rağmen tespit edilemeyen kurşun'la yaşamını yitirdiği, bu kapsamda sanıkların beraatine karar verilmesi talep edildi. Mezopotamya Ajansı'nın aktardığına göre davanın bir sonraki duruşması 12 Haziran'da Diyarbakır 10'uncu Ağır Ceza Mahkemesi'nde görülecek. Davada, tutuksuz yargılanan polis S.T., F.T. ve M.S.’ye 'bilinçli taksirle ölüme neden olmak' suçlaması yöneltiliyor. Mütalada savcılığın beraat yönündeki değerlendirme ve tespitleri şöyle yer aldı: “Sanıkların aşamalarda alınan savunmalarında, özünde, üzerlerine atılı suçlamayı reddeden olay anlatımlarında bulundukları görülmüş olup, olay yeri civarındaki PTT Balıkçılarbaşı şubesi ve Mardin Kebap Evi'ne ait kameralar ile İstihbarat ve Foto Film şube Müdürlüğü ekiplerine ait kameralar ve KGYS, haber ajansları ile açık kaynaklardan tmein edilen görüntülerde maktul Baro Başkanı Tahir Elçi’nin vurulma anını gösteren herhangi bir görüntü kaydına ulaşılamadığı, yine mezkur savunmaların suç atımından kurtulmaya matuf olduğu yönünde, tanık olarak beyanlarına başvurulan kamu görevlisi avukat, esnaf ve basın görevlilerinden hiç kimsenin bu ana ilişkin olarak görgüye dayalı bilgi sahibi olmadığı gibi bu hususta bir beyanlarının bulunmadığı, bu itibarla dosya kapsamındaki söz konusu uzman bilirkişi raporları, Adli Tıp Kurumu raporları, TUBİTAK raporu, olay yeri inceleme ve otopsi raporu ile yukarıda değinilen dosya münderecatındaki diğer sair delillerle birlikte olay yerinde görevli polis memuru sanıklar S. T., M. S. ve F. T. ile adı geçen teröristler arasında gerçekleşen silahlı çatışma anında nereden geldiği yapılan tüm araştırmalara rağmen tespit edilemeyen kurşun ile maktulün hayatını kaybettiği kanaatine varıldığı, sonuç olarak sanıklar S. T., M.S. ve F.T.’nin maktule yönelik olarak atılı bilinçli taksirle ölüme neden olma suçunu işlediklerine dair mahkumiyetlerine yeterli her türlü şüpheden uzak, kesin ve inandırıcı delil elde edilememesi karşısında, amacı maddi gerçeğin ortaya çıkarılması olan yargılanamasının en önemli ilkelerinden birisi olan ‘şüpheden sanık yararlanır (in dubio pro reo)’ ilkesi ve AİHS’nin 6/’ maddesi ile garanti altına alınan masumiyet karinesi uyarınca, müsnet sucuk sanıklar tarafından işlendiğinin sabit olmaması nedeniyle, sanıklar S. T., M.S. ve F.T.’nin CMK’nın 223/2 (e) maddesi gereğince ayrı ayrı beraatine karar verilmesi”