Türkiye'de 15 Temmuz darbe girişiminin arkasındaki isim olan ve hakkında 1999 yılında başlatılan soruşturmadan kısa bir süre önce “sağlık sorunları” nedeniyle ABD'ye giden ve orada yaşamaya başlayan Fethullah Gülen'in, ABD'de, rahatsızlıkları sebebiyle kaldırıldığı hastanede öldüğü açıklandı.
Gülen’in ölüm haberi, Gülen’e yakın Herkül isimli sitede 20 Ekim olarak duyuruldu. Fethullah Gülen'in yeğeni Ebuseleme Gülen de kendisine ait sosyal medya hesabından yaptığı paylaşımla, ölüm haberlerini doğruladı.
Dünya genelinde kurduğu okullar, siyasilerle ilişkileri ve son olarak 15 Temmuz darbe girişimiyle yakın döneme damgasını vuran Fethullah Gülen, nüfus kağıdına göre 27 Nisan 1941 yılında Erzurum’un Pasinler ilçesi Korucuk köyünde doğdu. Gülen’in kendine yakın internet sitelerinde ise doğum tarihinin 11 Kasım 1938, yani Mustafa Kemal Atatürk’ün ölümünden bir gün sonra olduğu kaydediliyor. Bazı sitelerde ise doğum tarihi 10 Kasım 1938 olarak gösteriliyor.
Babası imam olan Gülen, ilkokulu yarıda bırakarak ‘medrese’ dersleri aldı. 1959 yılında Erzurum’dan ayrılarak Edirne’ye gitti. Burada Üç Şerefeli Cami ikinci imamlığına tayin edildi. Gülen 10 Kasım 1961’de Ankara Mamak'taki birliğine teslim olarak askerlik görevine başladı. Ankara’da bulunduğu sürede Said Nursi’nin hayattaki 5 öğrencisinden biri olan Salih Özcan’ın yanına gidip geldi.
Gülen’in askerlikte geçirdiği sürenin Türkiye istihbaratına sızma adımının ilk girişimi olarak kabul edildi. Gülen askerde telsizci olarak istihbaratçı görevini yaptı. Bu süreçte edindiği bilgilerden sonrasında kurduğu terör örgütü yapılanmasını kurmak için yararlandığı iddia edildi.
Sinemayı bastı
Bu süreçte sarılık geçiren Gülen, hava değişimi için Erzurum’a gönderildi. Bu sırada Erzurum’da gösterime girmek üzere olan bir filmde sahabe rolünü oynayan kadın oyuncunun dine saygısızlık ettiğini öne sürerek, camide halkı kışkırtan bir konuşma yaptı.
Erzurumlular bunun sonucunda sinemayı bastı, sinemaya zarar vererek sinema sahibini de darp etti. İskenderun’da askerlik yaparken İskenderun Merkez Cami’nde ‘vaaz’ konuşmaları nedeniyle tutuklandı ancak çok kısa bir süre içinde serbest bırakıldı. Gülen Erzurum'da kaldığı yıllarda Komünizmle Mücadele Dernekleri’nin açılmasına ön ayak oldu.
"Hizmet Hareketi"
4 Temmuz 1964 günü Edirne’de bulunan Dar'ül Hadis Cami'nde Kuran Kursu öğretmeni ve fahri imam olarak göreve başladı. Gülen’in, siyasal islamcı ‘Hizmet Hareketi’nin temellerini burada attığı kabul edilir. 1 yıl Edirne’de görev yapan Gülen, Kırklareli merkez vaizliğine tayin edildi. Burada ise iki ‘talebe evi’ açtı. 1966 yılında İzmir’de göreve başlayan Gülen’in Fethullahçı Terör Örgütü'nün ilk temellerini de burada attığı kaydediliyor.
Gülen burada kahvehane sohbetleri başlatarak farklı il ve ilçeleri gezdi. Gülen, 1971 yılında 12 Mart darbesinden hemen önce İzmir'deki görevinden ayrıldı. 3 Mayıs 1971’de polis tarafından gözaltına alındı ve cezaevine gönderildi. 1974 yılında Bülent Ecevit başbakanlığındaki 37. Hükümet döneminde çıkarılan af yasasıyla suçlamalardan beraat etti.
Dönemin Başbakanı Süleyman Demirel, Gülen’i dinleyenler arasında
Cezaevinden çıktıktan sonra memleketi Erzurum’a giden Gülen burada faaliyetlerine devam etti. Ardından sırasıyla İzmir ve Manisa’ya tayini çıktı. Bursa, Elazığ, Kahramanmaraş gibi illerde ‘vaaz’lar verirken bir yandan da yurt dışı faaliyetlerine başladı. Frankfurt, Hannover, Hamburg, Münih gibi kentlerde konuşmalar yaptı. İstanbul'daki ilk konuşmasını ise 1977 yılında Eminönü'nde bulunan Yeni Cami'de yaptı. İstanbul'da ikinci konuşmasını 9 Eylül’de Sultanahmet Camii'nde yapan Gülen’i dinlemeye gelen isimler arasında ise dönemin Başbakanı Süleyman Demirel, Dışişleri Bakanı İhsan Sabri Çağlayangil de vardı.
1986’da siyasilerin yoğun baskısıyla serbest bırakıldı
İlk sayısı Şubat 1979'da çıkan Sızıntı Dergisi'nde başyazıları ve daha sonra orta sayfa yazılarını yazmaya başladı. Kasım 1980’de Çanakkale merkez vaizliğine tayin edildi, Mart 1980’de ise vaizlik görevinden istifa etti. Gülen hakkında yakalama kararı çıkartıldı ancak 6 yıl boyunca bulunmadı.
1986 yılında yakalanan Gülen, ifadesinde hiçbir cemaat ya da yapının lideri olmadığını, kendisine bağlı yurt ve okulları bilmediğini ve bu konularda başka söyleyecek bir şeyi olmadığını ifade etti. Siyasilerin yoğun baskısı sonucu serbest bırakıldı.
ABD ile ilk bağlantı
Üç aylık periyotlarla yayın hayatına 1 Temmuz 1988 yılında başlayan Yeni Ümit Dergisi'nde başyazılar yazmaya başladı. İstanbul'da 13 Ocak 1989 yılında Üsküdar Valide Sultan Cami'nde 16 Mart 1990 tarihine kadar toplam 62 hafta devam eden konuşmaları daha sonra “Sonsuz Nur” adıyla üç cilt halinde kitaplaştırıldı. 1992 yılında ilk olarak ABD’ye gitti. 55 gün süren bu gezide, kurduğu yapının ADD’de faaliyet yürütebilmesi için birçok kesimle görüştü.
Siyasilerle görüşmeleri
Bu süreçte Gülen medya aracılığıyla da dışa açıldı. Gazeteciler ve Yazarlar Vakfı’nın kuruluşunu, 29 Haziran 1994’te ilan etti. Aynı yılın Kasım ayında Başbakan Tansu Çiller’le görüştü. Ocak 1995’de ise Sabah'tan Nuriye Akman ve Hürriyet'ten Ertuğrul Özkök ile söyleşiler yaptı. Gülen, Mart ayı içinde Bülent Ecevit'in ziyaretine gitti. Haziran 1995’de ise Mesut Yılmaz'la bir araya geldi.
İlk dava açıldı, yurt dışına kaçtı: ‘Fethullah Gülen Işık Tarikatı’ raporu
16 Nisan 1999 tarihli ‘Fethullah Gülen Işık Tarikatı’ raporu dönemin Ankara Emniyet Müdürü Cevdet Saral ve dönemin İstihbarattan Sorumlu Yardımcısı Osman Ak tarafından hazırlandı. Saral’ın suç duyurusundan sonra, 21 Nisan’da Gülen’e ve onun kurduğu yapıya yönelik ilk dava açıldı.
1999 yılında hakkında başlatılan soruşturmadan kısa bir süre önce “sağlık sorunları” nedeniyle yurt dışına kaçtı. Davayı açan savcı Nuh Mete Yüksel ile ilgili de kasetler ortaya çıktı. Yüksel görevden alındı, dava da rafa kaldırıldı.
Beraati Yargıtay’da da onandı
Gülen, Amerika’da verdiği ifadede bütün suçlamaları reddetti. Bu dava önce 2000 yılı Aralık ayında çıkan af ile askıya alındı. 2006 yılında ise Terörle Mücadele Kanununda (TMK) yapılan değişiklik sonrasında Gülen'in avukatlarının başvurusu nedeniyle yeniden görüldü.
2008 yılında cürüm ve şiddete başvurarak teşekkül oluşturduğuna dair delil olmadığından beraat etti ve karar Yargıtay Ceza Genel Kurulu'nca da oybirliği ile onandı.
"Bir dönem fiilen Türkiye'yi yönetiyorlardı"
2003 yılında AK Parti’nin iktidara gelmesiyle yeniden güçlenen Gülen hakkında eskiden Gülen'e yakın olan akademisyen Gökhan Bacık "Bir dönem fiilen Türkiye'yi yönetiyorlardı" dedi.
Erdoğan, başbakan olduğu dönemde 2012 yılında yapılan Türk Telekom Arena'daki 10. Türkçe Olimpiyatları'nın kapanış törende ABD'deki Gülen'e, ''Gurbet hasrettir. Hasret bedeli çok ağırdır, faturası çok ağırdır. Biz, gurbette olup şu vatan topraklarının hasreti içerisinde olanları aramızda görmek istiyoruz'' çağrısında bulunmuştu.
Ancak Fethullah Gülen'in yapılanması, o dönem başbakan olan Erdoğan ile girdiği mücadele üzerine Milli Güvenlik Kurulu’nun (MGK) 30 Nisan 2014 toplantısıyla “terör örgütü” olarak ilan edildi. Kurduğu yapının amacının 'seçilmiş hükümeti devirmek, ülke yönetimine el koymak olarak tespit edildiği' belirtildi.
"Savaşta" son durak: 15 Temmuz Darbe Girişimi
17-25 Aralık 2013'te Erdoğan, ailesi, yakınları ve hükümette bulunan birçok önemli ismin de yer aldığı yolsuzluk iddialarını içeren tapeler Gülen yapılanması tarafından ortaya atıldı. Bunun üzerine operasyonlar başladı. 17-25 Aralık’ı tetikleyen önemli hususlardan biri olarak ise Erdoğan’ın Kasım ayında 2013’te dershanelerle ilgili düzenleme açıklaması oldu. Dershanelerin kapatılacak olmasına karşı Fethullahçılar çok ciddi tepki göstermişlerdi.
Kasım’daki bu açıklamanın ardından da Aralık’taki olay yaşandı. Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ın ise Fethullahçılara savaş açması 17-25 Aralık’tan sonra oldu. 17-25 Aralık’ın ardından ise 15 Temmuz 2016’daki darbe girişimi savaşın en son noktası oldu.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, 15 Temmuz’daki darbe girişiminin ardından ülke genelinde üç ay süreyle olağanüstü hal ilan etti. Böylece, darbe girişimiyle ilgisi olduğu düşünülen kişilerin gözaltına alınması veya tutuklanma süreci başladı.
Darbe girişiminin ardından Washington'ın yayınlarından Politico'ya konuşan Gülen, AKP’yi destekleklerini belirterek "Partisi seçimlere girmeden önce oradaydım ama haliyle oy veremiyordum ama Hizmet sempatizanları oy vererek medyada seslerini yükselterek Erdoğan’ın partisini destekledi" demişti.
Fethullah Gülen hakkında 27 ayrı suçtan Türkiye'ye iadesi için yedi ayrı iade talebi bulunuyordu.