Gündem

Sinan Ateş davasında üçüncü gün geride kaldı

Abone Ol

Ankara’da uğradığı silahlı saldırıda hayatını kaybeden Sinan Ateş davasının ilk duruşması üçüncü günde Sincan Cezaevi’nde görüldü. 

Sekiz sanığın savunmasını yaptığı davanın ilk duruşmasında cinayetin tetikçisi Eray Özyağcı, azmettirici Doğukan Çep ve keşifçi Suat Kurt, olayın 'alacak-verecek' yüzünden yaşandığını iddia ederek, Ülkü Ocakları ve MHP'ye yönelik suçlamaların önüne geçmeye çalışmıştı. ‘Azmettirici’ sıfatıyla kişisel verileri hukuka aykırı ele geçirme ve yayma suçlamasıyla yargılanan Ülkü Ocakları Genel Merkez Yöneticisi Tolgahan Demirbaş suçlamaları reddederken basını hedef almıştı.

İlk duruşmada azmettirici sıfatıyla yargılanan Çep ve Demirbaş, bu duruşmada basın mensuplarını tehdit etmişti.

MHP 'adalet aramıştı'

Duruşma sürerken MHP'li Feti Yıldız, partisinin duruşmaya dahil edilmemesini ‘hukuksuz’ bulurken; gelen eleştirileri de hedef almıştı. Partisinin 'suçtan zarar gördüğünü' savunan Yıldız’ın paylaşımı şöyle olmuştu: “CMK 237. Maddesindeki düzenlemeye göre; 'Suçtan zarar gören' gerçek ve tüzel kişiler İlk derece mahkemesindeki kavuşturma evresinin her aşamasında, hüküm verilinceye kadar kamu davasına katılabilirler. Ankara 32.Ağır Ceza Mahkemesinin Milliyetçi Hareket Partisi’nin davaya katılma talebini reddetmesi usul ve yasaya aykırıdır.”

Duruşmada üçüncü gün

09:34 |  DEVA Partisi Genel Başkanı Ali Babacan duruşmaya katıldı, Sinan Ateş'in annesi Saniye Ateş'le de görüştü. Babacan duruşma salonunda Ayşe Ateş'in yanında oturuyor.



09:42 | Azmettirici olduğunu söyleyen ve cinayeti organize eden Doğukan Çep, yoklama sırasında eski CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’nun, Cumhurbaşkanlığı seçiminin ardından paylaştığı “bur-da-yım” mesajını taklit etti.

10:47 |  Tetikçi Eray Özyağcı’nın avukatı Zeynettin Aktürk, savunmaya başlamadan önce dosyada usulsüzlük yapıldığını iddia etti.

Avukat Aktürk, tutuklu sanık Ankara Cinayet Büro Amiri Mustafa Ensar Aykal’ı işaret ederek Ateş’in yanındaki tanıkların (Selman Bozkurt ve Ahmet Keçik) neden dinlenmediğini sordu. Kamera görüntülerinden bahseden Aktürk, “Bir metre mesafe dahi yoktur. Öldürme saikiyle hareket etseydi kafasına ateş ederdi” dedi.

Özyağcı’nın ifadesini hatırlatan avukat Aktürk, Özyağcı’nın ateş ettiği sırada maktulün geriye doğru düşmesi gerektiğini ancak ileri doğru düştüğünü anlattı. Otopsi raporunda çelişkiler olduğunu ileri süren Aktürk, şöyle devam etti:

“Bir olay yerine gidiyorsunuz, bu olay yerinde sizin ilk amacınız neyse onu uygularsınız. İlk amaç burada yaralama olduğu için, ayaklarından vurup yaralayıp kaçmıştır. Kafasına isabet eden mermi çeneden çıkmıştır. Bütün mermiler öldürücü mahiyettedir. Otopsi raporu bir delil de sunmaktadır. Kafasına isabet eden mermi. Kamera görüntülerinden gidiyoruz. Olayı çok güzel açıklamaktadır. Otopsi ile olay yeri incelendiğinde müvekkil (Özyağcı) üç kez Ateş’in bacaklarına ateş etmiş, Selman Bozkurt maktule doğru ateş etmektedir, bu çok nettir. Olay yerinin 50 metre uzağına kaçmıştır müvekkil. Kendini müdafaa etmek için karşı tarafa ateş etmiştir. Maktulün yanında bulunduğu Ahmet Keçik ve Selman Bozkurt’un ‘Reisi vurduk’ açıklaması çok önemli. Maktulü öldüren merminin başkası tarafından ateşlendiği açıkça görülecektir.”

Daha sonra Sanık Sinan Ateş'e yönelik "toplu halde, iştirak halinde tasarlayarak kasten öldürme" suçuna yardım etmekten yargılanan tutuklu sanık Umut Ersoy’un dinlenmesine geçildi.

Üzerine atılı suçları kabul etmediğini söyleyen Ersoy, “Polisler beni gözaltına aldıklarında neyle suçlandığımı söylemediler. Pendik Karakolu’na geldiğimde ise polisler bana şiddet uyguladılar. Ardından hastaneye gidip rapor aldık. Ankara’ya doğru yola çıktığımda da hala neden alındığımı bilmiyordum. İddianame çıkana kadar da neyle suçlandığımı bilmiyordum. Suat Kurt’u telefonla aradığım iddia ediliyor ama hiçbir şekilde kendisini tanımıyorum” dedi.

"Müvekkilim Vedat Balkaya’nın fiil üzerinde ortak hakimiyeti yoktur"

Son sanık Umut Ersoy’un dinlenmesinin ardından sanık avukatlarının savunmalarına geçildi. Sanık Vedat Balkaya’nın avukatı Cem Ali Kılıç, “Müvekkilimize ilk olarak 'Alacak verecek için yardımcı olabilir misin' diye soruluyor. Müvekkilim olay yerine 250-300 metre uzakta bekliyor ve sanık Eray Özyağcı tarafından hep olay yerinden uzakta tutulmaya çalışılıyor. Eylem planına dahil müvekkilime hiçbir bilgi verilmiyor. Eray Özyağcı motordan inerken müvekkilime ‘silah sesi duyarsan sakın kaçma’ diyor. Bu plana dahil olan birine bu söylenebilir mi? Fiil üzerinde ortak hakimiyeti yoktur, sadece araç konusunda yardımcı olup fiilin işlenmesini kolaylaştırmıştır. Tutuksuz yargılanmasına ve davaya bu şekilde devam etmesini talep ediyorum” ifadelerini kullandı.


Sanık Suat Kurt’un avukatı Demet Saatçioğlu, dosyadaki insan hakkı ihlallerine değineceğini kaydetti ve “Bir önceki gün gerilim oldu tam da avukat Serdar Öktem ifadesini bitirmek üzereyken oldu. Avukat olması nedeniyle sanık olarak yargılanan bir kişinin delil sunma yükümlülüğü olmadığını belirtmek isterim. Başka hiçbir sanığa ‘neden telefon şifresini vermedin?’ diye sorulduğunu duymadım. Komiser Bey de aynı sorulara maruz bırakıldı. Oysa kimsenin şifresini verme zorunluluğu yoktur.” dedi.

Saatçioğlu savunmasını şöyle sürdürdü:

“Dosyayla alakalı insan hakkı ihlallerinden bahsederken Türk yargı sisteminin daha iyi bir hale gelmesi için çözmemiz gereken sorunlar vardır. Dosyada kısıtlılık olurken basında bazı ifadelerin ve belgelerin yayınlandığını görüyoruz. Bu, hukuka aykırıdır. Tutukluluk meselesine gelecek olursak müvekkilim tamamen keyfi şekilde tutuklanmıştı. Müvekkilimin hakkında bilgiler masumiyet karinesi ihlal edilerek basına yansımıştır. Tüm sanıkların hepsi hücrede kalmaktadırlar ve tecrit altındadırlar.”

"Türkiye’nin gündemine oturan dosyada eylem ile ilgili bölüm 5 sayfa bile değil"

İddianameyi şeklen değerlendireceğini kaydeden avukat Demet Saatçioğlu, “Sinan Ateş ile ilgili kısım 4 sayfa, Selman Bozkurt ile ilgili kısımlar da yarım sayfa anlatılmıştır. Türkiye’nin gündemine oturan dosyada eylem ile ilgili bölüm 5 sayfa bile değildir. Burada Sinan Ateş ile ilgili bir soruşturma yürütüldüğünü belki söyleyebiliriz ama Selman Bozkurt ile alakalı bir soruşturma yürütülmemiştir. Müvekkilime Selman Bozkurt ile ilgili tek bir soru yöneltilmemiştir" dedi.

Saatçioğlu, şunları söyledi:

“Azmettirici Doğukan Çep bile Selman Bozkurt hakkında yargılanmazken benim müvekkilim Selman Bozkurt’u tasarlayarak öldürmeye teşebbüse yardımdan yargılanıyor. Bu dava açılmadan önce müvekkilimin suçları basında köşe yazısı haline getirildi. Ahmet Keçik ve Selman Bozkurt’un detaylı olarak ifadelerinin alınmasını talep ediyorum. Sinan Ateş’in kesin ölüm sebebi bile dosyada yoktur. Buna dair detaylı rapor alınmasını ve keşif yapılmasını talep ediyoruz.”

"Müvekkilimin suç işleme kastı yoktur, kimliğini saklama gereği duymamıştır"

Suat Kurt’un diğer avukatı Fuat Saatçioğlu da bazı sanıkların ifadelerinin çelişkili olduğunu ancak müvekkili Suat Kurt’un emniyet, savcılık ve mahkeme huzurundaki beyanlarının tamamen aynı olduğunu vurgulayarak şu iddiaları dile getirdi:

“Bu da müvekkilimin samimiyetini ortaya koymaktadır. Müvekkilim kendi halinde yaşarken Doğukan Çep tarafından aranıyor ve sadece arkadaşı olduğu için hatıra binaen yardımcı olabilmek için eylemlerde bulunmuştur. Müvekkilim bir cinayet için gelmiş olsa yüzüne bir atkı kafasına bir bere taksa kimse şüphelenmezdi. Müvekkilimin suç işleme kastı yoktur, kimliğini saklama gereği duymamıştır.  

Eray Özyağcı da sanığın olay yerinde olduğunu bilmediğini kaydetmişti. Dolayısıyla müvekkilim olayın planlanma aşamasında yoktur. Müvekkilim olaydan bihaberdir. Müvekkilim sadece Sinan Ateş'in camiden çıkıp ofisine doğru gittiğini söylüyor. Burada bir fiili hakimiyeti yok. Müvekkilim bunu söylemese de bu fiil zaten gerçekleşecekti. Benim müvekkilim suçlansa suçlansa sadece yardımdan suçlanabilir. Selman Bozkurt'un olaya dahil edilmesi ise tamamen tesadüfidir. Eray'a ateş ettiği için karşılıklı çatışmaya giriyorlar. Bu, Eray'ın bireysel eylemidir. Benim müvekkilim bu olaydan sorumlu tutulamaz, bir illiyet bağı da yoktur. Dolayısıyla Selman Bozkurt konusunda müvekkilimin tahliyesini talep ediyoruz. Müvekkilim çok samimi beyanlarda bulundu. İstemeden bu olayın bir parçası. Arkadaş kurbanı olmuştur. Biz bu olayın asli faili olamayız. Müvekkilimizin tahliye edilmesini talep ediyoruz."

"Bu dosyada ağır insan hakları ihlali vardır"

Azmettirici Doğukan Çep’in avukatı Emine Tosun, “Müvekkilime darp ve cebir izine rastlanmadığına dair bir rapor tanzim edilmiş ancak medyada bile boy boy yaralı fotoğrafları yer almaktadır. Bu yüzden bu raporun altında imzası bulunan doktorlar hakkında suç duyurusunda bulunuyoruz. Bu dosyada ağır insan hakları ihlali vardır.” ifadelerini kullandı.

Tosun, şunları söyledi:

“Sinan Ateş’in vücudundan çıkan mermi parçalarının Eray Özyağcı’dan çıkıp çıkmadığının tespiti yapılamamıştır. Bu yüzden kamera kayıtlarına baktığımızda Ahmet Keçik olay yerinden dakikalar içerisinde silahları alıp olay yerinden kaçıyor. Ahmet Keçik ile Sinan Ateş’in hoca öğrenci ilişkisinden daha fazla bir manevi bağı olduğunu açık görüyoruz. Buna rağmen Sinan Ateş yere yığılırken nasıl kaçabilir? Bir tampon yapmaz mısınız? Bir yardım istemez misiniz? Bu davranış şu soruları akla getiriyor: Acaba Sinan Ateş’in vücudundan çıkan mermiler başka silaha ait de o yüzden mi kaçırılıyor?

Sinan Ateş’in kafasından girip çenesinden çıkan merminin atış açılarına göre Eray Özyağcı’dan çıkmasının imkansız olduğunu görüyoruz. Bu atış ancak Sinan Ateş’e yüzü dönük bir kişi tarafından gerçekleşebilir. Olay yerine baktığımızda yüzü Sinan Ateş’e dönük Eray Özyağcı dışında bir kişi daha bulunmaktadır. Bu da Selman Bozkurt’tur.

Sinan Ateş’in birçok tehdit aldığına dair dosyalar sunuldu. Bu yüzden Sinan Ateş bir değil iki silahla dolaşıyor. Olay yerinde 12 kovan bulunuyor. Olay yerine ikinci defa dönmüş bir kişi var, o da Ahmet Keçik. Dosyada pek çok şeyin örtbas edildiği gerçek. Adaletin sosyal medyada, siyasi partilerde sağlanmayacağını düşündüğümüz için adaleti buradan istiyoruz. O yüzden Ahmet Keçik’in girdiği binanın kamera görüntülerinin incelenmesini talep ediyoruz.

Ahmet Keçik kimdir? Öğrenciyim diyor ama maşallah çok iyi silah kullanıyor. Bu kişiye dair SGK dökümlerini istiyoruz. Selman Bozkurt, Ahmet Keçik ve hatta Sinan Ateş hakkında daha önce bir dosya olup olmadığının, bu kişilerin arasındaki ilişkilerin ne olduğunun araştırılmasını istiyoruz.

Ahmet Keçik, şüpheli olarak alınmış ama dosyadan çıkarılmış. Ne zaman çıkarılmış göremiyoruz. Deliller tarafsız ve hatasız değildir. Bu yüzden verilecek hükümler de heyet ne kadar tarafsız olursa olsun doğru olmayacaktır.

Bu dosyadaki otopsi videoları isteniyor ama dalga geçer gibi fotoğraflar gönderiliyor. 'Bu fotoğraflara bakarak otopsinin uygun tespit edildiği tespit edilemez' diyor uzmanlar. Bu videolarda ne var da mahkemeye getirilmiyor. Eray Özyağcı, sterling marka mermi kullandığını söylüyor. Mermilerin hangi silahtan çıktığı da karıştırılmış. Umarım sadece maddi hatadır.

Ayrıca müvekkilimin eylemi sadece yaralamaya yöneliktir. Ani gelişen olaylar nedeniyle çıkan çatışma sonucunda ölüm gerçekleşmiştir. Netice sebebiyle müvekkilimin ağırlaştırılmış yaralama suçu ile yargılanması gereklidir. Bu eylem, ‘Paramı getir, yoksa seni ayağından yaralayarak karizmanı çizerim’ saikiyle gerçekleştirilmiş bir eylemdir. Müvekkilimin ölüm sonucunu istemediği ortadadır.


Müvekkilimin Sinan Ateş ile fotoğrafı da basında oldukça yer bulmuştur, bunu size de sunacağız. Buradan da zaten müvekkilimin Sinan Ateş ile tanışıklığı olduğu ortadadır ve beyanlarında bu yüzden samimi olduğu açıktır. Ayrıca koskoca akademisyen diyebilirsiniz Sinan Ateş hakkında, ancak bilirkişi raporunda yer alan mesajı okumak istiyorum Sinan Ateş’in. ‘Daha yeni bir kişinin kafasını gözünü kırdırdım yetmez mi?’ şeklinde mesajı var Sinan Ateş’in. Biz bu belgeye baktığımızda, Sinan Ateş’in hukuksuz işler yaptığını görüyoruz. Haliyle bu işleri akademisyen çevresinden isteyerek yaptıramaz, firari olan, suça karışan isimlere yaptırabilirsiniz ancak. Müvekkilimin ağırlaştırılmış yaralama suçundan yargılanmasını talep ediyoruz."

12:21 | Eski Ülkü Ocakları yöneticilerinden Tolgahan Demirbaş’ın avukatı Murat Ofli, iddianamenin hatalı olduğunu belirterek, “Eray’ın bindiği aracın müvekkilin aracı olmadığı sabitken aracın plakası rengi şoförü sabitken, sanki müvekkilimin aracına binmiş gibi PTS kayıtlarından böyle bir değerlendirme yapılmıştır. Olay yerini gösteren PTS kaydı ile Kadoil benzinlik arasındaki mesafede bir tane PTS kaydı vardır ve o PTS kaydına takılmadan yan yollardan, Ankara-Konya istikametinde seyredebilmektedir” diye konuştu.

Dosyada gösterilen araç görüntülerinin Demirbaş’a ait olmadığını iddia eden Ofli, “BTK raporunda Vedat’ın (Balkaya) motosikletle binip Eray’ın (Özyağcı) aracına bindiği sırada müvekkil bahçededir. Müvekkilimin o saatte bahçede olduğunu hem PTS kayıtları hem bahçede yatılı olarak kalan çobanın beyanı hem de bahçede çalışan Afganların beyanlarından anlaşılmaktadır” dedi.

“Bilirkişi raporunu kabul etmemiz mümkün değildir” diyen Ofli şunları söyledi:

“Hakim yerine geçerek kanaat bildirmiş ve usul ve yasaya aykırı şekilde rapor hazırlanmıştır. Olayın faili Ankara’ya nasıl geldiyse Ankara’dan ayrılışını da aynı şekilde planlayabilecek kapasitede olduğu bellidir. Müvekkilimin ona yardım etmesi söz konusu değildir. Bahçedeki çobanın, çorbacının, Afganların dinlenmesini istiyoruz. PTS kayıtlarının detaylı şekilde dosyaya katılmasını istiyoruz. 18 aydır tutuklu bulunan müvekkilimin de tahliye edilmesini bekliyoruz.”

12.49 | Tetikçi Eray Özyağcı’yı İstanbul’dan Ankara’ya getiren özel harekat polislerinden Aşkın Mert Gelenbey avukatı Ali Kemal Gökalp, savunmasını yaptı.

Gelenbey hakkında basında çıkan haberlere değinen Gökalp, “Biz burada bir savunma yaptık ama bir dışarıda sosyal medyada yapılan birtakım haberlerle müvekkilimin ne torbacılığı bırakıldı, ne tetikçilere silah eğitimi vermişliği. Sanki daha önce sanık olmuş gibi haberler yapıldı” dedi.

Gökalp, şöyle devam etti:

“Olaydan sonra müvekkilimin evine polisler geliyor. Ankara’ya gidip gitmediği soruluyor, evine dalınıyor, birtakım bulgular evinden alınıyor. Bu arama usulsüz ve hukuka aykırıdır izin yoktur. Bu neticede sorulan sorular neticesinde öğrenilen bilgiler de hukuka aykırıdır. İfadesi alınmak üzere Ankara Cinayet Büro Amirliği’ne götürülüyor, orada ezilmek suretiyle günlerce işkenceye maruz kalmıştır. Müvekkilimin Ankara’ya gitme amacı hem abisiyle görüşmek hem kafa dağıtmak hem de kaçamak yapmaktır.
Eray binseydi bir otobüse, o otobüste bir çevirmeye girseydi ve bu çevirmeden geçseydi, otobüsün şoförü, sahibi, yolcular tutuklanacak mıydı ve sanık olarak dosyada bulunacaklar mıydı biz bunu merak ediyoruz.”

Özel harekat polislerinin yolda çevirmeye girdikleri iddialarının “yalan” olduğunu belirten Gökalp, “Burada öyle bir şey olmuyor. Müvekkilim çevirmeye yaklaşıyor, camı açıyor oradaki polis memuru ‘Devam edin gençler’ diyor” dedi. Eray’ın aranan şahıslardan alınanlardan olmasının müvekkilimin bilebilme gibi bir durum yok. Müvekkilim Eray’ın üzerinde silah görmediğini beyan ediyor. Tahliye talep ediyorum.” 

14.08 | Tetikçi olduğu iddia edilen Eray Özyağcı’yı İstanbul’dan Ankara’ya getiren özel harekat polislerinden Murat Can Çolak’ın avukatı Rıza Çengel, “Kim olduğunu dahi bilmediği bir şahsın kasten öldürmeye yardım ettiği söz konusu değildir. Verilen tutuklama kararı ölçülülük ilkesine aykırıdır. Tahliye talep ediyoruz” dedi.

14.15 | MHP İstanbul İl Yönetim Kurulu üyesi Ufuk Köktürk’ün avukatı İlker Kocaoğlu:

“Bir siyasi partinin yöneticisi olduğu ve bazı yerlerde çekildiği fotoğraflarla itham ediliyor. İddianamede atıf yapılan taslayarak kasten öldürme suçu ancak ve ancak kasten işlenebilir. Müvekkilimin nasıl yardım ettiği iddianamede anlatılmamıştır. Dosyadaki sanıklardan birkaçını tanıması olaydan birkaç gün sonra bazı sanıklarla görüştüğü itham edilmiştir. O gün Köktürk beni de aradı. Arsa işleri konuştuk. Serdar (Öktem) Bey’i de o neden aradığını söyledi. Bir dahli olsa en azından arama kayıtlarını ve mesajlarını siler, evindeki ruhsatlı silahını saklar. Bir siyasi partinin yöneticisi olduğu olarak belirtilen haberlerle tutuklanması gerçekleşmiştir. Tahliye edilmesini talep ediyoruz.”

14.26 | Tetikçi Eray Özyağcı’yı Ankara’ya getiren özel harekat polislerinin kullandığı aracın sahibi Mustafa Uzunlar’ın avukatı Bekir Can Çebi, “Müvekkilim sanık Doğukan tarafından kandırıldığını açıkça beyan etmiştir. Tutuklama ile ilgili itirazlarımız bulunmaktadır. Hiç kimse başkasının eyleminden dolayı sorumlu tutulamaz. Müvekkilimin doğrudan veya kasten bu olayı dahil olduğu somut hiçbir bilgi, delil yoktur. Tahliyesini talep ediyoruz” dedi.

14.53 | Uzunlar’ın diğer avukatı Rabia Karaca, Uzunlar ile “Enes” ismindeki bir akrabasına arasında geçen “icraata gittiler” diyaloguna ilişkin, “Bu kelime mecaz olarak kullanılmaktadır. Yoruma açık bir kelimedir” dedi.

15.00 | MİT’çi olduğu iddia edilen Çağlar Zorlu’nun avukat Sümeyra İlpeşin:

“Müvekkil sanığın huzurda bulunabilmesine yol açacak tek fiilin Demirbaş’a verdiği uydurma adreslerdir. Kendisine yöneltilen bir adres talebi var, bu talebe yönelik uydurma sadece iki adres ile cevap veriliyor. Birisi İstanbul-Ataşehir, diğeri Ahi Evran Kırşehir adresleri… Bütün savunmalarımızda bu adreslerin doğru olmadığını defalarca söyledik. Bu uydurma adreslerine ilişkin müvekkilimin bir sorgulama aracı bulunmamaktadır. Maktulün adresinin benim müvekkilim tarafından verildiği gibi bir izlenim yaratılmaktadır hem iddianamede böyle geçmektedir hem de medya mensupları aracılığıyla yaygınlaştırılmıştır. 2015 öncesi çalışmış olduğu bu uydurma adreslerin MİT’ten alındığı iddia ediliyorsa, lütfen MİT’e yazalım, soralım. BTK’den gelen Sinan Ateş’e ait konum bilgilerinde görülüyor ki müvekkilimin İstanbul verdiği konumunda maktul Ankara konumunda, yine Kırşehir verdiği adres tarihinde Ankara’da bulunmaktadır. Sanki bu adreslerde başına bir şey gelmiş gibi davranılıyor. Suç istinadında nedensellik bağı nasıl kurulmuştur bu iddianamede. Nasıl bir yardım kastı vardır.”

16:30 | Tutuklu MHP’li avukat Serdar Öktem’in avukatı Oğuzhan Bilgin, “Siyasi figürlerin ve oluşturulan baskılara rağmen huzurdaki sanıkların tamamı samimi beyanda bulunmuştur. Bunun da mahkemenizce önemi olduğunu düşünüyorum” diyerek savunmasına başladı.

Bilgin iddianamede yer alan Serdar Öktem’in sevk ve idaresindeki 06 DB 7018 plaka sayılı araç ve 34 NR 6144 plaka sayılı araç hakkındaki iddialara dair, “06 DB 7018 plakalı aracın iddianame düzenlenmeden bile Serdar Öktem’in kontrolünde olmadığı bilinmektedir. Bu yüzden iddianame olarak önümüze getirilen evrak yok hükmündedir. 34 NR 6144 plakalı araçta ise şoför koltuğunda değil yan taraftadır ve hakkındaki iddiaları öğrenmek için emniyete gittiği araçtır. Bunca insan tutuklu vasiyette ne hikmetse 18 aydır savcılık makamı sanık Serdar Öktem’in PTS kayıtlarını temin etmiyor. Çünkü bu kayıtlar geldiğinde suçsuz olduğu ortaya çıkacaktır. Bilirkişi raporunda müvekkil Serdar Öktem’in tamamen İstanbul’da olduğu ve hiçbir sanıkla ortak baz vermediği sabit hale gelmişti” savunmasını yaptı.

16.52 | “Dünden bu yana telefon şifresi durumunun sosyal medyada çarşaf çarşaf tartışılan Serdar Öktem’in telefonunu vermeme nedenini zaten hastalığı gerekçesiyle açıkladı” diyen Bilgin şöyle devam etti:

“Olmayan delillerle insanlar provoke edilerek bir sonuca ulaşılmaya çalışılıyor. Biz bu oyuna gelmeyeceğiz. Biz hukuk gereği, adli gereği müvekkilimizin hiçbir adli kontrol şartı uygulanmadan tahliyesini talep ediyoruz.”

16.54 | Tutuklu Ülkü Ocakları Genel Başkan Yardımcısı Emre Yüksel’in avukatı İsmail Küçük, geçtiğimiz yıllarda yürütülen bazı davaların savcılarının yargılandığını hatırlatarak, “O soruşturmaları yürüten savcılar şu an nerede? Terör örgütü üyeliği ile yargılanmaktalar” dedi.

Küçük şöyle devam etti:

“Biz sadece 27 ay önce ve olay tarihinden 8 ay önce sadece plaka bilgisi paylaşıyoruz. Sinan Ateş’in avukatının araba bilgilerini paylaş demiyoruz. İddianameye nasıl yansıyor? Sinan Ateş’in avukatının aracının plakası paylaşıldı, hayır. Dün müvekkilim iddianamede bir magazinel bir durum var. Kendisine tahsis edilmiş bir araçla İstanbul’a gittiğine yönelik, dün ifade verdi, aracın kimin olduğu, nereye ait olduğu, kimin kullandığı açık. Araca ilişkin iddianameyi baştan sona okursak tek bir iddia yok. İfadesinin verildiği anda bir haber yayımlandı. ‘Emre Yüksel, araca itiraf etti’, vicdan biraz. Ne itirafı. Amaç nedir? Konum iddiası var. Bizden kimseye giden bir konum yok. Yok karşısında nasıl savunma yapabilirim. İstanbul’a gidiyorlar.”

Avukat Küçük, Sinan Ateş’in eşi Ayşe Ateş’in dün akşam sosyal medya hesabında paylaştığı mesajı anımsatarak, “Sosyal medyada deniyor ki; ‘PTS’ler mevcut, hesaplaşacağız, tiyatroyu başınıza devşireceğiz’ mesajları meslek ve insan etiğine aykırı’ paylaşımlardır” dedi.

Salondaki gazetecileri de hedef alan avukat Küçük, “Öyle bir haber ki cinayet işlediği iddia edilen Özyağcı’yı İstanbul’a götüren…’ Nerede ispatlandı? Nerede ispatlandı” diye sordu.

17.08 | Davanın üçüncü gün oturumu sona erdi. Duruşmanın dördüncü oturumu 4 Temmuz saat 09.00’da başlayacak.