Son dönemde yaşanan sıkıntıları tetikleyen ABD’deki üç bankanın batması oldu. SVB’nin batışını önceki yazılarımızda anlatmıştık. Sırada Silvergate ve ABD’nin 16. büyük bankası olarak bilinen Silicon Valley Bank var.
Özellikle ABD ve Avrupa bankacılık sektörlerinde yaşanan gelişmeler tüm dünyada endişe ile izlenmektedir. Çünkü bankacılık sektörü fonksiyonları itibariyle diğer sektörlerden farklıdır. Diğer sektörlere göre bankaların kaynakları içinde özkaynakların payı çok düşük olup, ağırlıklı yabancı kaynak yani başkalarının parası ile faaliyet göstermektedir. Dolayısıyla sektör, ödünç para almakta ve bu parayı ödünç vermektedir. Bu nedenle de bankacılık sektöründe güven son derece önemlidir. İnsanlar sahip oldukları tasarruflarını bankalara belirli bir süre emanet etmekte, fakat karşılığında bankadan herhangi bir teminat almamaktadır. Sonuçta parasını geri almak istediğinde devlet tarafından verilen bir garanti limiti dışında parasını geri alamama gibi bir durumla karşılaşma olasılığı bulunmaktadır. Güven sarsılmaya başlarsa insanlar sağlam olup olmadığına bakmaksızın bankalardan paralarını çekmeye çalışacak ve bu durum bankaları likidite krizine sokarak batmalarına yol açacaktır. Bu noktadan hareketle bir bankanın zor duruma düşmesinin diğer bankaları da etkilemesi olasılığı yüksektir. İşte dünyada yaşanan tedirginliğin nedeni budur.
Son dönemde yaşanan sıkıntıları tetikleyen ise daha önceki yazılarımızda söz ettiğimiz üzere ABD’de üç bankanın batması olmuştur. Sektörde önce Silvergate isimli banka, ardından ABD’nin 16. büyük bankası olarak bilinen Silicon Valley Bank batmıştır. SVB’den sonra üçüncü olarak da Signature Bank iflasını açıklamıştır. Sistem açısından bu üç bankanın peş peşe batmaları endişe yaratırken, üç bankanın batışının gerekçelerinde bazı farklılıklar bulunduğu da görülmektedir. SVB’nin batışı daha önceki yazılarımızda belirttiğimiz gibi ağırlıklı olarak start-up firmalarla çalışmalarına bağlı konsantrasyon riski, bunun tetiklediği FED faiz artışlarına bağlı faiz oranı riskinin gerçekleşmesiyle uğradığı büyük zarar ve olumsuz gidişin yarattığı panikten kaynaklanmıştır. Bu yazıda diğer iki bankanın batışıyla ilgili bilgi yer almaktadır.
Silvergate Bank 1988’de kurulmuş sıradan bir bankadır. 2021’de hisselerinin değeri hızla yükselmiş ve 219 dolara çıkmıştır. 2022’de kripto para borsasının çöküşü bankanın yükselişini tersine çevirmiştir.
ABD’de batan bu üç bankadan ilki Silvergate Bank’dır. Silvergate Bank, bir kripto banka kuruluşudur. Silvergate, normal bankacılık faaliyetleri yürütmek üzere 1988’de kurulmuş sıradan bir bankadır. 2013 yılına kadar normal bankacılık faaliyetleri yürüten banka başlangıçta küçük bir banka olarak kalmıştır.
2013 yılından itibaren ise Banka, kripto para müşterilerine hizmet vermeye başlamıştır. Bu konuda ciddi çaba sarf eden Banka kripto para sektörünün büyümesiyle hızla büyümeye başlamıştır. Banka, Kasım 2019’da 13 dolarlık hisse fiyatıyla halka açılmış, 2021’de kripto para birimlerinin değerlerinin hızlı artmasına bağlı olarak hisselerinin değeri de hızla yükselmiş ve 219 dolara çıkmıştır.
Banka, kripto piyasalarına yönelik “Silvergate Exchange Network” adı verilen gerçek zamanlı bir ödeme sistemi işletmiş ve bu sistem, kripto para borsalarının, kurumların, müşterilerin para birimlerini takas etmelerini sağlamıştır. 2021’de Silvergate kendi kripto para birimini piyasaya sürmüştür.
2022’nin sonlarında kripto para birimi fiyatlarındaki hızlı düşüşün ve FTX gibi birçok kripto para borsasının çöküşü bankadaki yükselişi tersine çevirmiştir. Banka, ayrıca batan FTX ve Alameda Research ile yaptığı anlaşmalar nedeniyle soruşturmaya uğramıştır. Bu gelişmelerin yarattığı mevduat kaybı ve kripto para kaldıracından kaynaklanan kredi riski banka hakkında endişeleri artırmıştır. Bu dönemde Silvergate’in hisse fiyatı Kasım 2021’deki en yüksek seviyesinden ciddi değer kaybına uğrarken, hızlı bir mevduat kaybına da maruz kalmıştır.
Kripto şirketi FTX'in çöküşü sonrası zincirleme etkiden dolayı nakit krizine giren banka uzun vadeli menkul kıymetlerini zararına satmak zorunda kalmıştır. Silvergate geçen yılın son çeyreğinde varlık satışından 1 milyar dolar zarar ettiğini açıklamış ve zararın büyük kısmı ABD hazine tahvillerinin satışından kaynaklanmıştır. Müşterilerin hızlı fon çekişleri, bankanın ayakta kalmasını imkansız hale getirmiştir. ABD merkezli büyük kripto şirketlerinin Silvergate ile çalışmayı bıraktığını açıklaması da krizi derinleştirmiştir. Silvergate, sonuçta operasyonları durdurma ve tasfiye kararı almıştır.
Silvergate’in hatası kırılgan bir piyasa olan kriptoyu esas faaliyet alanı olarak seçmesi ve uzun vadeli planlarını bu piyasa üzerine kurmasıydı. Ancak bankanın son dönemde zarar etmesinde ve likidite krizine düşmesinde FED faiz artışlarının etkisi de bulunmaktadır.
2018’den sonra Signature Bank’ın hisse senetleri 75’ten 375 dolara yükselmiştir. Silvergate’deki gibi, kripto piyasasının geriye gitmesiyle müşterileri mevduatlarını çekmeye başlamıştır. Sonuçta 2023’te banka kapatılmıştır.
Signature Bank ise 2001 yılında kurulmuş bir bankadır. Banka politika olarak başlangıçta zengin müşterilere odaklanarak özel bankacılık yapmaya çalışmıştır. 2010’ların sonlarında coğrafi olarak ve hizmetler açısından genişlemeye başlamış, 2018’de kripto para sektörüne açılmıştır. 2022 sonunda Bankanın toplam varlıkları 110,4 milyar dolar düzeyindedir. 2021 sonunda kripto para birimi işletmelerinin mevduatı, banka mevduatlarının yüzde 30’unu oluşturmuştur.
2018 sonrası dönemde özellikle kripto para yatırımcılarının katkısıyla, Bankanın hisse senetleri 75 dolardan 375 dolara yükselmiştir. Hızlı bir şekilde artan mevduatlardan sonra, yine Silvergate’de olduğu gibi kripto piyasasının geriye gitmeye başlamasıyla, hem kripto müşterileri ve hem de özel bankacılık müşterileri bankadan mevduatlarını çekmeye başlamıştır. Sonuçta 12 Mart 2023’te banka kapatılmıştır.
Signature Bank en son Flagstar Bank’a satılmıştır. ABD Federal Mevduat Sigorta Kurumu (FDIC), Signature Bank’in New York Community Bankası’nın yan kuruluşu olan Flagstar Bank tarafından satın alınmasına dair anlaşma yapıldığını duyurmuştur. Açıklamaya göre Signature Bank‘ın 40 eski şubesi Flagstar Bank’ın bünyesine geçecektir. Satın almayla birlikte Signature Bank‘ın müşterileri otomatik olarak Flagstar Bank‘a transfer edilecektir. Aktarılan tüm mevduatlar FDIC tarafından sigortalı olacaktır. Ancak dijital bankacılık tarafındaki mevduat sahipleri Flagstar Bank’a geçmeyecektir. Signature Bank’ın dijital bankacılık tarafında bulunan yaklaşık 4 milyar dolarlık mevduatı anlaşmaya dahil edilmeyecek ve FDIC bu mevduatları doğrudan müşterilere ödeyecektir.
Son zamanlardaki banka batışlarının hikâyelerine baktığımızda yeni vakalarla karşılaşılması da olasıdır. Ne yazık ki sistemi tekrar istikrara kavuşturmanın bedeli dünyanın her yerinde vergi ödeyen vatandaşlardan çıkmaktadır.
Yaşanan gelişmeler gerçekte pandemi dönemi ile başlayan dengelerdeki bozulmanın bazı olumsuz etkilerinin zaman içinde yaşanmaya devam edeceğini göstermektedir. Pandemi döneminde yıldızı parlayan bazı sektörlerin pandemi sonrası etkinliklerini kaybetmeleri, bu sektörlere zarar verdiği kadar, bu sektörlerle yoğun ilişki içine giren diğer sektörlerdeki kuruluşları da etkilemektedir.
İkinci olarak Rusya-Ukrayna savaşının da etkisiyle yükselen enflasyon dünyada faiz artışlarını zorunlu olarak beraberinde getirmiştir. Bu süreç ekonomide dengeleri kurmaya yardımcı olurken, bazı yan olumsuz etkiler yaratmaktadır. Yükselen faizler, kripto ve yeni teknoloji girişimleri gibi göreli olarak riski yüksek alanlardan sermaye kaçışına da neden olmuştur. ABD’de son dönemde yaşanan üç banka batışının temelinde de bu unsurlar yer almıştır. Bu anlamda tüm dünyada denetim otoritelerince bankaların faaliyetlerinin gözden geçirilmesi yararlı olacaktır.
Ayrıca denetleyici kurumların, banka denetim faaliyetlerindeki temel bakış açısının risk odaklı olmadığı görülmüştür. Bu çerçevede daha risk odaklı bir denetim çerçevesi oluşturulması gerekmektedir. Son zamanlardaki banka batışlarının hikayelerine baktığımızda önümüzdeki dönemde yeni vakalarla karşılaşılması da olasıdır. Bunların belirlenerek proaktif önlemler alınması sorunun sistemik riske dönüşmesini önleyecektir. Ancak ne yazık ki sistemi tekrar istikrara kavuşturmanın bir maliyeti olmaktadır ve bu maliyetin bedeli dünyanın her yerinde her zamanki gibi vergi ödeyen vatandaşlardan çıkmaktadır.