Çin’in arabuluculuğunda gerçekleşen süreç sonucunda İran ile ilişkilerini yeniden başlatma kararı alan Suudi Arabistan, gerek iç politikasındaki yönetici kesimler arasındaki rekabetle, “reform” adımlarıyla gerekse dış politikadaki öne çıkan ve ses getiren siyasi faaliyetleriyle Orta Doğu’nun yanı sıra uluslararası gündemde de öne çıkabilmektedir. Uluslararası kesime dair en son adım Rusya-Ukrayna savaşı kapsamında Suudi Krallık’ın dostça girişim rolünü oynamasında atılmıştır. Taraflar arasında uzlaşmanın sağlanarak öne sürülen koşullar üzerinde hem fikir olunarak savaşa son verilmesine yönelik girişimlerde bulunmaktadır.
5-6 Ağustos 2023 tarihleri arasında düzenlenen Ukrayna barışı konulu konferans Ukrayna ve G7 ülkelerinin girişimlerince gerçekleşmiştir. Cidde’deki toplantı Haziran’da Kopenhag’da düzenlenen zirvenin devamı niteliğindedir. Ukrayna’da savaşın sona erdirilmesine dair müzakerelerinin başlaması için koşullar tartışılmıştır. Ukrayna lideri Vladimir Zelenski, barış formülü sunmuştur. “Ukrayna Barış Formülü” başlıklı Ulusal Güvenlik Danışmanları toplantısı kapanışında sonuç bildirgesi ise yayımlanmamıştır. Rusya zirveye davet edilmemiştir. Moskova’nın katılmadığı ve çıkarlarının temsil edilmediği hiçbir toplantının fayda sağlamayacağı görüşünü Kremlin, uluslararası kesimle paylaşmıştır.
Geçtiğimiz günlerde çeşitli Afrika ülkelerinin liderleri Rusya ve Ukrayna’ya ziyaret düzenlemişti. Taraflar arasında barışa ve ateşkese dair uzlaşının sağlanmasını amaçlamışlardı. Batı ülkeleri dışından son döneme dair bir diğer adım ise Suudi Arabistan tarafından atılmıştır. Riyad yönetimi barışa yönelik uzlaşının sağlanması için hazırlık adımları atılması girişiminde bulunmuştur.
Ukrayna’nın girişimiyle gerçekleşen ve ileride elde edebilecek barışa dair sürecin temellerinin belirlenmesinin amaçlandığı zirvede Ukrayna ağırılığını hissettirmiştir. Zaten öncesinde Kiev kendi koşullarının görüşüleceğini açıklamıştır. Ukrayna’nın koşulları Rusya’nın işgal ettiği topraklardan çekilmesi ve Rus askerlerinin ülkeyi terk etmesi olarak uluslararası kamuoyu ile paylaşılmıştır. Diğer bir ifadeyle Zelenski’nin 10 maddelik barış planı değerlendirilmiştir. Söz konusu metin incelendiğinde Rusya’nın kabul etmeyeceği şartlar bulunduğu görülmektedir. Örneğin Ukrayna’nın sınırlarının yeniden tesis edilmesi şartların başında yer almaktadır. Sınırların yeninden tesis edilmesi de Kırım’ın Ukrayna topraklarına geri katılması anlamına gelmektedir.
Ukrayna, zirve kapsamında salt kendi görüşlerinin ve koşullarının ele alınmadığını; farklı görüşlerin de dile getirildiğini, birtakım anlaşmazlıkların yaşandığını belirtse de hâliyle önemli olan unsur Ukrayna’nın kendi görüşlerini dile getirmesidir. Cidde zirvesinin Kiev yönetimine söz konusu fırsatı sunup Ukrayna’nın bunu kullanmasıdır.
Kremlin’in zirveye cevabı yine bilindik şartların, koşulların öne sürülmesi şeklinde olmuştur. Rusya’nın davet edilmemesi ise söz konusu girişimin barışın sağlanmasına yönelik parametrelerin oluşturulmasında ne kadar faydalı olacağını sorgulatmaktadır. Rusya, toplantıya katılmamıştır. Rusya, ilerideki müzakerelerin başarıya ulaşabilmesi hatta başlayabilmesi için Ukrayna’daki “yeni ülkesel değişikliklerin” kabul edilmesi gerektiği görüşündedir. Putin geçen ay düzenlenen Afrika-Rus zirvesinde Güney siyasetine ne kadar önem verdiğini göstermiştir. Ukrayna ile Rusya arasında barışın tesis edilmesi için Afrika ülkelerinin ve Çin’in arabuluculuk edebileceğini açıklamıştı.
Ukrayna için Putin yönetimi karşısında elini güçlendirmek açısından zirve önemli bir fırsat olmuştur. Bunun yanında Kiev, Suudi Arabistan’ın uluslararası gündemde öne çıkmasından hareketle Çin ve Hindistan gibi tarafsız olarak nitelendirilen ülkelerin desteğini almayı hedeflemiştir. Diğer bir ifadeyle sadece Batılı yetkililere değil farklı ülkelerden gelen isimlere seslenebilmiştir. Aralarında ABD, Çin ve Hindistan’ın da bulunduğu 40’tan fazla ülke zirveye katılım göstermiştir. BRICS’in Rusya dışındaki dört üyesi olan Brezilya, Çin, Güney Afrika, Hindistan’ın bir araya gelmesi başarı olarak kimi kaynaklarca belirtilmektedir. Çin, çatışmada tarafsız olduğunun altını çizmektedir.
Rusya, zirveye davet edilmese bile uluslararası toplum nezdindeki girişimleri kendi çerçevesinden yorumlayarak Batı-Ukrayna karşısında elini güçlendirmek ve söylemini meşrulaştırmak istemektedir. Rusya kendisinin davet edilmemesinden hareketle zirveyi başarısız bir girişim olarak yorumlamaktadır. Aynı zamanda Güney-Güney işbirliğinde göndermede bulunmaktadır. Batı ülkelerinin Güney ülkelerini Ukrayna’yı desteklemeye çağırdığını ama bunun nafile bir çaba olduğunu öne sürmektedir. Güney-Güney işbirliğine göndermede bulunarak Çin’in ve Hindistan’ın Ukrayna işgaline tarafsız kaldığına ve Moskova ile ilişkilerine önem verdiklerini hatırlatmak istemiştir.
Suudi Arabistan, Ukrayna zirvesine ilişkin olarak sorunların barışçıl çözüm mekanizmalarından biri olan dostça girişim faaliyetlerinin üzerinde dururken kalıcı barışa götürecek çözümün veya anlayışın benimsenmesi için elinden geleni yapmaya hazır olduğunu bildirmiştir.
Putin yönetimi; Batı’ya karşı kendi gücünü, konumunu ve politikalarını meşrulaştırmak için kendisinin yanında Çin’i de Batı’nın karşısında konumlandırarak uluslararası siyasi platformun ya da düzlemin çokkutuplu olduğunu öne sürmektedir. Çin, Rusya’yı Ukrayna işgalinden dolayı kınamayı reddetmektedir. Hindistan da Kiev yönetiminin talebinin aksine Rusya ve Ukrayna arasında taraf tutmayı tercih etmeyen ülkelerin başında gelmektedir. Rusya, sadece Ukrayna’ya yönelik savaşında değil genel dış politikasının çerçevesinde Güney-Güney işbirliğine önem vermekte ve kendisini söz konusu işbirliğinin bir parçası olarak saymaktadır.
Avrupa-Batı merkezli uzlaşı çabalarının karşısında Ukrayna “sorunsalında” barışçıl çözüme ulaşmak için Çin, Brezilya, Afrika ile diyalog hâlinde olmayı devam edeceklerini Rus lider Putin açıklamıştır. Salt Ukrayna ile değil topyekûn Batı ile Rusya arasında bir savaşının yaşandığını öne süren Kremlin, Kiev yönetiminin söz konusu savaşta Batı ülkeleri tarafından kullanıldığını iddia ederek Ukrayna ile görüşmeyeceklerini açıklamıştır.
Suudi Arabistan, Ukrayna zirvesine ilişkin olarak sorunların barışçıl çözüm mekanizmalarından biri olan dostça girişim faaliyetlerinin üzerinde dururken kalıcı barışa götürecek çözümün veya anlayışın benimsenmesi için elinden geleni yapmaya hazır olduğunu bildirmiştir. Kopenhag’daki zirvede de Suudi Arabistanlı yetkililer öne çıkan faaliyetlerde bulunmuştur. Bu bağlamda Riyad, barış için girişimlerde bulunması kapsamında Ukrayna toplantısının önemli olduğunu ve Krallık’ın çabaları açısından önemli bir gösterge olduğunu öne sürmektedir.
Öte yandan Rusya’nın katılmadığı bir zirvenin ne kadar etkili olacağının tartışma yaratacağının, tarafların koşullarına sadık kaldığının Riyad’ın da farkında olduğu göz önüne alınırsa Suudi Arabistan’nın uzlaşı sağlama sürecinin bu noktasında öne çıkmasının altında farklı nedenlerin yattığı düşünülmektedir. Uluslararası alanda görünür olmak ve ABD’ye karşı “stratejik özerkliğini” göstermek ve kullanmak bu bağlamda çeşitli nedenler arasında gösterilebilir.
Ayrıca Suudi yönetiminin dış ilişkilerine verdiği önem de bir diğer nedendir. Rusya ve Ukrayna arasında gerginliğin ve sonrasında Rus işgalinin başlamasından bu yana Riyad iki tarafla da temaslarını ve ilişkilerini sürdürmekte olan ülkeler arasında yer almaktadır. Bunun dışında Orta Doğu siyasetinde ve bölge dışı siyasette de öne çıkma isteği Suudi Prensi Muhammed Bin Selman’ın gündeminin üst sıralarında yer almaktadır.
Ayrıca Riyad’ın dış siyasetinde farklı ve çeşitli devletlerle, uluslararası kuruluşlarla ilişki geliştirebildiği ve işbirliği hâlinde olabildiği, temas kurabildiği mesajı verilmek istenmiştir. Moskova’nın tezine uygun olarak Riyad, dış politikasının çokkuttuplu bir stratejiye dayandığını öne savunmaktadır. Çin, Rusya ve Ukrayna ile güçlü bağları olduğunu gerekçe olarak göstermektedir.
Suudi Arabistan’ın Ukrayna-Rusya ilişkilerinde öne çıktığı bir başka etkinlik de Cidde’de mayıs ayında düzenlenen Arap Ligi Zirvesi olmuştur. Zirveye Ukrayna lideri Zelenski katılarak Ukrayna’nın tezlerini, barış için koşullarını bir kez daha dünya kamuoyu ile paylaşmıştır. Arap liderlere yönelik eleştiri içeren mesajını vermekten de çekinmemiştir. Zelenski, burada yaptığı konuşmasında Ukrayna’da yaşananlara tepkisiz kaldıkları gerekçesiyle bazı Arap liderlerini eleştirmişti. Muhammed Bin Selman’a ise Ukrayna’nın toprak bütünlüğüne verdiği destekten dolayı teşekkürlerini iletmişti. Zelenski’ye o dönem Kırım Tatarlarının lideri Mustafa Dizhemilev de eşlik etmiş ve Zelenski Kırım Tatarlarının durumunun da masaya yatırılacağını ifade etmişti.
Ukrayna’ya verilen uluslararası desteğin artırılması Kiev yönetimince amaçlanmaktadır. Rusya ise kendi görüşlerini farklı alanlarda anlatmaya devam edecektir. Suudi Arabistan, Rusya-Ukrayna örneğinde görüldüğü üzere diplomaside faal olduğunu gösteren adımlar atmayı sürdürecektir.
Suudi Arabistan’ın yeniden öne çıktığı bu düzlemde Rusya ile ilişkilerine değinmek gerekmektedir. Riyad-Moskova ilişkilerinin yakın olduğu söylenebilir. Örneğin petrol üreticisi ülkelerinin kurduğu OPEC+ kapsamında Suudi Arabistan’ın Rusya ile iyi ilişkileri bulunmaktadır. Petrol konusunda Riyad ve Moskova arasında işbirliğinin olduğu hatırlanmalıdır. Rusya ve Ukrayna ile de ilişkilerinin olmasının altını çizerken Riyad, olası arabulucu olarak da kendini konumlamaktadır.
Ukrayna ile de ilişkilerine değinmek gerekmektedir. Riyad, Ukrayna’ya 70 milyon Avro yardımda bulunacağını açıklamıştı. BM Genel Kurulu’nda yapılan Rusya’nın Kırım’ı ilhakını kınayan ve işgaline son vermesi çağrısında bulunan kararın oylamasında Ukrayna lehine bir tavır sergilemişti.
Sonuç olarak, Ukrayna’ya verilen uluslararası desteğin artırılması Kiev yönetimince amaçlanmaktadır. Rusya ise kendi görüşlerini farklı alanlarda anlatmaya devam edecektir. Suudi Arabistan, Rusya-Ukrayna örneğinde görüldüğü üzere diplomaside faal olduğunu gösteren adımlar atmayı sürdürecektir. Yemen’deki savaşın bitmesine yönelik faaliyetlerde bulunması, İran ile ilişkilerini başlatıp karşılıklı olarak büyükelçiliklerin atanması gibi gelişmelerin yanında uluslararası gündemin en önemli maddesinde yine Suudi Arabistan’ın öne çıkması özellikle Muhammed bin Selman’ın imajının desteklenmesi olarak yorumlanmaktadır. Suudi Arabistan vatandaşı Cemal Kaşıkçı cinayetinden sonra sert bir dille eleştirilen Riyad için bu olumsuz etkiyi tersine çevirebilecek fırsatları kullanacaktır.
Suudi Arabistan’da gerçekleşen bu son zirveye de daha önceki toplantılarda katılmayan ülkelerin özellikle Çin’in Cidde’de bulunması özellikle Batılı diplomatlar tarafından vurgulanarak Muhammed Bin Selman’ın karnesine “başarı” olarak yazılmıştır. Batı’nın karşısında da “Küresel Güney”, Güney-Güney işbirliğinin anlatısına örnek teşkil edebilmiştir.