Gündem

Sinan Ateş cinayeti: Sanıklar silahlı saldırının 'alacak-verecek'ten çıktığını savundu

Abone Ol

Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı, cinayete ilişkin soruşturmayı iki yıl dört ay sonra 29 Nisan’da tamamlamıştı.

22 kişiye ‘tasarlayarak öldürme’ suçu yöneltilen iddianamede cinayet sebebi de dahil olmak üzere birçok kritik bilgi yer almamıştı. 

'Eksik iddianameyle yarım mahkeme'

Davanın ilk duruşması bugün saat 09.00’da Sincan Cezaevi’nde görülmeye başlandı. Duruşmayı izlemek için gelen Sinan Ateş'in eşi Ayşe Ateş, gazetecilere "Eksik bir iddianame ile yarım bir mahkeme kuruldu. Bizim isteğimiz ayrılan dosyanın hızlıca tamamlanması ve eklenerek, eksiklikler giderilerek yargılamanın yapılması. Suçluların yargılanmasından başka birşey istemiyoruz. Hala gelmeyen deliller var. Mahkemede tüm bunları talep edeceğim. Yoğun güvenlik önlemleri altında yaşıyorum, gerekli haller dışında evden çıkmıyorum. Siyasi parti genel başkanları sağ olsunlar bizi yalnız bırakmayacaklarını açıkladılar" açıklamasında bulundu. 

Duruşma başladı

Duruşmanın görüldüğü Sincan Cezaevi’ne giden tüm yollarda polis, ekstra güvenlik önlemi aldı. Ayrıca çevrede devriye atan polisler şüpheli durumlarda kimlik kontrolü yapıldı.

Duruşmayı CHP Genel Başkanı Özgür Özel ve eski CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, Ateş'in eşi Ayşe Ateş'in yanında takip ediyor. Özel, duruşma salonundan fotoğraf karesi paylaşarak şunları söyledi: 

"Eski Ülkü Ocakları Genel Başkanı Sinan Ateş suikasti davasını Sincan'da takip ediyoruz. Adalet tecelli edene, suikast üzerindeki sis perdesi aralanana kadar bu davanın takipçisi olacağız."

Öte yandan duruşmaya Zafer Partisi Genel Başkanı Ümit Özdağ, Memleket Partisi Genel Başkanı Muharrem İnce ile CHP, İYİ Parti, DEVA, Gelecek, SAADET Partilerinin genel başkan yardımcıları ve milletvekilleri katıldı.

Dervişoğlu eski ülkü ocakları başkanlarıyla

Duruşmayı izleyenler arasında İYİ Parti Genel Başkanı Müsavat Dervişoğlu ve genel sekreter Uğur Poyraz da bulunuyor. Dervişoğlu siyasetçiler için ayrılan kısım yerine, duruşmayı izleyen ve Ateş’i tanıyan eski Ülkü Ocakları Başkanı ile birlikte oturdu.

09.30

Doğukan Cep salondan çıkarıldı

Duruşmaya ilk olarak Ateş cinayetini planlayan ve organize eden sanık Doğukan Çep ile eski Ülkü Ocakları yöneticisi Tolgahan Demirbaş getirildi. 

Doğukan Çep, "Bay Kemal nerede" diye bağırınca, jandarma eşliğinde salondan çıkarıldı. 

Bu sözlerden sonra X hesabından paylaşım yapan Kemal Kılıçdaroğlu da, “Buradayım! Mahkeme salonunda katillerin ve arkanızdaki ağababalarınızın gözünün içine bakıyorum” dedi.

09.40

MHP'nin duruşmaya katılma talebine ret

Gazeteci Timur Soykan'ın duruşma salonundan aktardığına göre Avukat İbrahim Ethem Yiğit, Çağrı Campak MHP adına davaya katılma talebinde bulundu. 

Mahkeme Başkanı 'suçtan zarar gören sıfatı' olmadığı gerekçesiyle avukatların talebini reddetti. Bu sırada alkış sesleri duyuldu. Mahkeme başkanı uyardı. Sanık avukatları, diğer parti liderlerinin müşteki bölümünde oturmasına tepki gösterdi.

10.50

Mahkeme başkanınca iddianame özetinin okunmasının ardından sanıkların savunmalarının alınmasına geçildi.

Tetikçi ifadesini değiştirdi

Söz hakkı verilen Eray Özyağcı savcılık ifadesi değiştirdi, "Doğukan Çep’i korumak için, satmamak için öyle konuştum" dedi.

Önceki ifadesinde cinayeti kendinin planladığını iddia eden Özyağcı, duruşmada şunları dedi: “'Benim Ankara’ya gitmem lazım’ dedim Doğukan Çep’e. Bana araba ayarladı. Doğukan Çep’in azmettirici olduğunu saklamak için başlangıçta farklı ifade verdim sanki ben planlamışım sadece gibi, onu korumak satmamak için."

 Özyağcı savunmasına şöyle sürdürdü:

"Doğukan abi, 'Sinan Ateş'i ayaklarından vur uzaklaş diğerleriyle uğraşma' dedi. Ben sağlı sollu ayaklarına ateş ettim sadece. Biz kaçarken 'Reisi vurduk' diye bağırıyorlardı en son.

Doğukan abi aradı olaydan bir saat sonra falan, 'Sinan Ateş ölmüş, ben sana ayaklarından vur demedim mi' dedi. 'Bu nasıl oldu' dedi. Ben de ayaklarına sıktım sadece dedim. Bağırdı çağırdı kızdı bana. 'Kapat ben arayacağım sizi' dedi.

Soruşturmadan alınan savcıları suçladı

Savcı, 'MHP'den iki yönetici ismini ver seni kurtaralım' dedi. 'Dışarıda içeride seni koruyacağız' dedi. Ben de iftiraya alet olmam dedim. Ben, Sinan Ateş’in sadece ayaklarına sıktım. Ben öldürmedim.

Beni önce İzmir'e bir orman içinde villaya götürdüler. 1 ay kadar orada saklandım. Beni botla Yunanistan'a götüreceklerdi. Edirne'de sınırda askerler ateş etmeye başladı. Ben direkt suya atladım. Yüzerek Yunanistan'a çıktım. Havanın aydınlanmasını bekledim. Yunan askerlerine yakalandım. Beni ters kelepçeleyip dövmeye başladılar. Sonra Türkiye'ye attılar."

Balkaya: Birini vuracağımı bilmiyordum

Sinan Ateş cinayetindeki bir diğer tetikçi ,se Vedat Balkaya da ifadesinde, "Beni buraya kandırarak getirdiler. Ben suçsuzum. Adam öldürüleceğini bilmiyordum. Bana 'alacak verecek meselesi' dediler. Ben birinin vurulacağını da bilmiyordum" dedi.

10.55

Mahkeme başkanı duruşmaya ara verdi.

11.35

Duruşma, 11.35'te yeniden başladı.

11.55

Cinayetin keşifçisi ‘mağdurmuş’

Cinayette ‘keşifçi’ olarak rol alan Suat Kurt’a da söz verildi. O da tetikçi sanıkların benzeri gibi ifade verdi.

Savunmasında ‘mağdur olduğunu’ ileri süren Kurt, şunları dedi:

“Doğukan’ı aradım, ‘rahmetli olmuş’ dedim. ‘Maalesef abi’ dedi. Bu üzüntüme buradaki Mustafa komiser de şahittir. (Eski cinayet büro amiri Mustafa Ensar Aykal) Çok üzüldüm, cinayet olacağını bilseydim otelde kalır mıydım. Çok üzüldüm, ifademi de öyle verdim. Ben cinayeti öğrenince kaçtım zaten. Gebze’ye gittim.

En fazla ayaklarından vurulacak dedi. Ayın 26’sında Ankara’ya gittim. Kendi kimlik bilgilerimle otele yerleştim. Doğukan adres bilgilerini attı, girişini çıkışını ilettim. İfademdeki her şey doğrudur. 27’sinde cezaevine girdim, 28’inde çıktım. Ben cinayet işleneceğini bilsem kendi kimlik bilgilerimle otelde kalmam. Bu kadar aptallık etmem herhalde.

Cezaevinden pandemi izninde çıkmışım, bir daha niye böyle bir şeyin içine gireyim. Yandı infazım, mağdur olduk. Ben silah falan görmedim hiçbir yerde.”

12.10

Doğukan Çep, savunmaya Gezi’den başladı

Azmettirici Doğukan Çep, savunmasına Gezi eylemleri, Suruç katliamında hayatını kaybedenler ve HDP’nin eski eş genel başkanları Figen Yüksekdağ ve Selahattin Demirtaş’ı hedef alarak başladı. 

Gezi döneminde çok sayıda ismi vurduğunu ve yargılandığını, bunlar arasında Ayşe Deniz Karacagil, Hasan Ferit Gedik gibi isimler olduğunu söyleyen Çep, “Karacagil vurulduktan sonra Gezi’de kırmızı fularlı kız oldu, Kandil’e gitti“ dedi. Mahkeme başkanı Çep’in sözünü keserek “Sen ne anlatıyorsun sabahtan beri” dedi. Çep ise Suruç Katliamı’nda IŞİD saldırısında hayatını kaybedenlerin de bomba eğitimi aldığını söyledi.

‘Azmettiriciyim’

Doğukan Çep devamında Sinan Ateş cinayetinde azmettirici olduğunu belirterek şunları söyledi:

"Ben azmettirdim. Ben cezaevinde çıktım. Hasan Ferit Gedik yüzünden haketmediğim ceza aldım. Tahliye oldum, iki sene sonra cenazem onaylandı. Bir gün sabah namazımı kılarken, camide Sinan Ateş ve yanındakiler geldi. Zikir sonrası kendisine Hasan Ferit Gedik davası için yardım istedim. Kendisi de 'Tabi yardım ederim' dedi. Telefonunu verdi.

20 gün sonra aradım FaceTime üzerinden aradım. Vurduğum isimleri söyledim, 'Helal olsun hayallerimi gerçekleştirdin' dedi. Teşekkür etti ve arayacağını söyledi. 2021 yılında telefonum çaldı, 'Dosyasını halledecekler, 1 milyon istiyorlar'  dedi. Ben de para bulamayacağımı söyledim. O da '200 bin TL önden verelim' dedi. Parayı buldum, aradım akşam buluştuk.

2021 yılında bir kez daha telefonum çaldı ve ‘200 bin TL daha vermemiz lazım, aynı kişilere vermiyoruz. Başka kişilere vereceğiz’ dedi. Borç aldım, buldum ve buluştuk.

Beni aradı ‘Üsküdar’a gelebilir misin?’ dedi, gittim. Araçla geldi, yanındaki şahsın kim olduğunu göremedim. Bana ‘Biraz uzun soluklu bir iş, sabırlı olman gerek’ dedi.

2021 Kasım ayından bir kez daha aradı ve ‘İşin çözümü geldi, paranın tamamını vermen gerek’ dedi. Ben de paranın tamamını bulamayacağımı söyledim. Borç harç buldum, 250 bin lira ayarladım. Aradığımda Ankara’ya gelmemi istedi. Çukurambar Liva Pastanesi’nde buluştuk, parayı buldum. Bana ‘Bir kez daha aradığımda paranın tamamını getirmen gerek’ dedi. Çıktık arabada parayı verdim. Ofisini gösterdi, önünden geçerken. İnip gittikten sonra parayı beyaz bir arabaya bıraktı. Plakasını da gördüm.

2021 Aralık ayında aradım, durumu sordum. Sabırlı olmamı istedi. Sonra biraz sert yaptık birbirimize. Sonraları aradım açmadı, ben de ayağından vurdurma kararı aldım.”

‘Öldüğüne üzüldüm’

Mahkeme başkanı daha önceki ifadelerinde bu durumdan neden bahsetmediğini sorduğunda ise “Ben yaralamaya göndermiştim. Öldüğüne de üzüldüm” dedi.

Çep devamında şunları söyledi:

"Takibin üçüncü günü Suat Kurt gördüm dedi. Eray’ı aradım, ‘Oğlum gel ayaklarına iki üç tane at git’ dedim. Suikasta yapmaya gelen insan 45 derecelik açıyla silah tutmaz. Nasıl öldü bilmiyorum. Öldüğünü duyunca şok oldum, bütün dünyam yıkıldı. Ben ölmesini istemezdim. Suikast diyorlar, desinler. Ama biz suikast yapmaya gelmedik. Suat Abi duygusal bir insan, telefonda konuşunca ‘Niye böyle oldu’ dedi. Ben de üzüldüm. Cezama razıyım."

Çep, Sinan Ateş’in öldürülmesinde ‘açı hesabı’ istedi

Sinan Ateş’in vücuduna isabet eden kurşunların açılarının hesaplanmasını isteyen Çep, Ateş'in arkadaşı Selman Bozkurt'u suçladı. Bozkurt bu çatışmada da yaralanmıştı.

Çep'in ifadesi şöyle:

“Ateş’in öldürülmesinde şaibe var. Ayağından vurdurmaya gönderdik. Ayağındaki mermiler MKE, üstündekiler Sterling. Burada şaibe var. Burada onu yere düştükten sonra göbeğinden vuramaz Eray. O açı Selman’da (Bozkurt) var. Araştırılmasını istiyorum.

Motordan indi, vurdum dedi. Biri bağırmış 'Abiyi vurduk' diye bağırmış. Ben öğrenince bağırdım çağırdım, şok oldum. Hayatımız yıkıldı. Öldürmeye gelseydim, öldürmeye geldim derdim. Bana ‘Ayaklarıma attım’ dedi, ben görüntüleri cezaevinde izledim."

Tetikçi ile ‘azmettirci’nin ifadeleri çelişti

Cinayetin tetikçisi Eray Özyağcılar, Sinan Ateş vurulunca yanındakilerin ‘Reisi vurduk’ diye duyduğunu öne sürerken; azmettirici olarak bilinen Doğukan Çep, ifadesinde “Biri bağırmış ‘Abiyi vurduk’ diye bağırmış” dedi.

Bir diğer çelişki de cinayette kullanılan mermilerin markaları hakkında oldu. Çep, cinayette önce ‘MKE’ marka mermi kullandıklarını söylerken; ifadesinin bir diğer bölümünde ise “Hatta biz verdiğimiz mermiyi bilmez miyiz, ‘Sterling’ kullandık” dedi.

Basını hedef aldı

Doğukan Çep, savunmasında Sinan Ateş cinayetinin üzerine giden basın yayın organlarını hedef aldı:

"Halk TV ve Sözcü suikast diyor. Siz hiç Sözcü'nün bir şehit için tam sayfa röportaj yaptığını gördünüz mü?" Çep gazeteci Asuman Aranca’yı da hedef aldı ve “Gizlilik kararı var, bilirkişi raporunu yazıyor” dedi.

"Neden sizin alacağınız nedeniyle Sinan Ateş'in kalemi kırılıyor?"

Müşteki avukatlarından Hatice Daştan sanık Çep'e, "Neden sadece sizin alacağınız nedeniyle Sinan Ateş'in kalemi kırılıyor. Siz neden polislerce korunuyorsunuz" sorusunu sormasına sanık avukatları tepki gösterdi.

"Ülkü Ocakları'nı bilmem, alakam yoktur"

Ayşe Ateş'in avukatı Ali Yücel'in kendisine "Sinan Ateş ile 2019'da namaz kıldım' dediniz. O dönemde Ateş Ülkü Ocakları Genel Başkanı görevindeydi. Yanında kimler vardı hatırlıyor musunuz?" sorusuna "Ben Ülkü Ocakları'nı falan bilmem. Alakam yoktur böyle şeylerle. Ben onu gördüm gittim yardım istedim" demesi üzerine Mahkeme Başkanı "Soruya yanıt ver, ne alakası var bununla" dedi. Bunun üzerine avukat Yücel, "Sorularımıza cevap almadık" dedi. 

Sanık Suat Kurt ifadesini reddetti "polisler yazdı" dedi

Tutuklu sanıklardan Sinan Ateş'e yönelik “toplu halde, iştirak halinde tasarlayarak kasten öldürme" suçundan ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası istenen Suat Kurt da savunma yaptı. Cinayet ve müşterek fail suçlamasını kabul etmediğini belirterek savunmasına başlayan Suat Kurt, şunları dedi:

"Doğukan Çep benim sevdiğim bir kardeşim, bir arkadaşının alacak verecek davası nedeniyle benden Ankara’ya gitmemi rica etti. Rahmetli kaçta gidiyor, kaçta giriyor o bilgileri istedi benden. ‘Dövülecek en fazla ayaklarından yaralanacak’ dendi bana Doğukan Çep tarafından. Ben ifademde her şeyi doğru söyledim. Böyle bir şeyin olacağını kestiremedim. Olaydan sonra Doğukan’a ‘rahmetli olmuş bak adam’ dedim o da bana ‘maalesef abi’ dedi. Bu üzüntüme buradaki Mustafa komiser de (Mustafa Ensar Aykal) şahittir. Cezaevinden pandemi izniyle çıkmışım, cezalarımdan kurtulmaya çalışan bir adamım bile bile neden böyle bir olaya karışayım. Doğukan dışında kimse ile görüşmedim bu süreçte. Ben evde silah da görmedim. Tahliyemi talep ediyorum." 

"Adresleri bana Doğukan verdi"

Suat Kurt savunmasını yaparken Çep ise gazetecilerin bulunduğu bölüme bakarak üst üste kafasını salladı. Müşteki avukatlarından Hatice Daştan’ın sanık Suat Kurt’a “Bu yargılamaya dair size herhangi bir güvence verildi mi” sorusuna sanık avukatları tepki gösterdi. Sinan Ateş’in konum bilgisinin nasıl bulunduğu sorulması üzerine "Adresleri bana Doğukan verdi" yanıtını verdi.

13.22

Duruşmaya 14:15’e kadar ara verildi.

16.00

Tolgahan Demirbaş’ın savunması

Azmettirici sıfatıyla kişisel verileri hukuka aykırı ele geçirme ve yayma suçlamasıyla yargılanan Ülkü Ocakları Genel Merkez Yöneticisi Tolgahan Demirbaş da savunma yaptı.

"Televizyon ve sosyal medya mahkemelerinden kurtulup savunma yapacağım günü bekledim. Suçlamaların hiçbirini kabul etmiyorum, kendisiyle hiçbir bağlantım yoktur” diyerek savunmasına başlayan Demirbaş, şunları dedi: “Olayı gerçekleştiren şahıslarla da bağım yoktur. Ben onları tanımam onlar da beni. FETÖ iltisaklı basın mensuplarına bilgiler verilmiş ve kamuoyunda baskı yaratmak adına dosyadan cımbızla seçilen şeyler sunulmuştur. Olay olup bittikten sonra bir camiayı zan altında bırakmak amacıyla kara propaganda sonrasında tutuklanmış biriyim ben. Adli sicili temiz bir insanım. Telefonumdan bilgilerin çıktığı vs. hepsi yalan.”

"Hiçbir kamu görevlisinden konum istemedim”

Sinan Ateş’e karşı Mersin’de Çağrı Ünel’e saldırı girişimi sırasında bir Ülkü Ocakları üyesinin ölmesi nedeniyle pankart asacaklarını ve bunun için Sinan Ateş’e dair bilgileri istediğini ifade eden Demirbaş, şunları iddia etti:

“Cep telefonumda bulunan adresin, Sinan Ateş’in ev adresi olduğunu bilmiyordum. Bana bu adresi Mustafa Ensar Aykal vermedi. Ben o ev adresini kimseyle paylaşmadım. Ben hiçbir kamu görevlisinden konum istemedim. Bu devlet kabine devleti değil. Burada duruşmayı takip eden devlet büyüklerimiz var onlar bile isteyemez bunu.”

Mustafa Ensar Aykal’ın kendisini Sinan Ateş’in ölümüne dair araması hakkında soru soran Mahkeme Başkanı’na “Çukurambar’daki olayı gördün mü? Maksimum 10 saniye süren konuşma bilirkişi raporuna 1 dakika 6 saniye diye girmiş. Bu doğru değil” şeklinde yanıt veren Demirbaş, polis memuru Çağlar Zorlu’ya da pankart asacaklarını söylediği iddiasında bulundu.

Demirbaş, "Ben ona ‘haylaz bir arkadaşımız var, kulağını çekeceğiz’ diye bir şey demedim. Emre Yüksel’i de aynı camiadan tanırım. Ben sürekli gittiğim çiftlik evine gitmek amacıyla tamamen bir sosyal faaliyet nedeniyle gittim. Camiadan ve öğretmen arkadaşlarımı da çağırırım hep” şeklinde konuştu. 

İstanbul’a ise yılbaşı amacıyla gittiklerini, Serdar Öktem’in Ankara’ya neden geldiği konusunda bilgi sahibi olmadığını ileri süren Demirbaş şu savunmayı yaptı:

“Ailem ve ben basında yaratılan bu algı sebebiyle son derece mağdur durumdayız. Ben çocuğum ilerde diplomat olsun diye Fransızca kursuna gönderen birisiyim. Benim 10 yaşındaki oğlum tutuklu olduğumu sosyal medyadan öğrendi. Ben ondan saklamıştım, Bosna’da antrenörlük yaptığımı sanıyordu bu süreçte. Tabii ki maktulün çocukları kadar mağdur değillerdir ama ben de bir babayım ve şu an çocuğumun yanında değilim. Çocuğumun psikolojisi bozuldu, ailecek mağduruz.”

Demirbaş'a 'Nerede yakalandın?' sorusu

Bir avukatın “Nerede yakalandın?” sorusuna Demirbaş şu yanıtı verdi:

“Şu an burada mahkeme karşısında olma nedenimi de açıklayayım. Çocuğumla birlikte tüm ailemin olduğu Bağlıca Mahallesi’ndeki ablamın evine gittik. Alışveriş yapmak için evden çıktım ve yolda ben yakalandım. Kerem Okay isimli polis benim telefonumu aldı. Beni gözaltına alan polislerden biri de buradaki sanıklardan Mustafa Ensar Aykal’dır. Biz nasıl hem suçlu olup aynı davada burada tutuklu olabiliriz. Bu akla mantığa sığmaz.”

"Ayşe Ateş’e dair hiçbir bilgi toplamadık"

Sinan Ateş’in eşi Ayşe Ateş hakkında sorulan soruyu Demirbaş, “Ayşe Ateş’e dair hiçbir bilgi toplamadık. Benim hiçbir ülküdaşımın da çocukla ve kadınla bir işi olmaz” diye cevapladı. Ülkü Ocakları'ndaki görevi sorulan Demirbaş, "Benim camiada herhangi bir ağırlığım yok. Ben mensubu olmakta gurur duyduğum Ülkü Ocakları’na ömrümü verdim. Pankart olayına dair bir grup ülküdaş planladı. Buna dair bir isim vermem. Ben emniyete alındığımda plakası, rengi bile belli olmayan bir araç bana gösterildi. Bu araca Eray Özyağcı’nın bindiği söylenmektedir. 'Bu aracı kullanan kişinin Tolgahan Demirbaş olduğu değerlendirilmektedir' raporda. Bilerek ve isteyerek zan altında bırakılmak istenmişimdir"  iddialarını öne sürdü.

Olcay Kılavuz ile yapılan telefon görüşmeleri

Tolgahan Demirbaş, PTS kayıtlarına göre cinayet öncesi ve sonrasında olay günü altı kez dönemin MHP Milletvekili Olcay Kılavuz ile telefon görüşmesinin olduğunu soran avukat Süleyman Tavaf’a “Olay öncesi görüştüğümü hiç hatırlamıyorum. Bu yalandır. Olayı başka hususlara çekmek amacıyla yapılmıştır” dedi.

Mahkeme başkanı ve savcıdan müdahale

Avukat Tavaf'ın, birden çok Ülkü Ocakları il ve ilçe yöneticileri ile Demirbaş’ın neden görüştüğünü sormasına üzerine sanık avukatları “İddianamede olmayan isimler bunlar, buna dair soru soramazsınız" dedi. Söz alan iddia makamı “Soruşturma bir katkısı olmaması gerekçesiyle bu soruların sorulmamasını istiyoruz” şeklinde konuştu. Mahkeme Başkanı da avukatlara “İsimlerle ne alakası var? İddianamedeki isimleri sorun. Biz kovuşturma aşamasında değiliz” dedi. Avukatlar ise “İsimlerin çok önemi var bu davada. Olcay Kılavuz ile yaşanan görüşmeler var. Ülkü Ocakları yöneticileri ile yapılan görüşmeler var. Tüm bunlar eksik” diyerek mahkeme heyetine tepki gösterdi.

"Lehime olan pek çok konu dosyaya konulmamıştır, karanlıkta kalması için" diyerek savunmasını sonlandıran Demirbaş, tahliyesini istedi.

Kalacak ev ayarlayan Asarkaya’nın ifadesi

Sanık Suat Kurt’un, tetikçi Eray Özyağci’nin kalması için evini ayarladığı sanık Zekeriya Asarkaya, ifadesinde şunları söyledi:

“Kullanıldım, suçsuz yere yatıyorum. Afedersiniz şey gibi kullanıldım. Kimin öldürüldüğünü falan çok sonra duydum. Kimseyi tanımam etmem. Suçlamaları kabul etmiyorum. Vallahi de billahi de her şeyin üzerine yemin ederim, benim böyle bir cinayet işleneceğinden haberim yoktu. Ben Sinan Ateş’in kim olduğunu bile olaydan sonra öğrendim. Bu kişileri tanımam etmem, resmen arada kandırıldım. Evimin karşısında kamera var, bilsem bunları misafir eder miyim? Her şeyin üzerine yemin ederim benim böyle bir cinayetin işleneceğinden haberim yoktur. Tahliye talebim ne demek, ben beraatimi talep ediyorum. KOAH hastasıyım. Hastalığım da ileri dereceye varmış. Zor nefes alıyorum.

Ben Sinan Ateş’in adını ilk kez emniyette öğrendim. Vedat’la Eray gençlerdi, Suat biraz daha büyük. Ben rahat etsinler diye yanlarında fazla kalmak istemedim. Benden yardım isteyen Suat’tı. Suat, ‘Benim param var, sana yük olmayayım, diğer arkadaşların durumu yok’ dedi, onlar bende kaldılar. Suat, otelde kaldı.”

16.35

İlk duruşma sona erdi

Cinayete ilişkin ilk duruşma sona erdi. Duruşmaya yarın saat 9.00'da devam edilecek.

İddianame

İddianamede, tetikçi Eray Özyağcı ile onu olay yerine getirip, olayın ardından kaçıran Vedat Balkaya ve Suat Kurt hakkında eylem üzerinde ortak hâkimiyet ile müşterek fail olarak Sinan Ateş’e yönelik toplu halde, iştirak halinde ‘tasarlayarak kasten öldürme’ suçundan ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası isteniyor.

Sanıklardan 'silahlı eylemi organize ettiği' iddia edilen Doğukan Çep ve şüpheli eski Ülkü Ocakları yöneticisi Tolgahan Demirbaş’ın ise 'suça azmettiren olarak maktüle yönelik toplu halde, iştirak halinde tasarlayarak kasten öldürme' suçundan ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası isteniyor.

Sanıklardan Zekeriya Asarlaya, Hakan Saraç, Ufuk Köktürk, Mehmet Yüce, Mustafa Uzunlar, Askın Mert Gelenbey, Murat Can Çolak, Osman Bayraktar, Caner Güney, Umut Ersoy, Çaglar Zorlu, Aytaç Ataç, Emre Yüksel, Serdar Öktem, Erdem Karadeniz, Alper Atay, Mustafa Ensar Aykal’ın 'istirak halinde islenen suça yardım eden fail olarak maktüle yönelik toplu halde, istirak halinde tasarlayarak kasten öldürme' suçundan hapis cezası isteniyor.